Haberler

Bakan Eker'den "Ekmekten Uzak Durulması" ile İlgili Değerlendirme

Abone Ol

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ekmekten uzak durulması noktasında, modern zamanlarda bir malumat kirliliği ile karşı karşıya kalındığını, bilen bilenmeyen herkesin konuştuğunu ve ürünler hakkında insanlara yanlış bilgiler verdiklerini belirtti.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, ekmekten uzak durulması noktasında, modern zamanlarda bir malumat kirliliği ile karşı karşıya kalındığını, bilen bilenmeyen herkesin konuştuğunu ve ürünler hakkında insanlara yanlış bilgiler verdiklerini belirtti. Genellemeler yapıldığını, indirgemeci bir yaklaşımla meselelerin izah edildiğini kaydeden Bakan Eker, bunun da topluma, millete, sektöre, sanayiciye, üreticiyi zarar verdiğine dikkat çekti.

Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Antalya'nın Kadriye Turizm Merkezi'nde, Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu(TUSAF) tarafından bu yıl 11'ncisi düzenlenen "Buğday ve Sağlık" konulu uluslararası kongre ve sergiye katıldı.

Kongrede konuşan Bakan Eker, insanların yaşadıkları coğrafyanın ürünleri ile beslendiklerini, buğdayın da 12 bin senedir Türkiye'nin topraklarında yetiştiğini hatırlatarak, buğdayın Anadolu insanının beslenmesinde önemli bir yere sahip olduğunu söyledi. Anadolu coğrafyası biyoçeşitlilik açısından yer yüzünün en zengin topraklarına sahip olduğuna değinen Bakan Eker,"Bizim kaydettiğimiz, bir şekilde koruma altına aldığımız 4 bin 200 endemik bitki türü var. On binlerce yıldır bu topraklarda tarım yapılıyor, yani bitkiler kültüre alınıyor, çoğaltılıyor, yetiştiriliyor ve bunlar bir şekilde diğer insanların tüketimi için ya da hayvanların tüketimi için veya ekolojik dengenin sağlanması için kültüre alınıyor. Muhafaza ediliyor. Dolayısıyla bir yerde on binlerce yıl bitkiler sürekli çoğaltılmışsa burada genler artık stabil olmuştur, belirli bir tekabüle ermiştir, olgunluğa ermiştir. Çünkü her jenerasyonda, her nesilde bu bir şekilde değişime uğruyor ya bir miktar gelişiyor, ya yok oluyor. On binlerce yıllık insanlık tarihi içinde olgunlaşma oluyor" diye konuştu.

BUĞDAYIN ANAVATANI ANADOLU

Anadolu'nun buğdayın anavatanı olduğunun altını çizen Bakan Eker, "Bütün dünya bilir ki Karacadağ'ın etekleri buğdayın anavatanıdır. Bugün bu bölgede yetiştirilip geliştirilen buradan tüm dünyaya yayılan özellikle Avrasya, Amerika kıtasına da gitti. Milyarlarca insanın temel gıdasıdır, temel gıda maddesidir. Diğer hububat kıyasa ettiğimizde pirinç mısırla besin değeri açısından, elementleri açısından çok daha yüksek değerdedir, bunu da bilmemiz lazım. Model zamanlarda insanların artık sadece kendi ürettiklerini yemediklerini biliyoruz. İnsanların gıdaları başkaları tarafından hazırlanıyor. İnsanlar, başkalarının hazırladıkları ürettikleri gıdaları tüketiyor. Bu da beraberinde bir dizi yeni olay getiriyor. Teknoloji getiriyor, sanayi getiriyor, bilgi getiriyor, lojistik getiriyor. Bir çok faktör getiriyor, artık üretilen her şey küresel pazarlara gidiyor, lojistik imkanların artmasıyla yeni yolların yapılmasıyla havzalar arasında ülkeler arasında kıtalar arası artık mal hareketliliği içerisinde gıda tarımsal etkenler de var. Bizim gündelik hayatımızda model bireyler olarak başkalarının hazırladığı rafine gıdaları tüketiyoruz. Doğru. Günlük hayatımızı tayin ederken, diyetimizi elbette ki akademisyenler bu işin uzmanları bu bilgilerin çok ayrıntısına sahipler, kıymetli Prof.Dr. Ayşe Baysal burada" ifadelerini kullandı.

