Haberler

Ernst - Young'tan 100. Yıl Tahmini: 35 Bin Dolardan Fazla Gelirli Aile Sayısı Yarı Yarıya Artacak,...

Abone Ol

Orhan Aysezen - Bağımsız denetim ve danışmanlık firması Ernst - Young'a göre Türkiye'de halen 8 milyon olan yıllık geliri 35 bin doların üzerindeki hane sayısı, Cumhuriyet'in 100'üncü yılına kadar yarı yarıya artarak 12 milyona çıkacak.

Orhan Aysezen - Bağımsız denetim ve danışmanlık firması Ernst - Young'a göre Türkiye'de halen 8 milyon olan yıllık geliri 35 bin doların üzerindeki hane sayısı, Cumhuriyet'in 100'üncü yılına kadar yarı yarıya artarak 12 milyona çıkacak.

-E-Y'IN BANKACILIK RAPORU-

Ernst - Young BRIC dışında Türkiye dâhil 11 Hızlı Büyüyen Piyasa (HBP)'yı konu alan "Yükselen Piyasalarda Bankacılık: Başarı İçin Yatırım" başlıklı rapor hazırladı. Raporda Kenya Nijerya, Vietnam "öncü"; Kolombiya, Mısır, Endonezya "geçiş dönemindeki"; Şili, Malezya, Meksika, Güney Afrika ve Türkiye ise "yerleşmiş" HBP'ler olarak tanımlandı.

Yükselen piyasaların "küresel büyümenin makineleri" olarak tanımlandığı raporda, "Yükselen piyasalar son beş yılda küresel büyümenin belli başlı sürükleyicisi oldu. Son dalgalanmaya karşın gelecek onyıl ve ötesinde de küresel büyümenin merkezinde kalacaklarını bekliyoruz" denildi.

Raporda "Kırılgan Beşli"nin iki ülkesi Türkiye ve Güney Afrika'nın ABD'deki parasal genişlemenin yavaşlatılması sonuçları karşısında en riskli iki ülke oldukları, büyük cari işlem açıkları ve dış finansmana bağlılıkları dolayısıyla geniş biçimde tartışma konusu oldukları, yavaşlatmadan Brezilya, Hindistan ve Endonezya'nın da etkileneceği belirtildi.

E-Y, "Parasal genişlemenin yavaşlatılması özellikle, ekonomik yavaşlama beklenen ve merkez bankalarının yerli para birimini desteklemek için yükselttiği faizin borçlular üzerinde baskı oluşturduğu hızlı kredi büyümesi görülen piyasalar için zorlayıcı olacak. Türkiye, KOBİ'ler ve kart borcu dâhil tüketicilere verdiği kredilerdeki hızlı artış karşısında maruz kaldığı durumla öne çıkıyor" dedi.

-35 BİN DOLAR GELİRLİ 12 MİLYON AİLE!..-

Raporda Türkiye'de geri dönmeyen krediler yüzde 3'ten az olsa da parasal sıkılaşmanın borç verenleri sıkıştıracağı ve önceleri ihtiyatla karar verilmiş kredilerde bozulma görülebileceği iddia edildi. Böylesi bir durumun Türkiye'de, küresel finansal krizin geri dönmeyen KOBİ kredilerinin oranının yüzde 5 - yüzde 8 arasında bulunduğu dönemdeki hoş olmayan anıları canlandırabileceği kaydedildi. Türkiye'nin uzun ve ötesindeki potansiyeli konusunda ise "Yükselen piyasalardaki bankalar krizden her seferinde kaçamaz ancak kısa vadeli duraklamaların ötesine bakmalı ve orta ve uzun vadeli büyüme trendlerince ikna edilmelidirler. Orta sınıfların büyümesi bankacılık dâhil tüm sektörlerde mal ve hizmet talebini sürükleyecek. 2022 itibarıyla Türkiye'de 35 bin doları aşan geliriyle 12 milyon hane olmasını bekliyoruz" denildi. Türkiye'de şu anda yıllık geliri 35 bin doların üzerinde bulunan 8 milyon hane bulunuyor.

