İstanbul Milli Eğitim Müdürü İki Şeyi Başaramamış
Ata Özer'in İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Koltuğuna Oturmasının Üzerinden Tam İki Yıl Geçti. Geçtiğimiz Günlerde Bir Sohbet Toplantısında Beraberdik.
Ata Özer’in İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü koltuğuna oturmasının üzerinden tam iki yıl geçti. Geçtiğimiz günlerde bir sohbet toplantısında beraberdik.
Özer, rahat konuşur. Konuşurken, kendini kasmaz, bazen pişman olsa da, içinden ne gelirse söyler. Özer’le sohbetimiz sırasında "göreve geldiği andan itibaren iki konuda başarısızlığı olduğunu" itiraf etti.
Başaramadıklarından biri okullarda kılık kıyafet, diğeri de velileri okula çekme idi. Okullarda öğrencilerin kılık kıyafetlerinin dağınık bir şekilde uygulandığını, okul yönetimlerinin formalarını seçerken öğrencileri bu konuda denetlemediğini anlatan Özer, özellikle bele, boyuna bağlanan kıyafetlerden çok yakındı. Kızların etek boylarını çekiştirmesinden de söz etti. Her yıl Mayıs ayından itibaren öğrencilerin rahat kıyafetlerle okula gelmesi yönünde karar aldıklarını açıklayan Özer, "Aslında kurumlarımızda yüzde 55 oranında kılık kıyafet uyumunu sağladık. Ama, bu konuda yeterince başarılı olamadık. Bana kalsa kıyafeti serbest bırakırım. İsteyen istediği şekilde giyinsin okula gelsin" dedi.
VELİ VERİYORSA CEKETİNİ DE ALSINLAR
Özer, üzülerek velileri okula çekme konusunda yarı yarıya başarıya ulaştıklarını, ancak velilerin yarısının yine okula hiçbir şekilde gelmediğini söyledi. Müdür, "Bazı aileler çocuklarını okula Çocuk Esirgeme Kurumu gibi bırakıp, sonra hiç ilgilenmiyorlar" diyerek yakındı. Özer, bu konuya çözüm getirmek için ilçe milli eğitim müdürleri ve öğretmenlerle görüştüklerini, haftada bir gün de olsa velileri okula çekmek için çalışma yaptıklarını söyledi. Velilerin okula gelmemesinin önemli bir nedenin de, "para isteyen idareciler" olduğunu anlatırken, okullara yeni bir uygulama getirdiklerinin de altını çizdi. Bundan böyle okul müdürleri yaptıkları tüm harcamaları faturaları ile birlikte okulun görünen bir yerine asacaklar. Doğrusu iyi bir adım, ama bunu kaç okul müdürü uygulayacak, ya da nasıl uygulayacak ben endişeliyim.
Özer’in "Veli veriyorsa ceketini de alsınlar. Durumu iyi olmayana okul destek olsun" anlayışı bizim okullarımızda pek işlemez.
OKUL ÖNCESİ EĞİTİM ALANLAR AYRI OKULA
Sohbetimiz sırasında Özer, Milli Eğitim Bakanlığı’na da sunduğu bir projeden söz etti. İstanbul’da okul öncesi çağındaki öğrencilerin sadece yüzde 18’i kurumlara gidebiliyor. Yüzde 80’i hiçbir okul öncesi eğitim almadan ilköğretime başlıyor. Sınıfa girdiklerinde yuvaya gidenle gitmeyen arasında farklılıklar yaşanıyor. Annesinin kucağından ağlayarak okula atım atan çocuk, daha bilgili ve özgüvenle gelen yuva çocuğu ile karşılaşınca zorluk yaşıyor. İletişim kurmakta zorlanıyor. Bu durumu gören Özer de Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e okul öncesi eğitim alan çocuklarla, almayanların ayrı ayrı okullara gitmesi önerisinde bulunuyor. Aslında Bakanlığın uzun süredir üzerinde çalıştığı proje okul öncesini de zorunlu kılmak. Ancak, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgesi engeli yüzünden proje yıllardır rafta bekliyor. Özer’in sunduğu bu proje ile okul öncesi ya zorunlu hale gelecek, ya da iki bölüme ayrılacak.
OKULLARA DİLEK KUTUSU
Özer’in diğer projesi de okullara asılan dilek kutusu. Bu kutulara öğrenci, öğretmen, müstahdem kısacası kurumda bulunan herkes dilediği görüşünü isim yazmadan aktaracak. Kutuyu sadece okul müdürü açacak ve öğrenci ve öğretmenlerin sıkıntılarını yakından görecek. Aslında iyi bir proje. Ama, ben yine de bazı sıkıntıları beraberinde getireceği düşüncesindeyim. Öğretmenine ya da meslektaşına gıcık olan bir öğretmen, öğrenci dilediği kişi ile ilgili senaryolar kurarsa ne olacak? Ya da isim yazılmadığı için kutuya kendisi ile ilgili hep iyi şeyler yazan öğretmen ya da öğrenci nasıl önlenecek? Kutudan her çıkanı suçlama ya da övme mekanizmasına dönüştürmeden, dikkatle elenerek incelenirse başarılı proje olur. Okulda bir otokontrol mekanizması oluşur. Öğretmen öğrencisine gereksiz yere bağırır, ya da aşağılarken bir kez daha düşünür, öğrenci de öğretmenine karşı saygısızlık yaparken daha dikkatli olur.
EĞİTİM, REHBERLİK KARİYER FUARI
Aslında Milli Eğitim Müdürü ile buluşmamızın ana konusu İstanbul’da yapılacak Eğitim, Rehberlik, Kariyer Fuarı’ydı. 19-21 Şubat tarihleri arasında Feshane Kongre ve Uluslararası Fuar Merkezi’nde yapılacak. Geçen yıl fuara 1500 proje katılırken, bu yıl rekor bir sayıya ulaştı. 40 özel üniversite, 20 dershane ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı fuara bu yıl 6400 proje katılacak. Kurumları tanıtmak, üniversite ve sektör temsilcileri ile öğrencileri biraraya getirmek amacıyla düzenlenen etkinlikte yurtdışı eğitim danışmanlık firmaları ve kariyer kursları da yer alıyor.