Akkuyu Nükleer Santrali'nin açılması neden gecikti?
Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu’nun birinci ünitesinin 29 Ekim’de açılması hedefleniyordu.
Türkiye’nin ilk nükleer güç santrali Akkuyu’nun birinci ünitesinin 29 Ekim’de açılması hedefleniyordu. Ancak süreç 2025’e sarktı.
Gecikmeye gerekçe olarak Alman Siemens Energy firmasının taahhüt ettiği teslimatları zamanında yapmaması gösteriliyor.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, 11 Eylül’de Anadolu Ajansı’na verdiği bir demeçte birinci reaktörün inşaatının yüzde 90’ın üzerinde tamamlandığını söyledi.
Bayraktar, Siemens Energy’yi “elektriğin iletimini sağlayan, şalt sahasında kullanılan ekipmanlar, parçalar ile ilgili yaklaşımıyla” inşaatı yavaşlatmakla suçladı ve “Firmanın bu konuda mutlaka bir bedel ödemesi lazım” diye konuştu.
Enerji bakanı aynı demeçte ilgili parçaların Rusya tarafından Çin’den sipariş edildiğini ve ilk reaktörden 2025'te enerji almayı hedeflediklerini de söyledi.
Eneri ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, BBC Türkçe ’nin konuyla ilgili sorularına yanıt vermedi.
'Çin'den teslimatlar Aralık'ta tamamlanacak'
Akkuyu Nükleer AŞ'nin BBC Türkçe'ye yaptığı açıklamada, şirketin Siemens Energy ile santralde üretilecek elektriğin iletiminde kullanılacak 400 kilowatt gerilime sahip bir "entegre gaz yalıtımlı şalt tesisi" kurmak için anlaştığı söylendi.
Akkuyu Nükleer AŞ, Alman şirketin Temmuz 2023'te taahhüt ettiği teslimatların yaklaşık yüzde 40'ını yaptığını, ancak aradan geçen sürede kalan yaklaşık yüzde 60'lık teslimatın Almanya'dan ihracat izni alınamadığı için yapılmadığını ifade etti.
Şirketin açıklamasında, teslimatın tamamlanması için Siemens Energy ile anlaşılan Ocak 2024 teslim tarihinin geçmesi ve bir sonuç elde edilememesi üzerine aynı ay Çin'den alternatif bir tedarikçi ile sözleşme imzalandığı belirtildi ve şunlar kaydedildi:
"Temmuz 2024'te, Siemens [Energy]'nin sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ederek teslimatı nedensiz bir şekilde geciktirdiği ortaya çıkınca, şalt binasında daha önce kurulmuş olan ekipmanın %40'ının sökülmesine ve sahanın alternatif bir tedarikçiden ekipman [ile] kurulumu için hazırlanmasına başlandı."
Açıklamaya göre, Siemens Energy, Ekim'de "tamamlanmamış ekipmanların kalan partilerinden bazılarını" teslim etmeye hazır olduklarını bildirdi.
Ancak, Akkuyu Nükleer AŞ "Orijinal tedarikçinin ekipmanını kullanmaya geri dönmenin şalt tesisinin kurulum programını daha da geriye iteceği ve genel olarak projenin takvimini etkileyeceği belliydi" dedi.
Şirket, Çinli tedarikçinin ilk sevkiyatı Ağustos 2024'te yaptığını, Eylül'de şalt tesisinin kurulumuna başlandığını ve kalan teslimatların da Aralık 2024'te tamamlanmasının planlandığını söyledi.
'Hiçbir şeyi bilerek teslim etmiyor değiliz'
BBC Türkçe ’ye konuşan bir Siemens Energy sözcüsü, şirketin Akkuyu nükleer güç santrali inşaatı için son olarak bir yılı aşkın süre önce parça teslimi yaptığını, bu süre zarfında Almanya’dan gerekli ihracat ve gümrük izinlerini alamadıkları için teslimatların durdurulduğunu söyledi.
Siemens Energy CEO'su Christian Bruch ise şirketin yıllık basın toplantısında BBC Türkçe'nin sorusunu cevaplayarak gerekli izinlerin yakın zamanda alındığını söyledi ve şunları kaydetti:
"Hiçbir şeyi bilerek teslim etmiyor değiliz... Müşteri ile şu anda teslimatın yapılıp yapılmaması, yapılacaksa ne zaman yapılmasını istedikleri konusunda irtibat halindeyiz. Her zaman sözleşme yükümlülüklerimizi yerine getirmekte kararlıyız. [Gümrük izni almak] oldukça normal bir süreç.”
