7. Uluslararası Ekoteks Tekstil Sempozyumu
İHKİB Başkanı Tanrıverdi: "Bir yandan AR GE çalışmaları, inovasyona yönelik sürdürülen uzun soluklu programlar insan sağlığı konusundaki birçok soru işaretini ortadan kaldırırken, öte yandan özensizlik, bilgisizlik, daha kolay ve ucuz yoldan daha çok kazanma hırsı geleceğimizi tehdit eder hale geldi" "Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kanserojen içerikli tekstil ürünlerinin insan sağlığını ve gelecek nesilleri ciddi boyutlarda tehdit ediyor.
İstanbul Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, "Bir yandan AR- GE çalışmaları, inovasyona yönelik sürdürülen uzun soluklu programlar insan sağlığı konusundaki birçok soru işaretini ortadan kaldırırken, öte yandan özensizlik, bilgisizlik, daha kolay veyoldan daha çok kazanma hırsı geleceğimizi tehdit eder hale geldi" dedi.
İHKİB tarafından yapılan açıklamaya göre, Almanya, İspanya ve Türkiye'den dünya çapındaki uzmanlar, 7. Uluslararası Ekoteks Tekstil Sempozyumu'nda "Güvenli Üretim Güvenli Ürün" başlığı altında alınan ve alınması gereken önlemleri masaya yatırdı.
Açıklamada görüşlerine yer verilen İHKİB Başkanı Hikmet Tanrıverdi, tasarım, markalaşma, pazarlama gibi operasyonların küresel rekabet açısından belirleyici olduğu tekstil ve hazır giyim sektöründe güvenilirlik ve sağlık konularının her geçen gün daha çok öne çıktığını bildirdi.
Sektörün, hızla fiyat-maliyet rekabetinden kalite rekabetinin belirleyici olduğu bir yapıya doğru yol aldığını belirten Tanrıverdi, şunları kaydetti:
"Tekstil ve hazır giyim, gıda maddelerinden sonra insan bedeniyle en çok ilişkide olan ürün grubunu oluşturuyor. Gelişen teknoloji yeni alternatifler sunuyor. Doğal olanın yanında yapay veya sentetik ürünler öne çıkıyor. Artık insan sağlığına hizmet eden ürünlerden radyasyona karşı kalkan görevi üstlenen ceketlere, iç ve spor giyimde termal konforun sağlanmasına dek pek çok yenilik tüketicileri bekliyor. Buruşmayan, kirlenmeyen, su tutmayan gibi artık hemen hiç kimsenin yabancısı olmayan ürünler yaşamımızın birer parçası oldu.
Ancak her teknolojik gelişmenin insanın doğasıyla, kimyasıyla barışık olduğunu da söyleyemeyiz. Bir yandan AR- GE çalışmaları, inovasyona yönelik sürdürülen uzun soluklu programlar insan sağlığı konusundaki birçok soru işaretini ortadan kaldırırken, öte yandan özensizlik, bilgisizlik, daha kolay veyoldan daha çok kazanma hırsı geleceğimizi tehdit eder hale geldi."
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de kanserojen içerikli tekstil ürünlerinin insan sağlığını ve gelecek nesilleri ciddi boyutlarda tehdit ettiğine dikkat çeken Tanrıverdi, "Özellikle sürekli artan maliyet unsurlarının yanında devam eden kıran kırana rekabet bu alanda çok daha titiz ve dikkatli olmamızı zorunlu kılıyor. Özellikle kullanılan kimyasalların yarattığı olumsuz etkiler insanlara deri teması, solunum veya sindirim yoluyla zarar verebiliyor. İnsanların ekoloji konusunda gittikçe hassaslaştığı günümüzde, tekstil ürünlerinin birey ve çevre sağlığına zarar vermeden üretilip kullanılabilen yani ekolojik dengeyi bozmayan ürünler olması gerekiyor. İHKİB'in iştiraki olarak hayata geçirdiğimiz Ekoteks, önemli bir görev ve misyon üstlenmiş durumda. Bir yandan İhracatçıyı desteklerken, öte yandan ithalatı denetleyen Ekoteks, fonksiyonel tekstil ve benzer ürünlerin geliştirilmesinde de sektörümüzün yanında yer alıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Tüm ürünlerdeki güvensizlik 2013'te ise yüzde 17,5'e çıktı"
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Tüketicinin Korunması ve Piyasa Gözetimi Daire Başkanı Meral Karaaslan ise sunumunda Türkiye genelinde yaptıkları denetimlerde tekstil, hazır giyim, ayakkabı, çanta ve diğer deri ürünleri, kırtasiye ürünleri, çocukların kullanımına ve bakımına yönelik ürünler, oyuncaklar, yiyecek taklidi ürünler, emzik, biberon, deterjanlar, kağıt ürünler ( çocuk bezleri ve hijyenik pedler), kuvvetli asit ve bazlar (yağ-çöz, por-çöz vb.), havuz kimyasalları, diş fırçaları, mobilyalar, bisikletler, kasklar, stor perdeler, lazer işaretleyiciler, çakmaklar ve mumların incelendiğini bildirdi.
