Haberler
BBC

Brexit - 2019'da İngiltere'yi Bekleyen Senaryolar Neler?

Abone Ol

İngiltere, Brexit sürecinin nasıl sonuçlanacağını merakla bekleyerek girmişti.

İngiltere, 2018'e uzun süre sonra ilk kez bir azınlık hükümetiyle ve Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma sürecinin (Brexit) nasıl sonuçlanacağını merakla bekleyerek girmişti. Aradan bir yıl geçti, kağıt üstünde Brexit'e 3 aydan az bir süre kaldı ancak 2019'a girerken bu merak azalmadı, tam tersine daha da arttı. Brexit tarihi olan 29 Mart 2019 hızla yaklaşsa da, İngiltere'nin önünde hala birçok senaryo var.

İngiltere Başbakanı Theresa May, AB ile vardığı Brexit anlaşması için Parlamento'da 11 Aralık'ta yapılacak oylamayı bir gün önce ertelemişti. Zira anlaşmanın Avam Kamarası'ndan geçmeyeceği kesindi. Hükümeti dışardan destekleyen Kuzey İrlanda'nın muhafazakar Demokratik Birlik Partisi (DUP) ve İngiltere'de iktidardaki Muhazafakar Parti'den çok sayıda milletvekili, anlaşmada "backstop" olarak tarif edilen düzenlemeye şiddetle karşı çıkıyor.

'Backstop': En önemli anlaşmazlık noktası

"Backstop" esasında bir acil durum mekanizması. Brexit sonrası AB ile İngiltere arasındaki serbest ticaret anlaşması müzakereleri nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın, Birleşik Krallık'ın parçası Kuzey İrlanda ile AB üyesi İrlanda Cumhuriyeti arasında fiziki sınır olmamasının garanti altına alınmasını amaçlıyor. Ancak İngiltere ile AB arasında varılan anlaşma, taraflardan herhangi birinin bu sürece tek taraflı olarak son verememesini öngörüyor. İngiltere'de anlaşmaya karşı çıkanlar da bunun, Birleşik Krallık'ın tamamında gümrüklerin kontrol edilememesi anlamına geleceğini vurguluyor.

En büyük korku, Kuzey İrlanda Cumhuriyeti'nin fiili olarak İrlanda Cumhuriyeti'nin parçası haline gelmesi ve Kuzey İrlanda gibi 2016'daki referandumda Brexit'e karşı çıkan İskoçya'da 2014'ten sonra yeniden bir bağımsızlık referandumu yapılması. Yani, Birleşik Krallık'ın parçalanması.

İrlanda adasındaki çatışmalara son veren 1998 tarihli Hayırlı Cuma Anlaşması, İrlanda Cumhuriyeti ve Kuzey İrlanda'nın ortak bir ekonomik pazarda yer almasını; sınırın iki tarafında serbest yaşamı, dolaşımı ve çalışmayı sağladı. Zira Birleşik Krallık ve İrlanda Cumhuriyeti AB üyesiydi. Ancak Brexit ile beraber bu durum noktalanacağından; hem İngiltere hükümetini hem AB'yi hem İrlanda Cumhuriyeti'ni hem de Kuzey İrlanda'daki tüm tarafları tatmin edecek bir formülün bulunması gerekiyor. Brexit sürecinin bugün itibarıyla çeşitli senaryolara açık olmasının en önemli nedeni de bu.

Tartışılan formüller: Kanada+ ve Norveç

İngiltere'de Brexit tartışmalarında en çok atıf yapılan iki ülke Kanada ve Norveç oldu. İktidardaki Muhafazakar Parti'nin bazı önde gelen isimleri "Kanada+" denilen formüle, ana muhalefetteki İşçi Partisi ise "Norveç modeline" sıcak bakıyor.

