Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun Kurultay Endişesi
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, iktidardaki UBP'nin 21 Ekim'de yapılacak olan kurultay sürecine yönelik ciddi endişeleri olduğunu söyledi.
KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, iktidardaki Ulusal Birlik Partisinin (UBP) 21 Ekim'de yapılacak olan kurultay sürecinde iki taraf oluşturulduğunu ve bu yüzden kurultay sonrasına yönelik ciddi endişeleri olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündemdeki konuları değerlendirdi. Eroğlu, kurultayların ülke tarihinde ilk defa yapılmadığını, UBP'de bugüne kadar 18 kurultay yapıldığını anımsattı. Delegelerin adaylar arasında seçim yapacak olmasının parti için demokrasinin bir gereği olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Aksi taktirde parti tüzüğüne ya da iki yılda bir kurultaylara gerek duyulmazdı" dedi. UBP'nin iki yıl sonra tekrar kurultaya gideceğini ifade eden Eroğlu, kendisinin birçok kurultaya rakipli katıldığının ve delegelere baskı yapmadıklarının altını çizdi.
"TEHDİTLER, BASKILAR"
"Şimdi maalesef tehditler, baskılar, insanların ekmek paralarıyla oynamalar şeklinde kurultaya yönelik tatsız uygulamalar olmaktadır" diyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, UBP'nin KKTC'de demokrasinin öncülüğünü yapmış bir parti olduğunu kaydetti. Partilerin transferlerle değil, seçimde aldığı oyla büyüdüğünü ifade eden Eroğlu, kendisinin 2009 seçimlerine parti başkanı olarak girdiğini ve yüzde 44 oy alarak 26 milletvekiliyle tek başlarına iktidar olduklarını kaydetti. "Mevcut genel başkan kim olacaksa, partiyi yüzde 50'ye çıkarırsa o zaman parti büyümüş sayılır" diye konuşan Eroğlu, parti oyunun yüzde 44'lerden, milletvekili transferleriyle yüzde 30'a düşürülmesinin büyüme olamayacağını belirtti.
"GERİ DÖNÜŞ BEKLENTİSİ İÇİNDE OLANLAR VAR"
Şu anda UBP'den kopmuş kişilerden, geri dönüş beklentisi içinde olanlar bulunduğuna dikkat çeken Eroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Mesela Tahsin Ertuğruloğlu, İrsen Bey'in genel başkan olduğu dönemde disiplin kurulu kararıyla partiden ihraç edilmiş bir kişidir.
Dolayısıyla Tahsin Bey'in dönebilmesi için, iç tüzüğümüze göre önce parti meclisinin affetmesi sonra da kurultayda affedilmesi gerekir ki partiye dönebilsin. Turgay Avcı veya Mustafa Gökmen'in partiye dönüşleriyle ilgili İrsen Bey bana fikrimi sormuş değildir. Ama bakıldığı zaman, partiyi zor günlerinde bırakıp gidenlere yönelik partinin tabanında bir tepki olduğunu görüyorum. Çünkü parti zor günler içerisinde olduğunda, partiye sahip çıkanlar, zamanı geldiğinde taban tarafından hak ettikleri yere taşınırlar. Bu konularda tüzük kurallarına harfiyen uyulması gerekir."
"BAŞKA PARTİ KURAN, NASIL GERÇEK UBP'Lİ OLUR?"
UBP'nin kuruluş günü resepsiyonunda, gazetecilerin bazı kişilere mikrofon uzattığını ve onların söylediklerini dinlediğini belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu şöyle dedi:
"Mesela Tahsin Bey, kendisinin gerçek UBP'li olduğunu söyledi. Benim aleyhime de her zamanki gibi konuştu. Bu da bir vefasızlık örneğidir aslında. Çünkü onun nereden nereye, kiminle geldiğini herkes bilir. Gerçek partili olduğunu söyledi. Peki; gerçek partili, partisinin kararlarına isyan ederse başkalarından aldığı talimatla çoğunluğun kararını reddederse, partiyi terk edip başka bir pati kurarsa, nasıl gerçek UBP'li olur? Çünkü seçim yanaşmıştır. Kurduğu partiyle milletvekili seçilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla UBP'ye girmesi gerekir ki bir seçimde seçilebilsin. Bunları söylerken düşünmeleri gerekir. Hem ayrı bir parti kuracaksın hem de -gerçek UBP'li benim- diyeceksin. Bu lafları söylerken, bu arkadaşların düşünmesi gerekir. Sonra ikide bir hanedan diye laf edecekler. Eğer bir hanedanlık varsaydı, bu hanedanlığın prenslerinden birisi de kendisiydi. Elinden tutup, makam verdiğim bir arkadaştı. Biz UBP'yi aile partisi yapmadık. Ailem esir gibi bu parti için çalıştı. Eşim sadece, UBP'nin hem iktidar olması için çalışmıştır. Kendisinin hiçbir beklentisi olmadı. Benim temennim, bundan sonra partinin başında olacak kişilerin tüm ailesiyle parti için çalışmasıdır. Yakıştırmalar oldu; -Ersoy İnce, Eroğlu'nun prensi- dendi, Sunat Atun, Tahsin Ertuğruloğlu ve Hüseyin Özgürgün gibi isimlere bu yakıştırmalar yapıldı. Özellikle Tahsin Ertuğruloğlu, Denktaş Bey, dönemin Kolordu Komutan Şükrü Sarışık, Güvenlik Kuvvetleri, Sivil İşler bana karşı aday olan Ertuğrul Hasipoğlu'nu destekledi. Ama kurultaydan sonra UBP-DP koalisyonu kurulurken ben onu bakan yaptım."
