Haberler

Bankalar Krize Rağmen Rekor Kırdı, Kârları 20 Milyar Lirayı Aşacak

Abone Ol

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, Ekim İtibariyle 17.4 Milyar Lira Kâr Eden Bankacılık Sektörünün Yılı 20 Milyar Lira ile Kapatacağını Açıkladı. Buna Göre, Küresel Krizin Damgasını Vurduğu 2009 Yılı, Türk Bankacılık Sektörü İçin Kâr Yılı Olacak. Bu Kârın Bundan Sonraki Birkaç Yılın En Yüksek Düzeyi Olacağına Dikkat Çeken Bilgin, "Bu Yüzden Kâr Dağıtımında Hassasız" Dedi.

BDDK Başkanı Tevfik Bilgin, ekim itibariyle 17.4 milyar lira kâr eden bankacılık sektörünün yılı 20 milyar lira ile kapatacağını açıkladı. Buna göre, küresel krizin damgasını vurduğu 2009 yılı, Türk bankacılık sektörü için kâr yılı olacak. Bu kârın bundan sonraki birkaç yılın en yüksek düzeyi olacağına dikkat çeken Bilgin, “Bu yüzden kâr dağıtımında hassasız” dedi.

BANKACILIK Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) Başkanı Tevfik Bilgin, bankacılık sektörünün 2009 yılının 10 aylık kârının 17.4 milyar lira olarak gerçekleştiğini belirterek, “Yıl sonunda ise bankacılık kârında 20 milyar lirayı bulacağız” dedi. Buna göre geçen yılı yüzde 10’luk düşüşle 13.3 milyar lira kârla kapatan bankacılık sektörü için, küresel krizin damgasını vurduğu 2009 yılında kârını yüzde 50 civarında artışmış olacak. Bilgin, Türkiye Ekonomi Kurumu 80’inci kuruluş yılı toplantısında yaptığı konuşmada, bu kârın bundan sonraki birkaç yılın en yüksek kârı olacağını da dikkat çekti. “Bu yüzden kâr dağıtımında hassasız, üzerinde ısrarla durmaktayız” diyen Bilgin, 2010’da sektörün kârlılığının düşeceğini, kâr marjlarının oldukça daraldığını söyledi.

İhtiyatlı iyimserlik

Bankacılığın daha da zorlaşacağını, takip oranlarının bir miktar artacağını kaydeden Bilgin, reel sektörün fonlamasının da artacağını kaydetti. Bilgin, “İhtiyatlı bir iyimserlik havasının devam etmesini bekliyoruz” dedi. Bilgin, krizden bankacılık ile çıkılamayacağını ama sektörün çıkışta ivmeyi sağlayacağını ve çıkışı hızlandıracağını ifade etti. Türk bankacılığının rüşdünü ispat eden, bölgesinde parlayan bir yıldız olarak yoluna devam ettiğini belirten Bilgin, sektörün Türkiye dışında da özellikle Balkanlar’da biraz daha aktif rol oynaması gerektiğini vurguladı.

Yardımsız tek ülke

Bilgin, Türk bankacılığının sermaye yeterlilik rasyosunda pek çok ülkeden iyi durumda olduğunu, hatta birinci sırada bulunduğunu kaydederek, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında bankacılığa yardım yapmayan tek ülke olduğunu ve en şeffaf bilançolara sahip ülkelerden biri olduğunu söyledi. Bilgin, “Bu yapının devamı için kurum olarak, bürokrasi olarak elimizden geleni yapıyoruz ve kimsenin de bunu bozmasına izin vermeyiz” dedi. 49 bankanın oyuncu olarak yer aldığı sektörün yılların birikimi ile bu noktaya geldiğinin altını çizen Bilgin, şöyle konuştu: “Bu sefer sizin ödediğiniz vergilerin 1 kuruşu dahi bankalara gitmemiştir. Türk bankacılık sistemi şu ana kadar test edilmiştir, gelecek sene de bu test devam edecektir. Türk bankacılık sistemi bölgesinde parlayan bir yıldızdır.”

Sadece yüzde 11 büyüdü

Bilgin, bankacılık sisteminin ana kalemlerine ilişkin bilgi verirken de Gayri Safi Milli Hasıla’nın yüzde 80’ini bankacılık sisteminin oluşturduğunu, büyüklüğünün 795 milyar lirayı bulduğunu kaydederek, bu nedenle sektördeki en küçük rahatsızlığın genel ekonomiyi etkileyebildiğini kaydetti. Bankacılık sisteminin krizin başladığı Eylül 2008’den bu yana ‘büyüme sorunu’ yaşadığını dile getiren Bilgin, Ekim 2008-Ekim 2009 döneminde sektörün sadece yüzde 11 büyüme gösterdiğini, bir anlamda reel olarak 2 yıl önceki düzeyinde bulunduğunu kaydetti.

