AB 2013 Genel Raporu: Türkiye, AB İçin Anahtar Ülke
AB Komisyonu'nun '2013 Genel Raporu'nda, "Türkiye, AB için anahtar ülke olmaya devam etmektedir." denildi.
AB Komisyonu'nun "2013 Genel Raporu"nda Türkiye için "Dinamik ekonomisi, stratejik konumu ve önemli bölgesel rolü dikkate alınarak, Türkiye AB için anahtar ülke olmaya devam etmektedir" denildi.
Genel Rapor'da Avrupa'nın geçen yıl finansal ve ekonomik krizin üstesinden gelmeye başladığı, reformlar sonuç alınmasını tetiklerken yılın ikinci çeyreğinde resesyondan çıkıldığı belirtildi. AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso ise önsözünde, "Doğu ve güney komşularımızdan Güney Amerika ve Orta Doğu'ya, güçlü, birleşmiş ve açık bir Avrupa, kaçınılmaz bir küresel ortak olarak kalacaktır" dedi.
"TÜRKİYE AB İÇİN ANAHTAR"
AB Komisyonu İletişim Genel Direktörlüğü tarafından hazırlanıp Komisyon'a sunulan " Avrupa Birliği'nin Faaliyetleri Hakkında 2013 Yılı Raporu" yayınlandı. Raporun "Genişleme" bölümünde Türkiye için şöyle denildi.
"Dinamik ekonomisi, stratejik konumu ve önemli bölgesel rolü dikkate alınarak, Türkiye AB için anahtar ülke olmaya devam etmektedir. Komisyon katılım müzakerelerinin yeniden ivme kazanmasının, AB'nin Türkiye'deki reformlar için ölçü olmaya devam etmesini sağlayarak, hem AB hem de Türkiye'nin çıkarına olduğunu vurgulamaktadır. Konsey 2013'te bölgesel politikalarla ilgili 22'nci Fasıl olarak adlandırılan faslın açılmasında mutabık kalmıştır. 16 Aralık'ta Komisyon ve Türkiye, AB-Türkiye geri kabul anlaşmasını imzalamış ve AB-Türkiye vize liberalizasyonu diyalogunu başlatmıştır. Katılım müzakereleri sürecini desteklemek ve tamamlamak amacıyla, diğerlerinin yanı sıra 'pozitif gündem', birçok alanda AB müktesebatına uyumu teşvik etmektir."
DIŞ POLİTİKA
Dış politika alanında Avrupa Parlamentosu'nun çok sayıda konuyu tartıştığı, bunlar arasında özellikle silahlı çatışmaya, diplomatik çabalara ve insani duruma odaklanılan Suriye'nin yer aldığı belirtilen rapor şöyle devam etti:
"Diğer nükseden konu Mali idi; Fransız müdahalesi fakat aynı zamanda ülkenin istikrar ve yeniden inşası. Mısır ve Türkiye'deki iç değişimler ile birlikte Vilnius'taki Doğu Ortaklık Zirvesi hazırlıkları da gündemin üst sıralarında yer aldı. Bangladeş konusu endüstriyel felaketler bağlamında tartışıldı. Avrupa Parlamentosu Irak ile işbirliği ve ortaklık anlaşması mutabakatına onay verdi. Parlamento Arktik ve Avrupa Boynuzu için AB stratejileri yanında AB-Afganistan Ortaklık ve Kalkınma İçin İşbirliği Anlaşması üzerinde devam eden müzakereleri de ele aldı."
AVRUPA FİNANSAL VE EKONOMİK KRİZİN ÜSTESİNDEN GELMEYE BAŞLADI
Ekonomiyle ilgili bölümde Avrupa'nın 2013 yılında finansal ve ekonomik krizin üstesinden gelmeye başladığı, reformlar sonuçların üretilmeye başlamasını tetiklerken yılın ikinci çeyreğinde resesyondan çıkıldığı belirtildi. Raporda, "Oluşmaya başlayan toparlanma kırılgan ve toparlanmayı güçlendirmek için yapılması gereken büyük işler var -Özellikle, bilhassa genç işsizliği olmak üzere yüksek düzeylerdeki işsizliği indirmek ve hanehalkları ile şirketlere borç vermeyi restore etmek- fakat siyasi liderler ve Avrupa Merkez Bankası dâhil, AB kurumlarının Birlik ve Avro için gösterdikleri güçlü destek meyve vermeye başladı" denildi.
