Haberler
BBC

Myanmar'daki 'Soykırım' Nasıl Araştırıldı?

Abone Ol

Birleşmiş Milletler'in Myanmar'da Arakanlı Müslümanlara yönelik katliamları soruşturmak için kurduğu misyon geçen ay raporunu yayınladı ve ülkede yaşananları soykırım olarak niteledi.

Birleşmiş Milletler Myanmar'da "uluslararası hukuk kapsamındaki en ciddi suçların" işlendiğini açıkladı. Tespit edilen suçlar arasında çocuklara saldırı, köyleri haritadan silme ve kadınların toplu tecavüze uğraması gibi vakalar var.

BM'nin Ağustos ayında yayınladığı raporda, Myanmar ordusunun Arakan'daki Müslümanlara karşı soykırım suçlamasıyla soruşturulması gerektiği de yer aldı.

Raporu hazırlayanlar Myanmar'a giriş için izin alamadıkları için tanıklıklar ve uydu görüntüleri üzerinden raporu hazırlamıştı. Buna karşılık Myanmar hükümeti ise rapordaki suçlamaları reddediyor.

BM raportörlerinin bu raporu nasıl hazırladıklarını ve suçları nasıl tespit ettiklerini inceledik.

Hazırlık

BM İnsan Hakları Konseyi 24 Mart 2017'de Myanmar'da "güvenlik görevlileri ve ordunun işlediği öne sürülen insan hakları ihlallerini soruşturmak için" bağımsız bir araştırma misyonu kurmaya karar verdi.

Misyonun kurulmasından beş ay sonra, Arakanlı militanların polis karakollarına düzenlediği ve çok sayıda kişinin yaşamını yitirdiği saldırıların ardından Myanmar ordusu Arakan'da büyük bir operasyon başlattı.

Bu operasyon, misyonun ana odak noktalarından biri oldu.

BM araştırmacıları bu süreçte ülkeye girerek araştırma yapmak için üç kere izin istedi, üçünde de reddedildi.

Mülakatlar

Soruşturmayı yöneten üç kişiden biri olan Avustralyalı insan hakları uzmanı Christopher Sidoti, "İlk kural zarar vermemekti" diyor ve ekliyor:

"Konuştuğumuz kişiler ağır travmalar yaşamıştı ve çalışanlarımız konuşmak istediğimiz kişilerin mülakat sırasında o travmaları bir kere daha yaşayacağını düşünüyorsa o mülakatı yapmıyorduk.

"Hiçbir kanıt, bu kadar ağır travmalar yaşayan kişilere o travmaları bir kere daha yaşatacak kadar önemli değildir."

Son 12 ayda Arakan'dan yaklaşık 725 bin kişi kaçtı. Bunların çoğu komşu Bangladeş'e gitti.

Araştırmacılar, Myanmar'a girmelerine izin verilmeyince tanıklıkları Bangladeş'teki kamplarda kalan insanlardan dinledi.

Bangladeş'in yanı sıra Malezya, Tayland, Endonezya ve İngiltere'de bulunan 875 kişi ile görüşen araştırmacılar, en değerli tanıklıkları daha önce konuşmamış insanlardan alabileceklerini düşünüyordu.

Sidoti, "Diğer örgütler tarafından daha önce söyleşi yapılan kişilerle tekrar konuşmak istemiyorduk" diyor ve ekliyor:

"Önce çok fazla bölgeden insana ulaştık, sonra belli bölgelerde olanları daha iyi anlamak için o bölgeden kaçmış diğer insanlara ulaşarak onları da dinledik."

Kanıtlar

Sidoti "Asla tek bir bilgiyi kanıt olarak kullanmayız. Birincil ve ikincil kaynaklardan teyit ettirmek için uğraşırız" diyor.

Bu kaynaklar arasında videolar, fotoğraflar, belgeler ve uydu görüntüleri var.

Vakalardan birinde araştırmacılar bir köyün belli bir şekilde yok edildiğine dair birden fazla tanıklık dinledi.

Bunun üzerine bölgenin uydu görüntülerine ulaşan ekip, anlatılanları görüntülerle doğruladı.

Bölgeden fotoğraflara ulaşmak ise daha zordu.

Christopher Sidoti "Arakan'dan kaçan insanlar yolda durduruluyor, üst aramasından geçiriliyor, paraları, altınları ve cep telefonlarına el koyuluyordu" diyor ve ekliyor:

"Bunu ellerindeki fotoğraf ve videoların ülke dışına çıkmasını engellemek için yaptıkları açıktı.