E-Y raporunda son dönemde Türkiye gibi ülkelerde görülen para çıkışı ve piyasa dalgalanmalarının büyük altyapı projelerinin uzun vadeli finansmanını zorlaştıracağı iddia edildi.

-TÜRKİYE İLE İLGİLİ SAPTAMALAR-

Bir bölümü bankacıların görüşlerine de başvurularak hazırlanan raporda, Endonezya ve Türkiye'de bankacıların son merkez bankası faiz artışlarına karşın mevduat alanında geçen yıla göre daha az iyimser oldukları da iddia edildi. "Yükselen Piyasalarda Bankacılık: Başarı İçin Yatırım" raporunda Türkiye hakkında yer alan bazı saptamalar şöyle:

"-Yükselen piyasalardaki bankacılar, rekabet yoğunlaşırken marjların ek baskı altına girmesinden endişeli. İş âlemine yönelik kredilerde fiyat rekabeti, soru yöneltilen bankacıların yüzde 84'ü tarafından temel zorluk olarak görülüyor. Rekabet bireysel kredilerde de yoğunlaşıyor, bu bankacılık sektöründe sorulara yanıt verenlerin yüzde 75'i tarafından bir zorluk olarak görülüyor. Daha önce aynı yanıtın oranı yüzde 59 idi. Kredi fiyatlamasındaki tipik rekabet en şiddetli biçimde "yerleşik' Hızla Büyüyen Piyasalarda görülüyor. Bu hem bireysel hem şirketlere yönelik kredilerdeki fiyat rekabetinde sektör çapında gelecek yıl beklenen zorluk, tüm Malezya ve Türk bankalarınca vurgulanan bir gerçek.

-Rekabet geleneksel bireysel bankacılık müşterileri ötesinde de yoğunlaşıyor. Bu piyasalardaki çalkantı ve yetersiz yatırım fırsatları, daha zengin yatırımcıların tipik olarak offshore servet idare çözümlerini benimsemesi anlamına geliyor. Bundan dolayı küresel erişimi olan kurumlara, uluslararası bir bankacılık ağına ve geçmişe uzanan sicilleriyle dünya standardındaki yatırım yöneticilerinin idare ettiği ürünlere dönüyorlar. Bu aşırı çalkantı dönemleri için bir gerçek. Örneğin piyasadaki aksamanın yüksek gelirlileri özellikle sert vurduğu Endonezya ve Türkiye'de bankacılar, servet yönetimi ve özel bankacılığın görünümüne ilişkin önceki anketimize oranla daha az iyimser. Yerleşik küresel servet yönetim markaları yüksek net gelirli bireylerin kaygılı oldukları yerlerde açıkça bir avantaja sahip.

-Son olarak yükselen piyasalardaki bankalar çeşitli cephelerde artan maliyetlerle karşı karşıya. Daha önemlisi; merkez bankaları döviz kurlarını para birimlerini korumak için yükseltirken ABD'de parasal genişlemenin yavaşlatılması fonlama maliyetini artırabilir. Ek olarak bankalar kredilerini yeniden fiyatlandırmadıkça marjlar baskı görebilir. Bu, sabit faizli kredinin büyük oranda bulunduğu Türkiye gibi piyasalarda özellikle bir sorun olabilir.

-Şirket kredilerine talep artışı geçen yıldan bu yana azalış gösterdi ve sorularımıza yanıt verenlerin yüzde 78'i talepte artış bekliyor. Sadece "yerleşik' HBP'lerden ikisi Türkiye ve Şili'de yanıt verenlerden talebin azalabileceğine inananlar var."

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Orhan Aysezen Fabian Ernst Ekonomi Türkiye Şili Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title