AB, Türkiye'ye 'Seçim Gözlemcisi' Yollamak İstiyor
Avrupa Birliği parlamenterleri Türkiye'ye seçim gözlemcisi göndermek istiyor. Gerekçeleri ise toplumdaki güven düşüklüğü, kutuplaşma ve hukuksal bozukluklar...
Avrupa Birliği, Avrupa Parlamentosu'ndaki değişik gruplardan 18 parlamenterini, Türkiye'deki yaklaşmakta olan 30 Mart yerel seçimlerine gözlemci olarak göndermek istiyor.
SEBEP, ASHTON VE FÜLE'YE GELEN MEKTUPLARDA GİZLİ!
AB' nin bu isteğinin temelinde yatan sebep; Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ile AB Komisyonu'nun genişleme sürecinden sorumlu üyesi Stefan Füle'ye iletilen mektupta; düşünce ve ifade özgürlüğünü sınırlayan yasal düzenlemeler ve muhalefete yönelik baskılar nedeniyle, Türkiye'de "tarafsız ve özgür bir seçim yapılması" konusundaki kaygılar...
Bu mektupta yer alan önemli noktalardan diğeri ise, Türkiye'de son dönemde yaşanan siyasi krizin seçim gözlemciliğini "önemliden" öte "zorunlu" kılması.
GİRİŞİMİ AVRUPALI PARLAMENTER SCHAAKE BAŞLATTI
Girişimi başlatan Avrupa Parlamentosu üyesi Hollandalı liberal Marietje Schaake'ye göre bu konuda atılan adım noktasındaki destek zamanla daha da büyüyecek ve bundan sonraki tüm seçimler için bu talep yinelenecek. Sivil toplum kuruluşları ve AGİT'nin de bu noktada girişimleri olduğunu ifade eden Schaake, girişim nereden gelirse gelsin Türk hükümetinden resmi talep gelmesi gerektiğini hatırlatarak şunları söyledi:
"ÖNCE TÜRK HÜKÜMETİNDEN TALEP GELMESİ GEREK"
"Bu tarz gözlemci faaliyetleri Türk hükümetinin de yararınadır. Çünkü toplumdaki güven o kadar düşük, kutuplaşma o kadar derin ve ülkede hukuk o kadar bozuk ve hasar görmüş durumda ki bu olumsuz sarmal ancak uluslararası bağımsız gözlemcilerle güvenilir şekilde aşılabilir. Elbette AB bu işi tek başına yapsın demiyoruz. Çünkü Türkiye'deki krizi durdurmak için geniş bir uluslararası toplum katılımına ihtiyaç var. Biz neden böyle bir öneride bulunduk? Çünkü son gelişmeler ışığında Türkiye'deki kurumlara olan güven tüm zamanların en düşük seviyesine indi. Bununla birlikte medya ve basın özgürlüğünün sınırlanmış olması yine seçimler noktasında bizi endişeye sevk eden şeyler. Son dönemde yaşananlar ile uzun zamandır yeraltından biriken sorunlar bir volkan gibi yerüstüne çıktı ve patladı. Bu kriz Avrupa'da bizleri de çok kaygılandırıyor."
AP: TÜRKİYE'YE İHTİYACIMIZ VAR, ÇOKTAN ÜYE OLMASI GEREKİYORDU
Mektupta imzası olan bir diğer parlamenter İngiliz milletvekili Sosyal Demokrat Michael Cashman bu öneriye destek verme nedenini şöyle açıkladı:
"Türkiye AB tarihindeki en uzun süreli aday ülke ve bence onlarca yıl önce üye olması gerekiyordu. Türkiye'ye ihtiyacımız var bizim. Türkiye'ye güvenin yeniden inşa edilmesi için önce Türkiye'deki güvenin inşası şart. Tüm üç AB kurumunu bu pozisyona getirebilmemiz gerek: AB hükümetleri yani Konsey, AB Parlamentosu yani bizler ve AB Komisyonu yani işin teknik gerekliliklerini yerine getirecek olanlar. Böyle bir gözlemci görevinin Türkiye'den davet alması en azından belki burada Türkiye taraftarı olanların endişelerini bir nebze giderecektir. Yine söylemem gerekir ki bunun için artık biraz geç çünkü iyi bir seçim gözlemi üç ay öncesinden başlar. Uzun vadeli ve kısa vadeli gözlemciler gönderirsiniz ve bu sırada uzmanlar da medyayı, kampanyaları, seçimin altyapısını ve toplumu incelerler. Her ne kadar yerel seçimler için geç olsa da aslında Füle ve Ashton'a gönderilen bu mektup daha ziyade Türkiye'deki demokrasi standardı ve hukuk adına bizim endişelerimizi somutlaştırmış olmamızdır."
