Londra'daki çifte kadın cinayetinin anatomisi: Henriett ve Mihrican'ın kaybolduğu nasıl anlaşılmadı?
BBC öldürülen kadınlar ve sabıkalı katile polisten yargıya çeşitli mercilerdeki yetkililerin yaklaşımlarını ve iki kadının ortadan kayboluşunun nasıl hiç kimse tarafından fark edilmediğini araştırdı.
Henriett Szucs ve Mihrican Mustafa'nın cansız bedenleri 2019 yılının Nisan ayında Londra'nın doğusunda Zahid Younis'e ait evdeki bir derin dondurucuda bulundu. İki kadını öldürmekten indirimsiz müebbet hapse mahkum olan Zahid Younis, geçmişte çok sayıda cinsel saldırı suçundan yargılanıp hüküm giymiş sabıkalı biriydi.
BBC, polisten mahkemelere, yetkili ve sorumlu mercilerin, öldürülen kadınlara ve katile yaklaşımını inceleyerek, iki kadının peş peşe, polis tarafından bilinen, izlenen bir cinsel saldırgan tarafından öldürülmesinin nasıl mümkün olduğunu ve ortaya çıkmasının nasıl geciktiğini anlamaya çalıştı.
Henriett'in zorlu hayatı
Henriett Szucs aşka inanıyordu. Aşkı konuşmuş, aşkı yazmıştı.
"Senin için hislerimi anlatayım bırak!!! Gerçekten seviyorum. Kalbimin derinliğinden yıldızlara ve oradan yine kalbime kadar!!! Seni kaybetmek istemiyorum ve buna izin vermeyeceğim. Bu gerçek!!! Sadece seni SEVMEK istiyorum!!!"
Ama pek karşılık bulamadı.
İngiltere'ye taşındıktan sonra şiddete uğradı, fuhuşa zorlandı ve uyuşturucuya bağımlı hale geldi.
Çizdiği kelebekli, melekli, çiçekli elbiseler içinde gülümseyen kadınlı resimler, daha güzel bir dünyaya, bir peri masalına duyduğu özlemi yansıtıyordu.
Mektupları ve çizimleri bulunduğunda Henriett iki yıl önce öldürülmüş ve bir derin dondurucuya kilitlenmişti.
Polise kaybolduğunu bildiren olmamıştı.
Göç, yoksulluk ve sıkıntı
Henriett ya da çok kullanılan takma adıyla Heni 1984'de Macaristan'da doğdu. 2000'li yılların sonlarında, çocuklarının babasıyla evliliği sona erdiğinde ülkesini terk etti. Bir süre Almanya'da yaşadıktan sonra 2012 yılında İngiltere'ye geldi ve Londra'nın doğusunda seks işçisi olarak çalıştı.
İngiltere'ye geliş koşulları, daha sonra kadın ticareti çetelerinin kurbanı olabileceğine işaret ediyor.
Kısa bir süre ülkesine döndüğü, o arada doğurduğu çocuğunu başka bir ailenin evlat edindiği, 2014 yılında döndüğünde Macar bir erkekle Birmingham'a taşındığı biliniyor. Fakat iş vaatleri gerçekleşmediği gibi, adam da nüfus kağıdı ve pasaportuna el koyduğu Henriett'i bir süre sonra terk etti.
Henriett, yeniden Londra'ya döndü ama bu kez de tacize uğradığı bir ilişkinin içine düştü. Daha sonra evsiz kalarak Ilford mahallesinde faaliyet gösteren Welcome Centre adlı bir yardım kuruluşuna başvurdu. Yardım kuruluşunun yetkilisi Sonia Lynch onu "Yaşam koşullarına rağmen her zaman gülümseyen, neşeli biri" olarak hatırlıyor.
"Sokakta yatmanın, evsizliğin sıkıntılarından pek bahsetmezdi" diyor.
Sonia Lynch Henriett'in bütün olumlu yaklaşımına rağmen yaşadığı travmalardan dolayı ruhi bazı bozukluklar da yaşadığını ve "çok korumasız biri" olduğunu söylüyor.
2015 yılında yardım kuruluş hakkında yerel gazetede çıkan bir haberde Henriett'in gülümseyen bir fotoğrafı var. Kış, yerini ilkbahara bırakırken, geleceğinden daha umutlu. Kuruluşun grup etkinliklerine katılıyor ve yetişkinler için açılan kurslara bakmaya başlıyor.
