Bakan Kacır, TÜGVA İcathane Güz Eğitim Dönemi Kapanış Programı'nda konuştu Açıklaması
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, gençlerin her şeyi gördüğünü ve şahit olduğunu belirterek, "Sizlerin birkaç yaş büyüğü abileriniz, ablalarınız Türkiye'nin dünyada en iyi işleri yapabilmesini mümkün kıldı.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, gençlerin her şeyi gördüğünü ve şahit olduğunu belirterek, "Sizlerin birkaç yaş büyüğü abileriniz, ablalarınız Türkiye'nin dünyada en iyi işleri yapabilmesini mümkün kıldı. Türkiye artık bazı alanlarda başkalarından çok daha nitelikli yüksek teknoloji sistemli ürünleri geliştiren, üretebilen bir ülke haline geldi." dedi.
Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) İcathane Güz Eğitim Dönemi Kapanış Programı, Bakan Kacır, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) Genel Müdürü Mehmet Demiroğlu, Ziraat Katılım Bankası Genel Müdürü Metin Özdemir, TÜGVA Genel Başkanı İbrahim Beşinci ve TÜGVA Genel Başkan Yardımcısı ve TÜGVA İnovasyon ve Girişimcilik Koordinatörü Gürkan Emecen'in katılımıyla TÜGVA Genel Merkezi'nde gerçekleştirildi.
Kacır, burada yaptığı konuşmada, TÜGVA'nın 35 ilde 50 icathane ile her yıl binlerce öğrenci ve gencin teknoloji geliştirme yolculuğunun bir parçası olmasını mümkün kıldığını söyledi.
İcathanede ilk adımları atılan bu teknoloji yolculuğunun bir ömür boyu devam edeceğine inandığını ifade eden Kacır, buradaki gençlerin arasında Türkiye'nin geleceğine ışık tutacak, Türkiye'yi geleceğe taşıyacak, Türkiye'yi dünyada süper lige çıkaracak, Türkiye'yi muhakkak bazı alanlarda dünya şampiyonu yapacak, nice işlere imza atan bilim insanlarının, araştırmacıların ve mühendislerin yetişeceğini belirtti.
Kacır, "Ümit ediyorum ki sizlerin arasından geleceğin Aziz Sancar'ları, geleceğin Selçuk Bayraktar'ları yetişecek. Meselenin özü inanç, mayası hayal etmek, araştırmak, geliştirmek. Sizler inanıyorsunuz. Çünkü görüyor, şahit oluyorsunuz ki sizlerin birkaç yaş büyüğü abileriniz, ablalarınız Türkiye'nin dünyada en iyi işleri yapabilmesini mümkün kıldılar. Görüyorsunuz ki Türkiye artık bazı alanlarda başkalarından çok daha nitelikli yüksek teknoloji sistemli ürünleri geliştiren, üretebilen bir ülke haline geldi." diye konuştu.
"Ekonomik bağımsızlığın yolu teknolojik bağımsızlıktan geçiyor"
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Kacır, Türkiye'nin havacılıkta 1900'lü yıllarda iddia sahibi bir ülke olmadığını belirterek, Cumhuriyet'in tam bağımsızlık ruhuyla yola çıktığını vurguladı.
Tam bağımsızlık yolunun her alanda bağımsız olabilmekten geçtiğine işaret eden Kacır, şöyle konuştu:
"Siyasi bağımsızlığın yolu ekonomik bağımsızlıktan, ekonomik bağımsızlığın yolu teknolojik bağımsızlıktan geçiyor. İşte bu anda erken dönemde havacılık alanında da bazı adımlar atılmıştır. Mesela Vecihi Hürkuş diye bir isim var. Bilmiyorum gençler tanıyor mu? Vecihi Hürkuş kim? Her şeyden önce bir İstiklal Savaşı kahramanı. İstiklal Savaşı'nda, Milli Mücadele döneminde öyle kahramanlıklar ortaya koymuş ki Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından üç kez, bir kez değil, üç kez takdirnameyle taltif edilmiş. Bunu şunun için söylüyorum. Sözüne, işine, güvenilen, itibar sahibi bir isimden bahsediyoruz ve böyle bir isim 90 yıl önce bugünden 90 yıl önce Türkiye'de uçak geliştirmiş, uçak üretmiş.
Kitaplarda anlatılıyor, filmlere, belgesellere konu ediliyor artık. Ne olmuş? Ürettiği uçakları uçurmasına izin verilmemiş. Niçin? Demişler ki 'Ürettiğiniz bu uçakları uçurmak için sertifika almalısınız. Sertifikasız olarak bu uçakları uçuramazsınız.' 'Tamam' demiş, 'ben uçaklarıma güveniyorum. Hemen başvurmak, sertifika almak istiyorum.' Bu defa demişler ki 'Maalesef henüz ülkemizde uçaklar için sertifika düzenleyebilecek bir müessese yok.' Uçak yapmış uçurmak istiyor. Sertifika yok, diyorlar. Başvurayım sertifika alayım, diyor. Bu defa sertifika verecek kurum yok, diyorlar ve önü kesilmiş."