Sektörün ortalama sermaye yeterlilik rasyosu yüzde 20.4

Tevfik Bilgin, bankacılık sisteminin sorunları bulunduğunu, ancak olumlu yönleri bulunduğuna da belirterek, sistemin krize yüksek bir sermaye yeterlilik rasyosuyla girdiğine dikkati çekti. Sermaye yeterlilik rasyosunun çok önemli bir kriter olduğunu, bankaların Fon’a devrinde temel kriter oluşturduğunu ifade ederek, Türkiye’nin ortalama sermaye yeterlilik rasyosunun yüzde 20.4 olduğunu kaydetti. Bilgin, bu oranın, Latin Amerika ülkeleri, Batı Avrupa ülkeleri ve Asya ülkelerinin tamamından yüksek olduğunun altını çizdi. Bilgin, Türk halkının borçluluk oranının düşük olmasının ve kredilerin önemli bölümünün sabit faizli olmasının da avantaj oluşturduğunu anlattı.

Konut piyasasında büyümeye dikkat

MORTGAGE kredilerine de değinen Bilgin, son kriz dahil Kuzey Avrupa, Latin Amerika ülkelerinde yaşanan geçmişteki krizlerin konut piyasasına dayandığını söyledi. Türkiye nüfusunun yarısının gençlerden oluştuğunu, bunun da konut piyasasının büyüyeceği anlamına geldiğini kaydeden Bilgin, “Eğer gelecekte Türk ekonomisinin, bankacılık sisteminin kriz yaşamasını istemiyorsak özellikle konut piyasasındaki büyümeye çok dikkat etmenin, gerekli supapları koymanın önemli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Yüzde 3.5’lik büyüme kolaylıkla gerçekleşir

HAZİNE Müsteşarı İbrahim Çanakcı, son açıklanan verilerin, büyümedeki gelişmelerin beklenenden biraz daha olumlu olduğunu ortaya koyduğunu belirtirken, “Ancak, biz her şeye rağmen bu yıl için yüzde 6 civarındaki daralma tahminimizi korurken, gelecek yıl için öngördüğümüz yüzde 3.5 oranındaki büyüme rakamının kolaylıkla ulaşılabilecek olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.

Teşviklerle mevduat vadesi uzatılmalı

BANKACILARIN pasifinde en önemli kaynağının mevduatlar olduğunu, bunun kriz döneminde yüzde 16 artış gösterdiğini ifade eden Tevfik Bilgin, sistemde en önemli riski “mevduat vadesinin kısalığının” oluşturduğunu kaydetti. Bilgin, şu bilgileri verdi: “Toplam mevduatın yüzde 91’inin vadesi 3 aydan kısa. Ortalama vade süresi 31 günde kalıyor. Bunun bankaları faiz riskiyle karşı karşıya bıraktı. Bankalar bu dönemde uzun vadeli dış kaynağa erişmekte de zorluk çekti. Bankalar aktifi fonlamakta zorlandı. Vergi teşviki gibi yöntemlerle mevduat vadesini uzatmak gerekli. Kaynakların vadesini uzatılmazsa bankacılık sisteminin reel sektörü istenilen ölçüde finanse etmesi mümkün olmayacak.”

Bu kriz en çok küçük işletmeleri etkiledi

KREDİLERDE takibe dönüşüm oranları hakkında bilgi veren Tevfik Bilgin, krizin baş gösterdiği 2008 yılının Eylül ayında bu oranın yüzde 3.2 düzeyinde olduğunu, bugün yüzde 5.4’e çıktığını ifade etti. Bilgin, “Aslında gerçekten sevindirici bir oran, tahminimiz bunun 2010 yılında da bir miktar yükseleceğidir” dedi. Takibe dönüşüm oranını sektör bazında değerlendirildiğinde, “krizin en fazla hangi sektörü etkilediğinin” de anlaşılabileceğini ifade eden Bilgin, “KOBİ kredilerinde yüzde 7.8 dir. Demek ki bu kriz, en çok küçük işletmeleri etkilemiş. Bireysel kredilerde bile ortalama yüzde 6’dır. Kurumsal büyük kredilerde yüzde 3.2” diye konuştu.

SPK: Herkesi gözlüyoruz ama bir şey yapamıyoruz

SERMAYE Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, Finans Kulüp’ün toplantısında, yetkilerinin sınırlı olmasından yakındı. Özerlik konusunda, “Bu konu çok önemli bir şey. SPK’nın da A.Ş olması lazım. SPK’nın verdiği bir karara karşı korunma sıfır. Bu da bazı çalışanları ürkütüyor” diyen Akgiray, manipülasyonlarla ilgili bir değerlendirme üzerine de şunları söyledi: “Emekli olunca, insan bir hobisi yoksa onunla bununla uğraşmaya başlar. Bir kurum da asli işinde başarılı değilse incik boncukla uğraşır. Bunu önlemek de adliyeden geçmiyor. Herkesi izliyoruz. Gözetim fonksiyonunu artırdık. Bazı şeyler gözümüzden kaçmıyor. Ama yasal yetkilerimiz sınırlı olduğu için bir şey yapamıyoruz. Hangisi büyük hangisi küçük manipülatör biliyoruz. Yeni Sermaye Piyasası Kanunu Taslağı hazır. Meclis’teki bu ‘hır-gür’ bitsin Ocak-Şubat gibi meclise sokabileceğimizi düşünüyorum. İnşallah bu yeni yasayla da sesi gür çıkan bir SPK görmek istiyoruz.”

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title