Soma Maden Faciasında Görevi Kötüye Kullanma Davası Devam Ediyor
Manisa'nın Soma ilçesinde 2014 yılında meydana gelen maden faciasında 301 işçinin hayatını kaybettiği olayla ilgili açılan 'Görevi kötüye kullanma' davasının ikinci duruşması, 10 yıl sonra gerçekleştirildi. Mahkeme, sanık avukatlarının yeni bilirkişi raporu talebini reddetti ve davayı 25 Aralık 2024'e erteledi. Müşteki aileleri, mahkeme kararlarına tepki göstererek adaletin yerini bulmasını talep etti.
Manisa'nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014 tarihinde 301 işçinin hayatını kaybettiği 162 işçinin yaralandığı maden faciasında 28 kamu görevlisi hakkında 10 yıl sonra açılan 'Görevi kötüye kullanma' davasının 2. duruşması Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldü. Mahkeme heyeti, sanık avukatlarının yeni bir bilirkişi raporu ve müşteki avukatlarının 'Görevsizlik' verilerek mahkemenin ağır ceza mahkemesine gönderilmesi taleplerini reddetti. Dava 25 Aralık tarihine ertelenirken hayatını kaybeden madencilerin aileleri duruşma sonrası gözyaşlarını tutamadı.
Türkiye ve dünya tarihinin en büyük maden facialarından biri olan Soma Eynez Maden Ocağı kazasının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra 28 kamu görevlisi hakkında Soma Cumhuriyet Savcılığı tarafından 'Görevi kötüye kullanma' iddianamesi ile Soma 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan davanın ikinci duruşması tamamladı. Mahkemeye sanıklar katılmazken, sanık avukatları mahkeme heyetinden müvekkillerinin kamu görevlisi olduğu için görev ve yetkilerinin belli olduğu ve bunun dışına çıkamayacaklarını belirterek, yeni bir bilirkişi raporu hazırlanmasını talep etti.
Müşteki aileleri ve müşteki avukatları ise davaya katılma taleplerini yineleyerek, davanın 'Görevi kötüye kullanma' iddianamesi ile açılmasının yanlış olduğunu olay sonunda birden fazla kişinin ölümü ve yaralanması olduğu için 'Görevsizlik' verilerek ağır ceza mahkemesine sevk edilmesini talep etti. Müşteki avukatları 'Görevi kötüye kullanma' iddianamesi ile açılan davanın tam anlamıyla bir cezasızlık olduğunu savundu.
Faciada hayatını kaybeden Uğur Çolak'ın annesi Gülsüm Çolak ve babası İsmail Çolak da sanıklardan sonuna kadar şikayetçi olduklarını ve davaya müdahil olma isteklerini belirtti. Mahkeme heyeti diğer müştekileri de dinledikten sonra verdiği aranın ardından ara kararını açıkladı. Açıklanan kararda sanık avukatlarının yeni bir bilirkişi raporu talebi reddedilirken, müşteki ve müşteki avukatlarının davaya müdahil olma taleplerinin kabulüne, müşteki avukatlarının 'Görevsizlik' talebinin hüküm mahiyetinde olduğu ve talebin yargılanmanın her aşamasında değerlendirilebileceği için bu aşamada reddine, bir kısım müşteki vekillerinin, sanıkların ifadelerinin yeniden alınması talebini de reddetti. Mahkeme heyeti davayı 25 Aralık 2024 tarihine erteledi.
Avukatlardan ve ailelerden tepki
Mahkeme çıkışı müşteki avukatları ve madencilerin aileleri mahkeme heyetinin kararına tepki gösterdi. Manisa Barosu Başkan Yardımcısı Av. Ayşe Hasar sürecin en başından beri müdahili olduklarını ve adalet yerini buluncaya kadar da takipçisi olmaya devam edeceklerini söyledi.
