12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, "Bugün artık gücün belirleyicisi sahip olunan veri ve bunları işleme kabiliyetidir.
Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, "Bugün artık gücün belirleyicisi sahip olunan veri ve bunları işleme kabiliyetidir. Dijital çağın petrolü olan veri, ulaşım için de yeni bir yakıttır. Ulaştırma ve haberleşme sektörünü daha güvenli ve sürdürülebilir kılmaya yönelik sayısız fırsatı da beraberinde getiriyor." dedi.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığınca düzenlenen 12. Ulaştırma ve Haberleşme Şurası'nın son gününde "Dijital Çağda Ulaştırmanın Geleceği" paneli gerçekleştirildi.
Panelin açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Koç, ekonomik ve sosyal gelişmenin lokomotifi olan ulaştırma ve haberleşme sektöründe 1980'lerde kullanılmaya başlayan mobil hız tespit ve trafik kameralarından, 1990'larda kurulan otomatik geçiş sistemlerine, 2000'lerde mobil trafik bilgi sistemlerinden, sürücüsüz otonom araçların hayata geçtiği bir döneme gelindiğini belirtti.
Dijital teknolojiler ve büyük ölçekli veri akışlarının hayatları temelden değiştirdiğini ifade eden Koç, şunları kaydetti:
"Dijital Dönüşüm Ofisi olarak temel amacımız dijital teknolojilerin kullanımı ve geliştirilmesi yoluyla ekonomik ve sosyal refahın artırılmasına yönelik insan, iş süreçleri ve teknoloji unsurlarında bütüncül bir dönüşümü gerçekleştirmektir. Bu amaç çerçevesinde dijital devletten yapay zekaya, siber güvenlikten yerli teknolojileri geliştirmeye kadar birçok alanda çalışmalar yürütmekteyiz."
Koç, bütün nesnelerin konuşabildiği bir döneme doğru gidildiğini aktararak, "Bugün artık gücün belirleyicisi sahip olunan veri ve bunları işleme kabiliyetidir. Dijital çağın petrolü olan veri, ulaşım için de yeni bir yakıttır. Ulaştırma ve haberleşme sektörünü daha güvenli ve sürdürülebilir kılmaya yönelik sayısız fırsatı da beraberinde getiriyor." diye konuştu.
Yaşanabilir şehirler için salgın döneminin başta sağlık ve eğitim alanı olmak üzere, teknoloji ve altyapının en önemli unsurlar arasında yerini aldığını gösterdiğini anlatan Koç, "Şehirlerde artan nüfusla birlikte toplumsal sorunların da arttığını gördük. Ülkemizde il ve ilçe merkezlerinde yaşayanların oranı 2000'li yıllarda yüzde 64 iken, bu oran 2020 yılında yüzde 93'e ulaştı. Bu artış Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın sorumluluğunda olan ulaşım modlarının kapasitesindeki artıştan çok daha fazla. Çözüm ise gelişmiş bir ulaşım ağına sahip olmanın yanı sıra yoğun talebi karşılayabilmek için artık bu ağları daha akıllı hale getirmemiz gerekiyor. Yani yenilikçi dijital teknolojilerle ulaşım modlarımızı bağlantısal hale getirmemiz gerekiyor." şeklinde konuştu.
"Otonom bir deneyim yaşanabilmesi için yapay zeka teknolojileri çok iyi eğitilmeli"
Koç, yenilikçi dijital teknolojilere düşük maliyetli birçok yatırımın, yüksek fayda maliyet oranı sunacağını anlatarak, bu durumun karşılarına Akıllı Ulaşım Sistemlerini çıkardığını bildirdi.
