Ömer El Beşir Kimdir: Sudan'ı 30 Yıl Boyunca Yöneten Asker Kökenli Devlet Adamı
Sudan ordusu Devlet Başkanı Ömer el Beşir'in görevden alındığını ve tutuklandığını açıkladı.
1989 yılında bir askeri darbeyle iktidara gelen Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir, 30 yıl sonra sokak gösterilerinin ardından, yine bir askeri müdahaleyle görevinden alındı.
El Beşir, Sudan tarihinin en uzun süre görevde kalan devlet başkanıydı.
1940 yılında Hartum'un 180 kilometre kuzeyindeki Havaş Banga adında bir köyde doğan Beşir, 12 çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya geldi.
Beşir, 49 yaşındayken katıldığı darbeyle ülkesinde iktidarı ele geçirdi ve bugüne kadar da bırakmadı.
Seçimle iktidara gelen hükümete karşı 30 Haziran 1989 tarihinde düzenlenen askeri darbeyi Müslüman Kardeşler'in Sudan kolu, dönemin önemli İslami kanaat önderlerinden Hasan el Turabi liderliğindeki Ulusal İslami Cephe de destekledi.
Ordunun üst düzey isimleri bu İslami darbeye sıcak bakmadıkları için Turabi de alt rütbelerden destekçi buldu. Bulduğu isim de o dönem tuğgeneral rütbesinde olan Beşir oldu.
Beşir, askeri darbenin ardından 15 üyeli Ulusal Kurtuluş için Devrimci Komuta Konseyi'nin başkanı olarak yönetime el koydu. Darbenin ardından gerçekleştirdiği ilk icraatından birisi kendisini korgeneral rütbesine yükseltmek oldu. Daha sonra kendini mareşalliğe atadı. 30 yılda birçok badire atlattı
Beşir, 2020 yılındaki devlet başkanlığı seçimlerinin ardından bir daha aday olmayacağını açıklamış ancak 2015'te adaylığını koyup tekrar kazanmıştı. Bu kez 2020 seçimlerinde aday olmayacağını söylemişti.
Ancak daha sonra yine fikir değiştirip adaylık sinyali vermişti. Eğer görevden alınmasaydı, 2020 seçimlerinde aday olmaya hazırlanıyordu. Kazanması halinde, yedinci kez seçilmiş olacaktı.
Beşir, 30 yıl boyunca birçok badireyi atlatarak iktidarda kaldı. Afrika'yı yakından takip eden siyasi yorumcular, Beşir'in rakipleri arasındaki uyuşmazlıkları kendi lehine kullanarak, karşısına kaydadeğer bir rakip çıkmasını engellediğini söylüyor.
Aradan geçen 30 yıl içinde sadece iç çekişmelerden değil, 2003'teki Darfur iç savaşı, 2009 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından hakkında çıkartılan yakalama kararı ve 2011 yılında Güney Sudan'ın ayrılarak bağımsızlığını ilan etmesi gibi olaylardan da iktidarını kaybetmeden çıkmayı başardı.
Görevi boyunca ülkesine yaptığı en büyük katkı ise petrol arama çalışmalarının başlatılmasına izin vermesi oldu.
Rakiplerini teker teker bertaraf etti
Beşir'in iktidarda olduğu 30 yıllık iktidarını İslamcılar ile ordu arasında kurduğu ve zaman zaman da mevcut gelişmelere bağlı değiştirdiği güç dengesinin üzerine oturttu.
Beşir, iktidarda olduğu süre boyunca kendisine siyaseten rakip olarak gördüğü hemen herkesi bertaraf etmeyi başardı.
Bu isimlerden ilki de askeri darbenin arkasındaki siyasi gücü sağlayan ve dönemin en önemli siyasal İslam kanaat önderlerinden Turabi oldu.
1996 yılında yapılan seçimlerde, el Beşir oyların yüzde 75'ini alarak seçildi. Turabi de parlamento başkanı oldu.