"HİÇ BİR PARTİDE BÖYLE BASKI YAPILMADI"
Kimseye öfke içinde bakmadığını ifade eden Eroğlu, Ertuğruloğlu ile başkanlık yarışına girdiği kurultay sonrası, Ertuğruloğlu'nu destekleyenleri bakan yaptığını da hatırlattı. Parti başkanlarının küsmeye hakkı olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı, bunun parti içi demokrasinin bir gereği olduğunun altını çizdi.
"DELEGELERE BASKI UYGULANMASINDAN DOLAYI…"
Mevcut şartlarda, kurultaya yönelik kamuoyu yoklamalarının doğru olacağını söylemenin mümkün olmadığına işaret eden Eroğlu, iktidarda olan kişilerin delegelere baskı uygulamasından dolayı bunun mümkün olmadığını söyledi. UBP tarihinde ilk kez, partililerin konuşmaktan korktuğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, "Ne CTP'liler, ne TDP'liler, ne de başka partililer böyle bir baskı altında kalmadı" dedi. Bunun, kabullenebileceği bir durum olmadığını belirten Eroğlu, delegelerin sindirilmesinin büyük bir hata ve ayıp olduğunu kaydetti. Delegelerin ekmeğiyle oynamanın, UBP'liliğe yakışmadığını söyleyen Eroğlu, "UBP nereye gidiyor" diye kendi kendine soru sorduğunu ifade etti.
EGEMEN VE ATALAY'IN AÇIKLAMALARI
Türkiye'nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın adaya yaptığı ziyaretin sorulması üzerine Eroğlu, "Kendisiyle benim dostluğum var. Kıbrıs ile ilgili yapmış olduğu açıklamalardan dolayı çok yakın bir ilişkimiz var. Böyle bir zamanda adamızda bulunmasına ancak hoş geldin diyebiliriz. Kendisinin kurultaya yönelik yorum yapıp yapmayacağı onun inisiyatifine kalmış bir konudur. Ben başka türlü yorumlamak istemiyorum" dedi.
Türkiye'nin Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın adaya son gelişinde yaptığı açıklamaların da hatırlatılması üzerine, Cumhurbaşkanı Eroğlu şu şekilde konuştu:
"Başbakan'ın yargıya intikal etmiş bir konu hakkında Sayın Atalay'ın yanında yorum yapması ve Sayın Atalay'ın da yorum yapmasına olanak sağlaması beni üzmüştür. Sayın Beşir Atalay'a saygım vardır ama İrsen ve çevresindekilerin Sayın Beşir Atalay'a yorum yapma fırsatı vermesi beni üzmüştür. Neticede bu kendi bünyemizde olan bir olaydır. Konu yargıya intikal ettirildiğine göre yorum yapmak doğru olmaz. Dolayısıyla bu konuda yorum yaptırmaları, sanki kurultayda ellerine bir güç geçecekmiş gibi bir davranış içine girmeleri beni üzmüştür."
