Başbakan Yardımcısı Babacan Açıklaması
"Açık toplumlar tartışa tartışa doğruyu bulurlar.
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Açık toplumlar tartışa tartışa doğruyu bulurlar. Onun için de Türkiye'nin ilerleyen bir demokrasi olarak dönem dönem kendi iç meseleleri, farklı konuları tartışması gayet doğaldır. Ama bunlar hiçbir zaman bir geriye dönüşü ifade etmez. 2023 hedeflerine doğru giderken Türkiye bütün bu alanlarda eksiklerini tamamlayarak ve problemlerini çözerek inşallah ilerleyecektir" dedi.
Babacan, Dünyadaki İtalyan Girişimciler Derneği (CIIM EurAsiaMed) tarafından düzenlenen "Diyalog" toplantısında, Türkiye ekonomisinin son yıllarda başarılı bir yapısal reform sürecini devam ettirdiğini belirterek, siyasi istikrar vurgusu yaptı.
Siyasi istikrarın bir ülkenin ekonomisi ve iş hayatı için olmazsa olmaz olduğunu söyleyen Babacan, "Siyasi istikrar olmadıktan sonra bu ülkede öngörülebilirlik olmuyor. Sisli bir havada araba kullanmak nasılsa istikrar olmayan bir ülkede iş yapmak da öyle oluyor. Yoğun sisin olduğu bir havada tecrübeli bir şoförseniz hız yapmazsınız. Önünüzü göremiyorsanız ona göre ağır ve dikkatli gidersiniz. Sis dağılınca hava iyiyse çok daha hızlı yol alabilirsiniz" diye konuştu.
Türkiye'nin içinden geçtiği son 4-5 aylık dönemin çok kritik olduğunu ifade eden Babacan, "Kısa vadeli siyasi istikrarı ne pahasına olursa olsun korumalısınız. Türkiye'de adeta kontrolün hükümetin elinden kayıp gittiği, başka yapıların ülkeyi yönettiği bir tablo oluşmuştu. Bunun mutlaka önüne geçilmesi gerekiyordu. 30 Mart seçimlerinde halkımızın desteğiyle adeta güven oyuyla hükümetimizin, Başbakanımızın arkasında olduğu teyidini sağlamış olduk. İş ortamına baktığınızda mart ayının ortasından itibaren başlayıp seçimlerden sonra daha da hızlanan güven ortamı oluştu" değerlendirmesini yaptı.
Babacan, 17 Aralık operasyonuyla başlayan ve ocak sonuna kadar devam eden kafa karışıklığından sonra iş dünyasında güven açısından toparlanmanın hızlı olduğunu anlattı. Babacan, "Siyasi istikrar kısa vadede Türkiye'de korunmuş oldu. Orta ve uzun vadede siyasi istikrarın temelinde demokrasi, hak ve özgürlükler ve hukukun üstünlüğü var. Türkiye bunları kalıcı olarak sağlarsa, gerçekten ileri bir demokrasi olabilirsek, özellikle de yargı alanındaki sorunlarımızı çözebilirsek ve yargının hızlı, güvenilir ve tutarlı kararlar almasını sağlayacak reformlar gerçekleştirirsek bu Türkiye'deki siyasi istikrarın orta ve uzun vadede kalıcı olmasını sağlayacak en önemli konudur" ifadelerini kullandı.
"Son bir yılda Türkiye'deki toplam istihdam 760 bin kişi arttı"
Türkiye'de 25 yaş üstü çalışan nüfusta, ortalama eğitim süresinin 6,5 yıl gibi düşük bir oranda olduğunu aktaran Babacan, bu alandaki yapısal reformlara hız verildiğini, performans odaklı bir eğitim modelinin yerleştirileceğini kaydetti.
Türkiye'nin bankacılık sisteminin güçlü yapısıyla son krizden etkilenmediğini anımsatan Babacan, bu başarıda, yapılan reformların büyük bir payı olduğunu söyledi.
Güçlü mali disiplin ve bankacılık sektörünün, kriz döneminde de Türkiye'nin büyümesine omuz verdiğini yineleyen Babacan, "Türkiye'de Ocak 2009'dan bu yana olan dönemde toplam istihdam 5 milyon 300 bin kişi arttı. Sadece son bir yılda Türkiye'deki toplam istihdam 760 bin kişi arttı. Bu istihdam artışı ancak özel sektörün geleceğe güveniyle mümkün" dedi.
OECD'nin satın alma gücü paritesine göre hesaplanan veriye göre Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 2013 yılında 19 bin 38 dolara çıktığını aktaran Babacan, " İtalya'da da yanılmıyorsam 30 bin dolar civarında bu rakam. Yani ortalama refah olarak İtalya'nın 3'te 2'sini yakalamış bir Türkiye var satın alma gücü paritesine göre hesap ettiğimiz milli gelire göre. Yine bu rakamlara göre dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz ama tarımsal üretimde de 7. sıraya yükseldik. 2002'de 11'inciydik. Gelen turist sayısı açısından baktığımızda da 6. sıradayız" bilgilerini paylaştı.