Beşir'in iktidarının ilk dönemleri, Turabi ile girdiği iktidar mücadelesinin gölgesinde geçti. O dönem iki lider arasında ciddi bir denge unsuru olan Devlet Başkanı Yardımcısı General Zubeyir Muhammed Salih'in 1998 yılında şüpheli bir uçak kazasında hayatını kaybetmesi siyasi çekişmenin artmasına neden oldu.
Aralık 1999'da Turabi ile el Beşir arasındaki iktidar mücadelesi zirveye ulaştı. Turabi'nin başkanlığındaki parlamento, Beşir'in yetkilerini azaltan bir dizi yasal düzenleme yapmak istedi.
Ancak bu girişim, parlemtonun lağvedilmesi ve Turabi'nin çok sayıda destekçisinin de Beşir'in tarafına geçmesiyle sonuçlandı.
Beşir'in Turabi'nin destekçilerini kendi safına çekmesinde 1996 yılında Mısır eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'e yönelik suikast girişimine Sudan'ın destek verdiği yönündeki iddiaların ardından uluslararası baskının artması ve bunun sonucunda da Sudan'da Turabi'ye yakın bazı önemli isimlerin suikasta karıştığı söylenen kişilerle aralarına mesafe koymak istemelerinin etkisi olduğu belirtiliyor.
Turabi daha sonra tutuklandı ve 2016 yılında hayatını kaybedene kadar siyaseten eskisi kadar etkili olamadı.
2000'li yıllarda gücünü pekiştirdi
Turabi'nin gücünü kaybetmesinin ardından 2000'li Beşir'in gücünü pekiştirmesiyle geçti. 2000 yılında yapılan seçimleri kazanan Beşir, bu dönemde yalnızca İslamcı grupların değil, silahlı kuvvetler ve güvenlik bürokrasisinin de tam desteğini almayı başardı.
İktidarını pekiştirdiği dönemde de hem Kuzey ile Güney Sudan arasındaki iç savaş hem de Darfur katliamındaki tutumuyla uluslararası alanda eleştiri oklarının hedefine oturdu.
Kuzey ile Güney Sudan arasında 21 yıldır devam eden iç savaş 2005'te imzalanan barış anlaşmasıyla sona erdi.
Beşir, barış anlaşmasıyla Güney Sudan'ın bağımsızlığı için mücadele eden ve uluslararası alanda güçlü destek toplayan Sudan Halk Kurtuluş Hareketi (SPLM) lideri Albay John Garang'ı yönetime almayı kabul etti. Anlaşma kapsamında hazırlanan geçiş anayasası Beşir'e herhangi bir seçim olmadan 2010'a kadar iktidarda kalma hakkı tanıdı.
Beşir tarafından yardımcılığına getirilen Garang, Temmuz 2005'te bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.
Bunun ardından güç paylaşımı anlaşmasının şartlarının uygulanması sıkıntıya girdi ve Sudan yönetimi ile SPLM arasında tekrar yükselen tansiyon, Güney Sudan'ın 2011 yılında referanduma giderek bağımsızlığını ilan etmesiyle sonuçlandı. Beşir hakkındaki suçlamalar
Beşir'i iktidarı boyunca uluslararası alanda en çok zorlayan gelişme ise 2008 yılında Uluslararası Ceza Mahkemesi Savcısı Luis Moreno-Ocampo tarafından hazırlanan iddianame oldu.
Moreno-Ocampo, Beşir'e Darfur'daki iç savaşta soykırım, savaş suçu ve insanlığa karşı suç işleme suçlamalarını yöneltti.
Sudan'ın batısında bulunan Darfur eyaleti, uzun yıllardan bu yana dini, etnik ve ekonomik gerekçelerle farklı isyanlara sahne oldu.
Şubat 2003'te ise hükümet sert şekilde müdahale etti. Darfur'daki çatışmalardan 3 milyon kişinin etkilendiği belirtiliyor.
