Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde 'İki Şehir Devlet': Erbil ve Süleymaniye
Erbil, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (IKBY) başkenti.
Erbil ve Süleymaniye… Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) içindeki iki önemli kent. Dışarıdan bakıldığında aynı görünen ancak sokaklarında dolaşıldığında neredeyse '2 şehir devlet…'
Erbil, diğer adıyla Hewler, IKBY'nin siyasi ve bölgedeki bütün kurumsal yapının olduğu başkent. Gerçi IKBY Parlamentosu 2 yıldır kapalı ama Erbil'de IKBY Başkanı Mesud Barzani'nin devasa resimlerinden, onun Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) etkin olduğu ilk bakışta anlaşılabiliyor.
Erbil ile Süleymaniye arasındaki yolun bir kısmında Mesud Barzani'nin ve Irak Kürtlerin bir diğer önemli sembol ismi, Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) lideri Celal Talabani'nin fotoğrafları göze çarpıyor.
Süleymaniye'ye yaklaştıkça yan yana asılı iki resmin yerini, sadece sağlık sorunları nedeniyle bir süredir aktif siyasetten uzak olan Talabani'nin resimleri alıyor. Süleymaniye içinde de Erbil'in aksine merkezi binaların göze çarpan cephelerinde, orta refüjlerde ve reklam panolarında Talabani var.
Haliyle, Süleymaniye'nin KYB etkisinde olduğunu anlamak pek zor değil.
Erbil, tarihi bir kent; kalesi ve çarşıları ile bölgenin yüzlerce yıllık siyasi ve çatışma geçmişinin ayakta kalan temsilcilerinden.
Süleymaniye ise 200 yıldan eski değil ancak Saddam Hüseyin yönetiminden Enfal'e kadar birçok dönemin izini taşıyacak kadar da merkezde olmuş. Süleymaniye'ye giderseniz yerel halkın 'Kızıl Emniyet' dediği, şimdilerde müze olan Saddam döneminin işkence merkezine uğrayabilirsiniz.
İki kentin farklılıkları bu kadar değil elbette; düz arazide kurulmuş olan Erbil'in yakıcı sıcağına karşı Süleymaniye, dağlık arazi ile çevrili ve nispeten tahammül edilebilir bir iklime sahip.
Belki iklimin etkisindendir bilinmez ancak toplumsal yapı açısından Erbil, muhafazakar bir profil çizerken Süleymaniye'nin nispeten daha rahat olduğu söylenebilir.
Süleymaniye, başkente muhalif olanların merkezi
Günümüzde Erbil IKBY'nin başkenti ise Süleymaniye'ye, "başkente muhalif olanların merkezi" demek yanlış olmaz. İç politik tartışmalar çoğunlukla iktidar Erbil-muhalefet Süleymaniye arasında sürüyor.
Türkiye sınırında yer alan Erbil ile İran'a sınır Süleymaniye'nin dış politikaları ve ittifakları da tamamen farklı.
Süleymaniye Erbil'i "Türkiye'ye fazla yakın durmakla" suçlarken, Erbil de Süleymaniye'yi "İran'ın baş müttefiki olmakla" itham ediyor.
İran ve Türkiye'nin, Irak dahil bölgede nüfuz kavgası yaptığı düşünüldüğünde, Erbil ve Süleymaniye'nin dış politikaları, iç politik kavgalara, petrol anlaşmalarına ve hatta referandumdan sonraki döneme dair tartışmalara kadar sirayet ediyor.
Bu siyaset farklılığı ve fikir ayrılığı referandum sürecinde iyice belirginleşti. Merkezi Süleymaniye'de olan Goran (Değişim Hareketi), referandum sürecinde Bağdat ile ilişkilerin gözetilmesini savunurken, Erbil merkezli siyasi çevreler her ne kadar Bağdat'a müzakere heyeti gönderilse de "Bağdat hükümetinin tavrı ne olursa olsun, referanduma gitmekte ısrarlı."
Mesela Süleymaniye ve Kerkük girişinde IKBY ve Irak bayrakları birlikte asılıyken Erbil girişindeki Irak bayrağı bir süredir yok.
