Haberler

BES Şube Başkanı Karaaslan: "İşsizlik Yoktur, Yaratılıyor"

Güncelleme:
Abone Ol

Büro Emekçileri Sendikası Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Karaaslan, Türkiye'de işsizlik sorunu olmadığını, yaratıldığını söyledi.

Meclisteki torba yasa ilgiyle beklendiği kadar, işçi, emekçi ve memurları endişeye sevk ediyor. Torba yasada verilmesi beklenen birçok hakkın yıllardır talep edilenler olduğunu kaydeden işçi ve emekçiler, torba yasadaki bazı maddelerle iş güvencelerinin ortadan kaldırılacağını savunuyor.

Büro Emekçileri Sendikası (BES) Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Karaaslan, meclisteki torba yasayı değerlendirdi. Karaaslan, işçinin, emeklinin, yoksulun, köylünün ve emekçilerin beklentilerini, nasıl ve ne şekilde davranmaları gerektiğini de anlattı.

"TOPLUMUN BEKLEDİĞİ MAKYAJLANMIŞ DÜZENLEMELER VAR ANCAK TUZAKLARDA VAR"

Meclisteki torba yasada yıllardır toplumum beklediği makyajlanmış düzenlemeler olduğunu ancak kendi içinde de tuzakların bulunduğunu kaydeden Karaaslan, torba yasada özellikle emekçiler boyutuyla, kadınlara yönelik düzenleme olduğunu görebildiklerini ifade etti.

Bu düzenlemelerin yanı sıra çalışanlara 657 ile ilgili esnek çalışma performans uygulaması, istihdam büroları gibi gerçekten emekçiler için tehlike arz eden düzenlemelerin yapıldığını belirten Karaaslan şöyle dedi:

"Çünkü 657 her ne kadar bizim de karşı çıktığımız maddeleri varsa da iş güvencesi konusunda bizim garantimizdir. O anlamda çalışanlara saldırı olarak 657'yi esnekleştirerek çalışanları güvencesizleştirilmeye gidildiğini düşünüyoruz. Genel anlamda çalışanların yeniden düzenlemesini içeriyor. Temel olan 657'nin esnekleşmesidir. AKP'nin daha önce Abant'ta yapmış olduğu toplantıda bu konu üzerinde çalışmalar yaptılar. 657'yi kaldırıp bunun yerine sözleşmeli, performansa dayalı çalışma sistemi getirilmesini oradan biliyoruz. Bu açıdan bu olayı tüm emekçileri ilgilendiren boyutudur. Birde kadın boyutu var. Üç çocuğa ekstradan para verilmesi veya çalışan kadınların daha fazla izinli kalması aslında bu bizim ezelden beri istediğimiz olması gereken talepledir. Ama kendi içinde şöyle bir dezavantaj sağlayabilir. Kadınların şu anda toplumdan koparılması bir tehlike söz konusu çünkü örgütlü olmayan bir kesim kadınlar. Evde işyerinde sokakta örgütlü olmadıklarından dolayı her türlü şiddete maruz kaldıkları, örgütsüzlüğe doğru gittikleri bir gerçektir. Bu anlamda şu anda örgütlemenin önünde kısıtlama olduğu açıktır. Kadın bedeni üzerinde hükümet tasarrufa gidiyor. Aslında bunu kadın örgütleri, sivil kesimlerle tartışılıp yapılsaydı ben eminim daha iyi bir sonuç alırdı. Ama AKP iktidarı şu ana kadar yaptığı tüm düzenlemelerde yaptığı gibi yine kendi kafasındaki bir şeyi topluma birkaç maddesini de süsleyerek içine koyup toplumun taleplerini yanıltmaya gidiyor. Bu yanıltma bazen geri dönüşü zor olan şeylerle karşımıza çıkıyor"

"YANDAŞ SENDİKALAR OLUŞTURARAK, ONLARLA MASAYA OTURUP HAKKIMIZI O SENDİKALAR ÜZERİNDEN ELİMİZDEN ALIYOR"

Yaklaşık 20 yıldır, 90'larda başlattıkları sendikal mücadelelerinde bu güne kadar geldiği boyutuyla hep 'hak verilmez örgütlü mücadele ile alınır' dediklerini hatırlatan Karaaslan, örgütlü mücadelelerine haklı bir noktada sürdürdüklerini dile getirdi. Karaaslan, "Ama siyasal iktidar bizi hep manipüle etmek için kendine yandaş sendikalar oluşturarak kendine onlarla masaya oturup hakkımızı o sendikalar üzerinden elimizden alıyor. Biz şunu istiyoruz insanca yaşayacak bir ücret. Devletin kendisinin belirlediği insanca yaşanacak bir ücret. İkincisi her iş yerine bir kreş, servis yani bunlar gerçek taleplerdir. Öyle uzağa gidilecek olmayacak talepler değildir. Bütün demokratik ülkelerde hak olan şeylerdir ama bunların her birinden mahrumuz. Dolayısıyla birinci derecede şu anda güvencesiz çalışan 4C'ye acilen, böyle bir madde olmaması yani kaldırılması. Güvenceye geçilmesi, taşeron sisteminin kökten kaldırılması, tüm sendikalara güvence verilmediği müddetçe insanlar hep güvencesiz ve köle şeklinde çalışmaya devam edecektir" dedi.