"PARALEL YAPILANMA VARSA, BÖYLECE ORTAYA ÇIKACAKTIR"
Cashman, Başbakan Erdoğan'ın ileri sürdüğü gibi paralel bir yapılanma varsa uluslararası gözlemcilerin herkesten çok hükümetin çıkarına olacağını sözlerine ekledi ve AB'den gözlemci gidebilmesi halinde bu görevlilerin hükümeti de şüphelerinden kurtaracağını ileri sürdü.
YEŞİLLER GRUBU: KUVVETLER AYRIMI İLKESİ YARA ALDI
Öneriye destek veren Yeşiller Grubu milletvekili Inaki Irazabalbeitia Fernandez ise son bir buçuk yıldır yaşanan gelişmeler ışığında yara alan kuvvetler ayrımı ilkesi, kurumlarla ilgili güvensizlik ve Erdoğan'ın popülaritesini yitirmesinin yarattığı atmosferin bazı yetkilileri seçimlerde sahtekarlık yapmaya itmesi riskini doğurabileceğini ifade ederek şunları söyledi:
"ERDOĞAN, PARTİSİNDEKİLERİN HİLE YAPMAYACAĞINI GARANTİ EDEMEZ"
"Bu yaşananlar Türkiye'deki hükümeti seçimlerde ve seçim sonuçlarında hileye başvurmaya sevk edebilir. Bu tip şeyler gücü kaybetmek istemeyen siyasetçiler için daima cezbedici olmuştur. Dolayısıyla uluslararası gözlemciler Türkiye'deki seçimlerin şeffaf ve demokratik olduğunu sadece Türk halkına değil tüm dünyaya duyurabilirler. Ben Sayın Erdoğan'ın böyle bir şey yapmaya tenezzül edeceğini söylemiyorum ama partisindeki insanların hepsi için hileye başvurmayacakları konusunda Erdoğan garanti veremez. Böyle bir şey büyük şehirlerde zor olsa bile konu yerel seçim olduğu zaman daha dikkatli olmak gerekir. Özellikle ücra veya yerleşik nüfusun kontrol altına alınması daha kolay küçük ve orta ölçekli yerlerde."
AB, TÜRKİYE'NİN RESMÎ TALEBİ OLMADAN GÖZLEMCİ YOLLAYAMAZ
Türkiye'nin resmi talebi olmadan seçimler için gözlemci gönderilmesi mümkün değil ve bunun için yerel seçimlere kadar yeterli zaman da bulunmuyor. AB'nin Türkiye'ye seçim gözlemcisi göndermesinin neden pek mümkün olmadığını AB Dış İlişkiler Sözcüsü Maja Kocjancic şu sözlerle değerlendirdi:
"ANCAK GENEL VE DEVLET BAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNE GÖZLEMCİ YOLLANABİLİR"
"Evet, AB kimi ülkeler için seçim gözlemcisi görevi hazırlar ve gönderir. Ne var ki, bu uygulama genel seçim ve devlet başkanlığı seçimleri içindir. Yerel seçimler için böyle bir uygulamamız yok. Bu çok ciddi bir istisna olurdu. İkinci olarak AB ve AGİT hemen hemen aynı metodolojileri kullanır ve Türkiye de AGİT üyesi bir ülke. Dolayısıyla AB zaten genel prensip olarak AGİT üyesi ülkelere seçim gözlemcisi gönderme gereği duymaz. AGİT kendi üyesi olan ülkelerdeki seçimleri hali hazırda dikkatle takip etmektedir."
ERDOĞAN: BİR SAKINCASI YOK İSTEYEN GELEBİLİR
Başbakan Erdoğan'a, Batman seçim gezisi dönüşü esnasında uçaktaki gazeteciler tarafından yöneltilen 'gözlemci' sorusu üzerine "Bir sakıncası yok isteyen gelebilir" demişti.
Kaynak: Deutsche Welle