GIDALARIN TİCARETE KONU EDİLMESİ

Ekmek düşmanlığına noktasında asıl olanın kategorilik olarak yiyecekleri reddetmek veya zararlı düşman ilan etmek yerine, her bireyin ihtiyacı olan miktarı bilmesi ve o ihtiyaç doğrultusunda tüketebilmesi olduğunun altını çizen Bakan Eker, "Kendimizi hikmetle o yönde eğitebilmemizdir. Bunu yapmadığımız sürece neyi içersek, yersek, tüketirsek bu bir süre sonra bize bir sıkıntı meydana getirebilir. Ölçüsünü ayarını ortaya koymamız lazım. İşin hikmeti bu. Şimdi bu bütün meseleler konuşulurken, 'Şunu yiyin, şunu yemeyin'. Bunlar hep böyle maalasef ticarete gıdaların konu edildiği tarihten bu yana yani son yüzyılda 21.yüzyılın ilk çeyreğinden başlamak üzere lobi faaliyeti gibi oldu. Margarin çıktığında tereyağı kötü ilan edildi, diğer bitkisel çıktığında zeytinyağı kötü ilan edildi. Yumurta kötü ilan edildi. İnsanlar oturdular bunlardan özür dilediler. Şimdiler de yeni yeni standartlar oluşuyor, bunları dikkat etmemiz lazım" şeklinde konuştu. Bakan Eker sözlerine şöyle devam etti:

"İnsan vücut olarak yaşadığı coğrafyanın ürünleriyle beslenip gelişmiştir. Onun içindir binlerce senedir o coğrafyadaki ürünler hayatımızın varlığında vazgeçilmezidir. Bunu bilirken tüketirken bireysel salık sorunlarımız varsa hekime gidip ona göre bir reçete almamız tedavi vermemiz lazım. Kategori olarak şu grup yemeyin demek çok doğru değil diye düşünüyorum."

TUSAF'ın gerek oluşturduğu istihdam, gerekse ekonomik değerle toplam gıda sanayinin yüzde 10 civarının sadece hububat sanayi ile ilgili kısımın oluşturduğuna değinen Bakan Eker, "Un sanayicileri federasyonu havzalar arasındaki emtia akışını tarımsal hammade ticaretini önemli bir kısmını merkezinde bulunduruyor. Hazar, Karadeniz havzası buğday açısından üretim bölgesi, Akdeniz havzası tüketim bölgesi. Havzalar arasındaki akış lojistik imkanların artmasıyla bu akışla oluşuyor. Hammaddenin alınıp un olarak ihraç edilmesi özellikle Türkiye'de ön plana çıktı" diye konuştu. Türkiye'nin un ihracatındaki önemine de vurgu yapan Bakan Eker, "Türkiye un sanayicileri 2005 yılından bu yana dünyanın ya birinci veya kötü halde ikinci en büyük un ihraç eden ülkesi haline geldi. Bu yeni bir gelişmedir. 2002 yılında Türkiye dünyanın bu manada çok ama gerilerindeydi. Bunu iyi değerlendirip potansiyeli iyi değerlendirmeliyiz. Türkiye 2003, 2014 yıllar arasında sadece kendi üretim fazlasını satmakla kalmamış dünyanın diğer bölgelerinden getirip işleyip, sanayi ürüne dönüştürüp sattığı ürünlere de dahil etmiştir. 16,5 milyar değerinde 40 milyon ton Türkiye ihracat yaptı. Net ihracattır. Bunu Türkiye'ye çok görenler oluyor maalesef. Burası siyasi platform değil, çıkıp ta bir ülkenin anamuhalefet partisi sadece ithalat kısmını söylüyorsa Türkiye'nin gıda gerçeklerinden habersiz olmak demek, Türkiye'nin yanlış bir şekilde enforme etmek demektir" dedi.

Bakan Eker, Türkiye toplam buğday un ihracatı dikkate alındığında ithal eden değil ihraç eden bir ülke konunda olduğunu kaydetti. Buğday ihracat rakamları hakkında da açıklamada bulunan Bakan Eker, "2005 yılından bu yana dünyada birinci sırada olduğumuzu söyledim. Buğday ihracatında 2002 yılında Türkiye dünyada 11. Sırada. 253 bin ton sadece ihracat yapıyordu, 48 milyon dolar civarındaydı. 2014 yılında ise 2,2 milyon ton,933 milyon dolar. Herhalde 1 milyar dolar psikolojik eşiktir. Bunu aşmanız lazımdır. 1 milyar doları aşmamız lazım. Bakalım ne zaman bu eşiği aşacağız.48 milyon dolardan 1 milyar dolarlara geldik. Bunun büyük bir kısmı kendi ürünlerimiz ama dünyanın farklı yerlerinden alıp işlediğimiz ihraç ettiğimiz ürünlerdir" ifadelerini kullandı.

