Doğu Akdeniz: Oruç Reis'in tartışmalı bölgeye yeniden gönderilmesi ne anlama geliyor?
Ankara, hafta sonu yaptığı açıklamada "2016'da istikşafi görüşmeler Türkiye yüzünden bitti" diyen Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'a sert tepki gösterdi ve bir ay önce diyalog kanalları açıldığında Antalya Limanı'na geri çekilen sismik araştırma gemisi Oruç Reis'i yeniden...
Ankara, hafta sonu yaptığı açıklamada "2016'da istikşafi görüşmeler Türkiye yüzünden bitti" diyen Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'a sert tepki gösterdi ve bir ay önce diyalog kanalları açıldığında Antalya Limanı'na geri çekilen sismik araştırma gemisi Oruç Reis'i yeniden tartışmalı bölgeye gönderdi. İki ülke arasındaki diplomatik süreç, aylardır yapılan karşılıklı açıklamalar ve NAVTEX ilanlarıyla sekteye uğruyor. Mayıs ayından bugüne yaşananları inceledik.
Türkiye, satın aldığı ya da imal ettiği sismik araştırma ve sondaj gemilerini 2017'den bu yana Akdeniz'e göndermeye başlamıştı. Bu gemilere donanma gemileri de eşlik ediyor.
Ankara'nın attığı bu adımlar, son dönemde müzakere masası oluşturma çabasında sembolik bir önem kazandı.
Fatih ve Yavuz gemileri Doğu Akdeniz'deyken gerilim başladı
Kasım 2019'da Ankara, Libya'da Birleşmiş Milletler'in tanıdığı Trablus hükümetiyle deniz yetki alanları anlaşması imzaladı.
Bu anlaşmanın kendi kıta sahanlığını ihlal ettiğini duyuran Yunanistan ve Kıbrıs, Avrupa Birliği'nden destek alarak Ankara'ya tepki gösterdi.
Bu sırada Türkiye'nin Yavuz ve Fatih sondaj gemileri Doğu Akdeniz'de, Kıbrıs'ın kuzeyinde tek taraflı ilan edilen ve sadece Türkiye'nin tanıdığı Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden aldığını duyurduğu ruhsat sahalarında görev yapıyordu.
Nisan ayında Ankara'dan, Yunanistan'ı eleştiren bir açıklama geldi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunan askeri yetkililerle 3 görüşmenin yapıldığını; Yunanistan'ın karasuları 6 mil olsa da hava sahasının 10 mil olduğunu iddia ettiğini ve 23 adanın 16'sına asker çıkarıp silahlandırdığını söyledi.
Ardından 30 Mayıs'ta, Resmi Gazete'de yayımlanan yedi ayrı ilanla Türk Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne (MAPEG) Akdeniz'de Türk karasuları dışında sahip olduğu iki petrol sahasının biri için 116 bin 745 hektar, diğeri için 193 bin 522 hektar ilave ruhsat başvurusu yaptı.
Bu sırada Fatih gemisi Doğu Akdeniz'den çekilerek Karadeniz'deki görevine başlamıştı.
Başvuruyla Yunanistan'a ait ve Türk kıyılarının karşısındaki Rodos, Karpathos (Kerpe), Kasos ve Girit adalarının 6 millik karasularına yakın bölgede hidrokarbon aramalarına başlaması için hükümetten ruhsat talep edildi.
Yunanistan, TPAO'nun yayımladığı haritada "Girit adası dahil, söz konusu Yunan adalarının kıta sahanlıklarının (dolayısıyla Münhasır Ekonomik Bölgeleri-MEB alanlarının) göz ardı edildiği" gerekçesiyle tepki gösterdi.
Ardından Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Yunanistan'a destek olmak için bölgeye donanma gemilerini gönderebileceğini duyurdu. Fransız gemileriyle Türk gemileri arasında kısa süreli bir gerilim de yaşandı.
11 Haziran Türk Hava ve Deniz Kuvvetleri, Akdeniz'de "Açık Deniz Eğitimi" gerçekleştirerek askeri güç gösterisi yaptı.
Temmuz ayında arka arkaya NAVTEX ilanları başladı
Temmuz ortasına gelindiğinde, Türkiye ardı ardında NAVTEX ilanlarıyla bölgede varlığını sürdürme konusunda kararlı olduğunun sinyalini verdi.
Türkiye'nin her NAVTEX ilanına Yunanistan da aynı bölgede NAVTEX ilanıyla karşılık vererek, Türkiye'nin uluslararası hukuka aykırı adımlar attığını savundu.