"CUMHURBAŞKANLIĞI'NIN DIŞINA ÇIKMIYORUM"
Geçen kurultayda İrsen Küçük'ü desteklediğini anımsatan Eroğlu, "daha sonraki süreçte kendisine yönelik bir savaş açıldığını" savundu. Cumhurbaşkanlığı'na gelenlere hesap sorulmaya başlandığını söyleyen Eroğlu, şöyle devam etti:
"Kurultaydan sonra ben İrsen Bey'e şunları söyledim. Bir; benim ne yaşım ne makamım geri dönmeye müsait değildir. Dolayısıyla içinde böyle düşünce varsa bil ki böyle bir durum söz konusu olamaz. İkincisi; senin başarılı olmanı isterim çünkü senin başarın hem halkın memnuniyetidir hem de partinin güçlenmesidir. Üçüncüsü; eğer başbakanlık yapmak istersen bu kadro ile bunu yapamazsın. Kadronu güçlendir. Dördüncüsü; bir karar alırken mutlaka en iyi şekilde tartıştır. Ama karar aldıktan sonra geri dönme. Sonra sendikaların oyuncağı olursun. Benden de faydalanmak istersen ben sana her türlü katkıyı koymaya hazırım. Bunları söyledim".
Önceki kurultayda İrsen Küçük'ü desteklediğini ve kimsenin "neden destekliyorsun" demediğini anımsatan Eroğlu, "Şimdi gönlüm Kaşif'ten yana ama ben görüldüğü gibi Cumhurbaşkanlığı'nın dışında çıkmıyorum. Dolaşan İrsen Bey'dir" diye konuştu.
ANKETLER
Eroğlu, köy köy, sokak sokak dolaşıp da Ahmet Kaşif'in propagandasını yapmadığını söyleyerek, "İrsen Küçük'ü, sadece değil bütün ülkenin başarısız bulduğunu" ileri sürdü. "Kamuoyu yoklamalarında da Başbakan'ın başarısız olduğunun ortaya çıktığını" söyleyen Cumhurbaşkanı Eroğlu, Bakanlar Kurulu'na da müdahale etmediğini anımsattı. "Eroğlu İrsen Bey'e savaş açtı" söylemlerinin çok yanlış olduğunu vurgulayan Eroğlu, "savaş açanın Cumhurbaşkanı'na karşı Başbakan Küçük olduğunu" ifade etti.
"Sanki ben kendisi üzerinde bir gölgeymişim ve bu gölgeden kurtulmak istermiş gibi bir politika izlemeye başladığı için kendisine İrsenci ve Dervişçi dite bir parti olamaz diye uyrıda bulundum . Gün geldi rahmetlik Denktaş Bey ile karşı karşıya geldik ve gerçek UBP'yi yarattık" diyen Eroğlu, "İrsenci-Dervişçi ayırımının partiyi bölen bir söylem olduğu" uyarısında bulundu.
"TEHDİT EDİLDİĞİNİN SÖYLENMESİ ÇOK BÜYÜK BİR AYIP"
Başbakan'ın eşi Gülin Küçük'ün bir gazeteciyi arayarak kendisinin tehdit edildiğini söylediğini hatırlatan Eroğlu "Bu çok büyük bir ayıp" dedi. Eşi Meral Eroğlu'nun zaman zaman hayır işlerine katıldığını ancak parti içi meselelerle ilgili herhangi bir tavrının olmadığını belirten Eroğlu konuşmasına şu şekilde devam etti:
"Eşim, Gülin hanımı niye tehdit etsin ki? Nitekim gazeteci arkadaşa daha sonra açıklamalarını yayınlamasınlar diye tekrar telefon etmiş. Ama yayınlandı. Ama şimdi her şey bitti, bir de eşimle mi uğraşacaklar? Kusura bakmayım ama bu hazmedilmez. Eşim bunun için öfkelendi ve olayı avukata verdi. Ama gerçek olan şu ki, olmayan bir olay, hükümetin güdümünde olan bir gazetenin köşe yazarına bu yalan haber yazdırıldı. Eşim de bunu hazmedemedi. Her şeyden önce bunun yalan olduğunun açıklanması lazım çünkü eşimin böyle bir alışkanlığı yoktur."
Lefkoşa Türk Belediyesi'nde başkan Cemal Bulutoğluları'na karşı bir oyun oynanmaya çalışıldığını ancak bu oyunun altında kaldıklarını" ileri süren Eroğlu, "Tahminime göre bu işte Başbakan'ın parmağı var" dedi.
Bulutoğluları'nın "susturulmaya" çalışılmasıyla yaşananların bugüne kadar geldiğini söyleyen Eroğlu, günün sonunda yaşananların Lefkoşa halkına dokunduğunu belirtti. Belediye Başkanı'nın ve meclis üyelerinin yasalara aykırı olarak zorunlu izne çıkarıldığını savunan Cumhurbaşkanı, belediye meclis üyelerinin de kırdırıldığını kaydetti.
