Bosphorus Energy Club Basın Toplantısı
BEC İcra Kurulu Başkanı Öğütçü: "Toplamda 100 milyar metreküp doğalgaz Türk Yunan sınırına yığılabilirse, bu Türkiye'yi gerçek anlamda bir gaz merkezi yapar" "Ruslar parça parça olan gaz tedarikinin Türkiye'ye girmesi ve buradan da Avrupa'ya akması konusunda tedirgin oluyor.
Bosphorus Energy Club (BEC) İcra Kurulu Başkanı Mehmet Öğütçü, "Toplamda 100 milyar metreküp doğalgaz Türk-Yunan sınırına yığılabilirse, bu Türkiye'yi gerçek anlamda bir gaz merkezi (hub) yapar" dedi.
Öğütçü, PwC Türkiye desteğiyle hayata geçen ve 11 Aralık'ta üçüncü kez düzenlenecek BEC öncesinde gerçekleştirilen basın toplantısında, Türkiye'nin mevcut enerji tesislerinin yenilenmesi ve artacak talebe uygun enerji yatırımlarına gidebilmesi için her yıl en az 12 milyar dolar bulması gerektiğini söyledi.
Aynı sıkıntının dünyanın her yerinde olduğunu ve klasik yatırım bankacılığının öldüğünü dile getiren Öğütçü, onun yerine yeni finans kaynakları çıktığını, bunların başında Çin'in elinde bolca bulunan egemen servet fonlarının geldiğini ifade etti.
Öğütçü, Dubai, Abu Dabi, Singapur ve Malezya'da da büyük fonlar bulunduğunu, bunların yanı sıra bu yıl içinde Türkiye'de rüzgar santrali yatırımı yapan Kanadalı öğretmenlerin emeklilik fonlarının yer aldığını aktardı.
İslami finans konusunun çok ilginç olduğuna dikkati çeken Öğütçü, "Bunlar giderek artma eğilimi gösteriyor. Dünyada 7 trilyon dolarlık İslami finans bulunduğu tahmin ediliyor. İlk İslami finansı çıkaran kuruluş da Almanya'da bir belediye oldu. Dünyada bunu en iyi yönetenlerin başında ise İngiliz bankası HSBC geliyor. Türkiye'ye de bu artarak gelecek" diye konuştu.
Öğütçü, 11 Aralık'ta düzenlenecek toplantıda İran, Çin ve Rusya, Ukrayna politikaları, petrol ve doğalgaz fiyatları ve bunların gelişmekte olan ülkelere etkileri gibi pek çok konuyu ele alacaklarını belirterek, Rusya Devlet Başkanı Viladimir Putin'in Türkiye ziyaretinin ayrıntılarını da konuşacaklarını söyledi.
BEC olarak önem verdikleri bir diğer konunun "enerji fonu yaratılması" olduğuna ve bu konuda özel girişimcilerin elinden geleni yaptığına işaret eden Öğütçü, kimsenin devletin direksiyonda bulunduğu bir fona para yatırmak istemeyeceği için bunun kritik olduğunu vurguladı.
Bu fonun dünyadaki örnekler dikkate alınarak oluşturulması gerektiğini dile getiren Öğütçü, "Devletin çok küçük bir katkısıyla bu kartopu gibi büyüyebilir. Başlangıçta 2-3 milyar dolar konulsa, bu 20-25 milyar dolara çok çabuk büyüyebilir. Yaptığımız ön çalışmalarda gördük ki Türkiye'ye Körfez'den büyük para akabilir. Emeklilik fonları ve diğer fonlardan da büyük ilgi var. Bu konuyu olgunlaştırıp, toplantıda karar alma aşamasına getirmeyi umuyoruz" ifadelerini kullandı.
"Rusya ile müzakerede Kayserili bir bakanımızın olması büyük bir avantaj"
Mehmet Öğütçü, Putin'in Türkiye ziyaretinin, Batı'nın Ukrayna ve Kırım'da olup bitenlerden sonra Rusya'ya yaptırımlarının "şaka olmadığını gösterecek şekilde sertleştirdiği" dönemde gerçekleştiğine işaret etti.