Akıllı Ulaşım Sistemleri sayesinde kullanıcıların bilgi ve iletişim teknolojilerini etkin kullanmaları ve ulaşım ağlarını daha koordineli, verimli kullanmalarını sağladığını ifade eden Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her geçen gün gelişen teknolojiler ve beraberinde gelen dijitalleşme her alanda güçlü bir dönüşüme sebep oluyor. 11. Kalkınma Planında bilgi ve iletişim teknolojilerinin geliştirilmesi yoluyla ekonomide verimliliğin ve rekabet gücünün artırılması, temel amaç olarak belirledik. Temel hedefimiz dijital teknolojilerin kullanımı yoluyla ülkemizin küresel alanda rekabet gücünü artırmaktır. 2020 Yılı Pazar Verileri raporuna göre, bilgi ve iletişim teknolojileri sektörünün bir önceki yıla kıyasla yüzde 22 büyümesi bekleniyor. Bu da bize önümüzdeki fırsatların olduğunu gösteriyor. Dijital teknolojilerin getirmiş olduğu köklü değişimler ulaştırma ve haberleşme sektörlerini de yapay zeka teknolojileri ile dönüşüme uğratacaktır. Yapay zeka, tüm ulaşım modlarının otomasyonu için günümüzde temel gereksinim haline geldi."
Koç, müreffeh bir Türkiye için çevik ve sürdürülebilir bir yapay zeka ekosistemi ile küresel ölçekte değer üretme vizyonuyla ülkenin ilk Ulusal Yapay Zeka Stratejisi'ni 20 Ağustos'ta yayımladıklarını anımsatarak, stratejide, 2021-2025 yılları arasında Türkiye'de yürütülen yapay zeka alanındaki çalışmaları ortak bir zemine oturtmayı hedeflediklerini anlattı.
Stratejide, yenilikçi ve sürdürülebilir teknolojiler ile ulaştırma sektörünün de dijitalleşmesinin önünün açılacağını vurgulayan Koç, "Yapay zeka teknolojileri tüm dünyanın konuştuğu, uğrunda servet ödenen otonom araçları mükemmel kılmak için tasarlanmış olsa da hala daha istenilen seviyede değil. Bunun en iyi örneği ise otonom araçların karıştığı kazalar. Tabii ki bu kazalarda kimin suçlu olduğuna dair de tartışmalar oluyor ve olmaya devam edecek. Algoritmayı yazan kişi mi, bunu satan şirket mi yoksa araçtaki oturan kişi mi suçlu? ya da bu suç paylaştırılmalı mı? Kazanın yanı sıra, yapay zeka teknolojilerinin yeterince eğitilememesinden kaynaklı sorunlar da ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.
Koç, tam anlamıyla otonom bir deneyim yaşanabilmesi için yapay zeka teknolojilerinin çok iyi bir şekilde eğitilmesi gerektiğini dile getirdi.
Yapay zeka gibi, hayatın her alanını etkileyecek yenilikçi teknolojilerin, bugünkü modern yaşama adapte olabilmesinin bir süreç olduğunu ifade eden Koç, buna dijital dönüşüm denildiğini, bu geçişin, ülkelerin gelişmişlik düzeyinde büyük sıçramalara vesile olabileceğini bildiklerini, bu treni kaçırmak istemediklerini söyledi.
"Dünya üzerinde siber saldırıya uğramayan veya hacklenmeyen hiçbir büyük firma yok"
Koç, dijital ortama taşınan her sistemin yeni ve ciddi güvenlik risklerini de beraberinde getirdiğine işaret ederek, "Teknoloji, hayatımıza hangi yenilikleri getirirse getirsin, her nesnenin internete bağlandığı günümüzde siber tehditler de hızla artmaktadır." dedi.
Siber güvenlik risklerine ilişkin bazı örnekler veren Koç, "Asla bizim başımıza gelmeyeceğine inanmak en kolay yol. Ancak bırakın bizleri, dünya üzerinde siber saldırıya uğramayan veya hacklenmeyen hiçbir büyük firma yoktur." dedi.