Fakat bir kaç ay içinde bir kez daha kendisine şiddet uygulayan bir adam onun hayatını kontrol etmeye ve fuhuşa zorlamaya başlıyor.
Bir tanıdığı, bir gün onu tanınmaz halde gördüğünü anlatıyor. Her tarafı bereliydi, zayıflamıştı ve damardan uyuşturucu aldığına dair belirtiler vardı, kendisine zorla fuhuş yaptıran adamdan söz etmiş ve dayak yediğini aktarmıştı.
Polise şikayette bulunmuş
Lubat 2015'te Londra Emniyeti'ne eski hayat arkadaşı David Dallison'un kendisine tecavüz ettiği yönünde şikayette bulunmuştu. Bu kişi daha önce Henriett'e saldırıda bulunmaktan dört ayrı kez gözaltına alınmıştı.
Ama polis, savcılığın tecavüzden dava açmayı hemen kabul etmediğini bu nedenle Dallison'un kefaletle serbest bırakıldığını söylüyor. Dallison hakkında daha sonra tecavüzden dava açılıyor ama polis Henriett'in izini kaybedince dava düşüyor.
2016 yılının Ocak ayında Heni, Dallison'a ait, beşinci kattaki bir dairenin balkonundan düşüp hastaneye kaldırıldı. Kaburgaları, omzu kırılmıştı her yeri yaralıydı. Şiddete uğradığını anlattı ve Dallison, cinayete teşebbüs şüphesiyle gözaltına alındı. Bu noktada daha önceki tecavüz davası da yeniden gündeme geldi ve Dallison tutuklu yargılanmak üzere cezaevine kondu.
Younis ile tanışma
Bu sırada Heni hastanede yatıyordu ve şefkatli, iyi biri olarak tanıdığı bir başka hastayla tanıştı.
Bu hastanın adı Zahin Younis'di.
Henriett kadın ticareti çetelerinden korunmak amacıyla Londra dışında bir kadın sığınma evine yerleştirildi. Fakat Younis'e karşı yakınlık hissetmeye başlamıştı.
Kaldığı yerdeki görevliler onun telefon konuşmalarında Zahid Younis'e aşkını ilan ettiğine tanık oldular. Bazı günler onu görmek için Londra'ya gidiyordu. İki kez o kadar geç döndü ki; görevliler onunla ilgili kayıp ihbarı yaptılar.
Sığınağı yöneten yardım kuruluşuna erkek arkadaşının evlilikten bahsetmeye başladığını, onunla yaşamasını istediğini anlattı ama Younis adresini polise ve yardım kuruluşlarına vermek istemiyordu.
Birkaç hafta sonra sığınaktan ayrılırken Henriett, oradaki görevlilere ısrarla, erkek arkadaşının şiddet ya da tacize eğilimli biri olmadığını söyledi. Younis'in Londra'nın Canning Town mahallesindeki evinin adresi hiç bir yere kaydedilmedi.
Younis'in tehlikeli sicili ve Heni'nin günlükleri
Spora düşkünlüğü nedeniyle Boksör lakabıyla tanınan Younis, aslında kadına şiddet konusunda bir çok kereler hüküm giymiş bir sabıkalıydı.
Kendisini "orta düzeyde tehlikeli cinsel şiddet faili" kategorisine koyan polis tarafından izleniyordu. Fakat ne kadar tehlikeli olduğu, geçmişini bilen herkes açısından çok açık olmalıydı.
Ergenliğinden itibaren Younis, kendisini iyi kalpli, sempatik biri olarak tanıttığı bazı kadınların hayatlarına giriyor, sonra gerçek yüzünü gösteriyor ve nihayetinde işi onları esir almaya vardırıyordu.
Onun şiddetine maruz kalmış, bir çoğu yaşları ya da yaşam koşulları nedeniyle korumasız kadınlar uzun bir liste oluşturuyordu.
Henriett'in 2016 yılının Mart ve Eylül ayında güncesine yazdıkları, Younis'e olan aşkının, Younis'in psikolojik saldırıları neticesinde nasıl kendisine yönelik suçlamalara dönüştüğünü gösteriyor.
Notlar giderek çaresizliğe ve Younis'in ona uyguladığı şiddeti yansıtmaya başlıyor.
"Bugün senin, aşkımın bana olan derin aşkını anlatacağın gün. Benimle evlenecek misin???"
"Canım Zahid! Bir gün olumlu bir havada uyanmanı ve boks maçı yapmamanı umuyorum."