Kacır, Nuri Demirağ'ın da hikayesini anlatarak, Demirağ'ın Cumhuriyet'in ilk dönemlerinde Türkiye'de çok büyük altyapı projelerinin gerçekleşmesini sağlayan önemli iş insanlarından biri olduğunu söyledi.
Onun da Türkiye'de yerli uçaklar üretmeye çalıştığını aktaran Kacır, şunları kaydetti:
"Hem de erken sayılabilecek dönemde metal gövdeli uçaklar üretmiş Türkiye'de. Dünya ile de yarışabilecek uçaklar. Biz TEKNOFEST'ler düzenliyoruz. Bizden 60 yıl önce Nuri Demirağ Türkiye'de TEKNOFEST düzenlemiş. Duymuş muydunuz bunu? Bizden 60 yıl önce hem de aynı yerde biz İstanbul'da TEKNOFEST'i Atatürk Havalimanı'nda düzenliyoruz. Nuri Demirağ da Atatürk Havalimanı'nda TEKNOFEST düzenlemiş. Videoları var, fotoğrafları var. İsmi TEKNOFEST değil, 'Gök Şenlikleri' isminde düzenlemiş ama tıpkı bizim gibi yerli uçakları uçurmuş, yediden yetmişe milleti buluşturmuş, onlar yerli uçaklara binmişler, test etmişler."
"Türk milleti imzasını gökyüzüne attı"
Bakan Kacır, TEKNOFEST havasının 60 yıl önce yine aynı meydanda yaşandığını ifade ederek, Türkiye'nin dört bir yanına, insan kaynağı yetişmesi, gençler bu alanlarda bilgi, birikim ve tecrübe kazanması için okullar açıldığını söyledi.
60 yıl önce Demirağ'ın Türkiye'de Gök Okulları adıyla aynı amaçla okullar açtığını anlatan Kacır, şunları kaydetti:
"Nuri Demirağ aslen Sivaslı bir iş adamı. Sivas'ta Gök Okulu açmış, İstanbul'da Gök Okulu açmış. İstemiş ki uçakları uçuracak pilotlar yetişsin, üretecek mühendisler, teknisyenler bu okullarda eğitim diyoruz ama bütün bu hikayenin de önü kesilmiş. Verilen siparişler iptal edilmiş. Demiş ki; peki madem bizim hükümetimiz benim uçaklarımı yerli uçakları almayı tercih etmeyecek, o zaman ben uçaklarımı yurt dışına ihraç edeyim. Dünyada uçak talebi var. Ben uçaklarımı yurt dışına ihraç edeyim, yurt dışına satayım. Bu defa da ürettiği uçakların ihracatına izin verilmemiş ve toprağa gömülmüş. Dünya gözüyle Nuri Demirhan ürettiği uçakları görme imkanımız bile maalesef yok. 1941'de Ankara'da Etimesgut'ta bir uçak fabrikası kurmuş arkadaşlar. Biz geçen sene bir TEKNOFEST'i de Ankara'da düzenledik. Tam da Etimesgut Havalimanı'nda. Tam bizim TEKNOFEST'i düzenlediğimiz yerde bugünden 84 yıl önce bir uçak fabrikası kurmuş."
"9 yıl Etimesgut'ta uçak fabrikası üretime devam etmiş. 1949'da bu uçak fabrikasında 950 kişi çalışıyor. Kocaman bir fabrikadan bahsediyoruz." diyen Kacır, şöyle devam etti:
"Ne olmuş bu uçak fabrikası? Niçin kapatılmış? Çünkü İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türkiye kalkınma yardımlarıyla tanışmış. Marshall Kalkınma Yardımları. Ne demek Marshall Kalkınma Yardımları? Amerika'nın öncülüğünde batılı ülkeler Türkiye gibi Dünya Savaşı'ndan etkilenmiş ülkelere parasal yardım yapıyorlar. Çok seviyorlar ya bizi, yardım yapıyorlar. Tabi bu yardımları yapanlar karşılıksız yapmıyor. Bu yardımları yapanlar sizin o kaynaklarla neler yapacağınızı ve belki daha da önemlisi asla neleri yapmamanız gerektiğini de söylemeye başlıyorlar ve o yardımları yapanlar 1948 Türkiye'ye Marshall yardımlarının girdiği tarih, Türkiye'ye diyor ki 'Türkiye uçak üretiminde rekabetçi olamaz. Türkiye bu işin üstesinden gelemez' ve nihayetinde bir yıl sonra Türk Hava Kurumu Etimesgut uçak fabrikası kapatılıyor. Türkiye basit tarım makineleri yapacak bir ülke olacak deniyor."