"KORKU VE YÜKSELME KRİTERLERİ NEDENİYLE SENDİKA SEÇİLİYOR"

İşçi ve emekçilerin kendilerinin dezavantajına olan sendikalara niçin üye oldukları ile ilgili bir soruya Karaaslan,

"İnsanları kendine bağlamak için dünyadaki tüm egemenler, önce aç bırakır, mahkûm eder ondan sonra bu insanlara bak bendendir der. Kamu kurumlarına bakın tayin, terfi, yükselme, bir yerden bir yere nakil gitme sigorta kasko ev yapma gibi TOKİ'den ev yapma gibi sendikal etiğe uymayan tamamıyla ticari kazanç güden şeylerle insanları kendilerine bağlamış durumda. Yani sen benim sendikama üye olmazsan senin tayinin çıkmaz, üye olmazsan sen yükselemezsin, TOKİ'n olmaz, sigorta yaparım seni. Siz öldüğünüzde ailenize şu kadar para vereceğim. Ahirette para veririm gibi aslında sendikal etiği hiç uymayan insanların da çalışanlarında bir ev ihtiyacı olduğunu düşündüğünüzde fahiş fiyata o evin onları verildiğini de görüyoruz. Saydığımız her şey iktidarın elinde ve kesinlikle sopa kafasında değildir ama korku var. Bir insan okumuş üniversite mezunu olmuş bu işsizlik ortamında işe girmiş dolayısıyla şartlar icabı bir yere müdür olmak için sınava girdiğinde önce hangi bir sendikaya üye olduğu kriteri baz alındığında doğal olarak dezavantajdır" diye konuştu.

"ÇALIŞANLARI GÖNÜLDEN DEĞİL, SUNNİ OLARAK KENDİLERİNE BAĞLAMIŞ GÖZÜKÜYORLAR"

Buna rağmen kendilerinin 250 bin üyelerinin bulunduğunu kaydeden Karaaslan, 19 Aralık başta olmak üzere grev yaptıklarını ifade ederek, "İnsanlar, çalışanlar bizimle birlikte ama sunni olarak kendilerine bağlamış gözüküyorlar. Bunlar geçici olduğunu düşünüyorum. Emekçiler bunun farkına varacaktır. Biz temelden mücadele ediyoruz. Bunu çok iyi biliyoruz ki emekçiler farkına varıp doğruyu seçecektir. Tabi biz emekçiler bazında düşüncelerimiz ama toplumun bütün kesimlerinde durum öyledir. Tabiri caizse zaptı rapt altına alınmış bir durumda. Mahkûm edilmiştir" şeklinde konuştu.
SENDİKALAR ARASI BARIŞ SÜRECİ

Türkiye'nin batısında yaşayan emekçilerin gönüllerinin kendi sendikalarından yana olduğunu ancak Kürt sorununda taraf olmalarından kaynaklı diğer sendikalarla birlikte olma şanslarının ortadan kalktığını dile getiren BES Şube Başkanı Karaaslan şöyle dedi:

"Türkiye'de yüzyıllardır gelen bir sorun var. Kürt sorunu bağlamında taraf olduğumuzdan kaynaklı diğer sendikalarla bir olma şansımızın ortadan kalktığını yani Türkiye'de şovenizm ve milliyetçilik yüksek olması birde Kürt sorununda taraf olmamızdan kaynaklı batıda özellikle şoveniz ve milliyetçilik körüklendirildiğinden kaynaklı insanlar aslında gönülleri bizlerden yana esas mücadele hakkı bizim alacağımızı düşünüyor ama bu milliyetçi ve şovenlikten kaynaklı anti Kürtlük üzerinden şekillendikleri için ülkenin batısındaki emekçileri, diğer milliyetçi ve iktidarlara yakın sendikalara bağlanıyor.