15 Temmuz'da, halihazırda bölgede görev yapan Yavuz sondaj gemisi için 18 Ağustos'a kadar NAVTEX ilan edildi.
NAVTEX kavramı Türkiye'nin gündemine henüz girmişken, Doğu Akdeniz'deki gerilimi asıl tırmandıran adım geldi: 21 Temmuz'da bölgeye bu kez bir sismik araştırma gemisi olan Oruç Reis'i göndermek üzere NAVTEX ilan edildi.
Oruç Reis'in gideceği yer ise son dönemde kıta sahanlığı tartışmasıyla gündeme gelen Rodos ile Meis adaları arasındaki bölgeydi.
NAVTEX ilanı, "kıta sahanlığının ihlal edildiğini" savunan Yunanistan tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Avrupa Birliği ülkeleri de Yunanistan'a destek verdi.
Almanya devreye girdi, Oruç Reis Antalya'da bekledi
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, Türkiye'nin Akdeniz'de doğalgaz arama çalışmalarından vazgeçmemesi durumunda Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'ye yaptırım uygulamak dışında başka bir seçeneğinin olmadığını söyledi.
Bunun üzerine Almanya Başbakanı Angela Merkel devreye girerek iki ülkenin müzakere sürecine başlaması için arabulucu oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Miçotakis ile telefon görüşmeleri yaptı.
Bu süreçte Türkiye Oruç Reis'i, yayımlanan NAVTEX'te duyurulduğu üzere tartışma yaratan bölgeye göndermedi, Antalya'da bekletti.
Temmuz ayı sonunda karşılıklı yapıcı açıklamalar gelmeye başlamıştı. 26 Temmuz'da Yunanistan'ın hükümet sözcüsü Stelya Petsas, ülkesinin "uluslararası hukuk ve iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde müzakerelere hazır olduğunu" duyurdu.
Ertesi gün Türkiye'den de Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, benzer bir açıklamayla Oruç Reis'in faaliyetlerine neden başlamadığını açıkladı:
"Cumhurbaşkanımız, 'Madem bu müzakereler devam edecek bir görelim önümüzü, bir müddet bekletelim' dedi. Şimdilik de bir müddet bekletebiliriz. Yunanistan'la ön koşulsuz şekilde masaya oturmaya hazırız."
Ancak Kalın'ın açıklamasından birkaç saat sonra, Türkiye bir NAVTEX daha ilan etti. Bu kez Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisinin Kıbrıs adasıyla Lübnan arasında kalan, TPAO'nun F bölgesi, Kıbrıs'ın 2 ve 3. parseller olarak duyurduğu ihtilaflı bölgede 28 Temmuz-18 Eylül arasında çalışma yapacağı duyuruldu.
Bölge, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ilan ettiği kıta sahanlığında olduğu gerekçesiyle Türkiye'ye Yunanistan ve Avrupa ülkelerinden eleştiriler geldi. Tepkilere rağmen 30 Temmuz'da Barbaros Hayrettin Paşa, beraberinde iki donanma gemisiyle birlikte Kıbrıs açıklarına ulaşmıştı.
Müzakereler öncesi Yunanistan-Mısır'la anlaşma imzaladı, Oruç Reis yola çıktı
Barbaros Hayrettin Paşa'nın Kıbrıs açıklarına gönderilmesi ilk aşamada görüşmeleri sekteye uğratmamış gözükse de, Ağustos ayının başında, bu kez Yunanistan'dan bir adım geldi.
7 Ağustos'ta iki ülke, 2016'da sonlandırılan istikşafi görüşmelere ay sonunda başlayacaklarını resmen duyurmak üzere anlaşmışlar; detaylar üzerine görüşüyorlardı.
6 Ağustos'ta Yunanistan, Mısır'la deniz yetki alanları anlaşması imzaladı.
Bu anlaşma, Türkiye'nin Kasım 2019'da Libya'yla imzaladığı anlaşmanın alanlarıyla çelişiyor. Ankara, Girit Adası ve Rodos Adası kıta sahanlıklarının kısmen kullanılması şartıyla Mısır'ın kıta sahanlığı ile dikey bir koridor oluşturulmasını öngören bu anlaşmanın Türkiye'nin deniz yetki alanlarını ihlal ettiğini söylüyor.
Anlaşma imzalanmasının ardından Türkiye, Almanya arabuluculuğunda devam eden müzakerelere ara verdi ve 7 Ağustos'taki açıklama ertelendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan 7 Ağustos'ta, "Bu anlaşmanın ardından Türkiye'nin Oruç Reis'in haftalardır bekletildiği moratoryumu sona erdirdiğini ve belirlenen bölgede sismik çalışmaların başlayacağını" söyledi.
