Dış İlişkiler Konseyi'nin "Türkiye-Abd İlişkileri: Yeni Ortaklık" Raporu
Özlem Şahin Şakar - ABD'nin eski ulusal güvenlik danışmanlarından Stephen J.Hadley, Türkiye ile ABD arasındaki ilişki kapsamında Suriye'deki krizle ilgili olarak, "Türkiye, ABD'siz Suriye'deki durumla başa çıkabilir, ama ABD, Türkiye'siz"...
Özlem Şahin Şakar - ABD'nin eski ulusal güvenlik danışmanlarından Stephen J. Hadley, Türkiye ile ABD arasındaki ilişki kapsamında Suriye'deki krizle ilgili olarak, "Türkiye, ABD'siz Suriye'deki durumla başa çıkabilir, ama ABD, Türkiye'siz Suriye'deki durumla başa çıkamaz, işte bu da iki ülkenin neden birlikte çalışması gerektiğini bir kez daha gösteriyor" dedi.
Dış İlişkiler Konseyi'ne bağlı Çalışma Grubu tarafından hazırlanan
"Türkiye-ABD İlişkileri: Yeni Ortaklık" adlı 96 sayfalık raporun yayımlanması nedeniyle, CFR'ın New York'taki merkezinde toplantı düzenlendi. Toplantıya raporu hazırlayan Çalışma Grubunun eşbaşkanları ABD'nin eski dışişleri bakanlarından Madeleine K. Albright ve ABD'nin eski ulusal güvenlik danışmanlarından Stephen J. Hadley ile projenin direktörlüğünü yapan Dış İlişkiler Konseyi'nin Ortadoğu uzmanı Steven A. Cook katıldı.
- Suriye'deki kriz-
Suriye'deki kriz kapsamında Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiye yönelik bir soru üzerine ise Stephen J. Hadley, bu konunun son derece önemli olduğunu belirterek "Türkiye, ABD'siz Suriye'deki durumla başa çıkabilir, ama ABD, Türkiye'siz Suriye'deki durumla başa çıkamaz, işte bu da iki ülkenin neden birlikte çalışması gerektiğini bir kez daha gösteriyor" dedi.
Türkiye ve ABD'nin bu kapsamda Suriye'nin Devlet Başkanı Beşşar Esed'in bir an önce görevi bırakması gerektiği konusunda aynı fikirde olduğunu belirten Hadley, Suriye'de rejime yönelik daha güçlü yaptırımların getirilmesi ve Suriye'de muhalefetin güçlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Hadley, şunları söyledi:
" Suriye'de muhalefet tüm kesimleri kapsayacağı mesajını iyi vermeli, Esed sonrası Suriye'de herkesin yeri olacağı mesajını vermeli, bu çok önemli bir mesaj. Ancak böyle bir mesaj, Esed'i hala destekleyen askeri kesim, iş dünyası ve diğer azınlıkların 'Esedsiz Suriye nasıl olur-" korkusunu yenebilir. Esed yönetimi kendi insanlarını öldürürken benim kendi düşüncem, muhalefete silah verilmesi yönünde, ancak bu silahların sadece, herkesi kapsayan, bu mesajı destekleyen gruplara dikkatli şekilde verilmesi yönünde."
-"Suriye'de askeri müdahaleye gereksinim duyulabilir"-
Suriye'de askeri bir müdahaleye de gereksinim duyulabileceğini belirten Hadley, "Şimdiden bunun hem operasyonel olarak hem de diplomatik açıdan hazırlıkları yapılmalı, tabii bunun zararlı yanları da olabilir, ama buna ihtiyacımız olabilir. Eğer Türkiye de buna (müdahaleye) katılacaksa bizim korumamıza ihtiyacı olacaktır, bizim de bölge ülkelerinin ve Arap Birliği ülkelerinin desteğine ihtiyacımız olacak. Umudum, bu yönde hazırlıkların olması sonucunda zaten bu askeri müdahaleye gerek kalmaması" dedi.
Madeleine Albright da aynı soruya cevaben, Hadley'in görüşlerini paylaştığını belirterek uluslararası toplumun yardımının gerekebileceğini belirterek ABD yönetiminin de bunu yaptığını, Suriye'nin Dostları Grubu'nun kurulduğunu, yaptırım rejiminin iyi işlediğini ve Suriye'de muhalefetin güçlendirilmesi gerektiğini söyledi. Albright, ABD yönetiminin bu kapsamda Suriye'de acil durum planı üzerinde çalıştığını, bu kapsamda yine BMGK'ya gidilebileceğini, bu kapsamda Rusya'nın nasıl bir tutum alacağının önemli olduğunu söyledi.
-Diğer konular-
Türkiye'de kadınların rolü ve başörtüsüyle ilgili bir soru üzerine Albright, bu konunun zor bir konu olduğunu belirterek "Benim düşüncem yine de bu konunun
(başörtüsü konusunun) kadınların tercihine bırakılması yönünde" dedi.