Kacır, sadece havacılık alanında değil diğer alanlarda da milli projelerin hep engellenmeye çalışıldığını ifade ederek, bundan 60 yıl önce Devrim otomobilini yapan Türk mühendislerinin karşılaştığı zorluklardan bahsetti.
Almanların, Korelilerin, Japonların, İtalyanların, Amerikalıların hepsinin son yüzyılda otomobil markası olduğuna vurgu yapan Kacır, 60 sene önce Türkiye'nin de otomobil markasının olabileceğini aktardı.
"Ne oldu Devrim arabalarına? Akaryakıtı konulmadığı için yolda kaldı. Ertesi gün gazete manşetleriyle linç edildi." ifadelerini kullanan Kacır, şunları söyledi:
"Böyle geldik biz 2000'li yıllara ama 2000'li yıllarda Cumhurbaşkanımız dedi ki; 'bu ülkenin neye ihtiyacı varsa biz onu kendi gençlerimizin, kendi öz evlatlarımızın alın terine, akıl terine güveneceğiz. Onların önündeki engeller varsa o engelleri bir bir kaldıracağız. Onlara dünyanın en iyisi eğitim, araştırma, geliştirme olanaklarını, fırsatlarını sunacağız ve bütün ihtiyaçlarımızı kendi öz evlatlarımızın geliştirdiği sistemlerle karşılayacağız.' Ne oldu? Çok kısa bir zaman içerisinde, bir ülke tarihi için 10-20 yıl göz açıp kapayıncaya kadar geçecek bir zaman addedilir, bu kadar bir zaman içerisinde milli ekiplerimiz Hürkuş'u yaptı, Hürjet'i yaptı, Bayraktar'ı yaptı, Akıncı'yı yaptı, ANKA'yı, Aksungur'u, Atak'ı, Gökbey'i, KAAN'ı, KIZILELMA'yı Türk mühendisleri geliştirdi, üretti, Türk milleti imzasını gökyüzüne attı."
"Gençlerin geliştireceği sistemler uzayda da Türkiye'yi liderliğe taşıyacak"
Kacır, gençlerin yapılanların da ötesine geçeceğine işaret ederek, hedefin artık gökyüzünün sınırlarının, ufkun ötesinde gençlerin geliştireceği sistemlerin uzayda da Türkiye'yi liderliğe taşıyacağını vurguladı.
Türkiye'nin artık kendi uydularını geliştirdiğini anlatan Kacır, Türkiye'nin RASAT'ı, GÖKTÜRK'ü ve İMECE'yi milli olarak ürettiğini anlattı.
Kacır, "Şimdi aya erişmeyi hedefliyoruz. Buna yönelik bir proje üretiyoruz. Ay, 380 bin kilometre ötede ama bunu da yine Türkiye'nin kendi insan kaynağıyla kendi mühendisliğiyle başaracağız. Geçen sene ilk astronotumuzu uzaya gönderdik. Alper Gezeravcı, Uluslararası Uzay İstasyonu'na gitti. Bilim insanlarının hazırladığı 13 bilimsel deneyi orada 14 günü aşan bir görev kapsamında gerçekleştirdi. Malzeme biliminden tıbba, genetiğe, biyolojiye farklı başlıklarda bilimsel araştırmaları Türk bilim insanları Alper Gezeravcı'nın gerçekleştirdiği misyon kapsamında Uluslararası Uzay İstasyonununda tamamlamış oldu. Bunlar Türkiye'nin artık dünyayla yarışta hangi seviyeye geldiğini gösteriyor. Biz sizden bunun çok daha ötesinde işler bekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin roketler ürettiğini ve bu roketlerin hızının çok önemli olduğunu altını çizen Kacır, gençlerden daha hızlı roketler yapmalarını beklediklerini söyledi.
Kacır, "Size ihtiyacımız var, sizin inancınıza, azminize, gayretinize, heyecanınıza, aşkınıza, şevkinize ihtiyacımız var. Bu yolculukla artık beraberiz. TÜGVA çatısı altında İcathanelerde siz artık bu işin sahibi haline geldiniz. İcathane'nin kapısı her daim 7/24 sizlere açık. Geleceksiniz, ekipler kuracaksınız, takımlar oluşturacaksınız, TEKNOFEST'lere katılacaksınız, diğer ulusal uluslararası yarışmalara hazırlanacaksınız. Sadece iyi ders çalışmakla, derslerde iyi not almakla yetinmeyeceksiniz. Çok daha fazlasını inşallah gayret edecek, çalışacak ve sizler yapacaksınız." dedi.
40-50 yıl öncesine göre bilgiye ulaşmanın daha kolay hale geldiğini belirten Kacır, dünyanın en nitelikli okullarının eğitim içeriklerinin dijital ortamda artık herkese açık olduğunu ve gençleri diğerlerin ayrıştıracak olanın merak duygusu olduğunu sözlerine ekledi.