- Ab'nin 2010 Türkiye İlerleme Raporu Açıklandı
- Ab'nin 2010 Türkiye İlerleme Raporu Açıklandı
- AB'NİN 2010 TÜRKİYE İLERLEME RAPORU AÇIKLANDI
AB Komisyonu'nun hazırladığı 2010 Türkiye İlerleme Raporu AB Genişleme Komiseri Stefan Füle'nin düzenlediği basın toplantısıyla açıklandı. Raporda, Ergenekon davası ve diğer darbe planlarına yönelik soruşturmaların Türkiye'de demokratik kurumların işleyişini ve hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için fırsat olarak kullanılması istendi. Raporun demokrasi ve hukukun üstünlüğü bölümünün sonuç paragrafında "Genel olarak, suç yapılanması olduğu iddia edilen Ergenekon'a yönelik soruşturma ve muhtelif diğer darbe planlarına yönelik tahkikatlar Türkiye'de demokratik kurumların uygun işleyişine ve hukukun üstünlüğüne güveni artırmak için fırsat oluşturmayı sürdürüyor" denildi. Ergenekon davasında tutuklamalarla yargılamalar arasındaki uzun sürelerin sanık hakları açısından endişe kaynağı olduğu da raporda belirtildi. Raporda, 12 Halk oylaması övüldü. Türkiye'de parti kapatmalar başta olmak üzere siyasi partilerle ilgili mevzuatın Avrupa
standartlarına yükseltilmesi istendi. AB raporunda, "Anayasa değişiklikleri doğru yönde atılmış bir adım. Bu maddeler sayesinde yargı, temel haklar ve kamu yönetimiyle ilgili Katılım Ortaklığı belgesinde birçok öncelik karşılanmış oldu. Buna karşın tüm siyasi partiler ve sivil toplum dahil geniş toplumsal katılımla anayasal reforma desteğin artırılmasına ihtiyaç vardır. Kabul edilen anayasa maddelerinin uygulanmasıyla ilgili mevzuatın Avrupa standartlarına uyumlu olması kilit önemdedir" denildi.
Raporda, anayasa paketiyle HSYK ve Anayasa Mahkemesi'nin üye sayısının artırılması olumlu bulunurken, askeri yargının Anayasa Mahkemesi'ne üye göndermeye devam etmesi, "Demokratik bir sistemde anayasal yargı sivillerin işi olduğu için askeri yargıçların varlığı sorgulanabilir" denilerek eleştirildi. İlerleme Raporu'nda, HSYK'nın üye sayısının 7'den 22'ye çıkarılarak ilk kez adli ve idari yargıya ve Adalet Akademisi'ne temsilcilerini doğrudan seçme hakkı tanınması yanında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün avukatlar ve hukukçular arasından üye atamasının "HSYK'nın yargıyı temsil gücünü artırdığı" vurgulandı.
AB İlerleme Raporu'nda, "Üst düzey yargı ve ordu mensuplarının devam eden davalar hakkında yaptıkları açıklamaların yargının tarafsızlığını tehlikeye attığı" ifade edildi.
Raporda, "Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) yetkisi dışındaki siyasi konulara doğrudan ya da dolaylı etkide bulunduğu vaka sayısı azalmıştır. Buna karşın Genelkurmay Başkanı, devam eden dava ve soruşturmalarla ilgili pek çok fırsatı kullanarak yorum yapmıştır. Bu açıklamalarla ilgili vatandaşlar ve sivil toplum örgütleri birçok suç duyurusunda bulunmuştur. Halbuki yargı bunların takipçisi olmamıştır" denildi. AB Komisyonu belgesinde, güvenlik güçleri üzerindeki sivil gözetim bağlamında 12 Eylül'deki anayasa değişikliğiyle, Yüksek Askeri Şura'da (YAŞ) ihraç edilen askeri personele temyiz yolunun açılması ve 1980 darbesinin faillerinin yargılanması önündeki engellerin kaldırılması gibi olumlu adımların atıldığı belirtilse de, "orduya siyasete müdahale konusunda manevra alanı bırakan" TSK İç Hizmet Kanunu'nun hala değiştirilmemesi eleştirildi. Raporda, TSK'nin medya kuruluşları arasında "seçici akreditasyon" uygulaması da eleştiri aldı. İlerleme Raporu'nda, "Ordunun sivil denetimiyle ilgili ilerleme sağlanması, askeri yargının görev alanının sınırlandırılması, YAŞ kararlarının yargı denetimine açılması ve üst düzey ordu mensuplarının sivil mahkemelerde yargılanmasına yönelik düzenlemeler yapılması" olumlu gelişmeler arasında sayıldı, "Üst düzey ordu mensuplarının başta yargıyı ilgilendiren konular olmak üzere sorumluluk alanları dışında yaptıkları açıklamalar ve TBMM'nin bütçe dışı askeri fonlar üzerindeki denetimi konusunda ilerleme sağlanamaması" eleştirlidi.
BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ
AB raporunda, basın ve kamuoyunun Kürt meselesi, ordunun rolü, azınlık hakları ve Ermeni meselesi gibi geçmişte hassas kabul edilen konuları daha açık ve özgürce tartışabilmesi övülürken, Ergenekon davasıyla ilgili haber yapan basın mensuplarına sık sık dava açılması eleştirildi. Raporda bu kapsamda, "Ergenekon davasıyla ilgili haber yazan gazetecilere çok sayıda dava açılması endişe yaratıyor. Gazeteciler soruşturmanın gizliliğini ihlal etmekle suçlanarak soruşturuluyor ve yargılanıyor. Bu durum oto sansüre neden olabilir. Ergenekon'la ilgili haber yapan gazetecilere Türk Ceza Kanunu'nun 285 ve 288'inci maddelerine dayanılarak 4 bin 91 dava açıldı." İNTERNET SİTELERİNE ORANTISIZ ERİŞİM YASAĞI
Türkiye'de internet sitelerine sık sık ve orantısız şekilde erişim yasağı eleştirilen belgede, basın özgürlüğüyle ilgili şu ifadelere yer verildi: "Basına siyasi saldırılara ilişkin endişeler sürüyor. Hükümeti eleştiren Doğan medya grubu aleyhine 2009 yılında verilen vergi cezasıyla ilgili mahkeme süreci devam etmektedir. Bu davanın ardından basın oto sansür uygulamıştır. Görevleriyle ilgili gazeteciler aleyhine askeri makamlar dahil üst düzey makamlar ve siyasetçiler tarafından birçok dava açılmıştır. Genel olarak bakıldığında Türkiye'de açık ve özgür tartışma sürmüş ve genişlemiştir. Buna karşın gazeteciler hakkında çok sayıda dava açılması ve haksız nüfuz kullanımı pratikte basın özgürlüğünü zayıflatmaktadır." Raporda, Türkiye'nin azınlıklara yaklaşımının kısıtlayıcı olduğu savunularak yeni çabalarla hoşgörü ve katılımın teşvik edilmesi istendi.
Raporda, "Özellikle İslamcı ve aşırı sağcı basındaki nefret söylemi bağlamında antisemitizm sorun olmayı sürdürmektedir" denildi.
Türkiye'deki Rum azınlığın eğitim ve mülk edinme konusunda sorunlarla karşılaşmaya devam ettiği ileri sürülen belgede, hükümetin "Roman açılımı" övülse de kapsamlı bir planın olmaması nedeniyle Türkiye'deki Romanların hala toplumdan dışlanma, eğitime erişimde marjinalleşme, sağlık hizmetlerinde ayrımcılık, istihdam piyasasından dışlanma ve kişisel belgelere erişimde zorluklarla
karşılaştığı iddia edildi. Türkiye'de Kürtçe televizyon ve radyo yayınlarının daha da serbestleştiği ve 24 saat Arapça TV yayınının başladığı anlatılan raporda, siyaset, eğitimde ve kamu hizmetlerinde Türkçe dışındaki dillerin kullanılmasında kısıtlamaların devam
ettiği görüşüne yer verildi. "DEMOKRATİK AÇILIM BEKLENTİLERİ KARŞILAMADI"
Raporda, "Demokratik açılım"da sınırlı ilerleme sağlandığı belirtilerek, "Demokratik açılım" kapsamında açıklanan somut önlemlerin "beklentilerin gerisine düştüğü ve düzgün şekilde takip edilerek uygulanmadığı" savunuldu. Raporda, terörle mücadele kanununda terörizmin geniş tanımlanmasına dayanılarak ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamaların
endişe kaynağı olmaya devam ettiği belirtildi. DIŞ POLİTİKA
İlerleme Raporu'nda, Türkiye'nin Kıbrıs'taki kapsamlı çözüm müzakerelerine destek açıklamalarına devam ettiği belirtilerek, AB'nin
Türkiye'den "aktif destek beklediği" ifade edildi. Belgede, Türkiye'nin Ek Protokol yükümlülüklerini "hala yerine getirmediği" ve Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemediği, AB Komisyonu'nun konuyu yakından izlemeyi sürdüreceği ifade
edildi. Raporda, Türkiye'nin özellikle Balkanlar'da barış için gösterdiği çabalar övülürken, AB ile Türkiye'nin Balkanlar, Irak, İran, Güney Kafkasya, Pakistan, Afganistan ve Orta Doğu barış süreci gibi ortak çıkarı ilgilendiren uluslararası konularda düzenli siyasi diyaloğu sürdürdüğü aktarıldı. BM Güvenlik Konseyi'ndeki İran'a ilave yaptırımlar oylamasında Türkiye'nin "Hayır" diyerek ABD ve AB ülkelerini desteklemediği hatırlatılan raporda, "bölgesinde İran'ı önemli bir ortak olarak gören" Türkiye'nin bu ülkeyle ikili ilişkilerini daha da geliştirmeye çalıştığı belirtildi. Raporda, Ortadoğu'da yapıcı rol oynamak isteyen ve bunun için İsrail ile Suriye arasında arabuluculuk öneren Türkiye'nin, son dönemde Suriye ile ilişkilerini kayda değer şekilde geliştirirken, İsrail ile ilişkilerinin özellikle Mavi Marmara baskınının ardından kötüleştiği anlatıldı.
İlerleme Raporu'nda, Türkiye'de kişi başına milli gelirin AB ortalamasının yüzde 46'sına ulaştığı belirtilerek, küresel krizin ardından hızlı toparlanan Türkiye'nin krize karşı yüksek mukavemet gücünü gösterdiği vurgulandı.
Krizi geçen yılın ikinci yarısında yüzde 2 ve bu yılın ilk yarısında yüzde 11 büyüyerek atlatan Türkiye'nin bu yüksek büyüme nedeniyle ihtiyaç duyduğu dış finansmana erişimde sorun yaşamadığı da raporda dile getirildi. Görüntü dökümü
- ---------
Stefan Füle'nin açıklaması
Gazetecilerin soru sorması
Haber: DHA