Beşir hakkında 2009 yılında arama kararı çıkartıldı. Beşir, hakkındaki arama kararı nedeniyle iktidarının son yıllarında hiçbir Batı ülkesini ziyaret edemedi.
Beşir ise hakkındaki iddiaları reddediyor ve Darfur'da siyah Afrikalılara yönelik katliam, tecavüz ve işkence gibi suçlar işlediği öne sürülen Arap Cancavit milislerini desteklemediğini söylüyor.
Türkiye ile ilişkileri
Ömer El Beşir döneminde Sudan'la en yakın ilişki kuran ülkelerden birisi de Türkiye oldu.
Beşir hakkında 2009 yılında arama kararı çıkartılmasının ardından uluslararası bir toplantı için Türkiye'ye davet edilmiş olması büyük tartışma çıkardı.
Beşir, hakkındaki suçlamalar ve arama kararına rağmen, son 10 yıl içinde Türkiye'yi birkaç kez ziyaret etti ve hatta iki ülke arasında bir dizi ticaret ve yatırım anlaşması imzalandı.
Aralık 2017'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'a yaptığı ziyaret, iki ülke arasındaki ilişkilerin derinleşmesinin bir işareti olarak tanımlandı.
Erdoğan ziyareti sırasında 22 anlaşma imzalandı ve 2022 yılına kadar kadar 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşma hedefi konuldu.
Sudan'da ayrıca Türkiye'nin yaptığı hastane ve diğer bazı altyapı tesisleri de bulunuyor.
Erdoğan, yine aynı ziyaret sırasında Kızıldeniz'de bulunan Sevakin Adası'nın Türkiye'ye verilmesini istedi. El Beşir'in de bu talebe olumlu yanıt verdiği açıklandı ancak adaların statüsüne ya da iki liderin anlaşmasına ilişkin resmi bir açıklama yapılmadı.
Sevakin Adası'yla ilgili gelişmeler o dönem başta Suudi Arabistan olmak üzere bazı bölge ülkelerinin tepkisini çekmişti.
Petrol gelirleri azalınca ekonomik sorunlar başladı
Özel hayatı konusunda çok fazla bir şey bilinmeyen, yalnızca çocuğu olmadığı ve iki kez evlendiği bilinen Beşir, iktidarı boyunca muhaliflere karşı sert bir tutum benimsedi. Nisan 1990'daki darbe girişiminin hemen ardından katılan 28 subayı hızlı bir şekilde idam ettirdi.
Zaman zaman ülkede başlayan protestolarda gözaltına alınanları "hayalet evler" olarak bilinen kayıtdışı hapishanelerde tuttu. Buralarda tutulan protestoculara işkence yapıldığı öne sürüldü.
Ancak Beşir'in bu sert tutumu bu yıl iktidarını korumasına yetmedi. Zira ordu tarafından görevden alınmasına giden süreçte geçen yılın sonlarında başlayan protesto eylemleri önemli rol oynadı.
Aralık ayında yakıt ve ekmek fiyatlarını artmasını protesto etmek amacıyla binlerce Sudanlı sokaklara döküldü.
Ülkenin yaşadığı ekonomik sıkıntıların temelinde petrol rezervlerinin önemli bir kısmının bulunduğu Güney Sudan'ın bağımsızlığının ardından gelirlerin ciddi şekilde azalması ve buna karşı önlem alınamaması yatıyor.
Güvenlik güçlerinin müdahalesi sonucu onlarca kişi yaşamını yitirirken, Beşir de Şubat 2019'da olağanüstü hal ilan etti, kabinede değişikliğe gitti ve eyalet valilerinin tamamını askerlerle değiştirdi.
Ancak bu önlemler yeterli olmadı. İktidarının başından bu yana desteğini aldığı Sudan ordusu tutum değiştirdi ve bugün Beşir'in görevden alınıp tutuklandığı açıklandı.
Ordu, iki yıllık bir geçiş döneminin ardından seçimlere gidileceğini ve yeni bir anayasanın hazırlanacağını açıkladı.