Rus ekonomisinin bundan ciddi şekilde olumsuz etkilenmeye başladığını dile getiren Öğütçü, hem ekonomik büyümede hem dış ticaretinde hem yatırımlarda net şekilde bunun görüldüğünü söyledi.
İkinci olarak bu gelişmenin petrol fiyatlarının hızla düştüğü dönemde gerçekleştiğini vurgulayan Öğütçü, şöyle devam etti:
"Rusya'nın petrolden elde ettiği gelir, doğalgazdan çok daha fazla. Suudi'lerin dediği gibi fiyat 60 dolarlardan aşağı inerse, Rus ekonomisi için belki ilk yıl sorun oluşturmaz ama ciddi şekilde ekonomilerini zorlar. Belki de amaçlarından biri Rusya'nın burnunu sürtmek olabilir. Bir de Güney Akım Projesi ölmüştü ama kimse ilan etmemişti. Ankara'daki görüşmelerde Putin, bunun vefatını resmen ilan etmiş oldu. Bir de Putin, mayıs ayında Rusya'nın Çin ile imzaladığı anlaşmanın ardından geldi. Batı'ya 'benim başka seçeneklerim de var' mesajı verdi.
Bir yandan yaptırımlar kalkarsa İran fiyatı hesaplı hale getirse Avrupa beslenecek, bir yandan Azerbaycan mevcut 16 milyar metreküpü 2030'lara kadar 30 milyar metreküpe çıkarma planında. Öbür yandan Kürt gazı 2018 yılından itibaren akmaya başlayacak. Doğu Akdeniz gazı da orta ve uzun vadede hala gelebilecek bir gaz. Türkmen gazını daha hesaba katmadık... Dolayısıyla Ruslar bu parça parça olan gaz tedarikinin Türkiye'ye girmesi ve buradan da Avrupa'ya akması konusunda tedirgin oluyor. Hem pazar payını hem fiyat üstünlüğünü ciddi şekilde etkileyecek bir durum. Rusların Ankara'ya gelip bu teklifi yapmasının sebebi bu. Putin, usta bir satranç oyuncusu olduğunu gösterdi."
Öğütçü, Türkiye'nin bu işten kazancı incelendiğinde ise Rusya'nın, Türkiye'nin en önemli stratejik ortağı olduğunu belirterek, Rusya ile ilgili herhangi bir önerinin elinin tersiyle itilemeyeceğini hatta ticaret hacminin de 100 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini vurguladı.
Türkiye açısından 3 önemli konu olduğuna işaret eden Öğütçü, bunlardan ilkinin Rusya'nın getireceği 50 milyar metreküplük ilave gaz olduğunu söyledi. "Bu acaba Azeri, Türkmen, İran, Kürt ve Doğu Akdeniz gazını piyasa dışına çıkarır mı?" sorusunu soran Öğütçi, Türkiye'nin bunu kabul etmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.
İkinci olarak bu işe Brüksel ve Washington'un vereceği yanıtın önemli olduğunu açıklayan Öğütçü, "Hedef, Rusya'nın dışında alternatif bir kanal oluşturmaktı. Putin önerisinde ne ölçüde ciddi? Taktik mi yoksa gerçek bir proje mi? Bu konuda henüz son söz söylenecek değil. Nasıl tavır alınacağı konusunda değişik istihbaratlar toplanıyor. Ankara'nın da bu konuda naif olmadığını bilmek lazım. Müzakere konusunda Kayserili bir bakanımızın olması büyük bir avantaj, dosyayı da iyi bilen biri" değerlendirmesini yaptı.
"Petrolde beklenen talep artışı gerçekleşmedi"
Mehmet Öğütçü, 50 milyar metreküp doğalgazın Rusya'dan gelmesi halinde, diğer kaynaklardan da Türkiye'nin ihtiyacı dışında ilave 50 milyar metreküp olmak üzere toplamda 100 milyar metreküp doğalgaz Türk-Yunan sınırına yığılabilirse, bunun Türkiye'yi gerçek anlamda bir gaz merkezi yapacağını söyledi.
AB'nin kendi üretimi dışında doğalgaz talebinin 200 milyar doların üzerinde olduğunu belirten Öğütçü, "2040'a kadar da 400 milyar metreküplük açığı olduğu hesaplanıyor. Yapılan projeksiyonlar bunu gösteriyor. Avrupa'da talep hızlı artmıyor. İç üretim düşüyor. Türkiye bunun 100 milyar metreküpünü Rusya ve diğer kaynaklardan sağlayacak olursa, bu Türkiye'yi dünya gaz piyasasında ciddi bir oyuncu yapar" ifadelerini kullandı.
