Türkiye-Azerbaycan İlişkileri ve Ermenistan Konuşuldu
İstanbul Ticaret Üniversitesi, 'Türkiye-Azerbaycan ilişkileri ve Ermenistan' Sempozyumu'na ev sahipliği yaptı.
Üniversite bünyesinde kurulan Komşu ve Çevre Ülkeler Araştırma Merkezi'nin ilk uluslararası organizasyonunda; Azerbaycan milletvekilleri Musa Quliyev ve Fazıl Mustafa ile İstanbul Ticaret Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Mim Kemal Öke ve Prof. Dr. Nadir Devlet görüşlerini dile getirdi.
Sempozyumun açılış konuşmalarını yapan İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, Komşu ve Çevre Ülkeler Uygulama ve Araştırma Merkezi Genel Müdürü Prof. Dr. Sait Yazıcıoğlu, Uluslararası Kalkınma ve İşbirliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Musa Serdar Çelebi ve Türk Dilli Ülkelerde Dostluk ve İşbirliği Derneği Başkanı Eldeniz Salmanov, iki kardeş ülke arasındaki dostluğa vurgu yaparak, günümüz dış politikasında geçmişin köklü bağlarının belirleyici bir rol üstlendiğine dikkat çekti.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Erhan Erken de Türkiye ve Azerbaycan'ın eskisinden daha çok birbirlerine ihtiyacı olduğunu kaydetti. Uluslararası ilişkilerde temelde iki yaklaşımın varlığından söz eden Erken, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunlardan ilki, Immanuel Kant'a göre uluslararası ilişkilerde uluslararası hukukun hakim kılındığı bir anlayıştır. Hukuku ve adaleti merkeze koyan bir anlayıştır. Diğeri ise Thomas Hobbes'un gücü ve güçlü olmayı, güçlü olanın haklı olduğunu merkeze koyan bir anlayıştır. Şu anda dünyada gücü merkeze koyan anlayış egemen. Biz adaleti merkeze koyan bir anlayışın egemen olmasını istiyoruz. Üniversite olarak, insan olarak ve ülke olarak da böylesi bir dünya için çabalıyoruz. Bundan sonra da çalışacağız. Yaklaşım değişirse diğer birçok problem de kendiliğinden çözüm yoluna girecektir."
ERMENİSTAN'A UYARI
Sempozyum konuşmalarında ise Türkiye ile Azerbaycan'ın tarihsel bağları ve geleceğe ortak bakışı üzerinde durularak, enerji ve doğalgaz alanında daha fazla iş birliği yapılmasının gerekliliği vurgulandı. Ayrıca Ermenistan'ın iki ülkeye yönelik toprak ve soykırım iddiaları ile Karabağ'da devam eden işgalden kaynaklanan problemler ele alındı.
Sempozyumda Ermenistan'ın siyasi, sosyal ve ekonomik yapısının zayıf olmasına ve 3 milyon gibi az bir nüfusu olmasına rağmen nasıl bu şekilde davranabildiği de tartışılırken, dünya devletlerinin ve özellikle de Rusya, Fransa ve ABD'nin Ermeni diasporası ve Ermenistan devletinin politikalarını desteklediği ve cesaretlendirdiğine dikkat çekildi.
Prof. Dr. Mim Kemal Öke yaptığı konuşmada, anılarından yola çıkarak Türkiye ve Azerbaycan ilişkilerine yeni bir tanımlama getirdi. Öke, Türkiye için Azerbaycan'ın sadece kardeş ülke olmadığını, Azerbaycan'ın Türkiye için 'can Azerbaycan' olduğunu belirtti. Geçmişte Azerbaycan'a gittiğinde Azerilerle birbirlerine sarıldıklarında hüngür hüngür ağladıklarını anlatan Öke, Süleyman Demirel'in danışmanı olarak Azerbaycan'a gittiğinde müthiş bir dostlukla karşılandıklarını, dönemin Azerbaycan Devlet Başkanı Haydar Aliyev ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel arasında kardeşliğe dayalı bir diyalog olduğunu ifade etti. Öke konuşmasında, Türkiye'nin hem Azerbaycan ile olan ilişkilerinde hem de diğer ülkelerle olan ilişkilerinde insaniyeti, hakkı ve adaleti merkeze yerleştirdiğini belirterek, "Bizim, uluslararası ilişkilere bakışımız, tıpkı batının olduğu gibi güç ve iktidar mücadelesi çerçevesinde değildir. Bizim bakışımızın kökeninde Mevlana'nın, Yahya Şirvani'nin bakış açısı vardır. İnsan insanın kurdu değildir, insan insanın dostudur. Dost ise Allah'tır. Allah bizleri düşman olalım diye değil, dost olalım ve hayırda yarışalım diye yaratmıştır. Bizim kültürümüzde de bu anlayış vardır" ifadelerini kullandı.
Mim Kemal Öke, Turan Oflazoğlu'nun İstanbul'un fethini anlatan piyesinden aktardığı pasajla da Türkiye'nin sahip olduğu kurucu dinamiklere gönderme yaptı. Öke, "Akşemsettin Hz. Düşmanla boğazlaşmak için karşılaştığında bir şey vardır öncelikle hatırlanması gereken. Sana kendini de alt etmeyi öğretmemişse boşa gitmiş sayılır üstün gelmen. Ruhu derinleştirip genişletmelidir zafer. Yalnız kazananları değil, kaybedenleri de içeriden aydınlatarak yüceltmelidir zafer. Fatih Sultan Mehmet: Bu söz vardır, sahihtir. Ben Bizans'ı düşüreceğim ama hasmım da zaferi almalıdır zaferimden. İşte bu ifadelerde yer alan yaklaşım biçimi Türk'ün uluslararası ilişkilere bakış açısıdır. Uluslararası ilişkilerde bu anlayışı, bunu öğretecek ve bunun yolunu açacak noktaya gelirsek bütün dünyada küresel etiğe katkı sunmuş oluruz" dedi.
Prof. Dr. Nadir Devlet de Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye arasındaki ikili ve üçlü ilişkilerde Rusya'nın hiçbir zaman göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çekti.
İHA