"TEKNOLOJİ VE MAMÜL KALİTESİ BAKIMINDAN LİDERİZ"

Buğday ve un sektöründe önemli gelişmelerin yaşandığının altını çizen Bakan Eker, "Son 12 yılda 6,8 milyar dolar değerinde, 19 milyon ton un ihracatı yaptık. Teknoloji ve mamül kalitesi bakımından dünyada lider konumundayız. Burada söylemekten onur duyduğumuz ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.Bakan Eker, Türkiye'nin makarna ihracatında 2002 yılında dünya 7'ncisiyken 2013 yılında 2'nci sıraya yükseldiğinin altını çizdi. Buğdayda verimliliği arttırmak için önemli çalışmalar yaptıklarının altını çizen Bakan Eker, "Buğday üretimi bizim için önemli. 1 milyonun üzerinde insan Türkiye'de buğday üretimi yapıyor, bu üretimin daha kaliteli olması için, bu üretimin daha verimli hale gelmesi için de destekleme politikamızı ciddi şekilde değiştirdik. Türkiye sertifikalı tohum konusunda hep sürekli yeni çeşitler geliştiriyor, kendi bakanlığımızın uzmanları da özel sektörde bu alanda belli bir ciddi şekilde artıran bir tutum içerisine gelişme içerisine girdi. Verdiğimiz desteklerle buğday üreticisinin ürettiği buğday maliyetinin yüzde 22'sini karşılıyoruz. Buğday üreticisi 100 lira harcarsa 22 lirasını destek olarak veriyoruz, gerek tohum, toprak, analiz destek olarak veriyoruz" dedi. Son 12 yılda araştırma enstitülerinde 47 ekmeklik buğday çeşidi geliştirildiğini kaydeden Bakan Eker, buğday ile ilgili olarak 469 proje tamamlandığını, bu projelere 100 milyon lira üzerinde destek verildiğini belirtti.

"BİTKİ ÇEŞİDİNİ GELİŞTİRMEYİ 7 YILA İNDİRDİK"

Anadolu'daki tohumları muhafaza ettiklerinin ifade eden Bakan Eker, şunları kaydetti:

"Gerek yetiştirdiğimiz gerek geliştirdiğimiz 117 bin çeşit tohum örneğini muhafaza ediyoruz. Bunlar canlı, sürekli çimleme testleri yapılıyor, üreticilerimize de sanayicilerimize bilim insanlarına da hepsinin kullanımına açık. Buğday içinde biyoteknoloji merkezi kuruyoruz Ankara'da. Tohum gen markasıyla da ilişkili. Biyoteknoloji merkezinde geliştirdiğimiz yeni yöntem tekniklerle hububatta veya sebze meyvede çeşit geliştirme ıslah sürecinin 5 yıl sapma imkanına kavuşturuyoruz. Bir yeni bitki çeşit geliştirirken 12 yıl süre harcanıyor biz bunu 7 yıla indiriyoruz, bu teknolojiyi de kullanabilir hale geldik."

Bakan Eker, "Biz tarımın verimliliğini artıran rekabetçi, maliyeti düşüren kaliteli ve yüksek standartta üretim yapılan yer gördük. Strateji belgesi hazırladık. Stratejik bir önem arzederek bütün altyapısıyla üst yapısıyla destekleme politikalarıyla mevzuatıyla bütün projeleri hayata geçirdik. Eğer tarımsal üretim bir ekonomik faaliyet ise aynı zamanda ise öyle, o halde ekonomik faaliyeti verimli kılmak için kullanılan bilgilerin aklın bilginin bilimin gerektirdiği şekilde gözden geçirilmesi lazım. Geçen hafta bir proje ilan ettik, daha doğusu bir uygulama başlattık, tarım sektörü entegre bilgi sistemi, bu tarımda bizim açısından bizim gibi gelişmekte olan ülkeler açısından yeni bir çağ başlattık. Bir tarımda bilgi ve teknoloji çağı, çünkü bilgi ve teknoloji, ilk defa bu kadar büyük ölçekte bir entegre bilgi yönetimi sistemi ile Türkiye'de tarım sektöründe kullanılabiliyor 47 ayrı bilgi tabanını entegre edip tarım ile ilgili herkesin kullanabildiği sistemleri geliştirdik" dedi.