10 Ağustos'ta Oruç Reis Gemisi için bir kez daha NAVTEX ilan edildi. Geminin daha önce ilan edilen ancak gönderilmediği bölgede 23 Ağustos'a kadar sismik araştırma yapacağı duyuruldu.
Türkiye'nin Oruç Reis gemisini savaş gemileriyle Doğu Akdeniz'e göndermesi sonrası Yunan donanması da aynı bölgede yol almaya başladı.
Yunanistan: Şantaj politikası
Yunanistan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye'nin gemilerini bölgeye göndermesini "şantaj politikası" olarak değerlendirdi ve "Türkiye'nin ilan ettiği NAVTEX'in Meis adasının güneyindeki Yunan kıta sahanlığı bölgesinde bulunduğunu" belirtti.
13 Ağustos'ta iki ülkenin askeri gemileri arasında küçük çaplı bir çarpışma yaşandı. Gemiler hasar görmezken Yunan tarafı bunun bir kaza olduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da "Biz gereksiz macera peşinde değiliz. Çözümün yolu diyalogdur" dedi.
Gerilim devam ederken Oruç Reis için ilan edilen NAVTEX'in süresi dolmak üzereydi. Türkiye, 22 Ağustos'ta NAVTEX'in süresini 1 Eylül'e kadar uzattı.
Yavuz için ilan edilen NAVTEX'in süresi de 18 Ağustos'tan 15 Eylül'e uzatıldı.
Kıbrıs, Yunanistan, İtalya ve Fransa da buna yanıt olarak 26-29 Ağustos arasında Kıbrıs adasının batısında bir deniz tatbikatı gerçekleştirdi.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, bu bölgelerin Oruç Reis gemisinin faaliyet alanı ile kısmen örtüştüğünü belirtti.
Daha önce istikşafi görüşmelerin başlaması planlanan ancak masanın dağılmasıyla iptal edilen 28 Ağustos günü, Yunanistan'ın, gerilim noktalarından biri olan Meis Adası'na asker çıkardığına dair görüntüler basına yansıdı.
1999 Helsinki Zirvesi'nde Avrupa Birliği Türkiye'ye tam üye adayı statüsü vermiş ancak Yunanistan'la Ege Denizi sorunları ve Kıbrıs meselesinin çözülmesi koşullarını da masaya getirmişti. Böylece iki ülkenin Ege Denizi'nden kaynaklanan sorunları görüşmek için geliştirdikleri "istikşafi görüşmeler" mekanizması Mart 2002'de başladı. Ancak 1 Mart 2016'da 60. görüşme, iki ülke arasında devam eden Doğu Akdeniz ve göç sorunları nedeniyle son görüşme oldu.
Almanya çabalarını sürdürdü, Oruç Reis geri döndü
Doğu Akdeniz'de gerilim donanmaları da kapsayan bir hal almışken Almanya, diyalog çabalarına ağırlık verdi. Merkel, hem Temmuz ortasında hem Ağustos sonunda yapılan Avrupa Birliği zirvelerinde Türkiye'ye yönelik yaptırım kararı alınmasını İspanya ve İtalya ile birlikte engelledi. Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Ankara ve Atina ziyaretleri gerçekleştirdi.
NATO da Ağustos ayında gerilim tırmandığında devreye girdi.
Türkiye her ne kadar 1 Eylül'de Oruç Reis'in görev süresini 12 Eylül'e kadar uzatsa da, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, 3 Eylül'de iki ülkenin NATO arabuluculuğunda bir araya gelmeyi kabul ettiğini duyurdu.
Ankara, karşılıklı açıklamalar inişli-çıkışlı olarak devam ederken 13 Eylül'de görev süresi dolan Oruç Reis için yeni bir uzatma NAVTEX'i ilan etmeyerek beraberindeki donanma gemileriyle birlikte geri çekti.
Her ne kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı "İkmal ve bakım işlemlerinin ardından faaliyetlerine devam edecektir" ve Hulusi Akar da "Bunun geri adım anlamına gelmediği" açıklamaları yapsa da, bu adım müzakere masasına dönüş için olumlu bir mesajdı.
Bunu da İbrahim Kalın, şu sözleriyle açıklıyordu:
"Cumhurbaşkanımız bir kez daha diplomasiye şans verdi. Oruç Reis Antalya limanına geri döndü. Bunu Yunanistan'ın görüşmeleri ilerletmek için bir fırsat olarak kullanmasını ve istikşafi görüşmelere devam etmemizi umuyorum."