"Geriye çok bir şey bırakmamışlardı ama bulabildiğimiz materyalleri kullandık."

Suçlananlar

Raporda Genelkurmay Başkanı Ming Aung Hlaing ve yardımcısı da dahil olmak üzere üst düzey altı askeri yetkilinin yargılanması gerektiği belirtiliyor.

Peki araştırmacılar bu altı kişinin sorumlu olduğunu nasıl saptadı?

Bu ele geçirilen belgelerle değil, araştırma sonucu ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar Myanmar'da hükümetin nasıl işlediğini anlamak için bölgeden insanların anlattıklarını inceledi. Konuşan kişiler arasında daha önce de savaş suçları mahkemeleriyle işbirliği yapmış bir askeri danışman da vardı.

Sidoti, "Myanmar ordusunun nasıl işlediğine dair uluslararası çapta sıra dışı bilgiler edindik" diyor:

"Sonuç olarak ülkede ordunun çok sıkı bir şekilde kontrol edildiği, Genelkurmay Başkanı ve yardımcılarının bilgisi olmadan ordunun hiçbir şey yapamayacağı bulgusuna ulaştık."

Emirleri veren kişiler tespit edilmiş olsa da bunları uygulayan kişilerin de tespit edilmesi için çalışmalar devam ediyor:

"Elimizde suçlanan bazı kişilerin listesi var. Bu kişilerin ismi o kadar ön plana çıktı ki, onları daha fazla araştırılması gereken kişiler listesine ekledik. Araştırmalar sonuçlanana kadar bu listedeki isimler gizli kalacak."

Yasa

Soykırım gibi gözüken bir olayı tespit etmek ile yaşananların soykırımın yasal tanımına uyduğunu kanıtlamak iki ayrı iş.

Sidoti "İnsanlığa karşı suçları çok net bir şekilde gördük ve belgeledik. Soykırım ise yasal açından çok daha karmaşık bir mesele" diyor.

Raporda yer aldığı üzere soykırım "Bir kişinin bir ulusal, etnik, ırksal veya dini grubu kısmen veya tamamen yok etme niyetiyle yasaklanmış eylemlerde bulunması" olarak tanımlanıyor.

Burada kilit kelime "niyet".

Araştırmacılar, Myanmar ordusunun niyetinin açık olduğunu düşünüyor.

Onlara göre komutanlar tarafından verilen emirler ve böylesi bir operasyon için gereken planlama seviyesi bunu gösteriyor.

Fakat yine de bir soykırımı yasal olarak kanıtlamak büyük bir uğraş gerekiriyor.

Sidoti "Başlangıçta olmayı düşünmediğimiz bir noktada bulduk kendimizi. Üçümüz de soykırım kanıtlarının bu kadar net olabileceğini düşünmüyorduk. Bu bizim için sürpriz oldu" diyor.

Bir sonraki adım

Rapor altı askeri yetkilinin yargılanması gerektiğini söylüyor, aynı zamanda ülkenin lideri Nobel Barış Ödüllü Aung San Suu Kyi'yi bu saldırıları engellememesi nedeniyle kınıyor.

Raporda yetkililerin Uluslararası Ceza Mahkemesi veya yeni kurulacak bir mahkemede yargılanması tavsiye edilirken ülkeye silah satışının satılması talep ediliyor.

Fakat Çin, komşusu ve müttefiki Myanmar'a yönelik BM Güvenlik Konseyi kararlarını bloke ediyor.

Sidoti'ye göre sorumluların ülke içinde yargılanması olası değil. Geçen yıl suçlamaların ardından bir soruşturma yürüten Myanmar ordusu, herhangi bir yanlışları olmadığı sonucuna ulaşmıştı.

Myanmar'ın BM Daimi Temsilciliği, BM'nin hazırladığı raporun da "kendilerine karşı tek taraflı suçlamalarla dolu olduğunu" savunuyor.

Sidoti ise "Biz tavsiyelerde bulunduk, eyleme geçmek ise başkalarının işi" diyor ve ekliyor:

"BM Güvenlik Konseyi'nden sorumlu bir şekilde harekete geçmelerine dair beklentim var. Ama saf da değilim."

BBC

Birleşmiş Milletler Myanmar Arakan Dünya Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title