Prof. Dr. Uğur Şahin'den kanser aşısı ile ilgili umut veren sözler: İlk çalışmalardan olumlu sonuç çıktı
Koronavirüs aşısı geliştiren BioNTech'in kurucu ortağı Prof. Dr. Uğur Şahin, mRNA aşısı teknolojisinin kansere karşı da umut verdiğini açıkladı. Şahin, kanser aşısı çalışmalarının ilk sonuçlarının olumlu olduğunu belirterek, "Örneğin yumurtalık kanseri veya testis kanseri olan hastalarında bu tip bir tedavi güvenli görünüyor ve bazı hastalarda tümörlerinin küçüldüğü klinik faaliyet gördük. Bu heyecan verici" dedi.
Koronavirüse karşı uzun soluklu koruma sağlayan mRNA aşılarının farklı hastalıkların da tedavisinde kullanılması hedefleniyor. BioNTech şirketinin kurucuları Uğur Şahin ve Doktor Özlem Türeci, Pfizer şirketi ile korona aşısını tüm dünyaya sunduktan sonra şimdi de kansere karşı harekete geçti.
YENİ HEDEF KATI TÜMÖRLER
Şirketin kurucularından biri olan Uğur Şahin, elçi RNA teknolojisini, kan kanserlerine karşı geliştirilen CAR T-hücre tedavisi ile bir araya getirerek, bu defa solid yani katı tümörleri hedef alarak, çığır açmayı umuyor.
CAR-T tedavisi, her hastadan T-hücreleri adı verilen bağışıklık hücreleri alınmasını, kanseri hedef alacak şekilde genetik olarak değiştirilmesini ve ardından tümörle savaşmaları için tekrar hastanın vücuduna verilmesini içeriyor.
"ÜSTESİNDEN GELEBİLECEĞİNE İNANIYORUZ"
Kanser İmmünoterapi Derneği'nin toplantıları için Washington'a gelen Uğur Şahin, ''CAR-T hücre tedavileri, katı hücrelerde B hücreli tümörlerden çok daha zor. Dolayısıyla, CAR-T hücrelerinin katı tümörlerde çalıştığına dair henüz büyük bir kanıt yok. Ancak doğru hedef ve aşı kombinasyonunun bu sınırlamanın üstesinden gelebileceğine inanıyoruz'' diyor.
BİR BİR SÜRECİ ANLATTI
Uğur Şahin süreci, "Claudin-6, tümör hücreleri üzerinde bulunuyor. T hücrelerinde de reseptörler , Claudin-6'yı tanıyan CAR-T hücre reseptörleri. Bu Car-T hücreleri infüze edildiğinde, tümör hücrelerini tanır ve öldürürler. Ancak belirli bir zaman sonra çalışmaları durur. Bu aşının fikri bu CAR-T hücrelerini yeniden aktive etmektir. Aşıyı bünyeye veriyoruz ve aşı, dendritik hücreler adı verilen özel hücrelere Claudin-6'yı sunuyorlar ve ardından CAR-T hücreleri bunu fark ediyor ve ardından çoğalmaya ve yeniden etkinleşmeye başlıyor. Yani tedavimizin fikri, CAR-T hücre tedavisini aşılarla birleştirmek. CAR-T hücrelerinin daha fazla çoğalmaya devam etmemesi durumunda, bu hücrelerin sayısını arttırabilecek bir aşımız var'' sözleriyle anlatıyor.
"BU HEYECAN VERİCİ"
BioNTech, Kanser İmmünoterapi Derneği'nin toplantılarında klinik deneylerden çok erken bazı sonuçlarını sundu. Şahin, "Sunduğumuz veri setlerinden biri hücre terapisi ile ilgili olan. Örneğin yumurtalık kanseri veya testis kanseri olan hastaların tedavisi CAR-T hücreleri kullandığımız erken aşama çalışmamızda gördük ki, bu tip bir tedavi güvenli görünüyor ve bazı hastalarda tümörlerinin küçüldüğü klinik faaliyet gördük ve bu heyecan verici" şeklinde konuştu.
Bugüne kadarki CAR-T hücre terapilerinde ortaya çıkabilen sorun ise toksisite. Yan etkiler ölümcül olabiliyor; sitokin salınım sendromu adı verilen ciddi bir iltihaplanmaya ve beyin şişmesine neden olabiliyor. BiOnTech'in terapisinde hedef alınan Claudin-6 proteinin sağlıklı hücrelerde bulunmaması ise bu riski azaltıyor gibi görünüyor.
Bu deneylerin hala doz arttırma aşamasında olduğunu söyleyen Şahin, ''Birkaç hastaya yaklaşık yüz milyon T hücresi aşıladık, evet ve güvenli görünüyor. Sitokin fırtınası gibi bir sınırlama görülmüyor. Tedavi iyi tolere ediliyor. Ayrıca aşı da şu ana kadar iyi tolere edildi, ancak daha fazla veri üretmemiz gerekiyor ve hastaları izlememiz gerekiyor" uyarısında bulunuyor.
HANGİ EVREDE ETKİ EDECEK?
Uğur Şahin kanserin hangi evresinde bu aşının tedavide etkili olacağına ilişkin şunları söyledi:
"Şu ana kadar sadece ağır hastalığı olan ve başka bir tedavi seçeneği olmayan hastalarımız var. Bu hastalar üç ila dört kez kemoterapi görmüş bu gerçekten geç evre kanser hastaları. Ve bu geç evre hastalarda bir aktivite görebildiysek, elbette bu tip tedaviyi bir veya iki kür kemoterapi sonrası erken evrede olan hastalarda da kullanabiliriz. Bu da zaman alacak bir şey"
Uğur Şahin, tümörlerin sadece küçülmesine değil bu küçülmenin sürekli olmasına bağlı olarak tedavinin piyasaya sürülmesinin genelde üç-dört yılı bulabildiğini de belirtiyor.