Dünya Kız Çocukları Günü: Kız çocuklarının yüzde 58'i online hakarete ya da tacize uğruyor
Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'nde sonuçları açıklanan bir araştırmaya göre kız çocuklarının ve genç kadınların yüzde 58'i sosyal medya üzerinden tacize ya da hakarete uğruyor.
Netflix'in gençlik dizisi 'Never Have I Ever' adlı yapımla şöhreti yakalayan 18 yaşındaki oyuncu Maitreyi Ramakrishnan, BBC'ye internetteki nefrete alışamadığını anlattı.
Netflix'in 2020'de en çok izlenen orijinal yapımlarından biri olan diziyle ünlü olan Ramakrishnan, "Kendimi işle ilgili olarak çalışmaya ve röportaj vermek gibi aktivitelere hazırlamıştım. Kendimi hazırlayamadığım bir şey varsa o da internetteki nefret dolu yorumlar" diyor.
Ramakrishnan, nefret derken sosyal medyadaki hakarete varan açıklamaları kastediyor:
"Bunun böyle olacağını biliyordum, çünkü bu tarz bir dünyada yaşıyoruz. Çirkin bir yorum alabiliyorsunuz ya da bir ölüm tehdidi…"
Kanadalı oyuncu, olumsuz yorumlardan çok bunaldığında sosyal medyaya ara verdiğini anlatıyor.
Ramakrishnan, "Otantik olmak istediğim için bütün sosyal medya hesaplarımı ben yönetiyorum. Ancak bazen ara vermem ve mesafe koymam gerekiyor" açıklamasında bulunuyor.
Ramakrishnan, bu konuda mücadele etmek için cinsiyet eşitliği üzerinde çalışmalar yapan Plan International adındaki sosyal sorumluluk kuruluşunun elçisi oldu.
20 ülkede 15-22 yaş arasında 14 bin kız çocuğu ve genç kadın en son yapılan bir online araştırmada benzer tecrübelerden geçtiklerini anlattı.
Birleşmiş Milletler tarafından ilan edilen 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü'nde sonuçları açıklanan araştırmaya göre araştırmaya katılanların yüzde 58'i sosyal medya üzerinden tacize ya da hakarete uğradığını söyledi.
'Saldırı saldırıdır'
10 kişiden sekizi ise hakaret, ırkçı yorum ya da cinsel şiddet tehdidi gibi birden fazla saldırıya maruz kaldığını aktardı.
Bunun doğru bir şey olmadığını aktaran Ramakrishnan, "İnternet, cevap bulmak ya da öğrenmek için gerçekten inanılmaz bir araç, ancak saldırı saldırıdır ve bu kızların zaten maruz kaldığı baskının sadece daha fazla artmasına neden oluyor" dedi.
Plan International araştırmacıları bu durumun en az beş genç kadından birinin sosyal medyadan çıkmasına ya da sosyal medyada geçirdiği süreyi azaltmasına neden olduğunu söylüyor.
Araştırmaya göre Facebook ve Instagram bu saldırıların en çok yaşandığı mecralar.
'Kendimi internette güvenli hissetmiyorum'
Plan International'ın CEO'su Anne-Birgitte Albrectsen, koronavirüs zamanında kız çocuklarının dijital medyaya ihtiyaç duyduğu böylesi bir zamanda sosyal medyadan tamamen çekilmelerinin olumsuz olduğunu vurguluyor.
Araştırmaya katılanlardan biri olan Nikaragualı 19 yaşındaki feminist aktivist Nadiuska, İspanya'da iklim değişikliğine karşı olan bir eyleme katıldığını, bu yürüyüşe katıldığı için sosyal medyadan tehdit aldığını anlatıyor:
"Beni nasıl sınır dışı edeceklerine ya da nasıl döveceklerine ilişkin ırkçı mesajlar aldım. Korktum, kendimi online'da güvenli hissetmiyorum."
Nadiuska, bu saldırılar yüzünden akıl sağlığıyla ilgili sorunlar yaşadığını ve terapi almak zorunda kaldığını belirtiyor.
Plan International araştırmasına göre çeşitli sosyal amaçlar için mücadele eden kadınlar sosyal medyada daha çok hedef haline geliyor.
Aynı zamanda etnik kökeni farklı olanlar ve kendini LGBTQ olarak tanımlayanlar bu durumdan en çok zarar görenler.
Araştırmaya göre dünyada online saldırıya uğradığını söyleyen kızların oranı yüzde 63 ile Avrupa'da en yüksek iken yüzde 52 ile Kuzey Amerika'da en düşük.
Sosyal medya şirketleri gereğini yapıyor mu?
Bundan üç yıl önce sosyal medyaya girdiğini anlatan Ugandalı 20 yaşındaki Cathy, ailesini geçindirmek için terzi olarak çalıştığını, kafasını dağıtmak için internetle uğraştığını söylüyor.
Ancak Cathy, Facebook'a girer girmez internetten tanıştığı bir adamın çıplak fotoğraflarına maruz kaldığını anlatıyor.
Araştırmaya göre internette genç kadınların ve kız çocuklarının yüzde 40'ı cinsel saldırıya maruz kalıyor.
Facebook, online saldırıların ve tacizin önüne geçmek için yapay zeka teknolojisini kullandıklarını belirtiyor.
Twitter ise daha çok kişilerden gelen şikayetlere güvendiklerini ve böylece zararlı içerikleri yasaklayabildiklerini ifade ediyor.
Ancak bazı aktivistler sosyal medya şirketlerinden ve hükümetlerden bu alanda daha çok çaba harcamasını istiyor.
Oyuncu Maitreyi Ramakrishnan ise, "İnsanların tacize uğramanın can yakan bir şey olduğunu görmesi gerek, bu sıradan bir insandan bile gelse öyle. Mağdurların neye maruz kaldığının farkında olmalıyız. Nefret dolu yorumları şikayet ediyorum, ancak platformların bunlara daha en başta izin vermemesi gerektiğini düşünüyorum" diyor.