Yapılan denetimin sonucunda güvensizliği tespit edilen ürünün piyasaya arzının yasaklanması, dağıtılan ürünlerin piyasadan toplanması, ürünlerin güvenli hale getirilmesinin imkansız olduğu durumlarda ise taşıdıkları risklere göre kısmen ya da tamamen bertaraf edildiğini belirten Karaaslan, sonuçlar hakkında ise şunları ifade etti:
"Bakanlığımız kurulduğu 2011 yılı Haziran ayından bu yana sorumlu olduğu ürün gruplarında ciddi denetim faaliyetleri gerçekleştirdi. Tekstil, ayakkabı, çocuk bakım ürünü, kırtasiye gibi alanlara yönelik ilk uygulama 2011 yılında yapıldı. Denetlenen 44 bin 423 adet üründen 13 bin 872'si güvensiz bulundu. 2012 yılında ise 27 bin 220 adet ürün denetlenirken 3 bin 17'si güven testini geçemedi. 2013 'te yapılan denetimlerde ise, toplam 73 bin 672 adet ürün denetlendi. Bin 888 adet ürün güvensiz bulundu. 7 bin 752 ürüne ise düzeltici faaliyet uygulandı. Bakanlık olarak üç yıllık piyasa gözetimi uygulamamız sonunda ürünleri güvensiz bulunan üreticilere 1 milyon 332 bin 945 lira idari para cezası kesildi. Ayrıca güvensiz ürünlerin ilanı, toplatılması ve imhası cezası uygulandı. 2011 yılında kırtasiye oranlarında yüzde 53 olan güvensizlik oranı, 2012 yılında yüzde 24'e, 2013'te ise yüzde 17,5'e düştü. Tüm ürünlerdeki güvensizlik ise 2011 yılında yüzde 38,64 iken 2012 yılında yüzde 8,73' oldu. 2013'te ise yüzde 17,5'e çıktı."
Karaaslan, Sağlık Bakanlığı'nın sorumluluğunda bulunan "oyuncak, deterjan, emzik, biberon, havuz kimyasalları, kuvvetli asit bazlar, diş fırçaları ve hijyenik kağıt ürünlerinin" piyasa gözetimi yetkisinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığı'na geçtiğini hatırlattı.
2014 yılı denetimleri
2014 yılında deterjanlar ve oyuncaklara yönelik geniş kapsamlı denetimlerin sonucunda açıkta deterjan satan 664 işyerine idari yaptırım uygulandığını ifade eden Karaaslan, oyuncak denetimi hakkında şunları kaydetti:
"18 büyük ilimizde oyuncaklara yönelik piyasa gözetimi ve denetimi yapıldı. Fiziksel ve mekanik riskler açısından, ambalaj ve yaş uyarıları-işaretleri, keskin kenar, sivri uç, küçük parça, küçük toplar, çocuğun herhangi bir uzvunun sıkışabileceği aralıklar, bisiklet ve scooter gibi ürünlerde frenler, ses çıkaran oyuncaklarsa ses seviyesinin kontrolü gerçekleştirildi. Kimyasal riskler açısından azo boyar madde, fitalat ve ağır metal yönünden ürünler kontrol edilirken, dolgulu oyuncaklarda ve bebeklerde ise yanmazlık testleri yapıldı.
Toplamda 18 İlde 10 bin 365 ürün denetlendi. 7 bin 616 ürün gerek belge gerekse test kitleri ile yapılan ön incelemede güvenli bulunurken, 2 bin 749 ürün ise güvensizlik şüphesi ile laboratuvara gönderildi. Laboratuvar analizleri sonucunda 855 ürün güvenli bulunurken, bin 039 üründe çeşitli düzeltilebilir aykırılıklar tespit edildi ve düzeltme süresi verildi. Düzeltme süresi verilen ürünlerde yaş etiketlemelerinin yanlış yapıldığı ve standartlara uygun uyarıların yapılmadığını tespit ettik. Teste gönderilen 855 ürün ise güvensiz bulundu. Ürünlerin toplatılması için idari işlemlere başlandı. Güvensiz bulunan ürünlerin taşıdıkları fiziksel ve mekanik risklerin yanında fitalat ve yanmazlık testlerinden de geçemediğini gördük."
Karaaslan, ayrıca emzik, biberon, çocuk bezleri ve diğer hijyenik ürünlerle ilgili mekanik, kimyasal ve mikrobiyolojik kontrollerin gerçekleşeceğini belirtti.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Onkoloji Enstitüsü'nden Dr. Yavuz Dizdar ise azo boyarların insan cildinde bulunan bakterilerle etkileşime girmesiyle tehlikeli hale geldiğini belirtti.
Özellikle tekstil boyamada çalışanların risk altında olduğunu kaydetti. Bu sektörde çalışanlarda mesane kanserinde artış gözlemlediklerini ifade eden Dizdar, şunları ifade etti:
"Avrupa ülkeleri boya üretmesine rağmen boyama işlemini kendi ülkelerinde yapmıyorlar. Boyama işlemini Çin'de, Hindistan'da Pakistan'da yapıp, çevresel atıkları o ülkelerde bırakıyorlar. Kendi çevrelerini kirletmiyorlar. Öte yandan bir hazır giyim ürünü alırken insan sağlığına özen gösteren, bu alanda denetim yapan firmaların tercih edilmesinde büyük yarar var. Türkiye'de de denetimsiz üretim yapan firmalar ciddi sağlık sorunlarının kaynağını oluşturuyor. Özellikle çocukların tenleri çok daha hassas ve cilt geçirgenlikleri çok daha yüksek. Bu nedenle çocuk kıyafetinde çok daha hassas olmalıyız." - İstanbul