Mölln saldırısının kurbanları 29. yılında anıldı
Almanya'nın Mölln kentinde, 23 Kasım 1992 yılında Neonaziler tarafından evleri kundaklanarak hayatını kaybeden Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz'ın ölümünün 29. yılında evlerinin önünde düzenlenen törenle anıldı.
Almanya'nın Mölln kentinde, 23 Kasım 1992 yılında Neonaziler tarafından evleri kundaklanarak hayatını kaybeden Bahide Arslan, Yeliz Arslan ve Ayşe Yılmaz'ın ölümünün 29. yılında evlerinin önünde düzenlenen törenle anıldı. Anma törenine, Mölln Belediye Başkanı Jan Wiegels, yangında 3 aile ferdini kaybeden Faruk ve Hava Arslan çiftinin yanı sıra sivil toplum kuruluşu başkan ve temsilcileri ile birçok vatandaş katılım sağladı.
Almanya'nın Schleswig-Holstein eyaletinde bağlı Mölln kentinde 23 Kasım 1992 tarihinde Neonaziler tarafından evleri kundaklanması sonucu hayatını kaybeden Bahide Arslan (51), Yeliz Arslan (10) ve Ayşe Yılmaz'ın (14) ölümünün 29. Yılında, Mühlenstrasse bölgesinde 9 numaralı caddedeki evlerinin önünde evlerinin önünde düzenlenen törenle anıldı. Almanya'nın liman kenti Hamburg'a 50 kilometre uzaklıkta yer alan Mölln'de kundaklanan evin önünde buluşan Türk ve Almanlardan oluşan katılımcılar, yapılan konuşmalarından ardından evin önüne çiçekler bırakıp mum yaktı. Sonrasında Mölln Belediyesi tarafından organize edilen salona geçen katılımcılar, korona virüs (Covid-19) salgını nedeniyle soğuk havaya rağmen dışarıda ve sosyal mesafe kurallarına uygun bir şekilde törene katıldı. Mölln Belediye Başkanı Jan Wiegels törende yaptığı konuşmasına, Solingen ve Hanau gibi ırkçı saldırıların olduğu kentlerle bir birlik oluşturduklarını belirterek, bu tür olaylardan ders çıkarılması açısından bu olayların her daim hatırlanması gerektiğine dikkat çekti.
Törende Türkiye'yi temsilen konuşan Hamburg Muavin Konsolosu Osman Taş yaptığı konuşmada, Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen'in mesajını iletti. Almanya'da hala yabancı düşmanlığı ve ırkçı saldırıların olduğuna dikkat çeken Taş, Almanya'daki ırkçılığa vurgu yaparak, "Bu vahim olayın üzerinden 29 yıl geçmesine rağmen maalesef hala hastalıklı zihniyetler insanları etnik kökenlerine ve inançlarına göre ayrıştırıyor" ifadelerini kullandı.
"Mölln'de bir caddeye adımız verilmeliydi"
Acılı anne Havva Arslan, anma töreninde yaptığı açıklamada, olay gecesini ve o anlarda yaşadıklarını anlattı. Havva Arslan, "Buraya gelmek bile istemiyorum. Acılar ve anılar tekrar gözümüzün önüne geliyor. İçimizde bir burukluk oluyor" ifadelerini kaydetti. Yangında annesi kızı ve eşini kaybeden acılı baba Faruk Arslan ise yaptığı açıklamada, "Mölln bizim beklentilerimize cevap veremedi. Hamburg'a taşınmayıp da Mölln'de yaşasaydık bizim hayatımız çoktan bitmiş olacaktı. Her sene bunu anmaya gelmek içimizdeki hırsı daha çok arttırıyor. Almanya'da annemin bizi getirdiği 1971 yılının güzelliklerini arıyorum ama maalesef yok. Buna ulaşmak, aşırı sağın olmadığı bir toplum oluşturmak için daha çok kat edecek yolumuz var. Yukarda oturanlar sesimizi net duyurabilseler, ırkçılığa karşı daha güzel şeyler yapabileceğimize inanıyorum" ifadelerini kullandı. Mölln'de bir caddeye isimlerinin verilmemesine ilişkin tepki gösteren Faruk Arslan, "Esasında Mölln'de bir caddeye adımız verilmeliydi. Almanya'nın başka yerlerinde veriliyor ama olayın geçtiği Mölln'de bu isimler verilmiyor. Bu Mölln'ün utancıdır" dedi.
