Cari Açık Türkiye'nin Zaafı Olmaya Devam Ediyor
Dünya Bankası Başekonomisti Marina Wes, Türkiye ekonomisinin 2012 büyüme tahminlerini yüzde 3 olarak açıklarken, orta vadede yüzde 4-5'lik gerçekçi bir büyüme öngördüklerini, ancak bu süre içinde Türkiye'de cari açığın kilit zaaf olmaya devam edeceğini belirtti.
Dünya Bankası Başekonomisti Marina Wes, Global Ekonomik Mimari başlığıyla zirvenin ikinci bölümünü açtı. Wes, Türkiye ekonomisinin 2012 büyüme tahminlerini yüzde 3 olarak açıklarken, orta vadede yüzde 4-5'lik gerçekçi bir büyüme öngördüklerini, ancak bu süre içinde Türkiye'de cari açığın kilit zaaf olmaya devam edeceğini belirtti. Bu cari açığın birkaç yıl içinde yüzde 7 civarında stabilize olacağını düşündüklerini söyleyen Wes, "Türkiye, küresel büyüme kutbu olarak ciddi bir potansiyel taşıyor. Yeter ki hükümet, Türkiye'de yapısal reformlarla iş ortamları geliştirilmeye devam etsin, yabancı ülkelere olan enerji bağımlılığı ve ithalatı azalsın, ihracat Doğu Asya'ya da ulaşsın. Dış etkenler dramatik bir değişiklik göstermezse, Türkiye yakın zamanda küresel büyüme kutbunu temsil edecek."
Global Ekonomik Mimari başlıklı oturumda bir araya gelen finans sektörünün önemli isimleri Wes'in ardından global ekonominin ihtiyaçları ve gidişatı üzerine farklı sektörlerin geleceğine yönelik öngörülerini paylaştı. Oturum Başkanı olarak söz alan Şişecam Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, yerelde uygulanan yeni ekonomik tasarımların global ölçeğe taşınması ve uluslararası hesaplarla uyumlandırılması gerektiğini belirtti ve "Attığımız adımların ne kadar yerel olduğunu düşünsek bile, yaptığımız her iş uluslararası hale geldi. Artık ülke bazındaki mimariyi, dış etkilerle birlikte, küresel boyutta düşünmeliyiz" dedi.
Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Türkiye'nin 2023 vizyonu çerçevesinde özellikle otomotiv sektörü için yıllık 4 milyonluk üretimi, 3 milyonluk ihracatı ve toplam 75 milyar doları bulacak ihracat rakamını vizyon olarak önlerine koyduklarını açıkladı. Bu hedefe ulaşabilmek için öncelikli olarak dört ana maddeye ağırlık verdiklerini söyleyen Aybar, yeni yatırımlarda daha çevreci, alternatif enerji kaynaklı otomobiller tasarlayacaklarını, elektrik enerjisi, yakıt pili sistemi gibi farklı teknolojiler kullanan karbon-fiber hafif arabalar planlayacaklarını belirtti:
"Türkiye'de 15-25 yaş 12.5 milyon genç nüfusun yüzde 97'si önce akıllı cep telefonu istiyor ve yüzde 84'ü de hızlı internet peşinde. Yüzde 64'ü ise otomobil sahibi olabileceğini söylüyor. Artık sürekli online olmak isteyen nesille karşı karşıya olduğumuz için araçlarda multimedya sistemlerini ve yeni teknolojileri yüklememiz, şehircilik ve organizasyon anlayışımızı düzenleyerek şehir içi otopark ihtiyaçlarına cevap vermemiz gerekiyor. Son olarak, yılda 80 milyon motorlu taşıt üretilirken 2016'da dünyada kapasite fazlalığının yüzde 38'lere çıkacağı tahmin ediliyor. Bu fazlalığı yönetmek için de yeni pazarlama teknikleriyle, birleşme ve ittifaklar yoluyla marka imajına yatırım yapmalı ve bu süreci atlatmalıyız."