"Çenemi kapalı tutmayı, gerektiğinde dinlemeyi, gerektiğinde sesimi çıkarmayı öğreneceğim."
"Boksör'den uzak dur. Söylediklerini milimi milimine yerine getir. Ona alan tanı ve saygı göster."
"Kalbim kırık... Hayatta bu kadar neyi yanlış yaptım?? Doğmayı ben istemedim. Anneme BENİ DOĞUR demedim."
"Aşk nasıl böyle nefrete dönüşebilir? Bana verdiğin sözlerin tümü paramparça bir düşten başka bir şey değil. Yüzüme inan hakikaten büyük tokatların etkisiyle uykudan uyandım!!! Günahlarımı kabul ettiğimde beni yargıladın, dışladın ve zaten taşa dönüşmüş kırık kalbime zehir akıttın. Bu zehir beni yakıyor, eziyor ediyor. Ölmekten korkuyorum ve senden nefret etmek istemiyorum!!!"
Kayboluş: Kimse fark etmedi
O sırada Henriett'i daha önce Londra'da tanımış olanlar, yeniden Londra'da yaşamaya başladığından haberdar bile değildi. Younis Heni'yi, destek alabileceği bütün ilişkilerinden koparmış tamamen izole etmişti.
2016 yılında Henriett'e tecavüzden yargılanan eski sevgilisi David Dallison'un duruşması yapıldı. Fakat Heni duruşmaya katılmayınca hakim davayı düşürdü ve 44 yaşındaki Dallison serbest bırakıldı. Heni bir polis memuruna telefon mesajıyla duruşmaya katılamayacağını rahatsız olduğunu yazmıştı. Polis memuru onu geri aradığında ise telefonu açmamıştı.
Daha sonra Younis'in evinde bulunan belgelerden Heni'nin mesajını kelime kelime Younis'in yazdırdığı anlaşılıyor.
Henriett'in polisle son teması, 2016 yılının Ağustos ayında doğu Londra'da Younis ile birlikte polis tarafından durdurulup, üzerinde esrar çıktığı için uyarı aldığı gün.
Polis cinsel saldırı ve tecavüze uğramış korumasız bir kadının izini kaybetmişti. Hiç kimse Henriett'i aramadı ya da kaybolduğunu fark etmedi.
Heni Eylül ve Ekim aylarında günlüğüne bir şey yazmaz oldu ve Younis'le yaşadığı dairede bu dönemde ciddi şiddete uğradığına dair adli tıp bulguları var.
Younis 11 Kasım 2016 günü büyük bir derin dondurucu aldı. Dehşet verici boyutlarda şiddete maruz kalarak öldürülen Henriett'i bu dondurucuya yerleştirdi.
Henriett'in şiddet gördüğü ve öldürüldüğü süreçte aslında Younis hep polis gözetimindeydi. 10 Kasım günü iki polis memuru bu eski cinsel saldırı hükümlüsünü kontrol etmek için eve gelmişti.
Saldırgan ve kontrolcü
36 yaşındaki Younis, ağır sıklet boks efsanesi Muhammed Ali'den esinle kendisini Ali diye de tanıtan gösterişli ve küstah biriydi. Bir yandan kendisini besteci/şarkıcı diye tanıtıyordu ama aslında bir hırsız ve dolandırıcıydı. Zaman zaman bir kabzımala meyve sebze taşımasında yardım ettiği de biliniyor.
Polis Younis'in yalancı biri olduğunu biliyordu. Kendisini gözlemleyen memurlara, sabıkasından dolayı cinsel ilişkide bulunduğu kadınlarla ilgili bilgi vermesi gerekirken hep yalan söylüyordu.
Fakat Younis yalanlarının ikna edici olduğuna ya da en azından başının derde girmemesini sağlayacağına güveniyordu.
Daha önceki siciline bakıldığında bunda da haksız sayılmazdı.
2001 yılında doğu Londra'da 16 yaşında bir lise öğrencisi Younis ile tanışmış ve ondan hamile kalmıştı.
Başlarda "çok ilgili ve özenli" görünen Younis kısa süre sonra "diğer erkeklerle ilişkisi hakkında aşırı kuşkular beslemeye" başlamıştı.
Mahkeme tutanaklarına göre hızla değişen Younis, bir keresinde onu dolaba kilitlemiş ve ancak onunla sevişmeyi kabul edince çıkarmıştı. Bir başka defasında dışarda gezerlerken ona karşı ciddi şiddet kullanmıştı. Bir keresinde annesini arayıp, onun hakkında ağıza alınmayacak şeyler söylemiş ve "eve dönebilirse şükretmesini" haykırmıştı.
