Haberler

Asya'da IMF'ye Alternatif Aranıyor

Abone Ol

Tayland'ın Para Birimi Bahtı Dalgalanmaya Bırakmasıyla Başlayan ve Kısa Zaman İçinde Brezilya'dan Rusya'ya Kadar Birçok Ülkeyi Vuran Asya Mali Krizi'nin Dün 10'uncu Yıldönümüydü.

Tayland'ın para birimi bahtı dalgalanmaya bırakmasıyla başlayan ve kısa zaman içinde Brezilya'dan Rusya'ya kadar birçok ülkeyi vuran Asya Mali Krizi'nin dün 10'uncu yıldönümüydü.

1997 yılında sıcak paranın ihanetine uğrayan Asya ekonomileri, milyonlarca kişiyi fakirlik sınırına getiren, hükümet değişikliklerine neden olan Asya Mali Krizi'nden 2 önemli ders çıkardı: mali krizlere karşı kendini güvenceye alacak büyüklükte döviz rezervine sahip olmak ve borçlanma konusunda IMF'ye bölgesel bir alternatif yaratmak. Düşük kur ve ucuz işçilik maliyeti sayesinde uluslararası ticarette mevzi kazanan Asya ülkeleri ihracatlarını önemli ölçüde artırarak döviz rezervlerini artırdı.

Çin şu anda elinde tuttuğu 1.2 trilyon dolarlık döviz rezervi ile ABD ekonomisinin en büyük korkularından biri. Öte yandan IMF'nin alternatifi bir para fonu kurulması için mayıs ayı başında bir araya gelen Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ortak bir döviz havuzu kurulması için ilk adımı attı.

Faaliyete geçmesi halinde Asya ülkeleri ödeme sıkıntısı yaşadıkları takdirde IMF'den değil bu havuzdan borç para alabilecek. Tayland Maliye Bakanı Chalongphob Sussangkarn dün bir toplantıda yaptığı açıklamada Asya'nın mali kaderinin kontrolünü daha fazla kendi eline almaya başlamasının gerektiğini ve kur istikrarının sağlanması için IMF'ye alternatif yeni bir para fonu kurulması gerektiğini söyledi. Asya tarihinde yaşadığı en büyük finansal krizden kurtuldu ancak şimdi de küresel likidite bolluğu sayesinde rekor seviyelere ulaşan Asya borsalarında sert düzeltme yaşanacağı endişesi var. En büyük risk ise yıl başından beri 4 düzeltme yaşayan Çin borsalarında. Aşırı değerlenen Çin borsasında meydana gelebilecek ani bir düşüşün ikinci bir Asya Krizi'ni tetikleyebileceği düşünülüyor.

 'İYİ DURUMDAYIZ AMA HALA RİSKLER VAR'

Krizin 10'uncu yılını değerlendiren Asyalı yetkililer 1997 yılına göre bu tür mali krizlerle baş edebilmek konusunda daha iyi bir pozisyonda olduklarını söylerken, yine de risklere karşı kayıtsız kalınmaması yönünde uyarılar yaptı. Geçmiş ve şimdiki Asyalı ekonomi bakanlarının dün Manila'da Asya Krizi'nin 10'uncu yılı dolayısıyla bir araya geldikleri toplantıda "risklere karşı uyanık olun" çağrısı yapıldı. Asya ekonomilerinin risklere ve oynaklıklara karşı savunmada durmaları gerektiğinin vurgulandığı toplantıda, Asya'nın 10 yıl önce yaşadığı krizi reforma gitmek için bir fırsat olarak kullandığı da hatırlatıldı.

Asya Kalkınma Bankası'nın (ADB) düzenlediği toplantıda konuşan ADB Başkanı Haruhiko Kuroda da Asya kıtasında halen birçok krizin varlığını sürdürdüğüne dikkat çekti. 2 Temmuz 1997 yılında Tayland bahtı devalüe etmiş, bu gelişme ise Asya borsalarında hisse fiyatlarının ve para birimlerinin kan kaybetmesine neden olmuştu. Kriz, Tayland'dan Güney Kore, Endonezya, Malezya ve Filipinler'e hızla sıçramış, yabancı yatırımcıların Asya'da satışa gitmesi ile şirket hisseleri çökmüş, devalüasyonların ardından hükümetler düşmüş ve milyonlarca insan fakirlik sınırına sürüklenmişti. Rusya Rublesi, Brezilya Reali ve Türk Lirası bile o dönemde ciddi kayıplar yaşamıştı. Asya Mali Krizi'nin üzerinden geçen 10 yılda en fazla prestij kaybına uğrayan ise Tayland gibi ülkelerde başarısız mali programlar uygulayan Uluslararası Para Fonu (IMF) oldu. Asya krizinin IMF'nin dünya çapındaki etkisini kaybetmeye başladığı dönüm noktası olduğu görüşü oldukça yaygın. O zamandan bu yana küresel likidite bolluğunun da etkisiyle Asya'nın gelişmekte olan ekonomileri ise artık sıcak paranın yeni rotası haline gelmiş durumda. 

 10 YIL ÖNCESİ İLE HEM BENZERLİK HEM FARK VAR

Nobel ödüllü ekonomist Joseph Stiglitz'e göre Asya ekonomilerinin 1997'deki durumları ile 2007 yılındaki mevcut hali arasında hem farklar hem benzerlikler var:

 Benzerlikler:

* 1997 krizi patlak vermeden önce gelişmiş piyasalardan gelişen piyasalara hızlı bir sıcak para akışı gerçekleşmişti.

* Kriz öncesinde gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinin irrasyonel derecede düşük olduğu konuşuluyordu.

* Şimdi gündemden düşmeyen hedge fonların gelişen piyasalardaki spekülatif hareketleri kriz sonrasında ilk kez tartışılmaya başlanmıştı.

 Farklar:

* Şimdi ise bir çok gelişmekte olan ülkenin elinde kendisini adeta sigorta eden ciddi bir döviz rezervi mevcut.

* Gelişmekte olan ülkeler son yıllarda döviz rezervlerinin yapısını değiştirmeye gidiyor.

* Ellerindeki döviz rezervler sayesinde ortaya çıkacak bir mali krizin küresel anlamda bir krize dönüşmesi ihtimali artık daha az.

 

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title