Haberler
BBC

Libya'daki ateşkes anlaşmasında son durum ne?

Güncelleme:
Abone Ol

Libya'daki iç savaşın tarafları, 23 Ekim'de Cenevre'de Birleşmiş Milletler öncülüğünde yürütülen müzakereler sonucunda kalıcı ateşkeste uzlaştı.

Libya'daki iç savaşın tarafları, 23 Ekim'de Cenevre'de Birleşmiş Milletler öncülüğünde yürütülen müzakereler sonucunda kalıcı ateşkeste uzlaştı. Ancak askeri heyetlerin imzaladığı anlaşmayla ilgili, Trablus hükümetindeki bazı isimlerle birlikte Ankara'nın da çekinceleri var. Türk hükümeti, anlaşmada yer alan "yabancı güçlerin ülkeden çekilmesi" maddesi kapsamı dışında kaldığını savunuyor. Tartışma yaratan anlaşmaya giden süreçte ise ABD önemli bir rol oynadı.

Libya'da 23 Ekim'de imzalanan ateşkesin ardından 9-13 Kasım tarihleri arasında Tunus'ta bir araya gelen siyasi temsilciler de yeni seçim tarihinde uzlaştı.

24 Aralık 2021'de yapılması kararlaştırılan seçime ülkeyi götürecek geçiş hükümeti ya da seçim komitesi üzerinde ise anlaşma sağlanamadı.

Taraflar, Halife Hafter'e bağlı birlikler ve Trablus'taki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ordusu arasında ikiye bölünmüş ülkede ilk kez bu hafta bir araya gelecek.

Tarafların görüşmeleri, Hafter'e bağlı birliklerin kontrolündeki Tunus ve Cezayir sınırında yer alan Gadamis'te devam edecek.

Ateşkesle birlikte Ocak ayı sonuna kadar ülkeden çekilmesi konusunda uzlaşılan yabancı güçlerin ülkeden çıktığına dair bir kanıt olmasa da, petrol sahalarındaki yabancı savaşçılar çekildi.

Buradaki savaşçıların çoğu, Rusya'da lider Vladimir Putin'e yakınlığıyla bilinen bir iş adamına ait Wagner Grubu'nun paralı askerleriydi.





ABD'nin rolü ne oldu?

Tüm bu görüşmeler ve uzlaşılar doğrudan Trablus hükümetinin başındaki Fayez el Sarrac ya da UMH'ye savaş açan Halife Hafter tarafından yapılmıyor.

Daha önce ikilinin çeşitli arabulucularla oluşturduğu müzakere masalarından sonuç çıkmamıştı.

Bu kez Yüksek Devlet Konseyi ve Temsilciler Meclisi gibi 2014'ten bu yana aslında daha az işlevi olan siyasi organlar devrede.

Birleşmiş Milletler'in (BM) Libya özel temsilciliğini vekaleten yürüten Stephanie Williams da, bu organların devreye sokulduğu süreçte önemli bir rol oynadı.

Hem ateşkese giden süreçte Cenevre'de yapılan askeri görüşmeler, hem Tunus'ta yeni seçim tarihinde uzlaşılan siyasi görüşmeler, Williams'ın öncülüğünde yapıldı. Ateşkesin ve seçim tarihinin duyurusunu yapan isim de Williams oldu.

Williams aslında Amerikalı bir diplomat. 2018'de ABD'nin Trablus Büyükelçiliği'nde maslahatgüzar olan Williams, aynı yıl BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilci Yardımcısı olarak atandı.

Williams, Hafter'in petrol sahalarını ele geçirmesine karşı çıkmış, buraların BM'nin meşru kabul ettiği Trablus hükümetine iade edilmesi için çalışmıştı.

Mart ayında BM Genel Sekreteri'nin Libya Özel Temsilcisi Ghassam Salame istifa edince, Williams bu görevi vekaleten yürütmeye başladı.





ABD neden süreci hızlandırdı?

ABD'nin Libya Büyükelçisi Richard Norland da Ankara, Kahire, Moskova ve Libya'daki taraflarla çok sık görüşmeler yaptı. Her görüşmeden sonra Williams'la da bir araya geldi.

Bu görüşmelerin ardından yapılan açıklamalarda, her ne kadar ABD Başkanı Donald Trump Hafter'le geçen yıl telefon görüşmeleri yapmış olsa da, "ABD'nin hiçbir tarafa daha yakın durmadığını" vurguladı.