AB ile Kanada arasında geçen yıl imzalanan serbest ticaret anlaşması, taraflar arasında tüm gümrük vergilerinin çok büyük bölümünün kaldırılmasını öngörüyordu. Kanada, AB Ortak Pazarı'na erişim için birliğin bütçesine katkıda bulunmuyor. Örneğin, Muhafazakar Parti'nin önde gelen isimlerinden eski Brexit Bakanı David Davis, Brexit anlaşmasında bu modelin temel alınmasından, anlaşmaya bazı ilave maddeler konmasından - mali hizmetlerin de anlaşmaya dahil edilmesinden - yanaydı.

"Norveç modeli" ise İngiltere'nin AB Ortak Pazarı'nda kalmasını, birlikle serbest ticarete devam etmesini ancak serbest dolaşımı kısıtlayamamasını, yani Brexit yanlılarının en önemli argümanı olan göçün tam kontrolünü sağlayamamasını öngörüyor. İngiltere'nin ayrıca bu durumda AB bütçesine katkıda bulunması ve AB kurallarının çok büyük çoğunluğuna uyması gerekiyor. İşçi Partisi'nin sıcak baktığı, AB'nin de "Hayır" demesinin beklenmediği bu modele, iktidardaki Muhafazakar Parti karşı.

Muhalefet ne istiyor?

İşçi Partisi tam da bu nedenle, karşı çıktığı anlaşmanın bir an önce Parlamento'da onaylanmasını ve reddi sonrası erken seçime gidilmesini istiyor. Ana muhalefet partisinde ikinci Brexit referandumunu isteyenler var. Ancak Genel Başkan Jeremy Corbyn erken seçime gidilmesi halinde, seçimi kazanacaklarını ve AB ile özellikle kalıcı bir Gümrük Birliği'ne dayalı daha iyi bir anlaşma yapacaklarından emin olduklarını vurguluyor.

İskoçya Ulusal Partisi, Liberal Demokrat Parti, (Galler'in bağımsızlığını savunan) Plaid Cymru ve Yeşil Parti ise her halükarda ikinci bir Brexit referandumu istiyor.

2018'in son Brexit haberleri İngiltere'de 2018'in son Pazar gazetelerinde de Brexit senaryolarına ilişkin çok sayıda haber vardı. Sunday Times'a konuşan Brexit cephesinin önde gelen isimlerinden Uluslararası Ticaret Bakanı Liam Fox, anlaşmanın Parlamento'da reddi halinde, 29 Mart'ta AB'den ayrılmamaları ihtimalinin "yüzde 50" olduğunu söyledi. Observer gazetesi ise Muhazafakar Parti ile İşçi Partisi'nden üst düzey bazı milletvekillerinin, anlaşmanın Parlamento tarafından reddi ve Brexit'in ertelenmemesi halinde, hükümeti 29 Mart tarihini - belki de Temmuz'a dek - geciktirmeye zorlamaya hazırlandıklarını yazdı. İngiltere Başbakanı Theresa May'in Noel tatili boyunca anlaşmanın Parlamento'dan geçmesini sağlayacak bazı tavizler koparmak için AB liderleriyle temasta olduğu biliniyor.

Alman Pazar gazetesi Welt am Sonntag'a konuşan Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker ise AB'nin "Masada tek seçenek var, o da bu anlaşma" tavrını tekrarlayarak İngiltere'ye hitaben, "Artık organize olun ve bize ne istediğiniz söyleyin. Önerdiğimiz çözümler aylardır masada" dedi. AB'ye göre, anlaşma reddedilirse iki seçenek var: Anlaşma olmadan Brexit ya da Brexit'in gerçekleşmemesi.

Şimdi ne olacak? İngiltere'de Avam Kamarası Noel ve yılbaşı tatili sonrası 7 Ocak Pazartesi günü toplanacak. Parlamento'da Brexit anlaşmasıyla ilgili yeni oturumlar yapılacak. İşçi Partisi'nin anlaşmanın derhal oylanması talebini reddeden hükümet, oylamanın 14-18 Ocak arası bir tarihte yapılmasını hedefliyor.