Merkel'in başdanışmanı Jan Hecker'in Erdoğan'ın başdanışmanı İbrahim Kalın ve Miçotakis'in danışmanı Eleni Sorani ile yürüttüğü görüşmeler sürerken Türkiye hem Yavuz gemisinin (12 Ekim'e) hem Barbaros Hayrettin Paşa'nın (18 Ekim'e kadar) görev sürelerini yeni NAVTEX ilanlarıyla uzattı.
İstikşafi görüşme duyurusu
Oruç Reis'in geri çekilmesiyle birlikte Eylül sonunda sular kısmen de olsa duruldu. 22 Eylül'de Türk ve Yunan yetkililer, Brüksel'deki NATO binasında bir ay içinde 5. kez görüşmüştü.
Aynı gün, Yunanistan ve Türkiye "İstikşafi görüşmelerin 61. turunun yakında İstanbul'da yapılması yönünde anlaşmaya varıldığını" duyurdu. Ancak detaylar üzerinde görüşmeler devam ediyordu.
Eylül sonunda yapılan Avrupa Birliği zirvesine bu ortamda gidildi. Zirveden yine Türkiye'ye yönelik bir yaptırım kararı çıkmadı.
Ekim ayı başında Türkiye'den gerginliği azaltacak bir adım daha geldi. Görev süresi 12 Ekim'de dolacak olan Yavuz sondaj gemisi, 5 Ekim'de Erdoğan'ın Ankara'yı ziyaret eden Stoltenberg'le görüşmesi öncesi Taşucu Limanı'na geri döndü.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, geminin "yeni görevine hazırlık, bakım ve ikmal için geri döndüğünü" açıkladı.
Böylece görevde sadece Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisi kaldı.
İstikşafi görüşmelerin detaylarında uzlaşılamadı, Oruç Reis yeniden faaliyete başladı
8 Ekim'de Yunanistan ve Türkiye arasındaki en üst düzeyli yüz yüze görüşme gerçekleşti. Dışişleri Bakanları Çavuşoğlu ve Dendias, Küresel Güvenlik Forumu'na katılmak üzere gittikleri Bratislava'da bir araya geldi.
İki bakanın istikşafi görüşmelerin yeniden başlama tarihini açıklaması bekleniyordu. Ancak görüşmeden çıkan sonuç "diyaloğun sürdürülmesi ve istikşafi görüşmelerin önümüzdeki günlerde başlaması konusunda mutabık kalınması" oldu.
Yunanistan, görüşmelerin sadece kıta sahanlığının belirlenmesi konusuyla sınırlı kalmasını; Türkiye ise hava sahası, aidiyeti belirsiz ada ve adacıkların statüsü, arama-kurtarma bölgelerinin netleştirilmesi ve silahlandırılan Yunan adaları konusunu da gündeme aldırmak istiyor.
Beklendiği şekilde geçmeyen bakanlar arası görüşmeden iki gün sonra Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Elefteros Tipos gazetesine verdiği röportajda yürütülen görüşmelerin 2016 yılında Türkiye yüzünden sona erdiğini iddia etti.
Dendias, bu yüzden tekrar başlatılacak istikşafi görüşmelerin Türkiye'de olması ve Türkiye tarafından bir tarihin önerilmesi gerektiğini söyledi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy buna karşılık "İstikşafi görüşmeler 2016'da Yunanistan'ın talebi üzerine durdurulmuştur. Bunun Türkiye'den kaynaklandığı iddiası kamuoyunu yanıltmaya matuftur" açıklamasını yaptı.
Karşılıklı son açıklamalarla birlikte görüşmelere geri dönülmesi olasılığı bir kez daha sekteye uğradı.
Yunanistan'la gerilimin nispeten azaldığı süre boyunca, yaklaşık 1 aydır Antalya Limanı'nda bekleyen Oruç Reis gemisi için 12 Ekim'de 10 günlük yeni bir NAVTEX ilan edildi. "Geminin bakım çalışmalarının tamamlandığı" duyuruldu ve Meis Adası açıklarındaki aynı bölgede görevlendirildi.
Oruç Reis, bir kez daha beraberinde donanma gemileriyle yola çıktı.
Yunanistan Hükümet Sözcüsü Stelyos Petsas, "Oruç Reis gemisi bölgede var oldukça Türkiye ile istikşafi görüşmeler yapamayız" dedi. Almanya Dışişleri Bakanı Maas da, Atina'dan sonra gerçekleştireceği açıklanan Ankara ziyaretini iptal etti.