Mağdur öğrenci bu olaydan sonra Younis'le bağını koparmış fakat iki yıl kadar sonra Younis çocuğuyla birlikte yaşadığı evin kapısında belirivermişti. Genç kadını boğazından yakalayan saldırgan onu ve çocuğunu Pakistan'a götürmekle tehdit etmişti.
Polis, şikayet üzerine kadının güvenli bir başka eve yerleştirilmesini sağladı.
Çocuğa cinsel saldırı: Beraat etti
Hemen hemen aynı dönemde, o sırada 19 yaşında olan Younis 12 yaşındaki bir kız çocuğunu etkisine almaya çalışıyordu.
Bir yıl içinde kız çocuğunu cinsel olarak taciz etmeye, kendi evine kilitlemeye, her hareketini kontrole ve her gün şiddet uygulamaya geçmişti bile.
2004 yılında kız 14 yaşına geldiğinde, onunla doğu Londra'daki bir camide "imam nikahı" kıydırdı. Müslüman bir aileden gelmeyen küçük kız daha sonra mahkemede, olan bitenin ne olduğu hakkında hiç bir fikri olmadığını anlattı.
"Arapça anlamıyorum, onun için tekrarladığım kelimelerin manasını bilmiyordum" dedi.
Neden polisi aramadığı sorulduğunda kız çocuğu "Çünkü ona bir şey yapamazlar diye düşündüm" demişti.
Ailesi kızlarının kaybolduğunu bildirmişti ve o yaz Younis yakalanarak saldırı, zorla alıkoyma ve çocukla cinsel ilişki suçlamalarıyla mahkemeye sevk edildi. Ama izleyen davada beraat etti.
Cezaevinde kaldığı süre içinde, taciz ve tecavüz ettiği kız çocuğuna telefonla ulaşmayı sürdürdü ve serbest bırakılır bırakılmaz kıza saldırılarını sürdürdü. Onu, hamile kaldığı dönemde bile dövmeye devam etti.
Kız polise yeniden şikayette bulunduğunda Younis bu kez hem bu kıza yönelik saldırıları hem de bir başka çocuk yaşta kıza yönelik saldırılarla suçlanarak yeniden mahkemeye sevk edildi.
Ne var ki BBC 2007'nin başlarında görülen davada Younis'in suçlamaların çoğundan hüküm giymemeyi başardığını ortaya çıkardı. İkinci kızın tanıklığından sonra yargıç Younis'in 26 suçlamayla ilgili olarak suçlu olmadığına hükmetmiş savcılık da diğer suçlamalarla ilgili kanıt sunmamıştı.
Younis bu davada sadece diğer kıza karşı bir cinsel saldırı ve bir şiddet kullanımından suçlu olduğunu kabul etti, çok daha ağır şiddet uyguladığı diğer kurbanıyla ilgili olarak savcılıkla bir anlaşma yaptı ve erken tahliye oldu.
Yine tahliye yine saldırı
Serbest bırakıldıktan kısa süre sonra 17 yaşında başka bir kız ile tanıştı ve onun evine taşındı.
Cinayet davasında tanıklık yapan kız da başlangıçta nazik ve hoş başlayan ilişkinin kısa sürede korkunç bir kapana dönüştüğünü anlattı.
Younis bu kurbanına da sürekli ve sistematik olarak ağır şiddet uyguladı, tecavüz etti. Bıçak, çekiç, şiş, çakmak kullanarak saldırdı, kolunu üç yerinden kırdı, pencereden attı.
Müslüman bir aileden gelen genç kız daha önce başını kapatmazken gördüğü şiddetin izlerini gizlemek için çarşaf giymeye başladı. Annesi ve kız kardeşlerinin yanında bile bunu çıkarmayı reddediyordu.
Younis kızı, başkalarına bir şey anlatırsa ailesini öldürmek ve tecavüz videolarını yaymakla tehdit etti.
Kızı için giderek daha çok kaygılanan annesi sonunda kızını alıp aile evine götürmeyi başardı ve polis arandı.
Mahkemede tanıklık yapan kız kardeşi, gözyaşları içinde, çarşafını çıkaran kardeşinin bedenindeki izlerden nasıl dehşete kapıldığını anlattı.
