Tunceli - Ovacık'ta Ayaz ve Nupelda kardeşleri öldüren patlama ve patlamanın nedeniyle ilgili neler...
15 Temmuz Pazartesi Tunceli'nin Ovacık ilçesi, Bilgeç Köyü Çakılyayla Mezrası'nda meydana gelen bir patlamada Ayaz ve Nupelda Güloğlu kardeşler hayatını kaybetti.
15 Temmuz Pazartesi günü Tunceli'nin Ovacık ilçesi, Bilgeç Köyü Çakılyayla Mezrası'nda meydana gelen bir patlamada Ayaz ve Nupelda Güloğlu kardeşler hayatını kaybetti.
Jandarma helikopteri ile olay yerinden alınarak Elazığ Fırat Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilen Nupelda da yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Tunceli Valiliği'nden yapılan açıklamada "Ovacık-Bilgeç Köyü Çakılyayla Mezrasında Bölücü Terör Örgütü mensuplarınca araziye önceden yerleştirildiği değerlendirilen patlayıcıya basan çocuklarımızdan 8 yaşındaki erkek çocuğumuz Ayaz Güloğlu olay yerinde vefat etmiş; 4 yaşındaki kız çocuğumuz Nupelda Güloğlu ise ağır yaralanmıştır" denildi.
Peki olayın yaşandığı köyle ilgili neler biliniyor? Patlama neden kaynaklanmış olabilir? Türkiye'de ne kadar mayın var ve bunlar ne zaman temizlenecek? Merak edilen bu sorulara yanıt aradık.
Olay yeri: 'Yasaklı bölge değil'
Bilgeç Köyü, 1994 yılında boşaltılmıştı.
Güloğlu ailesi beş yıldır hayvanlarını otlatmak üzere bahar ve yaz aylarında bu bölgeye geliyordu. Aile, soruşturma tamamlanana kadar basına konuşmak istemediğini söyledi.
Olayın ardından başsağlığı ve kınama yayımlayan Tunceli Barosu, Tunceli İnsan Hakları Derneği ve çeşitli STK temsilcilerinden oluşan bir heyet iki kardeşin cenaze törenine katıldıktan sonra patlamanın yaşandığı köyü ve olay yerini ziyaret etti.
İnsan Hakları Derneği Tunceli Şubesi Başkanı Gürbüz Solmaz, hayvancılıkla geçinen aileye köyün bir kilometre uzağında arıcılık yapan başka bir ailenin misafirliğe geldiğini, çadırda kalan ailenin bu yüzden çocukları oynamaları için dışarı çıkardığını söylüyor:
"Çocuklar çıkıyor, üç beş dakika sonra patlama sesi duyuyorlar. Çıktıklarında çocukların 10-15 metre uzakta kanlar içinde yerde yattıklarını görüyorlar."
BBC Türkçe'ye konuşan Tunceli Barosu Başkanı Kenan Çetin, olay yerinin Bilgeç Karakolu'na çok yakın olduğunu anlatıyor:
"Bölge yasaklı ya da özel güvenlik bölgesi sınırlarında değil. Konuştuğumuz köylüler, o yerden çok sık insan ve hayvan geçtiğini anlattılar. Tepelik bir yer olduğu için seyir alanı gibiymiş, patlamanın yaşandığı taşın üzerine oturup çevreyi seyrettiklerini anlattılar ve o olaydan önce o taşın etrafında herhangi bir şeyin olmadığını söylediler."
Köylülerle görüşen Baro ve İHD başkanları, gün içinde olay yeri inceleme ekibi ve savcılığın patlama yerinde inceleme yapıp patlamaya neden olan cisimden geriye kalan parçaları topladığını aktardı.
Patlama nedeni: 'Mayın olasılığı görünmüyor'
Patlamanın neden kaynaklandığı, yapılacak adli ve kriminal inceleme sonucunda patlayıcının cinsi netleşecek.
Fakat köyü ziyaret eden heyetin gözlemi, patlayıcının mayın ya da EYP olmadığı yönünde.