İmzalar 2010'da atıldı
Mersin’in Gülnar ilçesinde bulunan Akkuyu nükleer güç santrali için ilk imzalar Mayıs 2010’da atıldı.
2010-2017 yılları arasında Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu (TAEK) ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'ndan (EPDK) gerekli izinler alındı.
2017’de birinci nükleer reaktörün temel kazısı ve inşaat çalışmaları başladı.
Birinci ünite için ilk beton Nisan 2018’de döküldü.
2020 ile 2022 arasında diğer üç ünitenin temeli atıldı.
Nisan 2023’te birinci ünitedeki inşaatın büyük oranda bitmesiyle bu reaktör için “taze nükleer yakıt” Akkuyu’ya getirildi.
20 milyar dolarlık proje, çoğunluğu Rus sermayeli olan ancak Türkiye kanunlarına tabi Akkuyu Nükleer AŞ tarafından yürütülüyor.
Akkuyu, Rusya ve Türkiye’nin “Yap-Sahip Ol-İşlet” modeliyle hayata geçirdiği ilk nükleer enerji projesi.
Bu model kapsamında santralin inşaatı, ömrünü tamamlayana kadar işletilmesi ve işletmeden çıkarılmasından, Rusya'nın nükleer enerji kuruluşu Rosatom bünyesindeki Akkuyu Nükleer AŞ sorumlu.
Şirketin web sitesinde yer alan bilgilere göre santralin “tasarım ömrü” 60 yıl olup, bunun 20 yıl daha uzatılması mümkün.
İnşaatında 25 bin kişinin çalıştığı santralin toplam 4800 megawatt (MW) kapasiteli dört güç ünitesinin de devreye alınmasının ardından yılda 40 milyon kilowatt saat (kWh) enerji üretmesi bekleniyor.
Yetkililer, Akkuyu nükleer güç santralinin tam kapasite çalışmaya başlamasıyla birlikte Türkiye’nin toplam enerji ihtiyacının yüzde 10’unu karşılayacağını söylüyor.
Türkiye ve Rusya arasında Mayıs 2010’da göre Türkiye, birinci ve ikinci ünitelerde üretilen enerjinin yüzde 70’ini, üçüncü ve dördüncü ünitelerde üretilen enerjinin ise yüzde 30’unu 15 yıl boyunca Akkuyu Nükleer AŞ'den satın alacak.
Şirket, ilk iki üniteden kalan yüzde 30 ve diğer iki üniteden kalan yüzde 70’lik enerjiyi ise “kendisi veya enerji perakende tedarikçileri vasıtasıyla” serbest elektrik piyasasında satabilecek.
Projenin devreye alınmasıyla Türkiye, enerji karşılığında Rosatom'a 15 yıl boyunca kilowatt saat başına 12.35 sent ödeyecek. Bazı analistler bunun dünya ortalamasının 2-3 kat üzerinde olduğunu vurguluyor.
Güvenlik endişleri
Akkuyu nükleer güç santrali inşa sürecini takip eden bazı uzmanlar, sivil toplum kuruluşları ve milletvekilleri, tesisin çevre ve bölge halkı için tehdit teşkil ettiğini söylüyor.
Endişelerin arasında Akkuyu’nun Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (IAEA) güvenlik standartlarıyla uyumlu olup olmadığı, santrale geçtiğimiz yıl taşınan nükleer yakıtın hangi şartlar altında getirildiği ve nasıl muhafaza edildiği gibi hususlar var.
IAEA’in Entegre Düzenleyici İnceleme Servisi’nden (IRSS) bir ekip, Türkiye’nin daveti üzerine Eylül 2022’de Akkuyu’ya 12 günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.
Ekip, Türkiye’nin nükleer enerji ve radyasyon kurumlarının “insanların ve çevrenin korunmasının devamlı iyileştirilmesi konusunda kararlılık gösterdiğini” söyledi.
Nisan 2023’te tesise ilk nükleer yakıtın getirilmesi için düzenlenen törene IAEA Genel Direktörü Rafael Grossi de katıldı.
Nükleer Karşıtı Platform (NKP), Nisan 2023’te “Akkuyu’ya Nükleer Yakıt Getirilmemeli” başlığı altında bir yazı yayımladı.
