Koronavirüsün yayılmasında "şarkı söylemek, konuşmaktan daha riskli değil"
Perform adı verilen araştırma, şarkı söylerken ağızdan çıkan parçacıklar ile konuşurken çıkanlar arasında koronavirüsü yaymak bakımından bir fark olmadığını ortaya koydu. Araştırmanın sonuçları, kapalı alanlardaki konserlerin geleceğini etkileyebilir.
Bristol Üniversitesi'nden bilim insanları tarafından gerçekleştirilen Perform projesinde, farklı cinsiyet, etnik köken ve yaşlardan, müzikal, opera, kilise müziği, caz ve pop gibi farklı müzik türlerinde şarkı söyleyen 25 müzisyen yer aldı.
KONSERLER GERİ DÖNEBİLİR Mİ?
Yapılan çalışmada, ağızdan çıkan parçacıkların miktarı konusunda asıl belirleyenin, ses yüksekliği olduğu belirtildi. Varılan sonuçlar, kapalı alanlardaki müzikal performansların nasıl devam edebileceği konusunda belirleyici olabilir. Kapalı alanlarda müzik etkinlikleri, az sayıda ülkede, katı sosyal mesafe önlemleriyle yapılabiliyor.
Koronavirüs genellikle ağızdan yayılan zerreciklerle veya bu zerreciklerin bulaştığı nesnelere temas yoluyla yayılıyor. Ağızdan çıkan damlacıkların daha çok öksürük ve hapşırık yoluyla yayıldığı düşünülse de kapalı ortamlarda konuşmak ve nefes almak da belli sürelerde maruz kalınırsa enfeksiyon riski yaratabiliyor. Projeye katılan müzisyenler, başka bir parçacığın bulunmadığı tiyatro salonu ortamında, aralarında "İyi ki doğdun" şarkısının da olduğu bir dizi eseri farklı perdelerden ve farklı ses düzeylerinde seslendirdi. Çalışmalar, araştırmacıların farklı seslerde ağızdan çıkan zerrecikleri analiz etmesini sağladı. Ağızdan çıkan zerrecik miktarını en çok etkileyen faktörün, sesin yüksekliği olduğu belirlendi.
Örneğin, aynı ses yüksekliğindeki konuşma ve şarkı söyleme arasında önemli bir fark bulunmazken, yüksek sesle şarkı söylemek ve bağırmak, düşük ses yüksekliğine göre 30 kat fazla zerreciğin ortama yayılmasına neden oldu.
ORTAMIN HAVALANDIRMASI ETKİLİ
Ortamın ne kadar havalandırıldığı da zerreciklerin birikimini etkileyen faktörler arasında. Daha geniş bir ortam ve daha çok havalandırma, havadaki parçacıkların miktarını etkiliyor. İngiltere Halk Sağlığı Kurumutarafından desteklenen araştırmanın yazarlarından biri, Bristol Üniversitesi'nde fiziksel kimya profesörü Jonathan Reid.
Prof. Reid, "Çalışmamız, uygun havalandırma yardımıyla bulaşma riskinin azaltılmasıyla, sanat alanlarını hem müzisyenler hem de dinleyiciler için güvenle faaliyete döndürmeye dayanak oluşturabilir" açıklamasını yaptı.
BAKAN "MEMNUNİYETLE KARŞILADI"
İngiltere Kültür Bakanı Oliver Dowden da çalışmaya dikkat çekerek, "Biliyorum ki müziği önemli bir tutku ve eğlence olarak gören birçok kişi, benimle birlikte bu önemli çalışmanın sonuçlarını memnuniyetle karşılayacaktır" dedi.
Dowden şunları söyledi: "Covid-19'u daha iyi anlamak için tıbbi uzmanlarla birlikte çalıştık ve bu araştırmanın bulguları ışığında elimizdeki kılavuzu güncelledik. Bu sayede insanlar güvenle performanslara katılabilecekler."
Londra'daki biyomedikal araştırma merkezi Francis Crick Enstitüsü'nden Dr. Rupert Beale, "Bu önemli çalışma şarkı söylemenin fazladan bir risk yaratmadığını gösteriyor. Yüksek sesle konuşmak ve şarkı söylemek ise elbette risk taşıyor. Bu araştırma, uygun sosyal mesafe ve havalandırma olduğu sürece güvenli bir performansın mümkün olduğu görüşünü destekliyor" açıklamasında bulundu.
"KORO DİNAMİĞİ DAHA FARKLI"
Leicester Üniversitesi'nden solunum bilimleri profesörü Dr. Julian Tang, şarkıcıların bir araya gelerek topluluk halinde şarkı söylediği durumlarda riskin arttığını belirterek, "Bu iyi bir çalışma ancak tüm koro dinamiğinin gerçekliğini temsil etmiyor. Senkronize şarkı söylerken, yüksek miktarda soluk alıp verme nedeniyle ortaya çıkan gerçek riski görmek için daha fazla çalışma gerekiyor" dedi.
Tang, "Risk hafife alınmamalı çünkü koro üyelerinin sevdikleri işi yaparken hastalanmasını ve belki de yaşamını yitirmesini istemeyiz" ifadelerini kullandı.