"Dış borcumuzu sıfırlamış, hatta artıya geçmiş durumdayız"
Türkiye ekonomisinin büyümesinin özel sektöre dayandığını belirten Babacan, "Özel sektör harcaması ve yatırımlarıyla büyüyen bir Türkiye ekonomisi var. Biz inanıyoruz ki yatırımı yapan, parayı harcayan eğer özel sektörse bilin ki o kaynaklar daha verimli kullanılıyor, daha etkin kullanılıyor. 11,5 yıldır kabine üyesi olarak çalışan birisi olarak bunu söylüyorum. Özel sektörden gelen ve kamuyu da görmüş birisi olarak söylüyorum" diye konuştu.
Türkiye'de net kamu borcunun milli gelire oranının yüzde 12,7'ye gerilediğini anımsatan Babacan, "Brüt borçtan devletin elindeki nakit değerleri düştüğünüzde şu an için net kamu borcumuz milli gelirimizin sadece yüzde 12,7'si ve net anlamda baktığınızda da dış borcumuzu sıfırlamış, hatta artıya geçmiş durumdayız" ifadelerini kullandı.
Çeşitli konu başlıklarına ilişkin OECD rakamlarını da paylaşan Babacan, "Bizim topladığımız vergi, bütün sosyal sigorta primleri dahil milli gelirimizin yüzde 27'si. OECD ortalaması yüzde 34, Fransa gibi bazı ülkelerde yüzde 50'nin üzerinde bu rakam ve biz bu oranın artmamasını istiyoruz. Yani çok vergi toplayıp çok harcama yapan bir devletten ziyade daha az vergi toplayıp daha az harcama yapan ama özel sektöre alan açan bir devlet olmayı arzu ediyoruz" dedi.
Türkiye'de Gini katsayısının giderek düştüğünü anlatan Babacan, "OECD üyesi ülkelerden Gini katsayısını en hızlı düşüren ülke şu anda Türkiye'dir. Yoksullukla mücadelede önemli neticeler elde ettik. 1 doların altında geliri olan nüfusumuz kalmadı. 2,15 doların altında geliri olan nüfusumuz kalmadı. Hatta 4,3 dolara baktığımız zaman; 2002'de nüfusumuzun yüzde 30'u 4,3 doların altında bir gelirle yaşamaya çalışıyordu, bu oran şu anda yüzde 2,3'e düştü. Dolayısıyla Türkiye'de refah toplumun geneline yaygın bir şekilde artmakta, büyüme zenginle fakir arasındaki uçurumu büyütmüyor, tam tersine fark kapıyor" bilgilerini aktardı.
"Açık toplumlar tartışa tartışa doğruyu bulurlar"
Ağustos ayında Cumhurbaşkanlığı seçimleri, gelecek yıl haziran ayında da genel seçimlerin yapılacağını hatırlatan Babacan, 30 Mart'ın gelecek seçimlerden daha kritik bir konumda olduğunu söyledi. Babacan, şöyle devam etti:
"Çok önemli bir sınav verdik, Türkiye için bir demokrasi sınavı oldu, hukuk sınavı oldu aynı zamanda ve bu sınavı hamdolsun geçtik. Önümüzdeki seçimler heyecanın biraz daha düşük olduğu seçimler olabilir. İş dünyası için söylüyorum ve bu seçimleri de Türkiye başarıyla atlatacaktır.
Tabi ki sorunlar olabilir. Demokrasinin olduğu, düşünce hürriyetinin olduğu ülkelerde mutlaka tartışmalar olur. Pek çok konu tartışılır ve bu tartışmalar ne kadar özgürce yapılıyorsa o kadar da faydalıdır. Çünkü açık toplumlar tartışa tartışa doğruyu bulurlar. Onun için de Türkiye'nin ilerleyen bir demokrasi olarak dönem dönem kendi iç meseleleri, farklı konuları tartışması gayet doğaldır ama bunlar hiçbir zaman bir geriye dönüşü ifade etmez. Bir kötüye gidişi ifade etmez. 2023 hedeflerine doğru giderken Türkiye bütün bu alanlarda eksiklerini tamamlayarak ve problemlerini çözerek inşallah ilerleyecektir."
CIIM Türkiye Başkanı Aldo Kaslowski ise konuşmasında iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin artarak devam etmesi gerektiğini anlattı.
İtalya Büyükelçisi Gianpaolo Scarante de İtalyya ve Tükiye'nin ticaret hacmini yükseltmesi gerektiğine dikkati çekerek, her iki ülkenin birçok avantaja sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
- İstanbul