Koç, Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayınlanan Küresel Riskler 2020 Raporu'nda olduğu gibi 2021 raporunda da "Siber Saldırılar" riskinin en üst sıralarda yer aldığını vurguladı.
Akıllı ulaşım sistemlerinin hızla hayata girmeye başladığı bugünlerde siber güvenliğin daima en yüksek öncelikli konuların başında yer alacağını aktaran Koç, şunları kaydetti:
"Nasıl barajlarımızı, nükleer santrallerimizi koruyorsak hayati öneme sahip olduğunu düşündüğümüz akıllı otoyollarımızı, köprü ve tünellerimizi de korumalıyız. Bu altyapıların olası siber saldırılara karşı korunması ve bu saldırılardan doğacak zararın en aza indirilmesi şart. Bu sebeple çıkardığımız Siber Güvenlik Eylem Planı'nda stratejik amaçlarımızın başında, Kritik Altyapıların Korunması ve Mukavemetinin Artırılması gelmektedir. Ulaşım sektörünün dijital dönüşümünü gerçekleştirebilmek için yapay zeka ile birlikte ağ altyapısından bulut bilişime, veri teknolojileri ve yönetiminden, yüksek kapasiteli haberleşme uydularına kadar birçok alanda çalışmalarımızı sürdürmekteyiz."
"Türkiye 4.5 baz istasyonunu yapmış, kullanmış bir ülke"
Koç, Türkiye'nin 4.5G ve 5G teknolojilerinde attığı adımlara değinerek, "Rizespor-Galatasaray maçını dört gözle izledim. Çünkü Rize'de bu maçın olduğu alanda Türkiye'nin ilk yerli ve milli baz istasyonu vardı. Stadyumdaki izleyiciler, maçta baz istasyonu olarak ULAK'ı kullandı ve bu sayede, maçta olup bitenleri anlık olarak sosyal medyalarından paylaşabildi, görüşmelerini yapabildi. Bizim için iyi bir yük testi oldu. Her ne kadar çoğumuzun aklında 90+11'de gelen gol kaldıysa da benim aklımda bu maçta ULAK'ın sorunsuz bir şekilde çalışması kaldı." diye konuştu.
Yerli ve milli haberleşme ürünleri üretilmediği takdirde siber güvenlikte ileriye gidilemeyeceğini vurgulayan Koç, "Türkiye 4.5 baz istasyonunu yapmış, kullanmış bir ülke olarak bundan sonra da 5G istasyonlarını da yapabilecek kabiliyete sahiptir. Dijital dönüşüm için çok güçlü iletişim ağlarına ve hizmetlerine, yüksek kaliteli erişime ihtiyacımız var. Dijital Dönüşüm Ofisi olarak bunların gerçekleştirilebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz." diye konuştu.
Koç, Dijital Dönüşüm Ofisi olarak Türkiye'nin dijitalleşmesinden sorumlu olduklarını anımsatarak, Birleşmiş Milletler tarafından yayımlanan 2020 yılı e-Devlet Gelişmişlik Endeksinde Türkiye'nin 193 ülke arasında, "Çevrim içi Hizmet Endeksi"nde 22. sıraya, e-Katılım Endeksinde ise 23. sıraya yükseldiğini anlattı.
Benzer şekilde, "AB 2020 Yılı e-Devlet Endeks" çalışmalarında da kullanıcı odaklılık başlığında Türkiye'nin 4. sırada yer aldığını belirten Koç, Türkiye'nin bu konuda iyi bir noktada olduğunu dile getirdi.
Koç, Dijital Dönüşüm Ofisi'nin de görev alanına giren, büyük veriden siber güvenliğe, yapay zekadan nesnelerin internetine kadar birçok konunun değerlendirileceği panel sonrasında ulaşım modlarının entegrasyonuna yönelik çalışmaların hız kazanması ve birbirine entegre akıllı sistemlerin çok daha verimli, hızlı ve güvenli hizmet sunmasının beklendiğini kaydetti.