İzmir Barosu Başkanı Av. Sefa Yılmaz, "Hak ihlalinin olduğu yerde yaşam hakkının sonlandığı yerde bu davların görüleceği yerler ağır ceza mahkemeleridir. Olası kasıttır. Yapılması gereken tek şey diğer usul işlemlerini sonlandırıp davada görevsizlik kararı vermek ve davayı ağır ceza mahkemesine göndermekti. Ne yazık ki bundan önceki davalarda da bu hukuk garabetlerini gördük." dedi.
Ankara Barosu avukatlarından Murat Kemal Gündüz, "TCK 250. Maddesi diyor ki görevi kötüye kullanma suçu sırasında başka bir suç meydana gelmişse, insan ölmüşse, artık görevi kötüye kullanma suçu olmaz diyor. İnsan öldürme suçu olur diyor. Maddenin gerekçesi dahi bu. Tüm bu argümanları yasal dayanaklarıyla birlikte mahkemeye sunmamıza rağmen mahkeme iki celsedir bu işi sürüncemede bıraktı şu an yeni bir duruşma günü erdi. Bu karara itirazımız şudur: İddianamenin suç vasfı değişti. Bu durumda Asliye Hukuk Mahkemesinin bu suçu değerlendirme, görme yetkisi yok, yargılama yetkisi yok. Dosyayı bir an önce Soma Ağır Ceza Mahkemesine yollaması gerekmektedir." diye konuştu.
Müşteki Avukatlarından Mürsel Ünder ise şunları söyledi: "Görevsizlik meselesi temel bir mesele. Burada yargılamanın gideceği yer belli. ya zaman aşımına uğrayacak ya da ceza verilmeyecek. Biz bunun olmaması için elimizden gelen çabayı harcayacağız. Bir an önce bu yargılamanın olması gereken yerde, Ağır Ceza Mahkemesinde birden fazla kişinin ölümüne sebebiyet verme suçlamasıyla devam etmesi bu dosyadaki en kritik noktadır."
Gözyaşlarını tutamadı
Maden kazasında hayatını kaybeden Uğur Çolak'ın annesi Gülsüm Çolak, "Bugün adaletin yine yerle bir olduğunu çocuklarımızın yeniden yeraltında kaldığını gördük. Enerji diyen Dilan Polat kadar bizim çocuklarımızın değeri yokmuş adalette. Parasına göre mi işliyor bu adalet. Ne zaman işçilere, ezilenlere bu adalet işleyecek. Anlamıyorum." diyerek gözyaşlarına boğuldu.
"Onlar yeraltın öldü biz de her gün yerin üstünde ölüyoruz"
Maden faciasında eşi Mustafa Kaya'yı kaybeden Naciye Kaya, "Biz 10 yıldır adalet arıyoruz. Ben emindim bulamayacağımıza. Parayı veren düdüğü çalıyor ve adaleti buluyor. Parası olmayan gariban da yerin altında ölüp gidiyor. Biz de onlarla birlikte yerin üstünde ölüyoruz. Adalet yerin dibine batsın." dedi.
Maden faciasında eşi Erdoğan Köse'yi kaybeden Gülfidan Köse ise şunları söyledi: "10 yıldır hukuk mücadelesi verdik. Bir gün olsun hiç pes etmedik avukatlarımızla birlikte. 10 yıldan beri adaleti bulamadık. Hukuk süreci adaletli olsaydı biz şu an burada olmazdık, katiller içeride olacaktı. 10 yıldan beri hukuk mücadelemizi veriyoruz bir türlü adaleti bulamıyoruz. Onlar elini kolunu sallayarak geziyor, bizim içimizdeki yara 10 yıldır tekrar tekrar yaşıyoruz. Madem adalet, hukuk yoksa hiç yapmasınlar bu mahkemeyi. Neden kuruyorlar ki bizim tekrar tekrar canımızı yakıyorlar. Yine de vicdan olarak eşim rahat uyusun diye biran olsun mücadeleden vazgeçmiyorum. Eşime gider mezarında senin adaletini buldum diyebilir miyim diye. İnsanın içini o kadar acıtıyor ki. İnsan her gelişinde ufacık da olsa bir şey bulamaz mı." - MANİSA