Ömer El Beşir: Sudan'da Askeri Oligarşi Nasıl İktidarda Kaldı, Hangi Ülkeler Kaybetti?
Sudan'da ordu yönetime el koydu ve Devlet Başkanı Ömer el Beşir görevden alındı.
Yaklaşık 30 yıldan bu yana, Sudan ilk kez Devlet Başkanı Ömer el Beşir tarafından yönetilmiyor.
Ülkede darbe sonrası Geçici Askeri Konsey oluşturuldu. Konseyin başında Savunma Bakanı Orgeneral Avad Muhammed Ahmed bin Avf var.
Avad Muhammed Ahmed bin Avf, Beşir ile aynı kumaşa sahip bir asker.
Darfur'daki çatışmalar ve katliamlar sırasında askeri istihbaratın başındaydı ve bu yüzden ABD'nin mali ambargo uyguladığı kişiler listesine alınmıştı.
Avad Muhammed Ahmed bin Avf, Devlet Başkanı Beşir'in 22 Şubat'ta olağanüstü hal ilan etmesinden sonra Başkan Yardımcılığı görevine terfi ettirildi ve el Beşir döneminin sona ereceği Nisan 2020'de bin Avf'ın da el Beşir'in yerini alacağı söyleniyordu.
Ömer el Beşir'in devrilmesini tetikleyen, Devlet Başkanı'nın görevi bırakmasını talep eden on binlerce kişinin başkent Hartum'daki Genelkurmay Başkanlığı binasının etrafında beş gün boyunca gece-gündüz barışçıl gösteriler düzemlemleriydi. Lider kadrosunun pazarlıkları Ancak gösterileri sonrası yaşananlar, binanın içindekilerin, güvenlik hiyarerşisinde Devlet Başkanı'nın hemen altında olan askeri oligarşiye mensup kişilerle sıkı pazarlıkları sonucu belirlendi.
Perşembe günü Orgeneral Avad Muhammed Ahmed bin Avf, Sudan Silahlı Kuvvetleri'nin üst düzey komutanları ve Ulusal İstihbarat-Güvenlik Servisi'nin (NISS) Başkanı General Salih Abdullah Goş pazarlığa başladı. Gündemlerinde, el Beşir'in görevden alınması sonrası siyasi konularda yapılacak iş bölümü vardı. Pazarlık sürerken, Genelkurmay Başkanlığı binası uzun süre sessizdi. Ömer El Beşir kimdir?
Avad Muhammed Ahmed bin Avf, nihayet ulusa seslendiğinde, Devlet Başkanı el Beşir'in görevden alındığını, anayasanın artık geçerli olmadığını, geçiş dönemi için bir askeri konsey kurulduğunu, olağanüstü hal ilan edildiğini ve iki yıllık bir geçiş sürecinin başladığını duyurdu.
Güvenlik yetkilileri arasındaki uzlaşmanın detayları kamuoyuna açıklanmadı ancak uzlaşmanın ana hatları net. Katar ve Türkiye kaybetti
Öncelikle ordu, NISS ve milis liderleri (Acil Destek Güçleri'nin komutanı Mohamed Hamdan "Hemeti" gibi) iktidarı aralarında paylaşmak istiyor.
Başkent sokaklarında bütün taraflar için öldürücü olabilecek bir savaş bir yana, ordu güçlerinin, hafta başında göstericileri güç kullanarak dağıtmak istediği NISS milislerine ateş açtığı çatışmaların bile tekrarını önlemek istiyorlar.
İkincisi, güvenlik yetkilileri Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'yle ittifak halinde. Katar ve Türkiye ise kaybetti.
Yeni lider kadrosu, iktidardaki Ulusal Kongre Partisi'ni (NCP) feshetti ve Müslüman Kardeşler'in çok sayıda uzun süreli üyesinin tutuklandığı haberleri geliyor.
Şu anda, Batılı ülkelere İslamcıların bir darbe planladığını ve bunun ordunun yönetime gelerek engellenmesi gerektiğini ve demokrasi isteyen eylemcilerin de aslında kılık değiştirmiş Müslüman Kardeşler olduklarını anlatmakla meşguller.
Pek ikna edici bir hikaye değil ancak gelecekteki gerilimleri göstermesi açısından önemli. Çünkü, Sudan'daki İslamcıların hala büyük bir desteği var.
Üçüncüsü, darbe liderleri, ülkenin sorunlarından kendisini sorumlu tutarken, devrik devlet başkanını koruyacaklar.
Resmi açıklamada "güvenli bir yerde" tutulduğu söylendi. Darfur'daki savaç suçları nedeniyle itham edildiği Uluslararası Ceza Mahkemesine teslim edilmeycek. Bu da kısmen, yeni lider kadrosunun Darfur ve diğer yerlerdeki katliamlar konusunda daha masum olmaması.
Bir diğer nedeni de, Ömer El Beşir'in en önemli özelliklerinden birinin, subay kadrosuna sadakati olması ve bu mirastan kendilerinin de faydalanabilme umudu. İçlerinden biri, yabancı bir güce ya da mahkemeye teslim edilirse, mevcut güvenlik koalisyonunu sağlam tutmak imkansız olur.
Ve dördüncüsü, hala sokaklarda olan göstericilerle nasıl başa çıkacaklarına henüz karar vermemiş olmaları.
Avad Muhammed Ahmed bin Avf ve işbirlikçileri, hamlelerinin muhalefeti tatmin edeceğini düşünecek kadar saf değil.
Daha çok, baskı mı, yoksa işbirliği yoluna mı, daha büyük ihtimalle de her ikisinden de biraz olan bir yola mı gideceklerine karar vermek için zaman kazanıyorlar.
Sudan, başkent sokaklarında kan dökülmesi uçurumundan geri adım attı ancak bu sadece bir adım. 11 Nisan darbesi demokrasiye doğru bir adım olursa, darbecilerin istemesi sayesinde değil, onlara rağmen olacak.