BARROSO: AVRUPA "TEK' OLMADAN ETKİLİ OLAMAZ
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso rapora yazdığı önsözde Üye Devletlerin ekonomilerinde reform yapmak için egemenliklerini daha ileri şekilde ortaya koyduklarını, böylesi önemli ve uzak erimli yeni bir ekonomik ve bütçesel koordinasyonun meşruiyet ve hesap verilebilirliğe ihtiyaç duyduğunu anlattı. Barroso, "Sonuçta siyasi birliğimizi derinleştirmemiz gerekir, çünkü ekonomik ve para birliğimizin sağlamlığı eninde sonunda onun siyasi ve kurumsal yapısına bağlı olacak. Bu özellikle Avro bölgesi için gerçek. Fakat daha entegre bir Avro bölgesi; tek bir pazardan, halklar, mal, hizmet ve sermayenin dört özgürlüğüne, hepimizin birlikte başardıkları pahasına elde edilmemeli" dedi. Barroso şöyle devam etti:
"AB genel anlamda daha güçlü, tek pazarının entegre halini, para birimini, üyeliklerini ve kurumlarını korumada daha güçlü. AB, entegrasyonunun en uç noktasında olmaması ve tek sesle konuşmaması halinde, asla dünyada etkili bir durumda ve çıkarları ile değerlerini tanıtma yönünde ilerlemede daha iyi bir konumda bulunamaz. Doğu ve güney komşularımızdan Güney Amerika ve Orta Doğu'ya, güçlü, birleşmiş ve açık bir Avrupa kaçınılmaz bir küresel ortak olarak kalacaktır."
TERÖRİZMLE MÜCADELE
Raporun terörle mücadele bölümünde terörizm tehdidinin önemini koruduğu ve düzenli şekilde evrim geçirdiği belirtildi. Son saldırıların terörizmin küresel meydan okuma ve tehdidinin devam ettiğinin altını çizdiği kaydedilen bölümde, Boston, Cezayir ve Kenya'daki terörist saldırılar ve Mali ile Sahil bölgesindeki gelişmeler örnek gösterildi. 2013'ün terörizmin artan desantralizasyonuna tanık olduğu, terörizmin dağınık ve nüfuz eden doğasının; saldırıları engellemek için küresel koordinasyonu güçlendirmek, suç şebekeleriyle ve desantralize, sofistike tetörist şebeke ve asi kişiler için finansman yollarını durdurmak amacıyla çok taraflı karşılık gerektirdiği belirtildi.
Kapsamlı yaklaşımın bir parçası olarak Avrupa Dış Eylem Hizmeti (EEAS- European External Action Service)'nin birçok anahtar ortak ve uluslararası kuruluşla terörizmle mücadele üzerine siyasi diyaloglar geliştirdiği, böylece terörizmle mücadele için uluslararası çabanın güçlenmesi ve uluslararası konsensusun derinleşmesine katkıda bulunulduğu bildirildi ve "BM, Kanada, Pakistan, Rusya, Suudi Arabistan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri ve ABD ile belirli diyaloglar kuruldu" denildi.
AB-ORTA ASYA İLİŞKİLERİ
Raporda AB'nin orta Asya stratejisi temelinde Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan ile ilişkilerini güçlendirmeye geçen yıl da devam ettiği, işbirliğinin enerji, insan haklarının desteklenmesi ve uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele yanında, özellikle eğitim, hukukun üstünlüğü ve çevre/su gibi bölgesel inisiyatif alanlarında gelişmesini sürdürdüğü belirtildi.
