Edelman ve Abramowıtz'den Türkiye Raporu
ABD düşünce kuruluşu Bipartisan Policy Center tarafından, içinde ABD'nin eski Ankara Büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman'ın da bulunduğu kurul tarafından hazırlanan "Söylemden Gerçekliğe."
ABD düşünce kuruluşu Bipartisan Policy Center tarafından, içinde ABD'nin eski Ankara Büyükelçileri Morton Abramowitz ve Eric Edelman'ın da bulunduğu kurul tarafından hazırlanan "Söylemden Gerçekliğe: ABD'nin Politikasını Yeniden Çerçevelemek" başlıklı raporda Başbakan Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkması halinde partisine hükmedememe seçeneğiyle karşılaşabileceği, geçmişte Demirel ve Özal'ın da aynı durumla karşı karşıya kaldıkları belirtildi.
Raporun "Erdoğan'ın Siyasi Geleceği" bölümünde Başbakan Erdoğan'ın "cumhurbaşkanlığı" makamını güçlendirdikten sonra bu makama aday olmak istediği öne sürüldü.
Başbakan Erdoğan'ın istediği başkanlık türünün getirilmesinin de ya parlamentoda güçlü, ya da referandumda ezici çoğunlukla ilgili olduğu kaydedilen raporda, her iki durumun Erdoğan'ın demokratikleşme süreciyle yanına almak istediği güçlü Kürt desteğine bağlı olduğu belirtildi. Raporda, "Fakat kendisinin Taksim protestolarına verdiği alarm verici karşılık ve Kürt açılımında ayak sürüme algısı Kürtler gibi gibi AKP içindekiler dahil birçok Türkün sahip olduğu gizli korkuları yeniden güçlendirdi. Sonuç olarak Erdoğan'ın güçlendirilmiş başkanlık sistemi umutları soldu" denildi.
Erdoğan'ın Türkiye'nin geleceğinde oynayacağı rolü gelecekteki üç seçimin belirleyeceğini, burada da faktörün temel olacağını öne süren rapor bu faktörleri "Erdoğan'ın, Türkiye'nin devam eden huzursuzluklara vereceği karşılığı belirleyecek olan kişiliği ve kazanmaya devam edeceği gücün miktarını belirleyecek seçimlere hangi pozisyonda gireceği kararı" diye açıkladı.
-ERDOĞAN-GÜL İLİŞKİSİ-
Raporun özet bölümünde "Taksim protestolarının en yakın etkisi Erdoğan'ın güçlü başkanlık emellerinin sonu oldu. En ateşli destekçileri bile şu anda -tek başına anayasa değişikliği şöyle dursun- arzu duyduğu başkanlık sistemi için gerekli bulunan anayasal düzenlemeleri parlamentoya sunabileceğine inanmıyor" iddiası yer aldı.
Erdoğan'ın şimdiki anayasayla 2014'te cumhurbaşkanı adayı olması ya da 2015'te dördüncü bir dönem daha başbakan olarak kalmak hedefiyle seçimlere girmesi gibi iyi olmayan iki siyasi seçenekle karşı karşıya bulunduğu iddia edilen raporda, "başkanlık" arayışında iki sorun bulunduğu belirtildi. Türkiye'de cumhurbaşkanının önemli güce sahip olmasına rağmen hükümeti, iktidar partisini ve ülkeye akan parayı kontrol edemediği belirtilen raporda Turgut Özal ve Süleyman Demirel'in kendileri yerine başbakanlar olarak esnek isimler atamayı denedikleri ancak farklı sonuçlarla karşılaştıkları belirtildi.
Raporda, "Sonuç itibarıyla bu her iki cumhurbaşkanı eninde sonunda partileri ve hükümetleri üzenideki kontrolü kaybetti. Bu Erdoğan'ın anayasayı değiştirmeyi isteme sebebi bu" denildi.
Erdoğan'ın güçlü başkanlık sistemi oluşturma olasılığının az görüldüğü, cumhurbaşkanının yetkilerini güçlendirmeyi hedefleyebileceği kaydedilen raporda Anayasa Mahkemesi'nin iki dönem cumhurbaşkanlığına kapı açan kararı hatırlatıldı, "Gül Erdoğan'ı geçmişte yaptığı gibi kolayca desteklemeyeceğinin işaretlerini verdi. Başbakanla makamını değiştirme konusuna uyabilir, fakat yine, bu Erdoğan'ın parti ve hükümetteki kontrolünü korumasını engeller" iddiası yer aldı.
Rapor, Gül-Erdoğan arasında gezi olayları sonrasında ortaya çıkan ton farkına dikkat çekti.