Patlama yerinde hayatını kaybeden Ayaz'ın otopsisine de katılan Baro Başkanı Çetin, "Sağ kol vücut bütünlüğünden ayrılmış, kız çocuğu da patlamanın şiddetinden uzağa fırlatılmış. Çocuğun vücut bütünlüğünde bir şey yok muhtemelen ölüm sebebi iç kanama" diyor.
Vücutta oluşan tahribattan yola çıkarak patlamanın cinsinin tahmin edilebileceğini söyleyen Kenan Çetin, bu olayda mayın ya da tuzaklı mayın olasılığının görünmediğini düşünüyor:
"Bizim gördüğümüz, toprağa gömülü bir mayın ya da patlayıcı değil, çünkü toprağa gömülü patlayıcıda genelde ayaklarda tahribat olur ama burada çocuğun kolu gitmiş.
"El bombası, havan topu gibi serbest (ortalığa saçılmış) patlayıcı olabilir, çocuklar buldukları bir cismi taşa vurmak suretiyle patlatmış olabilir."
İnsan Hakları Derneği Tunceli Şubesi Başkanı Solmaz da patlamanın toprağa gömülü bir patlayıcıdan kaynaklanmadığı görüşünde:
"Patlamanın olduğu yerde toprakta çökme, boşluk, çukur yok. Taşta parçalanma, dağılma yok. Küçük bir taş var orada, büyük bir ihtimalle, çocuklar serbest denilen mühimmatlardan bulmuş olmalılar. Buldukları bu cismi kırmak için ya taşa vurmuşlardır, ya da taşla kırmaya çalışmışlar, sonrasında da bu üzücü olay yaşanıyor."
Köy civarında herhangi bir operasyon veya çatışma yaşanmadığını aktaran Solmaz "Dersim'de iki gün önce 30'a yakın bölge bir yıllığına güvenlik bölgesi ilan edildi. Ama burası içinde değil. Bu köy, Ovacık merkezine uzak, ulaşımı çok güç bir yer. 94'te boşaltılmış, acaba o tarihlerden kalma mühimmatlar olabilir mi, bunun araştırılması lazım" diyor.
Tunceli Barosu'nun olayla ilgili açıklamasında Türkiye'de en fazla mayının bulunduğu ilin Tunceli olduğunu vurgulanıyor.
BBC Türkçe'nin Tunceli Valiliği'nden İHD ve Baro yetkililerinin iddialarıyla ilgili yanıt alma çabaları sonuç vermedi.
Ottawa sözleşmesi: Türkiye stoklarındaki mayınları imha etti, toprak altındakileri temizleme sözü verdi
Türkiye'nin Ottawa Sözleşmesi kapsamında 2004 yılında BM'ye sunduğu raporda, Tunceli'de bulunan mayın ve anti-personel mayın sayısının 10 bin 557 olduğu belirtiliyor.
BBC Türkçe'ye konuşan Mayınsız Türkiye Girişimi Koordinatörü Muteber Öğreten, Türkiye'nin BM Genel Sekreterliği Ottowa Sözleşmesi Bölümü'ne gönderdiği 2018 yılı raporuna göre, geçen yıl mayın ve el yapımı patlayıcılar nedeniyle 51 kişinin yaşamını yitirdiğini söylüyor:
"28 asker, 12 polis ve toplam 11 sivil mayın mağduru olarak kayıtlara geçmiş. Bu 51 kişinin içinde beşi çocuk, 31 mağdur hayatını kaybetmiş."
Türkiye toprağa gömülü bir milyon mayın olduğunu ifade eden Öğreten, ülke sınırları içinde ilk olarak 1950-55 yıllarında mayın döşemeye başladığını aktarıyor.
Mayınların, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ndeki birçok köy ve mezrada, sınırlar ve askeri tesislerin etrafında gömülü olduğunun altını çizen Öğreten, Türkiye'ye mayınları temizlemesi için 2022'ye kadar ek süre tanındığını belirtiyor:
"Türkiye, 2004 yılında Ottawa Sözleşmesi'ne taraf oldu. Mayınları çıkarma ve elindeki mayınları imha etme konusunda sözleşmenin gereklerini yerine getirmek için 2013 yılında ek süre istedi. Stoklardaki üç milyon mayın imha edildi, toprak altındaki mayınların çıkartılması için ise 2022'ye süresi bulunuyor."