Yapılan doktor muayenesinde kızın bedeninde 70 farklı yara tespit edildi.
Younis bütün bunlara rağmen darpla ilgili üç suçlamayı kabul etti ama indirimli olarak. Tecavüz ve cinsel saldırı suçlamalarından ceza almadı ve iddianame de kayboldu.
Mağdura, sanıkla savcılığın yaptığı anlaşma sonradan bildirildi.
2008 yılında hakim Younis'in, sadece kabul ettiği suçlardan cezalandırılarak beş yıldan az hapis cezasına çarptırılmasına hükmetti . Başka bir deyişle hakim, davacı kızın değil Younis'in ifadesini inanılır bulmuştu.
İkinci bir kadın kayboluyor: Mihrican Mustafa'ya ne oldu?
Jan ya da MJ adlarıyla da tanınan 30'lu yaşlarında üç çocuk annesi Mihrican Mustafa, Kıbrıs asıllı, doğu Londralı bir aileden geliyor.
Kuzeni Ayşe Hüseyin onun "altın kalpli","herkese yardım eden" bir insan olduğunu anlatıyor.
Ama Mihrican uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle, tehlikelere açık bir konumdaydı.
Kız kardeşi Mel, mahkemede bu nedenle Mihrican'ın kendine güvenini tamamen kaybettiğini, değiştiğini anlattı.
Bağımlılığı, Mihrican'ı yaşadığı mahallede suça yatkın kişilerle yüz yüze getirdi. Mihrican ve bazı akrabalarına yakın bir yerde yaşayan Zahid Younis de bunlardan biriydi.
Daha sonra polis tarafından ifadesi alınan mahalle sakinleri, Younis ile Mihrican'ı birlikte gördüklerini anlattılar. Ayrıca cep telefonuyla görüştükleri de belirlendi.
2018 yılının Mayıs ayında ailesi Mihrican'ı son kez gördü. Genç kadın birden kaybolmuştu.
Polis soruşturmasındaki gedikler
Bir kaç gün sonra endişeli ailesi polise kayıp şahıs ihbarında bulundu.
Aile bu konuda yürütülen soruşturmanın yetersizliklerinden dehşete kapılmıştı. Bu konuda halen Scotland Yard tarafından bir iç soruşturma yürütülüyor.
Mihrican'ın ailesi, kendileri soruşturma yapmaya karar verdi, ilanlar verdi, görülmüş olabileceğine dair ihbarların izini sürdü ve medyanın konuyu haberleştirmesi için uğraştı.
Aile tarafından polise de bildirilen kanıtların izinin doğru düzgün sürülmediği anlaşılıyor.
Bunlar arasında Mihrican'ın eski cep telefonu da var. Bu telefonda inceleme yapılsa, onun Nisan ayının sonlarında, kaybolmadan kısa süre önce ve telefonun son kez kullanılmasından sadece bir gün önce Younis ile temasta olduğu görülebilecekti.
Yeni bir cihazla kullanmaya başladığı telefon numarası üzerinden arama verilerine ulaşılsaydı, Mayıs ayı başlarında hala Younis ile teması olduğu ve bu telefonunun en son, katilin evinin çok yakınında kullanıldığı da görülecekti.
Zaten daha sonra arama yapıldığında Mihrican'ın son kullandığı telefon da orada bulundu.
2018 yılının Temmuz ayında Younis'i izlemekle görevle polis memurları, kapıyı çalıp ona Mihrican'ı sormuşlardı. Younis onlara Mihrican'ı tanıdığını ama sadece arkadaşının arkadaşı olduğunu söyledi. Polisler ona genç kadını görürse polise bildirmesini tembihleyerek gittiler.
Bu arada yalnızca polis Younis'in kapısını çalmıyor, Younis de sürekli olarak polisi arayarak şikayetlerde bulunuyordu. Polisi en az 26 kez aradığı kayıtlarda görülüyor.
Hatta 2018 yılının sonlarında bir polis memuruna saldırmaktan gözaltına da alındı.
Cesetler tesadüfen bulundu
Bütün bunlar olurken Mihrican ve Henriett'in cesetleri, evdeki derin dondurucudaydı.
Üstelik bulunmaları da tesadüfen oldu.
Dindar bir Hristiyan kadınla ahbaplık kuran Younis ondan çeşitli yalanlarla sürekli para sızdırıyordu.
Fakat 2019 Nisan'ında onunla bir kaç gün mesajlaşmayınca kadın polise Younis'in kaybolduğu ihbarında bulundu.