-RAPORDA NE VAR?-
Raporda yer alan bazı iddia ve değerlendirmeler özetle şöyle:
"-İşbirliği içinde ve güçlü bir Türkiye Orta Doğu'nun yeniden inşasına yardımda önemli ortak olabilir. ABD'nin bölgede dönebileceği, Türkiye gibi yapıcı potansiyele sahip başka ülke yok. Ancak şu an için durum farklı. Bu Washington ve Ankara'nın ilişkilerinde karşılaştıkları ilk türbülans değil. Çalışma grubu, geçmişte olduğu gibi ilişkilerin yeniden güçlendirilebileceğine inanıyor. Washington'un Ankara'ya farklı bir yaklaşım göstermesi gerektiğine inanıyoruz. Amerikan politikacıları bu değişikliklerin ve Türkiye'nin şu anda karşı karşıya bulunduğu güçlüklerle, bunların büyük ABD-Türkiye işbirliği üzerindeki etkisinin farkına varmalı. Bu endişeleri atlamak yerine ABD politikası, retorikten uzaklaşmalı ve gerçekçi değerlendirmeler ve Türkiye'yle ilişkilerin durumu hakkında diyaloga yönelmeli.
-ABD'NİN TÜRKİYE POLİTİKASINA YENİ ÇERÇEVE-
ABD'nin Türkiye politikasının yeniden çerçevelenmesi:
-Türkiye'nin iç İstikrarı ve demokratik süreç: Türkiye'nin iç siyasi gelişmesinin izlediği yön sadece Türkler için değil fakat aynı zamanda ABD için de endişeleri artırıyor. Pratik olarak bu Washington'un Ankara ile bu basın özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, hukukun üstünlüğü ve Türk hükümetinin giderek artan hizipçiliği gibi endişeler konusunda açık olması gerektiği anlamına geliyor. Amerikan yetkilileri aynı zamanda açık biçimde bu alanlardaki herhangi bir olumlu gelişmeyi cesaretlendirmeli, övmeli ve kabul de etmelidir.
-Her iki tarafın söylemi daha samimi olmalıdır: ... ABD aynı zamanda AK liderlerine söylemlerinin Türkiye'nin imajına zara verdiğine işaret etmeyi sürdürmelidir.
-TÜRKİYE'NİN KALKINMASI VE DEMOKRATİKLEŞMESİ DESTEKLENMELİ-
Türkiye'nin kalkınmasının desteklenmesi: ABD Türkiye'nin demokratik kurumlarında, sivil toplumunun açılmasında ve ekonomisinin modernizasyonunda devam eden iyileşmeyi cesaretlendirmeli ve desteklemelidir.
-Demokratikleşmenin desteklenmesi: Amerikan yetkilileri açık şekilde Türk hükümetinin demokratik özellikle de azınlık gruplarla ilgili ve siyasi özgürlükler konusundaki eksililiklere hitap eden girişimlerini cesaretlendirmelidir. İyileştirmeler esastır. Özellikle önemli olan devam eden Amerikalı politikacıların desteklemeye ve cesaretlendirmeye devam etmek zorunda oldukları Kürt barış sürecidir. Bunun çözüme ulaşmasının olumlu etkileri ABD'nin diğer konularda yardımına, özellikle de Türk ekonomik dinamizmi için gelecekte kritik durumda bulunan, Irak merkez hükümeti ve Kürt nüfus arasındaki enerji anlaşmazlıklarının çözümü konusundaki girişimler yoluyla, neden olabilir.
-Sivil ve ekonomik özgürlük taraftarı olmak: Washington, gazetecilerin hapse atılmasına ve kovulmasına, muhalif iş âleminin keyfi denetimler ve soruşturmalarla hedef alınmasına ve Türkiye'de işleyen diğer muhalefet türlerine karşı açıkça konuşmalıdır. Türkiye'nin bu alanlarda ilerlemesi Türkiye'nin uluslararası ticaret müzakerelerine dâhil olmasında ABD desteğine bağlı olabilir.
-GERÇEKÇİ DIŞ POLİTİKA BEKLENTİLERİ-
Gerçekçi dış politika beklentilerinde bulunmak: ABD'nin geniş Orta Doğu da Türk yardımı konusunda beklentileri ılımlı olmalı, onun yerine Türkiye'nin gerçekçi biçimde yardımc olabiceeği Suriye, Irak, İsrail ve İran'a odaklanmalı."
-DİĞER ÖNERİLER-
BPC'nin raporunda Türkiye'nin Suriye'deki muhalefetin aşırı kesimleriyle değil ılımlı bölümüyle işbirliği yapması, ABD'nin bu konuda Türkiye ve diğer dost ülkelerle, Suirye'de daha ılımlı, pragmatik, cihadçı olmayan muhalefet oluşturulması konusunda çalışmalarını iki katına çıkarması önerisinde bulunuldu.
Raporda, "ABD ve Türkiye'nin güçlü, istikrarlı Batı eğilimli, birleşik bir Irak çerçevesinde Irak ve El Kaide etkisinin güçlü biçimde sınırlandığı otonom bir Kürt bölgesini desteklemede ortak çıkarları vardır" denildi.
Raporda, Türkiye'nin Hamas'a desteğinin ABD için bir endişe konusu olduğu gibi İsrail'le gerilimin en büyük kaynağı olduğu savunuldu.