Ekonomik kriz, işsizlik, göç ortak noktalar
Ancak bütün fikir ayrılıklarına rağmen iki kent de bölgenin ortak sorunlarından azade değiller… Erbil-Ankara arasında yapılan petrol anlaşmasının ardından Bağdat hükümetinin IKBY bütçesini kesmesi, IŞİD ile savaşın yarattığı savaş bütçesi ve mülteciler gibi faktörlerle giderek büyüyen ekonomik kriz bütün taraflar için en önemli sorun.
Gerçi, Süleymaniye merkezli siyasi çevreler petrol anlaşmasının IKBY'nin çıkarına olmadığını öne sürüp iktidarı suçluyor. Erbil ise "anlaşma imzalandığında KYB ve Goran'ın da hükümet ortağı olduğunu, anlaşmanın bütün detaylarına vakıf olduklarını" savunuyor.
Ancak karşılıklı suçlamaları bir tarafa koyarsak ekonomik kriz, maaşların düzenli ödenememesi, işsizlik, özellikle genç kesimin başka ülkelere göçü gibi sorunlar ortak…
Ekonomik kriz olsa da birçok kişinin ev ve araç sahibi olması göze çarpıyor. Hatta bazı evlerin önünde 2-3 araç görmek de mümkün. Bu tezatın, zamanında Bağdat'tan gelen bütçenin artırılması için birçok kişinin memur olarak gösterilmesi nedeniyle ortaya çıktığı öne sürülüyor. Merkezi bir sistem oluşturulup aynı anda 3-4 yerden maaş alanların belirlenmesi için çalışmalar sürüyor.
IKBY'nin tamamının ekonomisinin petrole dayalı olması ise bütün kesimlerin dile getirdiği bir başka sorun.
Marketlerde yumurtadan süte birçok tüketim ürünü Türkiye veya İran menşeili. Nispeten zengin muhitlerde Avrupa malları da göze çarpıyor.
Bağımsızlık referandumunun ertelenmesini isteyenlerin endişelerinden biri de "Türkiye ve İran ekonomik yaptırıma gider veya sınırları kısa süreliğine de olsa kapatırsa…" sorusu…
Son yıllarda entegre süt tesisi, kablo ve çimento fabrikaları kurulmaya başlanmış ancak bunların özel girişimler olduğu belirtiliyor.
Tüketimin ithalata bağımlı olması fiyatları da etkilemiş. İstanbul'dan daha pahalı olan Erbil ve Süleymaniye'de çarşı-pazar fiyat denetimleri de yok. Türkçe etiketi çıkarılmamış ve üstünde 60 TL yazan bir pantolonun 60 dolardan satışa sunulması şaşırtıcı değil.
Türkiye'yi de yakından tanıyan Erbilli iş adamı Omed Harky, "geniş çaplı üretim anlayışının ve planının henüz olmadığını" söylüyor ve nedenini şöyle açıklıyor; "Yönetimdekilerin çoğu Peşmerge kökenli. İdari yapıları kurup uzun vadeli sivil planlar hazırlayabilecek bürokrat sınıfı yeni yeni yetişiyor."
Silaha yoğun ilgiyoğun
Erbil, Süleymaniye ve Duhok, saldırı riski yaşasa da, Irak içindeki IŞİD varlığına rağmen güvenli kalabilmiş.
Musul'un kurtarılmasının ardından 'IŞİD militanlarının ve örgüte yardım edenlerin bölgeye sızmaması amacıyla' şehirlerin girişindeki kontrol noktalarında tedbirler sıkılaştırılmış ancak genel olarak şehir merkezlerinde savaşı çağrıştıran belirgin iz yok.
Erbil'de valilikten ağır silah için ruhsat almaya çalışanlar ve kadınların giremediği silah pazarındaki yoğunluk düşünüldüğünde silahlanma yarışının sebepleri irdelenmesi gereken konulardan.
Siyasi ve diplomatik konuları bir tarafa koyarsak IKBY, ve özelinde Erbil ile Süleymaniye yeni yeni dışarı açılan, barlarında Ankara'nın Bağları'ndan sonra Rammstein dinleterek kültür şoku yaşatabilen kentler.
Farklı bir yer olan Süleymaniye'de ise Real Madrid ve Barcelona fanatikleri birbirlerini öldürebiliyor.