TÜKETİCİ ALDIĞI ÜRÜNÜ BİLECEK

Bilgi teknolojilerinin tarımda daha fazla kullanılmaya başladığın aktaran Bakan Eker, "Bilgi teknolojisinin daha yoğun kullanıldığı, tarımsal faaliyet daha verimli daha rekabetçi maliyeti daha düşük kalitesi ve standartı daha yüksek ürünlere dönüşecektir. Tüketici de artık marketten satın aldığı ürünün Türkiye'nin hangi bölgesinde hangi tarlada üretildiğini ne kadar ilaç gübre, tohum kullanıldığını markette aldığı üründen takip edebilecek. Bu kadar önemli" diye konuştu. Tarım sektörünü büyük bir enformasyon teknolojisi ağı haline getirdiklerinin altını çizen Bakan Eker,"Toprak Mahsülleri Ofisi'nin piyasayı düzenlemedeki etkin rolü devam ediyor. Biz insansız depoculukla ilgili TOBB ile ilgili süreç başlattık. Şirket kuruldu. Ürünlerini lisanslı depolarda muhafaza eden üreticilere kira desteği sağladık. Bu bir ilk. Bu da hükümet tarafından yapıldı. Buğday için ton başına aylık 3 lira destek veriyoruz. 2014 yılının Ekim ayında mevzuatını yayınladık. Bu yıl içinde de ödemeler yapılacak. TMO insansız depoculuğa uygun yeni depolar inşa ediyor. Toplam 300 milyon kapasiteli depo 2014 yılında tamamlandı. 13 ayrı noktada Türkiye'de. 120 bin ton kapasiteli depoların 2015 yılında bitirmeyi hedefliyoruz. 4 ayrı yerde. Toplamda 240 bin ton kapasiteli proje süreci de devam ediyor. O küresel ticaretin alt yapısı, sanayici açısından kaliteli sağlıklı ürüne en makul fiyatına en kısa sürede ulaşabileceği alt yapının oluşturulma sürecidir bu" ifadelerini kullandı.

TMO'nun alım kriterlerini belirlediğini kaydeden Bakan Eker, "Hükümetimiz döneminde ilk defa protein cihazı kullanılmak üzere alımlar yapılıyor. Ürünler kalitesine göre tasnif ediliyor. Bu sanayici için çok önemlidir. Tüketiciyi de biz düşünmek zorundayız. Şehirlerdeki hayata uygun onun ihtiyaçlarını dikkate alan ürünleri de biz sağlık açısından üretmek durumundayız. Bakanlık olarak ekmekteki tuz oranını azaltan ama asgari bulunması gereken kepek oranını artıran bir uygulama yaptık. Kepeğin tamamını ayrı bir şekilde satmak ve insanları kepeksiz ekmek yemeğe mahkum etmek de doğru bir anlayış değildir. Eğer bunu yaparsak o zaman buğdayın faydalı kısımlarından istifade etmemiş oluruz. Buna da dikkat etmemiz lazım. Hepimizin katkı sağlaması lazım. Mevzuatımızı bu yönde düzenledik. Denetliyoruz ve kontrol ediyoruz. Hem Anadolu'da sahip olduğumuz kültürü muhafaza edeceğizi hem modern insanların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde sağlıklı besin değeri yüksek ürünler yetiştireceğiz. Bunların üretimi, piyasada bulunması tedarik edilmesi bizim için son derece önemli. Hep birlikte çalışacağız" dedi.

Bakan Eker şöyle devam etti:

"Modern zamanlarda bir malumat kirliliği ile karşı karşıyayız. Bilen bilenmeyen herkes konuşuyor. Ürünler hakkında insanlara topluma yanlış bilgiler veriyorlar, genellemeler yapıyorlar. İndirgemeci bir yaklaşımla meseleler izah ediliyor. Buda topluma da millete de sektöre de, sanayiciye de, üreticiyi de maalesef zarar veriyor. Hepimizin buna dikkat etmesi, sözlerimize dikkat edilmesi en başta. Bilim insanlarının, hekimlerin diğer bu anlamda faaliyet gösteren, diyetisyenlerin buna dikkat etmesi lazım."

