Ortadoğu Uzmanı Denise Natali: Mesele Bir ?yeşil Alan' Değil, Mesele ?laiklere Alan' Bırakılması
Gezi Parkı gösterilerini değerlendiren Washington'daki Ulusal Savunma Üniversitesi öğretim üyesi Denise Natali, Türkiye'deki laik yaşam tarzını benimseyen kesimlerin, son dönemde dışlanmaktan rahatsızlık duyduğunu belirterek, "Mesele bir "yeşil...
Gezi Parkı gösterilerini değerlendiren Washington'daki Ulusal Savunma Üniversitesi öğretim üyesi Denise Natali, Türkiye'deki laik yaşam tarzını benimseyen kesimlerin, son dönemde dışlanmaktan rahatsızlık duyduğunu belirterek, "Mesele bir "yeşil alan' değil, mesele "laiklere alan' bırakılması" dedi Gezi Parkı gösterilerini değerlendiren Washington'daki Ulusal Savunma Üniversitesi öğretim üyesi Denise Natali, Türkiye'deki laik yaşam tarzını benimseyen kesimlerin, son dönemde dışlanmaktan rahatsızlık duyduğunu belirterek, "Mesele bir "yeşil alan' değil, mesele "laiklere alan' bırakılması" dedi.
Amerikanın Sesi'nin haberine göre, Washington'daki Ulusal Savunma Üniversitesi öğretim üyesi, Ortadoğu uzmanı Denise Natali, Türkiye'deki laik yaşam tarzını benimseyen kesimlerin, son dönemde dışlanmaktan rahatsızlık duyduğunu ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bunu özellikle İstanbul'da görmek çok talihsizlik. Ama sürpriz de olmadı. Türk siyasetinin olduğu gibi Türk toplumunun da farklı kimlikleriyle, laiklik ve İslam'ı bir şekilde dengeye oturtan sistemin farklı unsurlarıyla temasımız var. Ama Başbakan Erdoğan'ın gerçekleri algılayış biçimi, laik kimliğin yükselmesine yol açtı. Türkiye'nin kimlik yapısının önemli parçası olan laik kesimin, artan bir şekilde dışlandığını görüyorsunuz. Ne demek istediğimi anlatayım: Kadınların çocuk yapmasını, kaç çocuk sahibi olacağını belirleyen, dini sivil toplumun ve eğitim kurumlarının içine sokan, rakıyı değil de ayranı milli içki yapan kararlar var. Ben içkiyi teşvik etmiyorum, ama Türkiye'de laik bir kimlik, eğitimli bir kesim var. Bu insanlar Başbakan'ın dediği gibi, ayyaş, çapulcu olmadıklarını söylüyor. Bu eğitimli grubun sabrı taştı. Çünkü Türkiye'nin değişen yapısı onları dışlıyor. Bu eylemler ne kadar devam eder, ne zaman kesilir, onlara yaşam alanı ve ödünler verilir mi, bilemem. Mesele bir "yeşil alan' değil, mesele "laiklere alan' bırakılması. İstikrarsızlıklar bölgesinde demokratikleşen bir Türkiye'de bu yapının zedelendiğini görmek üzücü. Bu zararı, bölge ülkeleriyle yaşanan istikrarsız ilişkilerde de görüyorsunuz."
-"TÜRK HÜKÜMETİNİ HÜSNÜ MÜBAREK REJİMİYLE AYNI KATEGORİYE KOYAMAYIZ"-
Kürtler'le ilgili araştırmalarıyla da tanınan Natali, Türkiye'deki protestoların Arap Baharı olaylarından farklı olduğunu anlatarak, "Arap Baharı gösterileri otoriter yönetimlere karşıydı. Bazıları ekonomik nedenlerle yapıldı. Bazı göstericiler ekmek istiyordu ve baskıcı hükümetlere karşı tepkiliydi. Türk hükümetini Hüsnü Mübarek rejimiyle aynı kategoriye koyamayız. Ama Türkiye'de artan bir otoriterlik var. Gazeteciler için ortam hala tehlikeli. Türkler'in 1946'dan bu yana görmediği bir sisteme doğru değişime katlanıp katlanmayacağını bilemem. Sonuçta Arap Baharı gibi değil, ama göreceli olarak bir şeylerden yoksunluk söz konusu. Bu, Türk halkının kendi sistemlerinde algıladığı değişimle ilgili. Sonra Başbakan Erdoğan ve diğer yetkililerin ne tutum alacağı önemli. Göstericileri hala "ayyaş' diye tanımlayıp geçiştirecekler mi, yoksa yeniden müzakere edip, geri adım atacak ve Türkiye için öneme sahip farklı bir kimliği dikkate alacaklar mı?" dedi. - Ankara