'Kimse o adamları hatırlamayacak, ama herkes Gisèle'i ve gücünü hatırlayacak'
Fransa'da eşi Dominique Pelicot'un içinde olduğu 51 erkeğe karşı tecavüz davasında kimliğini saklama hakkından vazgeçen Gisèle Pelicot, bir sembole dönüştü.
Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad, Gisèle Pelicot'nun hikayesini duyduğu anı çok iyi hatırlıyor.
"Cinsel şiddetle ilgili bir toplantıya katılmak için uçağa binmek üzereydim" diyor.
Kocasının uyuttuğu Pelicot'ya 50 erkeğin tecavüz ettiğini duyduğunda öfkeli ve hasta hissettiğini söylüyor.
Murad, yıllar içinde konuştuğu tecavüze uğramış kadınların en çok "utanç ve etiketlenme korkusundan" bahsettiğini aktarıyor.
"Bence Gisèle Pelicot'ya karşı bu canavarca eylemi gerçekleştiren erkekler, Pelicot'nun utanç ve önyargılardan ötürü sessiz kalacağını düşündü. Ama o bunu yapmadı, bu çok cesaret gerektiren bir şey" diyor.
Pelicot'nun kocası ve diğer sanıklar 19 Aralık'ta .
Iraklı Ezidi bir kadın olan Murad, IŞİD tarafından rehine olarak alıkonulmuştu.
Köle olarak satılan, taciz edilen ve beş yaşındaki bir çocuğun ölümüne tanıklık eden Murad, IŞİD militanlarına karşı yıllarca süren
Pelicot gibi o da suçluları adalet önüne çıkarmak için hikayesini anlatmayı seçmişti.
Murad, "Yüzünüzün bir tecavüz davasıyla özdeş hale gelmesinin ne kadar zor olduğunu biliyorum" diyor.
"Pekçok insan sizi sadece o hikayeye indirgemeye çalışıyor."
Ama Murad, Pelicot'nun yüzünü gizleme ihtiyacı duymadan mahkemeye çıkmasının tecavüz ve utanç arasındaki ilişkiyi yeniden tanımladığını düşünüyor.
Gisèle Pelicot, mahkeme sürecinde
Pelicot "Utanması gereken biz değil, onlar" demişti.
Fransız kadının "Tecavüze uğrayan tüm kadınların 'Madam Pelicot bunu yaptı, ben de yapabilirim' demesini isterim. Artık utanmalarını istemiyorum" sözleri sembol olmuştu.
Murad, "Hikayesini paylaşarak ve utancın kendisine ait olmadığında ısrar ederek birçok kadını bu yükten kurtarıyor ve özgürleştiriyor" dediği Pelicot'ya şöyle sesleniyor:
"Cesaretine hayranlık duyuyorum, yalnız değilsin."
'Adalet iyileştirir'
Arjantinli oyuncu Thelma Fardin de tecavüze uğramış bir kadın.
Utancın kendisine değil saldırganlara ait olduğunu söyleyen Pelicot'nun "tecavüze uğrayan kadınların onurunu yeniden tesis ettiğini" düşünüyor.
Fardin, bu yıl 2009 yılında birlikte çalıştığı aktör Juan Darthés'e karşı tecavüz davasını kazandı.
Fardin o dönemde 16, suçlamaları reddeden Darthés ise 45 yaşındaydı.
Fardin, iki davanın da hukuki mücadelenin önemini gösterdiğini vurguluyor:
"Hayatlarımızın iyileşebileceğini ve adaletin sağaltıcı etkisini gösteriyoruz. Bence bu devrimsel bir şey."
Fardin, Pelicot'nun davasını ilk duyduğunda bunun korkunç bir şey olduğunu düşündüğünü ama Fransız kadının gücüne hayran kaldığını söylüyor.
"Farklı jenerasyon ve kültürlerden geldiğimiz halde ve davalarımız farklı olsa da ikimizin de bir ortak noktası olması beni çok etkiledi" diyor.