Türk Tabipleri Birliği ile Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu dahil 54 nükleer karşıtı kurum ve sivil toplum örgütünün imzası ile paylaşılan yazıda Akkuyu'da inşaat sürecinin durdurulması istendi.
Akkuyu Nükleer AŞ’ye göre her reaktörün çalışabilmesi için yılda yaklaşık 1 ton uranyum gerekiyor.
Türkiye ile Rusya arasındaki anlaşmaya göre bu yakıt, “Proje Şirketi ve tedarikçiler arasında yapılan uzun dönemli anlaşmalar bazında tedarikçilerden” temin edilecek.
Bunun haricinde tarafların ayrı bir anlaşmaya varması ile Rusya’dan alınan nükleer yakıt, kullanıldıktan sonra Rusya’da yeniden işlenebilecek.
Akkuyu Nükleer AŞ, santralin “büyüklüğü 9'a kadar olan depremler, kasırgalar, seller, yüksekliği 10 metreye kadar olan tsunamiler ve 200 m/s hızla seyreden 20 tonluk bir uçağın çarpması gibi olaylara karşı” dayanıklı olduğunu söylüyor.
Şirkey ayrıca, nükleer tesisin “Türkiye’nin sismik açıdan güvenli bir bölgesinde” yer aldığını vurguluyor.
9 Kasım'da TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda konuyla ilgili konuşan İYİ Parti Mersin Milletvekili Burhanettin Kocamaz, Akkuyu için “Fay hattı üzerinde kurulan bu santrale yönelik endişe her geçen gün artmaktadır” dedi.
Kocamaz, “Böyle bir tesiste meydana gelebilecek en küçük bir sızıntının 200 kilometre yarı çaplı bir bölgeyi doğrudan kirleteceği ve etkileyeceği ortadadır. Santralin sürekli soğutma ihtiyacı nereden karşılanacak? bu konuda halen bir belirsizlik olduğu görülüyor” diye konuştu.
Doğu Akdeniz Çevre Dernekleri'nin (DAÇE) de konuyla ilgili Çevre Bakanlığı’na açtığı ve şu anda istinaf aşamasında olan bir davası var.
DAÇE, santralin su sıcaklığı giderek yükselen Akdeniz’i “soğutma suyu” olarak kullanamayacağını, iklim krizi nedeniyle artan su sıcaklığının çevresel felaketlere yol açacağını belirtiyor.
Proje şirketiyse deniz suyunun neredeyse tamamının "türbin yoğuşturucuları ve ısı transfer ekipmanlarındaki proses sıvılarının soğutulmasında" kullanılacağını ve "herhangi bir kimyasal kirlenmeye maruz kalmadan" Akdeniz'e geri verileceğini söylüyor.
Akkuyu kime ait?
Türkiye ve Rusya arasındaki anlaşmanın beşinci maddesinde proje şirketindeki Rus sermaye payının yüzde 51’in altına düşemeyeceği belirtiliyor.
Bu madde, Akkuyu Nükleer AŞ’nin bir “Türk şirketi” olup olmadığı tartışmalarının temelinde yatıyor.
Akkuyu Nükleer AŞ’nin eski genel müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Anastasia Zoteeva, Ekim 2023’te Rus basınına verdiği bir röportajda “Bu nükleer santral Rusya’ya ait, başka bir ülkenin topraklarında bulunan bize ait bir santral” diye konuşmuştu.
Bunun üzerine Enerji Bakanı Bayraktar, aynı ay verdiği demeçte Akkuyu Nükleer AŞ’nin “Türkiye Cumhuriyeti'nin vergi mevzuatına, hukuk kurallarına göre çalışan bir Türk şirketi” olduğunu söylemişti.
Bayraktar ayrıca, Akkuyu için “hem iktisadi hem de güvenlik konularında fevkalade önemli haklarımızın olduğu ve tamamen Türkiye'nin kontrolünde yürüyen bir proje” diye konuşmuştu.
Akkuyu Nükleer AŞ’nin yönetim kadrosu Temmuz 2024’te değiştirildi. Görevden alınan Zoteeva yerine Yönetim Kurulu Başkanı olarak Anton Dedusenko atandı.
Genel müdür pozisyonunaysa Sergei Butckikh getirildi.
* BBC Rusça Servisi bu habere katkıda bulundu.