Saldırıdan ağır yaralı kurtulan İbrahim Arslan ise, anma etkinliklerine ilişkin yaptığı açıklamada, anma etkinliklerinin resmi kurumlar tarafından değil de mağdur aileler tarafından yapılması gerektiğine vurgu yaptı. İbrahim Arslan, "Biz kendi isteğimizle resmi kurumların düzenlediği anma etkinliklerinden ayrıldık. Biz her sene anıları canlı tutma mücadelesi veriyoruz. Irkçı saldırıları canilerin değil sadece mağdurların perspektifinden anlatmaya çalışıyoruz. Adımızın bu şehirde yaşaması için hiçbir adım atılmadı. Bu evin ailemize verilerek müze yapılmasını ve sokaklarda isimlerimizin yaşamasını istedik ama 29 yıldır hiçbir caddeye Bahide veya Yeliz Arslan adı verilmedi. Bize destek veren insanlar sağduyulu ve mağdurların arkasında durmak isteyenlerdir. Buraya gelerek bize destek veriyorlar" diyerek, anma etkinliklerini resmi kurumların eline bırakılmaması gerektiğinin altını çizdi.
Yapılan konuşmaların ardından katılımcılar tarafından, ilk önce kundaklanmaya çalışılan ve 32 kişinin yaralandığı Ratzeburger Strasse adlı caddeye yürüyüş yapıldı. Katılımcılara kundaklanan evin önüne bırakmak üzere beyaz karanfil dağıtılırken, evin yıkılmış olması nedeniyle dikilen taş anıt üzerine çelenk bırakan grup, ırkçıları ve her türlü ırkçılığı bir kez daha lanetledi. Yerel saatle Akşam namazından sonra Mölln Fatih Sultan Camii'nde Arslan ailesi ve tüm ölenler adına İmam Mehmet Akçay tarafından mevlidi şerif okundu. Anma törenlerine, Mölln Belediye Başkanı Jan Wiegels, yangında 3 aile ferdini kaybeden Faruk ve Hava Arslan çiftinin yanı sıra sivil toplum kuruluşu başkan ve temsilcileri ile vatandaşlar da katıldı.
Başkonsolosun isteği askıda kaldı
Geçtiğimiz yıl Hamburg Başkonsolosu Yonca Sunel, Mölln Belediye Başkanı Wiegels'e hitaben yaptığı konuşmasında, Arslan ailesinin hayatlarını kaybeden fertlerinin, Mölln'de çocukların oynayacağı bir parka verilmesinin topluma önemli bir mesaj olacağını söylemişti. Bu konuşmanın üzerinden 1 yıl geçmesine rağmen hiçbir somut adım atılmaması ve çalışma yapılmaması üzerine Başkonsolos Sunel'in sözlerinin askıda kaldığı yönde eleştiriler ortaya çıkarken, yaşanan olay ise Türkler tarafından "Mölln'ün ayıbı" olarak nitlendirilmişti.
Mölln Katliamı nasıl olmuştu ?
Mölln'de, 1992 yılının 22 Kasım'ı 23 Kasım'a bağlayan gece, ırkçı Neonaziler tarafından önce Ratzeburgerstrasse 13 adresindeki bir bina ateşe verilmişti. Bir kısmı ağır yaralı 32 kişinin yaralandığı kundaklamanın hemen ardından 2 ırkçı genç, Arslan ailesinin Mühlenstrasse bölgesinde 9 numaralı caddedeki evine yöneldi. Neonazilerin molotof kokteyli atarak kundakladığı ev, 3 kişiye mezar oldu. Polise telefon edip "Yaşasın Hitler, pis Türkleri yaktık" diye mesaj bırakan 2 caniden 1'i, yaşı küçük olduğu için sadece 7,5 yıl, diğeri ise önce müebbet hapis cezasına çarptırılmış, fakat daha sonra iyi halden ötürü cezası 15 yıla indirilmişti. - MÖLLN