Younis'in iyi olup olmadığını kontrol etmek için evine polisler gönderildi. Camdan içeri girmeyi başaran polisler kilitli derin dondurucuyu görünce içinde Younis'in olabileceğini düşünerek açtılar.
Mahkeme süreci
İki kadının cesetlerinin bulunması ardından başlayan mahkeme süreci Younis'in yıllarca sürdürdüğü taciz, tecavüz ve şiddeti gözler önüne serdi.
Duruşmalarda hiç de usta bir yalancı izlenimi vermeyen Younis, sorulara tutarsız yanıtlar verdi, uzun söylevler çekti ve olanlardan dolayı başkalarını suçladı. Yalan söylediği kanıtlandıkça yeni yalanlar ve iddialarla devam etti.
Younis kendisini jüriye "dürüst bir insan" olarak tanıttı ama saldırgan kadın düşmanı kişiliği apaçık ortadaydı.
Kadın hakim Cheema-Grub'a küstah olduğunu söyledi, mağdur ettiği kadınlardan birine ifade verdiği sırada sözlü saldırıda bulundu.
Böyle bir adam bu kadar uzun bir süre bu kadar çok kadını nasıl mağdur etmiş, iki kadını öldürmüş ve şu zamana kadar nasıl yakalanmamıştı?
Ev içi şiddet ve kadın kaçakçılığı mağdurlarını destekleyen Palm Cove Society adlı kuruluştan Yvonne Hall, bu tür suçların gelecekte tekrarlanmasını önlemek için, korumasız, bu tür saldırılara açık insanlarla çalışan kuruluşların, ilişkiyi hiç bir durumda kesmemesi gerektiğini söylüyor.
Refuge adlı ev işi şiddetle mücadele vakfından Lisa King de sistemin mağdurları sahipsiz bıraktığını, destekleyemediğini vurguluyor.
"Ev içi şiddete başvuran adamların bunu tekrarladığını, sürekli yeni kurbanlar bulduklarını, zamanla kullandıkları şiddet ve tacizin dozunun yükseldiğini biliyoruz. Henriett ve Mihrican olayında bu şiddet cinayete kadar varıyor" diyor.
"Zahid Younis, uyguladığı şiddetin sorumlusu ama kadınları desteklemek ve güvence almak konusunda yasal ve etik sorumluluk taşıyan kurumlar ve bireylere de bakmalıyız. Saldırıya açık kadınlar 'karmaşık ihtiyaçları olduğu' ya da 'erişilemedikleri' gerekçesiyle yalnız bırakılmamalı, korunmalıdır" diyen King şu soruları soruyor:
"Neden kadınları korumakla görevli kurumlar, tehlike işaretlerini görüp kadınlara destek vermedi? Bu kadar savunmasız olan kadınların izini kaybedip, kayıp diye nasıl bir kenara bıraktılar? Geçmişindeki şiddet ve taciz açıkken Zahid Younis neden doğru dürüst izlenmedi? Neden yüksek risk grubuna konulmadı? Devletin kurumları bu soruları sormalı ve kadınların korunması ve adaletin yerini bulması için gerekli dersleri çıkarmalıdır."
Londra Emniyet Teşkilatı Scotland Yard ise BBC'nin sorularına cevaben "Henriett'in, tecavüz şikayetinde bulunduğu kişinin mahkemesi öncesinde bulunabilmesi için "kapsamlı çaba" gösterildiğini kaydetti. Mihrican ile ilgili kayıp soruşturması konusunda ise "Bir çok ipucunun takip edildiği" ve yürütülen çalışmanın yeterli olup olmadığı konusunda şu anda bir iç soruşturmanın devam ettiği söylendi.
Younis'in "izlendiği" sırada bunca suçu nasıl işlediği konusundaki soruya da polis yetkilileri, yasal olarak yapılması gereken bütün risk değerlendirmelerinin usulünce yapıldığını söyleyerek yanıt verdiler. "Sabıkalı kişileri izleyen görevliler Younis'le ilgili bütün bilgileri gereğince değerlendirmiş ve yaptıkları her şeyi ve aldıkları kararları usulünce kayda geçirmişlerdir" dediler.
BBC'nin sorularını yanıtlayan Kraliyet Savcılığı ise Younis ile ilgili önceki davalarda izlenen yolların tamamen savcılığın çalışma kurallarını belirleyen yasalara uygun şekilde izlendiğini bildirdi.