"EMEKÇİLERDE 2013 YILINDA YÜZDE 40-50 VARAN BİR FAKİRLEŞME OLUŞMUŞTUR"

Grevlerde biz hep elimizi uzatıyoruz. Biz en uzak olduğumuz Türk Kamu-Sen'e bile geçen yılki 27 Aralık ve bu yıl birlikte eylem yaptık, grev yaptık. Bu 19 Aralık'ta da yine bu konfederasyonlara çağrı yaptık. Ama maalesef ülkenin bekası, hükümetin bekasını ön plana çıkararak bu haklara sahip çıkmadılar ve her yıl özellikle emekçiler 2013 yılında yüzde 40-50 varan bir fakirleşme oluşmuştur. Tarihinde hiç bu kadar emekçiler yoksullaşmamıştır. 2013 tarihinde en çok yoksullaştığı tarihtir. Tüm emekçilerin geçmişte yani 20-30 yıldır fazla mesai, döner sermaye, ikramiye gibi yan getirilerin bütün kalemleri 666 sayılı kanun hükmünde kararnameyle bu hükümet torba yasada kaldırdı ortalama bir memurun aylık 500 TL kaybı oldu. Ama Memur-Sen ile yaptığı sözleşme ile bizi 123 lira ile sevindirmeye çalışıyor. Bu kadar kaybımıza karşı 123 lira zam verdi"

"BÜTÇEDEN PAY VERİLİRSE İŞSİZLİK YOKTUR"

Devletin kendisinin yayınladığı asgari geçim sınırı, geçim ücreti ile verdikleri ücretlerin birbirini tutmadığını belirten Büro Emekçileri Sendikası (BES) Diyarbakır Şube Başkanı Mehmet Karaaslan, toplumun her kesimine bütçeden pay ayrılması gerektiğini ifade ederek, "Biz şu anda toplumu orta sınıfıyız. Yani bu kadar işsizin olduğu biz iyiyiz. Bir yerde normal ama bizim sıkıntımız bu değil. Bizim sıkıntımız onları da kendi sınırlarımıza çekip devletin belirlediği insanca yaşanacak sınıra getirmektir. Bunu neden söylüyoruz. 19 Aralık'ta biz şunu söyledik 'savaşa değil, emekçiye bütçe' emekçi derken toplumun tüm kesimlerine bütçeden pay. Hükümetten bütçe ayrılmadığı müddetçe istediğimiz kadar isteyelim hiçbir kesime farklı verme şansına sahip değil. Dolayısıyla bütçede en çok ta bu ülkede aslında bütçe sürecinin sıkıntısını yaşıyoruz. Sanki hiç bütçe olmamış gibi davranıyor ama aslında en çok ilgilendiren konuda bütçedir. 19 Aralık'ta bütçeye yönelik 'Savaşa değil emekçiye bütçe' talebimizdir. Dolayısıyla bütçeden pay ayrılmadığı müddetçe toplumun hiçbir kesimine bütçeden pay verme şansına hükümetler sahip değiller. Biz kendimizle birlikte bu ülkede aynı zamanda işsizlere, yoksullara pay istiyoruz. Bu ülkede işsizlik yoktur yaratılıyor. Neden diyeceksiniz? Çünkü kamu çalışanlarına 10 yıldır kamuya doğru dürüst eleman alınmıyor ve hepsi üç kişinin yaptığı işi bir kişi yaptırmaktalar ve gün geçtikçe ücretten de indirim yapmaktadırlar. Dolayısıyla toplumun tüm kesimine baktığınız zaman buradan kıstığı şey toplumun öbür kesimine de gitmiyor. O zaman nereye gidiyor? Tamamıyla sermaye kesimine, taşeronluk vasıtasıyla, güvencesiz ve düşük ücretle insanlar çalıştırarak aslında bu kaynakların çoğu sermayeye peşkeş çekiliyor. Nihayetinde bunu gördük 17 Aralık operasyon döneminde ayakkabı kutularından çıkanlar hepsi emekçilerin paralarıdır. Yoksul halkın verdiği vergilerdir. Bu hükümet başta olmak üzere geçmiş tüm hükümetler, hep sermayeyi daha fazla kazanma onlar fazla kazandığı zaman tabandaki emekçiler, işçiler, yoksullar, köylüler fakirleşmişlerdir" diye konuştu.

"ÖRGÜTLENİN, ÖRGÜTLENİN, ÖRGÜTLENİN"

Toplumun tüm kesimlerine seslenen Karaaslan sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
"Toplumun tüm kesimlerine söyleyeceğimiz tek şey vardır. Örgütlenin, örgütlenin, örgütlenin ama mücadele edin. Mücadele ederek hak alın. Başka türlü hiç kimsenin vereceği hak yoktur verirse dahi onun adı hak değildir. Çünkü verdikleri gibi geri alıyor ama mücadele ederek örgütlenme ile alınan hak kalıcı ve esastır. Toplumun tüm kesimleri, başta kadınlar, işçiler, köylüler, emekçiler bulundukları her alanda örgütlenmeli ve mücadele etmeliler. Yüzde 50 oy aldıklarında kim sesini çıkarsa hemen bastırıyorlar neden çünkü örgütsüz olduğumuz için çok rahat yapıyorlar. O yüzden örgütlenin ve güçlenin kimsenin ezmesine müsaade etmeyin"

Kaynak: Temsilci / Ekonomi

Mehmet Karaaslan Diyarbakır Ekonomi Ekonomi Güncel Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title