"SOSYAL SİGORTA VE İHTİYAT SANDIĞI PRİMLERİ YATIRILMALI"
Hükümetin yapması gerekenin, Sosyal Sigorta ve İhtiyat Sandığı primlerinin yatırılmasına yönelik bir formül bulması gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Bunlar yatırılmadığı sürece, maaşlar ödense de grevler devam edecek" dedi. Temel sorunun bu olduğunu ve hükümetin bu temel sorunun çözümüne yönelik formül üretmesi gerektiğini anlatan Eroğlu, "Çünkü hükümete yönelik eylem yapılsa da bunun cezasını ve sıkıntısını Lefkoşa halkı görür. Lefkoşa halkını daha fazla bu çöp yığınları içerisinde bırakmamak için acil önlem alınması gerekiyor" diye konuştu.
ERKEN SEÇİM KONUSU
Erken seçim olasılığına yönelik bir soruyu cevaplarken ise Cumhurbaşkanı Eroğlu şöyle dedi:
"Muhalefet ağır ağır toparlanmaya başladı. Bugüne kadar İrsen Bey'in başbakanlığı döneminde ve bu kurultay safhasında sessizliğini koruyan muhalefet ağır ağır ses çıkarmaya başlamıştır. Başka zamanlar olsaydı, muhalefet kurultay öncesi yaşananlara yönelik seslerini ayyuka çıkarırlardı. veya müdahalelerle ilgili seslerini ayyuka çıkarırlardı. Ama bu defa İrsen Bey'in Başbakanlıkta kalmasından yana bir beklenti içerisinde hareket ettiler. Benim gözlemlediğim kadarıyla gerek sendikalar arasında gerekse de siyasi partiler arasında ağır ağır bir sempati ve yakınlaşma başlamıştır. Bunu bir eyleme dönüştürebilirlerse tabi ki seçim kaçınılmaz olabilir. Zaten farz edin ki bu yılın kasımında erken seçim oldu. Bu erken seçim sayılmaz. Zaten 2014'ün Nisanı olağan seçim tarihidir. Ama muhalefet hükümeti erken seçime zorlayacak diye düşünüyorum. Bir koalisyon olsaydı, gelişmeler daha farklı olurdu diye düşünüyorum. Tabi ki UBP parti meclisinde bir karar alınmıştı. Bir; TDP ile koalisyon kurulacak, iki; 28 yerleşim biriminde başkan adayı çıkarılacak. Ben transferden yana olmadığını bana soranlara söylemiştim. Fakat bu karara rağmen sayın Başbakan ertesi gün, başka arkadaşların da etkisiyle Serdar Denktaş ile bir toplantı yapması, bir ortaklık kurmaya çalışması ve böylece koalisyonu ertelemesi ne derece doğru bir karardı onu tartışacak değilim. Parti meclisinin kararına rağmen kendi inisiyatifiyle Başbakanın alacağı bir karardı. Koalisyon kuracağız derken, bu sefer koalisyon görüşmelerini uzatma faslı başladı. Arkadan transferler başladı. Çakıcı, olağan kurultay sonrası koalisyon kuracağız diyerek bekletildi, ama gene olmadı. Biz koalisyonu desteklerken, UBP şu an mecliste yalnız kaldı ve bir güç ortağı bulacaktı. Hem sokakta hem de mecliste bir ortağı olacaktı. Ama İrsen Bey transfere yöneldi. Bence koalisyon olsaydı daha başarılı olabilirdi."
"İSTİHDAMLARA KARŞI DEĞİLİM"
Maliye Bakanlığı'ndan veya Personel Dairesi'nden bilgi alınması halinde kurultaya yönelik yapılan istihdamların sayısının görülebileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Eroğlu, "Çünkü mülakatları Başbakanlık Müsteşarı'na yaptırdılar" diye konuştu. Eroğlu, şu an 25 Ekim'den sonra işe başlama kağıtlarının verildiğine dikkat çekerek, öğretmen kadrolarının da eksik açıldığını kaydetti. "Milli Eğitim Bakanlığı'nın yaptığı sınavlarda dedikodu olmayacak mı? Bence olacak" diyen Eroğlu, şu anda zaten kadro kalmadığını ve mevcut kadroların halihazırda doldurulduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Eroğlu, hükümetlerin işe göre istihdam yaratmasının asli görevi olduğun da ifade ederek, "Ben istihdamlara karşı değilim. Önce bir genci istihdam ederseniz, daha sonra da tehdit ederseniz olmaz. Bu çocuğun yüzüne vurmayacaksın. Kurultayda bana oy vermezsen seni işten atarım demeyeceksin" diye konuştu. - LEFKOŞA