Oylama ile birlikte gündeme gelecek senaryolar ise şunlar;

Anlaşmanın İngiltere Parlamentosu'ndan geçmesi Bu durumda Brexit'in 29 Mart Cuma günü İngiltere saatiyle 23: 00'de (Türkiye saatiyle 30 Mart Cumartesi günü 01: 00'de) tamamlanmasının ve İngiltere'nin AB'den ayrılmasının önünde hemen hemen hiçbir engel kalmayacak. Zira daha sonra Avrupa Parlamentosu'nun da anlaşmayı onaylaması bekleniyor. Ancak anlaşmanın İngiltere Parlamentosu'ndan geçmesi mevcut koşullarda imkansıza yakın görünüyor.

İngiltere'nin herhangi bir anlaşma olmadan AB'den ayrılması Anlaşmanın İngiltere Parlamentosu'ndan geçmemesi, Londra ile Brüksel arasında anlaşma sağlanamaması ve tarafların mevcut pozisyonlarını değiştirmemeleri halinde, İngiltere AB'den anlaşma olmadan ayrılacak. İki tarafın da bir süredir bu olasılığa karşı hazırlıklar yaptığı biliniyor. Ancak bu seçeneğin iki tarafa da maliyeti yüksek. Zira taraflar arasında "gümrüksüz ticaret" devri bitecek, bir ticaret anlaşması imzalanmadığı sürece Dünya Ticaret Örgütü'nün gümrük rejimleri geçerli olacak. İngiltere ile Fransa arasındaki sınır kapısı Dover'da ve iki ülkenin limanlarında 6 ay boyunca sürecek aksaklıklar yaşanabilecek.

İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney daha önce ülkenin herhangi bir anlaşma olmadan AB'den ayrılması halinde İngiliz sterlininin hızla değer kaybedebileceğini, ülke ekonomisinin resesyona girebileceğini ve ev fiyatlarının 3 yıl içinde üçte bir oranında düşebileceğini söylemişti. İngiltere Merkez Bankası'na göre bu durumda ülkede halen yüzde 4,1 olan işsizlik oranı iki katına, enflasyon da yüzde 2,4'ten yüzde 6,5'a yükselebilir. Brexit'in gecikmesi İngiltere'nin anlaşma olmadan AB'den ayrılmasının ülke ekonomi için büyük bir tahribat anlamına gelmesi, Brexit'in geciktirilmesinin masada bir seçenek olarak kalmasını sağlıyor. Bu noktada AB'nin en üst düzey yargı organı olan Avrupa Adalet Divanı'nın 10 Aralık'ta aldığı karar önemli. Zira mahkeme, İngiltere'nin tek taraflı olarak Brexit sürecini durdurabileceğine hükmetti.

Her ne kadar İngiltere Başbakanı Theresa May ülkesinin böyle bir niyeti olmadığını söylese de, İngiltere Parlamentosu'nun eğiliminin bu yönde olduğunun ortaya çıkması halinde dengeler değişebilir. AB ise böylesi bir durumda, İngiltere Brexit kararını değiştirmedikçe, sürecin Avrupa Parlamentosu seçimleri (23-26 Mayıs) öncesi tamamlanması talebinde bulunabilir.

İngiltere'de erken seçime gidilmesi Anlaşmanın İngiltere Parlamentosu'nda reddedilmesi ve özellikle de milletvekillerinin anlaşmasız bir Brexit'e net şekilde karşı çıkmaları halinde, Başbakan May hiç istemese de geçen yıl olduğu gibi yine erken seçime gidebilir. May, 13 Aralık'ta lideri olduğu Muhafazakar Parti'nin Meclis grubunda liderliği için yapılan güven oylamasını 117'e karşı 200 oyla kazanmıştı. Ancak oylama öncesi bir sonraki genel seçimde partisinin başında olmayacağını söylemişti. Bu nedenle erken seçim halinde, Brexit müzakerelerinin sonucunu ise yeni hükümetin tavrı belirleyecek.

