Haberler
BBC

Münih'te tek umut Suriye'nin geleceği oldu

Güncelleme:
Abone Ol

Transatlantik ilişkilerde tırmanan gerilim nedeniyle karamsar havada geçen Münih Güvenlik Konferansı'nda umut vaadeden tek konu Suriye oldu.

Transatlantik ilişkilerde tırmanan gerilim nedeniyle karamsar havada geçen Münih Güvenlik Konferansı'nda umut vaadeden tek konu Suriye oldu. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın da konuşmacı olduğu Suriye oturumunda, "Suriye'yi Türkiye'ye kaptırmak istemiyoruz" diyen Suudi uzmana Fidan, artık Orta Doğu'da nüfuz mücadelesini geride bırakmak, işbirliği dönemini başlatmak istedikleri yanıtını verdi.

Münih Güvenlik Konferansı'nda bu yıl yüzleri gülümseten ve gelecek için umut veren tek konu Suriye'deki değişim oldu.

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance'in Avrupa ülkelerine yönelik eleştirileri ve uyarılarıyla gergin bir ortamda başlayan konferansın en ilginç oturumlarından biri, Cumartesi günü, "Şam için yeni bir devrin başlangıcı: Suriye'deki geçiş sürecinden beklentiler" başlığıyla yapıldı.

Suriye'deki geçiş yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi üyesi Hind Kabawat'ın konuşmacı olduğu oturumda ilginç diyaloglar yaşandı, yüzleri gülümseten mesajlar verildi.

Moderasyonunu BBC'nin kıdemli gazetecisi Lyse Doucet'nin yaptığı oturumda, Suriye'de geçiş sürecinin kapsayıcı olması gerektiğine vurgu yapılırken, uygulanan yaptırımların kaldırılması, daha fazla insani yardımların yapılması yönünde mesajlar öne çıktı.

Geçiş süreci daha kapsayıcı olacak mı?

Suriye'deki geçiş yönetiminin Dışişleri Bakanı Esad Hasan Şeybani oturumun başında, "50 yıl süren dünyanın en baskıcı ve cani otoriter rejiminden kurtulmuş, özgürlüğüne kavuşmuş Suriye adına Münih'te bulunduğunu" söyleyerek izleyicileri selamladı.

Geçiş sürecinin beklenen düzeyde kapsayıcı olmadığı yönündeki eleştirileri yanıtlayan Şeybani, "Çeşitliliğimiz ile ilgili bir kompleksimiz yok, hepimiz Suriye halkıyız" dedi, Suriye hükümetinin mezheplere ya da etnik kökenlere göre değil Suriye kimliği üzerine inşa edileceğine vurgu yaptı.

Doucet'nin "Ama şu anda yönetime bir dönem İdlib'i yöneten İslamcılar hakim. Yeni simalara da yer vermeye başlayacak mısınız?" sorusunu ise Şeybani, "Şam'a geleli daha üç ay oldu, kapsayıcılığı ilk kez getiriyoruz… Atacağımız adımlar, Suriyelilerin ortaya koyacakları Suriye kimliği üzerinden kendilerini temsil etme iradesi, sizleri ve tüm dünyayı şaşırtacak" sözleriyle yanıtladı.

Gazeteci Doucet ayrıca Suriye'de Yemen, Libya ve Irak'ta olduğu gibi yabancı ülkelerin de taraf olduğu ihtilaflara benzer gelişmelerden duyulan endişeye dikkat çekerek, Esad Hasan Şeybani'ye  "Böyle bir tehlike görüyor musunuz?" sorusunu yöneltti.

Şeybani, soruyu yanıtlarken ülkesinin Libya ve Irak'tan farklı olduğuna, Suriye'de Esad rejiminin uluslararası müdahale olmaksızın Suriyeliler tarafından devrildiğine işaret etti, "Suriyeliler bölgede yaşananlardan dersler çıkardı ve kendi hatalarımızdan da dersler çıkardık. Bu nedenle sürece tüm Suriye toplumunu katmaya, istikrarı ve bu başarıyı bozacak eylemleri önlemeye çalışıyoruz" diye konuştu.

Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi üyesi Hind Kabawat da kapsayıcılığın büyük önem taşıdığına vurgu yaparak, "Artık azınlık, çoğunluk yok. Artık hepimiz eşitiz" dedi. Kabawat, "Rejim 14 yıl boyunca bizi bölmeye çalıştı ama şu andaki tarihi an birlik olmamızı, yıllarca özlem duyduğumuz diyalog kültürünü başlatmamızı gerektiriyor" diye konuştu. Kabawat'ın bu sözleri izleyiciler tarafından alkışlandı.

Şeybani: "Pedersen'ı ilk kez gülümserken görüyorum"

Suriyeli konukların bu açıklamalarının ardından moderatör Doucet, izleyicilerden kimlerin Suriye'deki geçiş sürecinin başarılı olacağı konusunda iyimser, kimlerin ise endişeli olduğunu el kaldırarak yanıtlamalarını istedi. Yanıt verenler arasında endişe duyduğunu söyleyenler azınlıkta kaldı.

Bunun üzerine Doucet, yıllarca Suriye'de iç savaşın sona erdirilmesi için çalışan BM'nin Suriye Özel Temsilcisi Geir O. Pedersen'e dönerek "Gelişmeler doğru yönde ve gerektiği gibi hızlı ilerliyor mu?" sorusunu yöneltti.

Tam bu esnada Bakan Şeybani araya girerek söz aldı. Şeybani, "Suriye'deki gidişatın olumlu mu yoksa olumsuz mu olduğunu bilmek istiyorsanız, bakın ilk kez Sayın Pedersen'ı gülümserken görüyorum. Bu iyi bir sinyal" dedi. Şeybani'nin bu sözleri salonda gülüşmelere yol açtı.

Pedersen yeni yönetimi hem övdü hem uyardı

Son gelişmelere ilişkin değerlendirmelerini aktaran BM'nin Suriye Özel Temsilcisi Pedersen ise Şam'daki yönetimi önce "Bence şu ana kadar Şam'daki yeni dostlarımız doğru şeyleri söylüyor, mesajlar gerçekten çok iyi" sözleriyle övdü.

Suriye'deki tüm kesimlerin sürece destek verdiğini ve herkesin kendisine "Başka bir başarısızlığı kaldıramayız" dediğini aktaran Pedersen, 1 Mart'ta Suriye'de yeni bir hükümetin göreve başlayacağına işaret ederek, "Şam'da çok büyük öneme sahip kararlar alınacak, doğru kararlar alınmak zorunda. Burada hataya yer yok" diye uyardı.

Pedersen, "1 Mart'ta hükümetin gerçekten kapsayıcı olduğunu ve sürecin de kapsayıcı olmaya devam edeceğini görmemiz gerekiyor" dedi.

Suriye'de ayrıca güvenlik konusunda çözüme kavuşturulması gereken pek çok sorun bulunduğuna işaret eden BM temsilcisi, bunları IŞİD, Kürt meselesi ve İsrail işgali altındaki Suriye toprakları olarak sıraladı.

Geir O. Pedersen, ayrıca Suriye'de ekonomi düzelmeden başarılı bir geçiş süreci olamayacağını, yaptırımlar kaldırılmadan da ekonominin düzelmeyeceği söyledi.

Yardıma muhtaç 17 milyon insanın bulunduğu Suriye'de insani bir felaketin yaşanmakta olduğuna dikkat çeken Pedersen, "Suriyeliler, Suriye'de bir gelecekleri olduğunu görmeli ve bunu hemen görmeli" diyerek acilen ekonomik ve insani yardımların artırılması çağrısını yaptı.

Fidan: Silahlı milislere müsamaha göstermeyiz

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise kendisine yöneltilen soruları yanıtlarken, "Suriye'deki silahlı milislere müsamaha gösteremeyiz çünkü bu deneyin bölgeye sadece kaos ve istikrarsızlık getirdiğini gördük" dedi.