Norland, Hafter'in Trablus kuşatmasına devam ettiği dönemde, Mart ayında verdiği bir röportajda, kuşatmayı destekleyenler için şunları söylemişti:

"Radikal İslam'ın ve Trablus'taki militanların güç kazanmasından endişe ettiğini söyleyen ve Trablus kuşatması için bunu bahane gösterenler, aslında kuşatmanın tam tersi bir etki yarattığını görmüyor. Bu durum [kuşatma] hükümeti militanlara bağımlı hale getiriyor. "

Mayıs ayı sonunda ABD ordusunun Afrika'daki birlikleri, Rusya'nın savaş uçaklarını Libya'ya gönderdiğine dair fotoğraf ve belgeleri kamuoyuyla paylaştı.

ABD'li yetkililer, Rusya'nın buradaki varlığını güçlendirmesinin endişelerini artırdığını, bu adımın savaşa müdahil olan Türkiye veya Mısır gibi ülkelerin de kendi savaş uçaklarını Libya'ya göndermesi gibi bir karşılık doğurabileceğini söyledi.

Bu sırada Hafter'in Trablus kuşatması sürüyordu.

Türkiye'nin desteğiyle kuşatmaya karşı koyan UMH, Hafter'in haziran başında çekilmesinin ardından Sirte ve Cufra'ya yöneldi. UMH'den yetkililer, bu iki şehir Hafter'den alınmadan ateşkese gidilmeyeceğini duyurdu.

Hafter ise daha önce reddettiği ateşkese artık hazır olduğunu en büyük destekçisi Kahire'den açıkladı.

Aynı sıralarda Stephanie Williams devreye girdi taraflar Cenevre'de BM öncülüğünde askerlerin bir araya gelmesi konusunda uzlaştı. Kısa bir süre içinde geçici ateşkes sağlandı, yaklaşık 4,5 ay sonra da Cenevre'den kalıcı ateşkes kararı çıktı.

Norland'ın tam da Hafter'in geri çekilmeye başladığı 4 Haziran günü Türkiye, Rusya ve Mısır'la ilgili sözleri, ABD'nin şartlar oluşur oluşmaz neden devreye girdiğini açıklar nitelikte:

"Burada gerilimi asıl arttıran durumun Rusya'dan Ekim ayında gelen Wagner'e bağlı paralı askerler olduğunu hatırlamalıyız.

"Türkiye'nin müdahalesi buna yanıt olarak geldi. Yabancı müdahalesi bir an önce durmalı. Libyalılar ne Rusların, ne Türklerin ne de ideolojik bir hareketin işgalini istiyor.

"Burada Mısır da kilit rolde. Libya sınırıyla ilgili güvenlik kaygıları olan Mısır'da, güçlü bir diktatöre destek vermenin bu kaygıları çözeceğini düşünenler olmuş olabilir ancak bunu sonuç vermediğini gördüler ve yapıcı rol oynamaya hazırlar.

"UMH tarafında da Türkiye'nin kendilerine daha doğuya ilerleme konusunda yardım edeceğini düşünenler varsa, bize göre bu, müzakere masasını riske atan çok tehlikeli bir durum."





ABD'nin altı yıl süren iç savaşın ardından ateşkese giden yolda nasıl bir rol oynadığını sorduğumuz Trablus'taki parlamento vekillerinden Ali Ramazan Ebuzakuk, "Görünüşte ABD değil BM rol oynuyor. Ancak ABD, Rusya'nın bu ülkeden çıkacağı bir durum yaratmaya çalışıyor" yanıtını verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo da ateşkes sonrası yaptığı açıklamada "Anlaşmada yer aldığı gibi tüm yabancı savaşçılar ülkeyi 90 gün içinde terk etmeli ve Libyalıların kendi geleceğine karar vermesine izin vermeli" ifadelerine yer verdi.

16 Kasım'da Hafter'in destekçilerinden Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'la görüşmesinde de Türkiye'nin bölgeye asker ve Suriyeli savaşçıları göndermesini eleştirdi.

Peki anlaşmanın üzerinden yaklaşık 40 gün geçtikten sonra bu konuda bir gelişme sağlandı mı?

Türkiye'nin pozisyonu ne?