İngiltere'de erken genel seçime gidilebilmesi için, milletvekillerinin üçte ikisinin bu yöndeki bir önergeye destek vermesi ya da hükümetin ana muhalefet partisinin vereceği güvensizlik önergesi sonrası yapılacak güven oylamasını kaybetmesi gerekiyor.

İşçi Partisi, Parlamento toplanır toplanmaz böylesi bir önerge verebilir. Ancak her ne kadar Brexit anlaşmasına karşı çıksa da Kuzey İrlanda partisi DUP, henüz hükümetin düşmesini istediğine dair bir sinyal vermedi. İngiltere'de ikinci Brexit referandumunun yapılması

İngiltere'de son dönemde her geçen ay daha da artan bir talep ise ikinci Brexit referandumunun yapılması ve "nihai oylamada" son sözün yine halka verilmesi. Başbakan May, "Halk kararını zaten verdi" diyerek ikinci referanduma karşı çıkıyor, yeni oylamanın yeni referandumları da gündeme getirebileceğini söylüyor. İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn de partisi içinden yükselen taleplere karşın mevcut şartlarda önceliğinin ikinci referandum olmadığını vurguluyor.

Ancak milletvekilleri 29 Mart tarihi yaklaştıkça 1,5 milyona yakın imza toplayan "Halkın Oyu" kampanyasının ikinci referanduma talebine kulak vermek zorunda kalabilir. Öyle ki, Brexit kampanyasının en önemli isimlerinden Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi'nin (UKIP) eski lideri Nigel Farage 2 hafta önce ülkede ikinci bir referandum yapılabileceğini söyledi ve Brexit destekçilerine hitaben, "Her ihtimale hazır olun" dedi.

'Olaylar, sevgili evladım, olaylar' İngiltere'nin 1961'de o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üyelik başvurusu sırasında Başbakan olan Muhafazakar Parti'nin lideri Harold Macmillan, bir gazetecinin "Görevinizle ilgili en zor şey nedir?" sorusuna "Olaylar, sevgili evladım, olaylar" yanıtını vermişti. Ülkesinin Avrupa'nın parçası olması için yoğun çaba harcayan, başvurusu dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle'ün vetosuna takılan bir liderdi Macmillan. Başbakanlığı da 1963'teki Profumo Skandalı sonrası istifasıyla son bulmuştu. (Dönemin İngiltere Savunma Bakanı John Profumo, o zaman 19 yaşında olan model Christine Keeler ile bir ilişki yaşamış, Soğuk Savaş'ın tam ortasında Keeler'ın aynı zamanda Sovyet Askeri Ateşesi Eugene Ivanov ile de ilişkisi yaşadığı ortaya çıkmıştı. Skandal sonucu önce Porfumo, sonra MacMillan istifa etmiş, 1964'te yapılan genel seçimi İşçi Partisi kazanmıştı.)

Macmillan'ın tam tersi bir yol izleyen Theresa May ise 2016'da Brexit referandumu sonrası tek aday olarak girdiği seçimde Muhafazakar Parti lideri ve İngiltere Başbakanı oldu. 2017'de siyasi konumunu güçlendirmek için girdiği erken seçimden Avam Kamarası'ndaki çoğunluğunu kaybederek çıktı. Fazlasıyla "olay" gördü May ama İngiltere onun başbakanlığında 2019'a belirsizlik içinde ve çeşitli senaryolara açık şekilde girdi. Belki de İngiltere halkı, 2. Dünya Savaşı'nın kazananları arasında olduğu 1945'ten bu yana hiç, bir yıla, başına gelecekleri bu kadar merak ederek başlamadı.

BBC

Avrupa Birliği Dünya Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title