Fidan, Şam'daki yeni yönetimin, silahlı grupları ulusal bir ordu çatısı altında toplamak için doğru adımlar attıklarını, süreci de yakından takip ettiklerini söyledi.

Bakan Fidan ayrıca "Suriye'de güvenlik açısından bizim için geriye kalan tek sorun PKK/YPG'den kurtulmak ve Şam'daki dostlarımızın bu konuya eğilmesini bekliyoruz" diye konuştu.

Bu yapıların Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile savaşma bahanesinin arkasına sığındıklarını söyleyen Fidan, şu görüşleri paylaştı:

"IŞİD'e karşı bir savaş yok, Amerikan ordusuna hapishane hizmeti veriyorlar çünkü DEAŞ (IŞİD) mahkumlarını hapishaneye koyacak başka bir yer yok…

"Ama bu insanların ülkenin üçte birini işgal etmesine, petrol ve gaz sahalarının üzerine oturarak ülkeyi soymasına, merkezi hükümetin ve diğer milyonlarca Suriyelinin petrol ve gazdan faydalanmamasına izin verilemez. Bu sona ermeli.

"Bu sadece bizim için bir ulusal güvenlik tehdidi değil aynı zamanda bölgemiz için de büyük bir sorun."

Suriye Ulusal Diyalog Konferansı Hazırlık Komitesi üyesi Hind Kabawat da konuyla ilgili görüşlerini paylaşmak istediğini söyledi.

Kürtlerin de Suriye'nin bir parçası olduğunu ve bununla gurur duyduklarını belirten Kabawat, kendi ordularına, kendi bölgelerine sahip yapılara karşı olduklarını belirtti. Hind Kabawat, "Her grup, milislerini, ordularını muhafaza ederse işte o zaman Irak senaryosuna benzer bir son yaşarız. En son isteyeceğimiz şey bu olur" dedi.

Suudi uzmandan "Suriye'yi Türkiye'ye kaptırmak istemiyoruz" mesajı

Bu arada konuşmacı olacağı açıklanan Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan Al Suud oturuma katılmadı. Moderatör Lyse Doucet, salonda izleyeciler arasında yer alan Suudi yetkililere diledikleri takdirde görüşlerini paylaşmak için söz alabileceklerini söyledi.

Herhangi bir Suudi yetkili söz almazken, izleyeciler arasında yer alan Suudi Arabistan'ın düşünce kuruluşu Körfez Araştırmaları Merkezi Başkanı Abdulaziz Sager el kaldırdı.

Sager, Hakan Fidan'a büyük saygı duyduğunu, Türkiye'nin Suriyeli mülteciler için yaptıkları için minnettar olduklarını söylemekle birlikte, "Ama biz Irak'ı İran'a kaptırdığımız gibi Suriye'yi de Türkiye'ye kaptırmak istemiyoruz. Suriye'nin siyasi kararını Türkiye'ye teslim ettiğini görmek istemiyoruz" diye konuştu.

Fidan "sevgili kardeşim" diye hitap ettiği Sager'e, "Suriye muhalefetini en başından beri 14 yıldır desteklemiş olmamız, onların egemenliği üzerinde söz sahibi olacağımız anlamına gelmiyor.  Bu özellikle kaçındığımız bir şey, böyle bir izlenimin oluşmasına dahi istemiyoruz" dedi.

Tahakküm kültürünün uzun süredir bölgede bir sorun olduğuna işaret eden Fidan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Uzun süre bölgeye kimin hakim olacağı, korkusu ve endişesi vardı. Türkler, İranlılar ya da Araplar... Bence bunu geride bırakmalıyız; işbirliği, saygı, dayanışma ve birbirimizin egemenliğine saygı kültürünü yerleştirmeliyiz. Ben bunu başarabileceğimize inanıyorum."

BBC

Uluslararası İlişkiler Dış Politika Orta Doğu Güvenlik Ekonomi Suriye Dünya Münih Suriye Orta Doğu Güvenlik Dış Politika Uluslararası İlişkiler Dünya Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title