Sedat Peker: Afgan ve Suriyeliler Türk gruplarını piyasadan silecek, bu çok büyük bir tehlike
Firari suç örgütü lideri Sedat Peker, Türkiye'nin Meksika ve Kolombiya gibi bir sürece girdiğini iddia etti. Peker "Kriminal gruplarda 6-7 sene sonra Afgan ve Suriyeliler Türk gruplarının ciddi bir bölümünü piyasadan silecektir. Bu çok büyük bir tehlike" ifadelerini kullandı.
Tarım ve Orman Bakanlığı'nın domuz eti kullandığı tespit ettiği Köfteci Yusuf olayında yaptığı açıklamalar ile dikkat çeken firari suç örgütü lideri Sedat Peker, Türkiye'de son dönemde yaşanan olaylarla ilgili Sözcü gazetesine dikkat çeken açıklamalarda bulundu.
"KARTELLER GİDİP KENDİLERİ ADAM ÖLDÜRMÜYOR"
Bugün yaşanacak olayları seneler öncesinden yakın çevresine anlattığını ifade eden Peker "Bu psikoloji, sadece Türkiye'ye ait değil. Ben dünyanın en zekisi olarak sosyolojik tespit yapıyor da değilim. Bunun aynısı Brezilya'da yaşandı. Orada büyük kriminal suç ailelerinden güç, başka yapılara geçti.Meksika'da, Kolombiya'da da yaşandı. Karteller gidip kendileri adam öldürmüyor. Türkiye de esasen çok tehlikeli, yaşanacak bir şey daha var. Devletin burada tedbir alması lazım. Brezilya, Meksika, Kolombiya da yaşanan şeyin aynısı, 'kötü insan doğası' her yerde aynıdır, değişmez. Türkiye'de de yaşanacak" dedi.
"KAPALI ÇARŞI'YA DİKKAT"
Metamfetamin tarzı hapların artık Türkiye'de üretildiğini belirten suç örgütü lideri Sedat Peker ülkemizdeki uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasını şöyle değerlendirdi: "MET üretimi, eroin gibi büyük üretim yerlerine ihtiyaç duyan bir şey değil. Bu MET üretimi için 60 metrekarelik bir daire bile yeterli. Eroin üretilirken çıkardığı o çok ağır koku metamfetamin üretilirken çıkıp çevreyi böyle insanların dikkatini çekecek bir yoğunlukta değil. Önceden İran'dan, Uzak Doğu Asya ülkelerinden geliyordu. Bu nakliye parası ve gümrüklerden geçerken orada ayarttıkları adamlara bir para verilmesi demek bu da maliyeti yükseltiyor. Şimdi adam Türkiye'de üretiyor ve burada da satıyor. Sadece bunun kimyasal maddesini yurt dışından getirtiyorlar. Bir de şey de çok tehlikeli. Önceden Suriyeliler Türkiye'ye geldiğinde bunlar torbacıların yanında, torbacının alt kadrosu olarak, bir- iki gramlık paketleri dağıtıyorlardı. Yani torbacılar da kendini riske atmayıp, bunları tutuyorlardı. Sonra o yabancılar torbacı oldular. Torbacılıktan sonra işi daha iyi öğrenip yukarıya getirdiler, bölgelere dağıtan bir konumuna yükseldiler. Şimdi birçok MET laboratuvarının talipleri bu şahıslar. Bunun yanında altın kaçakçılığı da önemli. Suriyelileri kötülemek için söylemiyorum, sadece bir tespit yapmak için söylüyorum: Suriyeli ve Afganlı grupların altın kaçakçılığında Kapalı Çarşı'da yüzde elli kaçak altın girişi-çıkışında kontrolü ele geçirdikleri görülüyor.
"TÜRKİYE'YE GELENLER UYUŞTURUCU PARALARINI AKTARIYORLAR"
Türkiye'ye gelenler akrabalarına, yurt dışına para gönderme sistemini de ele geçirdiler. Uyuşturucu paralarını, kara parayı aktarabilecek boyuta geldiler. Türk gruplarını, polis çok rahat yakalayabiliyor. Ama Suriyeli gruplar kendi içine kapalı olduğundan polise bilgi verme veya polisin işlerine muhbir sokabilmesi de pek mümkün olmuyor. Yani kriminal gruplarda 6-7 sene sonra Afganlı ve Suriyeliler Türk gruplarının ciddi bir bölümü piyasadan sileceklerdir. Yani bu da bilimsel, istatistiksel ve kendi tecrübemle yaşadığım bir şey. Çok büyük bir tehlike buna dikkat çekmekte fayda var."