"2023'TE TÜM ÖDEMELERİN NAKİTSİZ YAPILDIĞI BİR TÜRKİYE HAYAL EDİYORUZ"
BKM Genel Müdürü Dr. Soner Canko, aslında ekonomik kriz değil, resesyon yaşandığını vurguladığı konuşmasında Türkiye'nin son yıllarda dünya çapındaki ciddi çalkalanma ve güven bunalımları ortamında tüketici ve sanayi üretimi tarafında kritik sarsıntılar yaşanmadığını belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: "Faiz oranlarında, son beş senede ciddi düşüş yaşadık yüzde 5'lere kadar düştük. Enflasyon oranın altına inen faiz oranları pek tabii kredi faizlerine de yansıdı. 2008'den bu yana, tüketicinin bankacılık-kredi ilişkisi gelişti. Tüketici kredileri, 2012 sonlarına doğru yüzde 11'lik büyümeyle yavaşlatıldı. Kredi kartları ise, yüzde 24'lük bir oranla kendini gösterirken, 2008'de sayısı 104 milyon olan ödeme kartları, Ekim 2012'de 144 milyon adede ulaştı. 75 milyonluk Türkiye nüfusunun karşısında aynı zamanda 35 bin ATM var."
Son zamanlarda sorunlu ödemeli birey sayısının 800 bin'e çıkmasının ve toplam krediler içinde ödenemeyen kredilerin oranının nasıl düştüğünü açıklayan Canko, özellikle 2010 yılında tüketici kredileri ve kartlarla 2012'de alınan önlemleri kaynak gösterdi ve ferdi kredi sorunlarının daha küçükken erken uyarı sistemiyle çalışır hale getirildiğini söyledi. Bankacılık ve Ödeme Sistemleri sektörünün sağlıklı büyüme gerçekleştirdiğini vurgulayan Canko, "Riskleri iyi yöneterek büyüyen bir ülkeyiz. Durgunluğa rağmen bu sektörler düzenleyici kurumlar sayesinde de olumlu resme katkı sağladılar. Kartlı ödemeler yalnızca ticaretin can suyu değil, aynı zamanda kayıt dışıyla mücadelede önemli bir etken" dedi.
GYODER Başkanı ve Yeşil GYO Genel Müdürü Işık Gökkaya TR'de gayrimenkul sektörünün 2011'de yüzde 11.2 oranında büyüdüğünü, 2012'de ise altı aylık sürede yüzde 1.5'luk büyüme yaşadığını söyledi. Büyümede cari açığın kapatılmasıyla ilgili mali kararların etkili olduğunu vurgulayan Gökkaya, 2011'de satılan konut sayısının 419 bin olduğunu, bu yıl ise şimdiden 202 bin konut satıldığını belirtti:
"Büyümedeki en önemli sebepler, konut kredilerindeki artış oldu. Kişi başı tasarruf oranımız şimdilik yüzde 11'lerde. Hukuki altyapılar ve ufak değişiklikler yaparsak, 5 milyar dolarlık bir yabancı sermayenin Türkiye'ye girişini sağlayabiliriz dernek olarak. 2023 için alt segmentler oluşturduk. Ekonomimizin ilk 10 ekonomi arasına girmesi için yıllık büyüme oranımızın yüzme 8 olması gerek. Biz bunu yüzde 6 olarak referans aldık. 1.5 trilyon dolar milli gelirimiz, 18 bin 500 dolar da kişi başı gelirimiz olursa, konut kredisi alabilmemiz için yıllık gelirimizin 35 bin ila 40 bin arasında olması gerekecektir. Yani 5 milyon hane halkı daha konut kredisi kullanır duruma gelecektir."
"SICAK SOMON EKMEKTEN CEVİZLİ ZEYTİNLİ EMEK YAPMAYI BAŞARDIK"
ORKA Grup Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, sektör gelişiminin ülke gelişimiyle paralel olduğunu belirterek başladığı konuşmasında 2001 yılında büyük umutlarla Türkiye'ye döndüğü Las Vegas Fuarı'ndan sonra dünyayı büyük 2001 krizinin vurduğunu hatırlattı. Bu süre içinde tüm zorluklara rağmen sektördeki aktörlerin ortak çabalarının iyi sonuçlar verdiğini belirten Orakçıoğlu, "Kısa sürede Avrupa'nın en büyük altınca perakende pazarı haline geldik. 2000'li
yıllarda London School of Fashion'la partnerlik anlaşması yapabileceğimi düşünmezdim. Michael Jackson'a bile ulaştık. Fason üreticilerimizi de unutmamalıyız. Çünkü alıcı gereksinimlerini tahmin edip o taleplere cevap verebilen yine onlar. Markalarımız böyle böyle
gelişti" dedi ve sözlerine şöyle devam etti: "Türk markalarının karşısına önümüzdeki yıllarda büyük fırsatlar çıkacak. Biz pazarımızı 75 milyonluk bir pazar olarakgörmüyoruz. Çevre ülkelerle birlikte 350 milyonluk hinterlandı kendi pazarımız olarak görüyoruz."