Madeleine Albright, İran'ın nükleer meselesi konusunda Türkiye'nin 2010 yılında BM Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) ABD'nin politikasından farklı oy kullandığının hatırlatılması üzerine ise, "Bu tür durumlar diplomaside yaşanır, ama biz raporumuzda iki ülkenin çok daha fazla konuda benzer düşündüğünü ortaya koyduk, yeni bir ilişki yaratılırsa bu tür anlaşmazlıklar zaten BMGK'ya kadar gelmez" dedi.
Albright, Türkiye ile Ermenistan arasındaki imzalanan, ancak bir türlü onanmayan protokollerle ilgili bir soru üzerine ise "Bu konuda ilerleme sağlanılması gerektiğini raporumuzda yazdık, bu sorun çözülürse bölgedeki durum daha iyiye gidecek" dedi.
-Gazetecilerle toplantı-
Madeleine K. Albright, Stephen J. Hadley ve Steven A. Cook daha sonra Türk ve Amerikan gazetecilerle ayrı bir salonda bir araya geldiler.
Cook burada yaptığı açıklamada, karşılarında yeni bir Türkiye olduğunu vurgulayarak Türkiye ve ABD'nin beraber çalışması yönünde son derece önemli bir fırsat olduğunu, pek çok konuda iki ülkenin çıkarlarının örtüştüğünü söyledi.
Cook, bu kapsamda raporda tavsiyelerde bulunduklarını belirterek bu önemli ilkeleri, "Her iki ülkenin de diğer ülkenin çıkarlarına saygı göstermesi ve eşitlik ilkesi; mahremiyet ve güven; kritik öneme sahip konularda ortak hedefleri ve stratejileri belirlemek için yakın ve yoğun istişareler; dış politikada sürprizlerden kaçınma ve Ankara ile Washington arasında kaçınılmaz olan farklılıkların tanınması ve bunların idare edilmesi" olarak sıraladı.
Cook, bu kapsamda Türkiye'nin yeni anayasa hazırlıklarının son derece önemli bir fırsat olduğunu belirtti.
-Rapor neden şimdi yazıldı--
AA muhabirinin bu raporu, birkaç yıl önce değil de neden şimdi yazma gereği duyduklarını sorması üzerine, Albright, Türkiye ve ABD'nin doğal olarak farklı çıkarları olabileceğini, müttefikler arasında bazen karmaşık durumların ve iniş çıkışların yaşanabileceğini belirtti.
Albright, şunları kaydetti:
"Biz bu ilişkilerin daha önceki gibi asimetrik olmadığına ve iki ülkenin benzer düşündükleri pek çok konunun olduğuna inanıyoruz. ABD Başkanı Obama ve Başbakan Erdoğan da sorunları beraber çözmek için çalışıyorlar. Şimdi Türkiye daha farklı, bazı konularda Türkiye bakışını değiştirdi, Suriye ve İran konuları gibi. Türkiye ve ABD de güçlü ve canlı ülkeler ve beraber çalışmanın ve işbirliği yapmanın sorunların çözümü için doğru yol olduğunu görüyorlar."
Stephen J. Hadley de AA'nın sorusuna, Türkiye ve ABD'nin son 10 yılda bazen zor dönemlerden geçtiklerini, bu dönemleri aşmada raporlarında belirttikleri ilkelere uymanın son derece önemli olduğunu belirterek "Bu ilkelere uyulsaydı o dönemleri yaşamazdık" diye konuştu.
Hadley, "Artık bu ilişkinin yeni bir ilişki olduğu anlaşılmalı, Suriye konusunda da iki ülkenin ilişkilerini doğru yere getirmeleri konusunda gerçekten büyük bir fırsat var" dedi.
Amerikalı bir gazetecinin 2010 yılında BMGK'da İran konusunda ABD ve Türkiye arasında yaşanan anlaşmazlığa ilişkin bir sorusu üzerine ise bazı yanlış anlaşmaların olabileceğini, ancak ABD yönetiminin hiçbir zaman amacının Türkiye'yi zor duruma düşürmek olmadığını vurguladı.
Fox News muhabirinin Türkiye'nin Çin ve Rusya ile olan ilişkisinin, ABD ile olan ilişkisini engelleyip engellemeyeceğini sorması üzerine, hem Hadley hem de Albright, bu tür ilişkilerin Türkiye ve ABD arasındaki ilişkiyi etkilemeyeceğini, Türkiye'nin ABD'nin uzun yıllardır müttefiki olduğunu söylediler.
Demokrasi ve basın özgürlüğüyle ilgili bir soru üzerine ise konuşmacılar, demokrasinin bir süreç olduğunu belirterek demokrasilerde özellikle basın özgürlüğünün önemli bir yeri olduğunu belirttiler.
28 Şubat süreciyle ilgili olarak o dönemde ABD'nin bir baskısının olup olmadığının sorulması üzerine ise hem Albright hem de Hadley böyle bir şeyin mümkün olmadığını vurguladılar.
- NEW YORK