Stephanie Williams 19 Kasım'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde (BMGK) yaptığı açıklamada Libya'daki yabancı savaşçıların ülkeden ayrıldığına dair bir işaret görmediklerini, tarafların da anlaşmada silahsızlandırılması öngörülen bölgelerden çekilmeye başlamadığını söyledi:

"Sirte ve Cufra arasındaki askeri noktalarda ve Cufra hava üssünde de Hafter'e bağlı birlikler hava savunma sistemlerini yerleştiriyor ve varlıklarını güçlendiriyor.

"Benina ve Cufra Havalimanları ile Gardabiya hava üssünde yoğun kargo uçağı aktivitesi gözlemlendi."

BBC Türkçe'nin BMGK toplantısı öncesi Trablus'taki Savunma Bakanlığı yetkililerinden aldığı bilgiye göre, "Hafter'e bağlı ordu Sirte'den tamamen çekilmediği sürece UMH'ye bağlı birlikler de Sirte'deki cephe hattında beklemeye devam edecek."

Yetkililerden biri "Sirte'deki durum ve oranın Hafter'e bağlı birliklerden özgürleştirilmesi, ateşkesin devamı anlamında çok kritik" yorumunu yaptı.

Toplantıda BMGK üyesi İngiltere, ateşkes şartlarını ihlal edenlere yaptırım uygulanmasını istedi.

Ülkede Türkiye'nin danışmanlık ve eğitim görevi yürüttüğünü açıkladığı Türk askerleri ve savaşmak üzere Türkiye üzerinden giden Suriyeli savaşçılarla birlikte, Hafter'e destek veren Birleşik Arap Emirlikleri'nin maddi desteğiyle gönderilen Rus Wagner grubunun paralı askerleri var.

Hafter'e destek veren Mısır'ın da Sudan ve Çad'dan ülkeye giden paralı askerlerin geçişine destek verdiği biliniyor.





Türk Hükümeti, ülkedeki Türk askerlerinin durumunun diğerlerinden farklı olduğunu söylüyor. Sebebi ise, BM'nin meşru kabul ettiği Trablus hükümetiyle 27 Kasım 2019'da imzalanan askeri ve güvenlik işbirliği anlaşması.

BBC Türkçe'ye konuyla ilgili bilgi veren iki farklı güvenlik yetkilisi, Türk askerinin bu anlaşma çerçevesinde Libya'da olduğunu ve ateşkes anlaşmasında yer alan ifadelerin bu sebeple Türkiye'den giden askerleri kapsamadığını söylüyor.

UMH'nin büyük bir kısmı da aynı fikirde.

Trablus'taki parlamentonun üyelerinden Bingazi Milletvekili Ebuzakuk, Savunma Bakanlığı'nın açıklamasını hatırlatarak "Türkiye ile imzalanan anlaşma, iki meşru ülke arasında yapılan yasal bir anlaşmadadır. Cenevre'de varılan anlaşmanın ve müzakerelerin kapsamı dışında kalıyor" diyor:

"Anlaşma, davetsiz şekilde ülkeye giren, Hafter'e yardım için Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Fransa, Rusya'nın gönderdiği savaşçıları kapsar.

"UMH'de şu an birbirinden çok farklı görüşte isimler var, birçok konuda aynı fikirde olmasak da bir çeşit koalisyon var. Libya'daki durum stabil olmadığı, kırılgan olduğu için Sayın Sarrac da, onun hemen ardından gelen isim Ahmet Matig de, ordunun ve Türkiye'nin desteği olmadan gücünü kaybeder. Hatta hükümeti kaybederler.

"Ancak Türkiye'nin anlaşması hükümetle, hükümetin başındaki isimler değişse de anlaşma yürürlükte kalır. Türkiye'nin desteği, UMH için hala hayati önemde."

Ebuzakuk, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ateşkesle ilgili "Kalıcılığı ne kadar olur, zaman gösterecek" sözlerini de hatırlatıyor:

"Bu ateşkes karşılığında büyük bir bedel ödenmemesi gerektiğine inanıyoruz. Savaş suçlusu Hafter'e, savaşta kazanabileceğinden daha fazlasını vermemeliyiz.

"Hafter'in Libya'nın doğusunda bir aktör olarak muhatap alınması, burada birçok parlamento üyesi tarafından kabul edilemez bulunuyor.

"Hepimiz silahların susmasını istiyoruz ve bu ateşkes tünelin ucundaki ışık olabilir. Ama kalıcı barış gelirken Wagner'in gönderdiği, Çad'dan Sudan'dan gelen paralı askerler konusu da tamamen çözülmeli."

BBC

Birleşmiş Milletler Halife Hafter Cenevre Libya Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title