Öğütçü, petrolde öngörülen talep artışının gerçekleşmediğini belirterek, ABD'nin yeni petrol kaynaklarının Suudileri çok kaygılandırdığını, hem petrolde hem doğalgazda dünyanın en büyük üreticisi olarak Rusya ile Suudi Arabistan'ın yerini aldığını kaydetti.
Suudilerin stratejik bir karar aldığını ve fiyatları artırmak yerine pazar payını muhafaza ettiğini, çok büyük iskontolar uyguladıklarını aktaran Öğütçü, petrol fiyatlarının düşmesinin Türkiye gibi ülkelerin işine geldiğini söyledi.
Türkiye'nin nükleer enerji konusunda atacağı adımlar hakkında da değerlendirmelerde bulunan Öğütçü, bunun doğru yapıldığı ve korunduğu sürece enerji çeşitliliği konusunda çok yararlı olabileceğini ifade etti.
"Mevzuat altyapısı yatırımcıların ihtiyacını karşılamalı"
PwC Türkiye Enerji, Altyapı ve Madencilik Sektörü Lideri Murat Çolakoğlu ise Türkiye'nin hub olma amacının yanı sıra yapması gereken ödevleri olduğunu söyledi.
Türkiye'nin coğrafi konumu doğrultusunda politik anlamda önemli bir yerde bulunduğunu ancak tamamlaması gereken ev ödevlerine de dikkati çeken Çolakoğlu, şunları kaydetti:
"Enerji piyasamızın işleyişiyle alakalı olarak, mevzuat altyapısının yatırımcıların ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olması gerekiyor. Bu aynı zamanda önemli finans kaynaklarının Türkiye'ye çekilebilmesi için de çok önemlidir. Yatırımcılar açısından Türkiye'nin cazibesi bu gibi altyapı çalışmalarının iyi düzenlenmesine bağlıdır. Çalışmalarımızın mevcut elektrik üretim ve iletim altyapısı, gaz dağıtım şebekesi ve özelleştirme olmak üzere üç ana kola yayılması gerektiğini düşünüyoruz."
Mevcut üretim tesislerinin özelleştirilmesinin de sıcak bir konu olduğunu belirten Çolakoğlu, muhtemelen seçimlerden sonra bu konunun tekrar gündeme geleceğini söyledi.
Yaklaşık 7-8 yıl önce yürütülen çalışmaların yabancı yatırımcının ilgisini çekmediğini hatırlatan Çolakoğlu, bunun öncelikli sebebinin satışa çıkartılan aktif kıymetlerin paketler halinde satılmaya çalışılması olduğunu ifade etti.
Çolakoğlu, özelleştirme ve mevcut altyapıdaki üretim bacağında da Türkiye'nin yapması gereken ciddi ev ödevleri bulunduğunu vurguladı.
ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Direktörü David A. Merkel ise Rusya'nın çok güzel bir taktik uyguladığını söyledi.
Rus gazı olmadan bir kanal oluşturma hedefi içine Rusya'nın yeniden dahil olmasının Brüksel ve Washington'da nasıl karşılanacağının önemli olduğunu vurgulayan Merkel, "Bundan çok hoşnut olmasalar da kaynak çeşitliliği anlamında çok fazla itirazları olmaz" diye konuştu.
Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi Prof. Dr. Ahmet Evin Rusya'nın emelinin Avrupa gaz borularını ve sevkıyatını kontrol etmek olduğunu söyledi.
Rusya'nın birinci politikasının yıllardır bu olduğunu belirten Evin, "Enerji meselesi her zaman tezat içerir. Enerji konusu tamamen siyasi maksatlarla yürütülemez. Piyasaya ters düştüğü takdirde kim olursa olsun bunun altından kalkamaz. Putin bu sıkıntıdan dolayı Güney Akım'dan vazgeçerek yenildiğini ifade etti. Enerji konusunda 10 yıldan fazla süreli projeksiyon yapmak pek doğru olmuyor" diye konuştu. - İstanbul