EKMEK ÜZERİNE YANLIŞ ALGILAR

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Üyesi Şahin Bilgiç, ekmek üzerinde yanlış algılar oluşturulduğunu belirtti.Üç beyazın içinde un da olduğunu ifade eden Bilgiç, şunları söyledi:

"Yıllarca dedelerimiz babalarımız sağlıklı nesiller yetişmiş, devam etmiş ama bizde ne hikmetse hep ekmekten undan kaçar hale gelmiş. Bu yanlışlığı TUSAF Başkanı Erhan Özmen değiştirmeye yönelik çalışmalarını takdirlerini karşılıyorum. Bu yanlışlık bir yerde düzelmesi lazım. Bu çok hayırlı bir iş olarak görüyoruz. Bizim kültürümüzde 2 şey öpülüp alna konulur biri Kuranı Kerim, diğeri ekmek. Ama biz ekmekten kaçar hale geldik, onun için bu yanlışın biran önce düzeltilmesi lazım. Annelerimiz bizi bizim nesilleri sütün içine ekmek koyarak, beklemediler mi, Hepimiz bunu yaşadık ama bugün ABD'de gevrek ile alakalı sütün içine buğdaydan yaptığı gevreği bize yediriyor, yıllarca Türkiye'de zeytinyağı ile ilgili alakalı şeyler oldu, margarinlerle büyüdük, şimdi ne oldu, sağlıkla ilgili en büyük sıkıntılar bunlar dile getiriliyor. Yıllar sonra fark edildi ki zeytinyağı en faydalı şey. Bizim nesiller yanlış propagandalarla karşı karşıya kaldılar."

Yoğurdun içine pekmez koyarak büyüyen nesiller olduklarını ama Fransa'nın meyveli yoğurdu ile karşı karşıya kaldıklarının altını çizen Bilgiç, "Yoğurdun anavatanı bizlere bunları satıyor. Türkiye'nin her önüne gelenin ekmek sağlık açısından bunu yemeğin noktalarına buralardan bu tür çalışmalarla ters düz edilmesi lazım. Yanlış teşviklerle Türkiye'nin buğday üretiminin 3 katı kadar un fabrikaları yapıldı, bunları iyi bir şekilde değerlendirip ihracata yönlendirebilirsek atıl olan fabrikaları ihracata yeni yeni teknolojik donatırsak Türkiye un ihracatında ciddi fayda sağlayacaktır" diye konuştu.

EKMEK DÜŞMANLIĞI MÜCADELESİ

TUSAF Başkanı Erhan Özmen, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'ne değinerek, tüm kadınların gününü kutladı.

Toplumda ilgili, ilgisiz, bilgili, bilgisiz bir ekmek düşmanlığının yer aldığını söyleyen Özmen, toplumu doğru bilgilendirmeye yönelik önemli çalışmalar yaptıklarını bildirdi. Dünyada Türkiye ve Mısır'ın dışında kuraklık yaşayan başka ülkenin olmadığını dile getiren Özmen, şu ana kadar gerçekleştirilen iyi yönetimle sürecin sorunsuz ilerlediğini ifade etti. Dünyadaki buğday üretim ve tüketim verilerinin olumlu ilerlediğini belirten Özmen, Türkiye'de buğday ekim alanlarının arttığını, bol ve bereketli bir yıl umut ettiklerini kaydetti. Erhan Özmen, ocak ve şubat aylarındaki ihracat rakamlarının eksilerde olduğunu ancak bu durumun moralleri bozmamasını istedi.

Katılımcılara plaket vermek yerine, TEMA Vakfı aracılığıyla 500 fidan dikildiği bildirildi.

Bakan Eker, konuşmasının ardından stantlarda incelemede bulundu.

Kongre ve sergi un sanayicileri, tüccarları ve tedarikçileri, değirmen makinacıları, laboratuvar tedarikçileri, ekmek ve diğer fırıncılık mamulleri üreticileri, finans sektörünün temsilcileri, kamu ve özel sektörden akademisyen ile uzmanlarını bir araya getirdi. 800'ü aşkın ulusal ve uluslararası delegenin ağırlandığı kongrede, yaklaşık 50 sergi alanı yer aldı. - ANTALYA

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi

Mehmet Mehdi Eker Erhan Özmen Türkiye Ekonomi Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title