Elektrikli scooterlara yeni yönetmelikle hangi kurallar geldi?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın İçişleri Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte hazırladığı elektrikli scooter yönetmeliği dün Resmi Gazete'de yayımlandı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın İçişleri Bakanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile birlikte hazırladığı elektrikli scooter yönetmeliği dün Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yönetmelikte scooterlardan övgüyle bahseden bakanlıklar, bu araçların egzoz emisyonu ve karbon salımını azaltırken hareketliliği de artırdığına dikkat çekti.
Yönetmelik ile son yıllarda büyük şehirlerde popülerliği gitgide artan bu araçlara dair ilk defa bazı kurallar belirlendi.
Bu alandaki en büyük şirketlerden Martı'nın kurucusu ve CEO'su Oğuz Alper Öktem halkla ilişkiler ajansı aracılığıyla gönderdiği yazılı açıklamada yönetmeliği memnuniyetle karşıladığını söylerken BBC Türkçe'ye konuşan Karayolu Trafik ve Yol Güvenliği Derneği Genel Başkan Yardımcısı Dr. Suat Sarı ise yönetmelikte bazı eksiklikler olduğunu vurguladı.
Kullanıma dair kurallar neler?
Kask eleştirisi
Öte yandan bu araçları kullananlara bir kask zorunluluğu getirilmedi. Öyle ki, Ulaştırma Bakanlığı'nın sitesinde yer alan yönetmelikte kullanılan fotoğrafta da kasksız bir kişi tercih edildi.
Türkiye'de bisiklet kullanıcıları için de bir kask zorunluluğu bulunmuyor.
Fakat uzmanlar olası bir kazada kafaya gelebilecek darbelerin düşük hızlarda bile ölümcül olabileceğini vurgulayarak bisiklet ve scooterlarda kask kullanmayı tavsiye ediyor.
Dr. Suat Sarı, scooter gibi toplumun yeni tanıştığı bir araçta kask kullanımının zorunlu tutulması gerektiğini düşünüyor.
Aynı zamanda İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi, Trafik Komisyonu Üyesi ve İYİ Parti İBB Grup Sözcüsü olan Sarı'ya göre bu kuralın getirilmeme nedeni, kask zorunluluğu gelmesi durumunda şirketlerin kullanıcı sayılarının düşme ihtimali olabilir.
Sayı sınırlaması: 200 kişiye bir lisans
Bir kentte bulunabilecek paylaşımlı e-scooterlara da bir üst sınır getirildi.
Yönetmeliğe göre büyükşehirlerde her ilçede o nüfusun 200'de biri kadar paylaşımlı e-scooter lisansı verilebilecek.
Bu da İstanbul'da en fazla 77 bin 300 paylaşımlı scooter bulunabileceği anlamına geliyor.
Karşılaştırmak gerekirse İstanbul'daki taksi sayısı 17 bin 395.
Üstelik büyükşehir belediyelerinde izin verilen paylaşımlı scooter sayısı kullanım oranı ve talebin artması gibi durumlarda yüzde 50 artırılabilecek.
Bu durumda İstanbul'da bulunabilecek maksimum paylaşımlı scooter 115 bini aşabilecek.
Nüfusu 20 binin altındaki belediyelerde ise nüfusun 200'de biri olan maksimum lisans sayısı, ihtiyaç halinde üç katına kadar çıkarılabilecek.
Her bir şirkete, o il veya ilçedeki kotanın beşte biri kadar lisans verilebilecek. Böylece her ilçede en az beş ayrı şirketin faaliyet göstermesi mümkün olacak.
Bu da İstanbul örneğinde bir şirketin normal şartlarda en fazla 15 bin 460, yüzde 50 artırım yapılması durumunda da 23 bin 190 scooter bulundurabileceğini gösteriyor.
En fazla e-scootera sahip şirketlerden Martı'nın bu sınırlamanın kendilerini etkileyip etkilemeyeceğini anlamak için şirkete İstanbul'daki scooter sayısını sorduk fakat filo sayısına dair bilgi paylaşmadıkları yanıtını aldık.
Dr. Sarı, aynı bölgede birden fazla şirketin faaliyet göstermesinin liberal ekonomi bakışıyla olumlu gözükmesine rağmen denetimde sorun yaratabileceğini söylüyor. Sarı'ya göre çözüm, büyükşehirleri belli bölgelere ayırıp her bölgede bir şirketin faaliyet göstermesine izin vermek.
Lisans başvurusu yapacak şirketlerin en az 500 bin TL sermayeye, en az 250 adet de scootera sahip olması ve 10 bin TL yetki belgesi ücreti ödemesi gerekecek. Scooterlarda en az yüzde 30 yerli üretim şartı da var.
Kullanıcıların e-scooterları lisans alınmış bir belediye sınırlarından lisans alınmamış bir belediye sınırına götürmesi durumunda şirketin bunu 48 saat içinde geri getirmesi gerekecek.
Şirketlerin bir il veya ilçede bulundurmaları gereken e-scooter sayısı, izin aldıkları e-scooter sayısının yüzde 70'inden aşağı düşemeyecek. Kasım-Şubat arası ise yüzde 40'ına kadar düşmesine izin verilecek.
Denetim ve uygulama sorunları
Mevcut şirketler Temmuz ayı sonuna kadar bu yönetmelikten muaf tutulacak.
Dr. Sarı, Türkiye'de hazırlanan pek çok yönetmeliğin Avrupa Birliği seviyesinde olduğunu fakat yönetmeliklerin uygulanması ve denetlenmesinde sorunlarla karşılaşıldığını söylüyor.
Sarı, pek çok Batı ülkesinde büyük kentlerde ulaşım konusunda yetkili tek bir yapı oluşturulduğunu fakat Türkiye'de bu alandaki yetkilerin valilik ve belediyeler arasında paylaştırılması nedeniyle denetim yapılamadığını söylüyor ve belediyenin yeterince trafik zabıtası, valiliğin de yeterince trafik polisine sahip olmaması nedeniyle denetim kısmının zayıf kalabileceği uyarısında bulunuyor.