Fardin'e göre bu ortak nokta "tecavüz kurbanlarının etrafındaki stigmayı yıkma iradesi".
'Domino etkisi'
Tecavüze uğramış bir başka kadın olan Ellie Wilson da Pelicot'nun kimliğin gizleme hakkından vazgeçmesinin milyonlarca kadına ilham vereceği fikrinde.
"Cesaretin domino etkisi yarattığını düşünüyorum" diyor.
Glasgow'da yaşayan Ellie Wilson'un eski erkek arkadaşı kendisine tecavüz ettiği gerekçesiyle beş yıl hapis cezası aldı.
Wilson, eski erkek arkadaşını gizlice kaydederek suçunu itiraf etmesini sağlamıştı.
Dava sürecinde de kimliğini gizleme hakkından vazgeçti.
Wilson, 2022'de davasının sona ermesinin ardından, savunma avukatlarının sorgu sürecindeki taktiklerine dair bir kampanya yürüttü.
Wilson, hikayesini halka açık şekilde anlatmanın kolay olmadığını, tehditler aldığını söylüyor.
Ama konuşarak kendine sahip çıktığını, Pelicot'nun da "kendi hikayesini baştan yazdığını" düşünüyor.
"Pek çok kadının karakollara gideceğinden, medyaya ulaşacağından, kadın yardım merkezlerine başvuracağından ve 'Bana Gisele Pelicot ilham verdi' diyeceğinden şüphem yok" diyor.
"Kimse rızası dışında ona taciz eden adamları hatırlamayacak, ama herkes Gisèle'i ve gücünü hatırlayacak."
'Bir rol model'
Çin'deki Pekin Eşitlik adlı sivil toplum kuruluşunun kurucusu Feng Yuan, Pelicot'nun hikayesinin daha şimdiden dünyanın dört bir yanında "anlamlı değişikliklerin yaşanmasını sağladığını" söylüyor.
Birleşmiş Milletler rakamlarına göre kadınların yüzde 39'unun partnerlerinden fiziksel ya da cinsel şiddet gördüğü Çin'de Feng, yıllardın bununla mücadele ediyor.
Fransa'daki davanın tüm ülkede yankı bulduğunu söylerken Pelicot için "Kendisine hayranlık duyuyoruz, kadınlar için bir rol model" diyor.
göre kadınların üçte biri, yaşamlarıı boyunca en az bir kez fiziksel ya da cinsel şiddete maruz kalıyor.
Pakistan'daki ilk tecavüz kriz merkezinin müdürü olan Dr. Summaya Tariq Syed, partner şiddetinin her ülkede yaygın olduğunu vurguluyor.
Pelicot davasının emsal olduğunu söyleyen Syed, sürecin tüm dünyada kadına karşı şiddetin önlenmesinde bir model yaratabileceğini düşünüyor.
Ayrıca dava sayesinde Pakistan'da tecavüz ile ilgili söylemin değiştiğini düşünüyor.
"Bu davanın nokta nokta analizini yapmalıyız ve bu tip olayların başka nerelerde yaşandığını bulmalıyız" diyor.
Kenya'da kendisi de şiddete uğrayan Joan Chelimo Melly, Pelicot'nun "yaratılması gereken değişimin bir sembolü" olduğunu ve farkındalık yaratmakta büyük rol oynayacağını düşünüyor.
Olimpik atlet, cinsel şiddetle mücadele eden bir vakfın başında.
Nijerya'da ise risk altındaki kadınlara yardım eden WARIF Vakfı'nın kurucusu Dr Kemi DaSilva-Ibru, Pelicot'dan ilham alan daha çok kadının ortaya çıkacağını tahmin ediyor.
"Onun cesaret, farkındalığı artırdı, hesap verilebilirlik, tecavüze uğrayan kadınlara destek ve sistemli reform ile ilgili tartışmaları ateşledi" diyor.
Fransa'daki dava sona gelirken tüm bu kadınların hemfikir olduğu bir şey var: Pelicot cesaretiyle şimdiden bir değişim başlattı ve "arkasında bir ordu kadın var".