Dolgu yaptırdıktan sonra ölmüştü! Tanığın ifadesi her şeyi açıklığa kavuşturdu: Odadan "ah" sesi duydum
Beylikdüzü'nde bir çocuk annesi Kübra Boyraz'ın dolgu yaptırdıktan sonra ölmesiyle ilgili davada tutuklanan Dr. Öner Özsoyeri, yaşananlara tanıklık ettiğini ve Kübra'nın işlemi sırasında 'ah' diye bir ses duyduğunu söyledi.
Dolgu işleminden sonra Kübra Boyraz'ın fenalaştığını ama hastaneye gitmek istemediğini, annesinin kızmasından çekindiğini söylediğini söyleyen Özsoyeri, ifadesinde "Kübra Hanım, Ömer E'nin randevu verdiği ve Beylikdüzü'nde bulunan iş yerine gelen müşterilerden biridir. İlk etapta 7 Temmuz'da Kübra Hanım geldi ve ilk görüşmeyi ben yaptım. Kalça dolgusu yaptırmak istediğini söyledi. Ben ilk işlemi yaptım. Hiçbir sorun olmadan da gitti. Sonra 19 Eylül'de tekrar randevu verilmiş. Kübra Hanım 19 Eylül'de geldi ve kendisiyle oturduk. Uzun süre konuştuk. Boyun fıtığı olduğum için kendisine işlem yapamayacağımı Kübra Hanım'a söyledim. O da 'tamam problem değil yarın gelirim' dedi. Ama tutuklu estetik merkezi yetkilisi Erdal Doğru bana hitaben 'ben yaparım' dedi. Daha sonra Erdal Bey ve Kübra Hanım odaya girdiler. Ben de odaya girdim ancak, daha sonra bana telefon geldi, ben odadan çıktım." sözlerine yer verdi.
"AH DİYE BİR SES DUYDUK"
Dr. Özsoyeri kapı çalınca odadan çıktığını ve kısa süre sonra odadan 'ah' diye bir ses duyulduğunu söylediği ifadesinde şunları anlattı:
"O arada kapı çaldı, Bülent Bey geldi. Bülent Bey ile biz koridorda yürürken 'ah' diye bir ses duyduk. Erdal Bey'in elinde enjektör vardı. Onu da gördük. Kübra Hanım odadan çıkarak salona geldi. Biraz oturdu, sonra 'benim tansiyonum düştü' dedi. Kendisine ayran verdik, belki kan şekeri düşmüş olabileceğini düşündüğümden, lokum verdik. Sonra Kübra Hanım 'ben iyiyim' dedi. Balkona çıktık, biraz sohbet ettik. Sonra Kübra Hanım 'benim tansiyonum bayağı düşmüş sanırım' dedi. Ben de 'sizi hastaneye götürelim' dedim. Sonra bunu birkaç kez tekrarladım. Ancak kendisi hiçbir şekilde bunu kabul etmedi."
'HASTANEYE GİDERSEM ANNEM BANA KIZAR' İDDİASI
Talihsiz kadının hastaneye giderse annesinin kendisine kızacağını söylediğini ileri süren Dr. Özsoyeri "Hastaneye gidersem annem bana kızar, dedi. Sonra biz de 'sizi evinize bırakalım' dedik. Yeni taşındıkları için oturduğu evin adresini bilmiyordu. Annesine telefon ederek oturduğu sitenin adresini öğrendi. Sonra biz de Erdal Bey, Kadriye Hanım, Ömer Bey ve Bülent Bey ile Erdal Bey'in arabasıyla Kübra Hanım'ı evine götürdük. İş yerimiz orada olduğu için Erdal Bey, Ömer Bey ve Bülent Bey'le İzmir'e döndük. Ömer Bey bana Kübra Hanım'ın öldüğünü söyledi. Sosyal medya hesabından araştırdığımda öldüğünü öğrendik. Daha sonra polisler bizi arayarak ifadeye çağırdılar. Biz de tekrarİzmir'den ifade vermek üzere İstanbul'a geldik " diye konuştu.
"DOKTORLUĞA ÖZENİYOR, HAKKINDA ÜÇ DAVA VAR"
Dr. Özsoyeri, 32 yıllık meslek hayatında hiçbir davası olmadığını ifade ederek "Mesleğimle ilgili hiçbir kusurum yanlış bir işlemim yoktur. Ancak Erdal Bey'in yapmış olduğu kusurlu işler dolayısıyla hakkında birçok dava bulunmaktadır. L.Ş., A.Y. ve halen süren R.H. isimli kişilerle ilgili davası var. Erdal Doğru ilkokul mezunudur tıbbi müdahale yapma yetkisi yoktur. Ancak buna rağmen kendisi doktorluğa özenmektedir, birçok tıbbi müdahalede bulunmuştur. O gün ben Kübra Hanıma tıbbi müdahalede bulunmasına müsaade ettim çünkü ben onun yanında çalışıyorum. Kendisi benim patronumdur. İtiraz etmiş olsam beni işten kovardı. Ben hekimim benim anatomi bilgim var. Böyle bir olaya ben neden olamam. Üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum" dedi.