Oyunun Kurallarını Artık Türkiye Koyuyor
New York Times Gazetesi'nce Yayınlanan Bir Makalede Türkiye'nin Bölgesel Politikalarına Övgüler Yağdırıldı.
Türk hükümetinin izlediği bölgesel politikalara, New York Times gazetesince yayımlanan bir makalede övgü yağdırıldı. Patrick Seale imzalı makalede "Türkiye, Ortadoğu'daki güç oyunu kurallarını olumlu ve çatışmacı olmayan bir biçimde yeniden yazıyor" denildi.
New York Times tarafından Suriye ve Ortadoğu ile ilgili kitapların yazarı Patrick Seale imzası ile yayımlanan "Türkiye'nin Yükselişi ve Yükselişi" başlıklı makalede ABD'nin Irak savaşı ile Irak'ı yok ederek Körfez'teki güç dengesini değiştirdiğini ve İran'ın büyük bir bölgesel güçü olarak ortaya çıkmasına yol açtığının geniş Kabul gördüğü belirtilerek şöyle devam edildi:
"Ancak Irak savaşının, çok dikkat çeken başka bir önemli sonucu da oldu. Amerika'nın Irak'taki başarısızlığı ve İsrail'in aşırılıklarını bastıramaması, Türkiye'yi, Amerika yanlısı deli gömleğinden kurtularak Ortadoğu'dan Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Asya'ya kadar uzanan geniş bir bölgenin kalbinde güçlü bağımsız bir actor olarak ortaya çıkmaya cesaretlendirdi."
"Türkiye'nin nüfuzunu, güç yerine diplomasi ile yayıyor" denilen makalede Türkiye'nin aynı zamanda komşularıyla ekonomik bağları tesis ettiğini, uzun bir süreden beri devam eden bölgesel sorunlarda arabuluculuk yapmayı önerdiği kaydedildi.
-"PKK KONUSUNDA DAHA YUMUŞAK YAKLAŞIM"-
Buna karşın Patrick Seale, Türkiye'nin "Kürdistan'ın bağımsızlığı için mücadele eden isiyancı bir hareket olan PKK'nın gerillalarını yok etmek için güce başvurmaya tereddüt etmediği"ni de ifade ettiği makalede şu yorumu da yaptı:
"Ancak bu konuda da Türkiye'nin artık daha yumuşak bir yaklaşımı benimsedi. İsyancılara bir af önerildi ve Türkiye'nin etkili Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, geçen hafta Kuzey Irak'taki Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne bu düzeydeki ilk ziyareti gerçekleştirdi. Türkiye'nin Erbil'de bir konsolosluk açacağından bile söz ediliyor."
Türkiye'nin "dinamik ve çok yönlü dış politikası"nın AKP'nin iktidara geldiği 2002 yılında şekillenmeye başladığı da işaret edilirken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün doğru bir biçimde "muhafazakar ve ılımlı İslami" olarak değerlendirildiği, eşlerinin de başörtüsü kullandığını belirtildi. Ancak makalede Erdoğan ve Gül için "Ama bir İslam devletini yaratma iddiasında olmadıklarını vurgulamaya dikkat ediyorlar. Türkiye'nin nüfusu, belki büyük bir çoğunlukla Müslüman ama devlet laik, demokratik, kapitalist ve hem Batı'ya hem de Arap ve Müslüman dünyasına yakın. Esasen, Türkiye, kendisini ikisine bir köprü olarak görüyor" denildi.
-"EN DRAMATİK GELİŞME İSRAİL İLE İLİŞKİLERDE YAŞANDI"-
"Ermenistan açılımı"na da dikkat çekildiği makalede protokollerin Ermenistan'ın en az Karabağ civarındaki bölgelerden bazılarından çekilmediği sürece uygulanmasının pek beklenmediği ancak en az "tarihi bir başlangıcın" yapıldığı vurgulandı. Makalede şu görüşler de dile getirildi:
"Arapların açısından en dramatik gelişme kuşkusuz ki Türkiye'nin İsrail ile ilişkilerinde yaşandı. İlişki, birçok Türk'ün, Gazze Savaşı'nda zirve yapan, İsrail'in Filistinlilere yönelik acımasız baskılarından duyduğu öfkeden olumsuz etkilendi.
Gazze saldırısı öncesi bile Filistin davasının güçlü bir destekçisi olan Başbakan Erdoğan, İsrail'in zalim eylemlerini "devlet terörizmi' olarak adlandırmakta tereddüt göstermedi. İki ülke arasında tam bir çatlak yaşanması pek olası değil ama ilişkilerin, İsrail'in şahin Başbakanı Benjamin Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Avigdor Lieberman'ın iktidarda kaldığı sürece eskiden gibi sıcak olması beklenemez."
Patrick Seale, Türkiye'nin diplomasinin, enerji merkezi olarak önemli rolü ile güçlendirildiğine dikkat çekerken "Canlanan bir Türkiye, Ortadoğu'daki güç oyunu kurallarını olumlu ve çatışmacı olmayan bir biçimde yeniden yazıyor. Bu, çalkantılı ve kolayca patlayabilen Ortadoğu'da birkaç başarı noktalardan biri."(ANKA)
(CN/BÜN)