Adnan Oktar'a bin 198 yıla kadar hapis talebi
- Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararının ardından yeniden görülen Adnan Oktar davasında mütalaa açıklandı.
- Bölge Adliye Mahkemesinin bozma kararının ardından yeniden görülen Adnan Oktar davasında mütalaa açıklandı. Savcılık, sanık Oktar'ın çeşitli suçlardan bin 198 yıla kadar hapis cezasına çarptırılmasını talep etti.
Adnan Oktar Organize Suç Örgütü'ne yönelik dava 11 Ocak 2021'de karara bağlanmıştı. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi tarafından incelenen karar, usul yönünden bozularak yargılamanın yeniden yapılması için yerel mahkemeye gönderilmişti. Bozma kararının ardından Marmara Cezaevi karşısında bulunan salonda görülmeye devam edilen 72'si tutuklu 215 sanıklı davada celse arası mütalaa açıklandı. Açıklanan 445 sayfalık mütalaada, FETÖ silahlı terör örgütü ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri, örgüt amaçları için her türlü suçu işlemekten geri durmadıkları, örgüt liderine mutlak itaat, hücre tipi yapılanma, tedbir ve gizlilik yöntemleri bakımından da oldukça benzer yapıda oldukları kaydedildi. Açıklanan mütalaada, Adnan Oktar silahlı suç örgütünün sanık Adnan Oktar'ın mehdiyet inancı, fikir ve ideolojisi etrafında, lüks ve eğlenceyi merkezine İslamiyet yorumu ile mehdiyet inancının gereği olarak küresel bir güç olmayı amaçladığı, amaçlarını gerçekleştirmek, maddi, manevi ve beşeri güç elde etmek için ahlaki ve hukuki normları hiçe saydığı ve amaçları doğrultusunda şekil alan kendine özgü yapıda bir örgüt olduğu kaydedildi.
MAĞDURLARA CEZBEDİCİ FIRSATLARIN SUNULARAK İRADELERİNİN KALDIRILDIĞI VURGULANDI
Mütalaada, örgütte Adnan Oktar'a ve hiyerarşik üstlere tam teslimiyetin sağlanması ve ayrılıkların engellenmesi için detaylı biçimde belirlenmiş yöntemler dahilinde hareket edildiği, bu yöntemlerin mağdurlar üzerinde yüzlerce kez uygulandığı ve her aşamada neyin kim tarafından, ne şekilde yapılacağının, mağdurun muhtemel tavırlarına karşı hangi alternatif planların devreye sokulacağının adeta bir film senaryosu gibi doğaçlamaya imkan vermeyecek ölçüde tüm detaylarıyla ustaca belirlendiği aktarıldı. Bu yöntemlerin muhatabı mağdurun hayatının doğal akışı içinde karşılaştığı ve bir daha tekrar etmesi mümkün olmayan cezbedici fırsatlar olarak sunulduğunun belirtildiği mütalaada, bu fırsatın etkisine kapılan mağdurların artık dönüşü olmayan bir yola girerek, iradelerinin kademeli olarak ortadan kaldırıldığı belirtildi.
ÖRGÜTE ELEMAN KAZANDIRMA AMACIYLA DUYGUSAL BAĞ KURULDUĞU BELİRTİLDİ
Örgüt üyelerinin yeni eleman kazanma amacıyla sosyal medyadan veya insanların toplu olarak bulundukları yerlerden örgüt ve örgüt liderine potansiyel yarar vaat eden kişilerin tespit edildiğinin anlatıldığı mütalaada, bu kişilerin bir kısmına dini anlatım, bir kısmına ise lüks hayat içinde yaşama, iş bulma, hileli evlenme vaadi verildiği, örgüt liderinin talimatı doğrultusunda gerçekte arkadaşlık ilişkisi içine girme gayesi olmadan, mutlak hedef olan örgüte ve örgüt liderine eleman kazandırma amacıyla örgütsel anlamda duygusal bağ kurmak için harekete geçtiği belirtildi.
ÖRGÜTTEN AYRILMA İMKANLARINI MENTAL OLARAK YİTİRMELERİNİ SAĞLADILAR
Mütalaada, mağdurları aldatmaya yönelik gerçekleştirilen evlenme vaatlerinin Yargıtay kararlarına yansıyan ve aldatıcı özellikte olduğu kabul edilmeyen konvansiyonel evlenme vaatleri ile karıştırılmaması gerektiği vurgulandı. Buna göre sanıkların bu vaadi en başından itibaren mağdurları örgütten çıkma imkanı bırakmayacak ölçüde teslimiyetini sağlamak amacıyla 'turnike' sistemine sokmak ve tüm psikolojik sınırları kaldıracak şekilde cinsel saldırıya maruz bıraktıktan ve örgütten ayrılma imkanını mental olarak yitirdikten sonra sanık Adnan Oktar'a cinsel tatmini amacıyla sunulmak için kullandıkları kaydedildi.
Mütalaada ayrıca, sanık Adnan Oktar'ın karşılıksız ve tartışmasız lider, örgüt içerisinde sözde 'Mehdi' olduğuna inanılan, emirleri sorgulanmadan yerine getirilen ve sözde sahip olduğu 'ledun ilmi' sayesinde yaptığı her işte anlaşılamayan bir hikmet olduğuna inanılan, tüm peygamberlerin niteliklerini şahsında topladığı düşünülen örgüt lideri olduğu kaydedildi. Sanık Oktar'dan sonra ikinci adam ve en yetkili kişi pozisyonunda olan örgüt mensubunun sanık Ulviye Didem Ürer olduğunun kaydedildiği mütalaada, sanık Tarkan Yavaş'ın tüm erkek örgüt mensuplarının üstünde 'kardeşler imamı' pozisyonunda yer almakta olduğu belirtildi.
Açıklanan mütalaada sanık Oktar'ın 'eziyet', ' 'örgüt yöneticiliği', 'FETÖ silahlı terör örgütüne yardım', 'siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs', 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma', 'birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar', 'cinsel saldırı', 'cinsel saldırıya teşebbüs', 'kişisel verilerin kaydedilmesi', 'tehdide azmettirme' suçlarından toplamda 232 yıl 9 aydan bin 198 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi. Örgüt yöneticisi konumundaki diğer 12 sanığın da benzer suçlardan cezalandırılması talep edilen mütalaada, 71 tutuklu sanığın da tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesi istendi.
Duruşma, sanıkların esasa ilişkin açıklanan mütalaaya karşı savunma yapabilmesi için 4 Ekim'de devam edecek.
Adnan Oktar organize suç örgütüne yönelik karar duruşması 11 Ocak 2021'de İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülmüştü. 2 saatte okunan 800 sayfalık 236 sanık hakkındaki kararda, Adnan Oktar'a "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "siyasal veya askeri casusluk", "FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte yardım etme", 7 kez "çocuğun nitelikli cinsel istismarı", 27 kez "nitelikli cinsel istismar", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "eziyet", "eğitim hakkının engellenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedilmesi" ve "tehdit" suçlarından toplamda 9 bin 803 yıl 6'şar ay hapis cezası verilmişti. Mahkeme örgüt yöneticisi konumundaki 13 sanığın da 9 bin 803 yıl 6'şar ay hapisle cezalandırılmasına hükmetmişti. Mahkeme bir kısım sanıklar hakkında değişen oranlarda hapis cezasına hükmederken, bazı sanıkların ise beraatına karar vermişti. Kararı inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, usul yönünden kararı bozarak eksikliklerin giderilmesi için dosyayı yerel mahkemeye göndermişti.
(Sema Demir - Melike İnal/İHA)