Haberler

"Faizsiz Bankacılık, Mevcut Bankacılık Modeline Bir Alternatif Değil"

Abone Ol

Albaraka Türk Genel Müdürü Yahşi: "Faizsiz bankacılık modeli mevcut bankacılık modeline bir alternatif değil, bizzat iki model birbirini tamamlıyor" (Katılım bankacılığı) Devletin bu işin içinde olması kendi vatandaşının tercihine katkı sunmasını sağlar" "Baktığımızda Türk Bankacılık sistemi içerisinde katılım bankacılığının payı 5,2'ler seviyesinde, yani çok düşük. Bizim bu oranı yüzde 20'lere çıkarma imkanımız var. Orta vadede bu oranı mutlaka yakalamamız lazım"

SEMRA ORKAN - Albaraka Türk Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, "Faizsiz bankacılık modeli mevcut bankacılık modeline bir alternatif değil,  bizzat iki model birbirini tamamlıyor" dedi.

Anadolu Ajansı'nın basın sponsoru olduğu Uluslararası Finansal Sistemler Forumu'nda AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Yahşi, Türkiye gibi halkın çoğu Müslüman olan ülkelerde bazı insanların birikimlerini değerlendirme noktasında sorun yaşadığını ve alternatif bankacılık modeline ihtiyaç duyduğunu anlattı.

Yahşi, bu insanların sahip olduğu tasarrufların yastık altında ve ekonominin dışında kaldığını, hem tasarruf sahipleri hem de finans sektörü açısından bunun bir kayıp teşkil ettiğini dile getirdi.

Dünyada bir kriz yaşandığını, ekonominin kendi yarattığı krizle karşı karşıya kaldığını ve krize giren dünyanın bundan sonraki süreçte "neler yapılabilir?" sorusuna cevap aradığını aktaran Yahşi, bu bağlamda öne çıkan konunun da faizsiz finansman modeli olduğunu kaydetti.

Yahşi, faizsiz bankacılık modelinin direkt sektörle ilgili olduğunu anlatarak, "Bu model, reel sektörle iç içe. Spekülatif yanları yok.  Bu model aynı zamanda ortaya çıkan kar ve zararı paylaşıyor. En önemli yanı da paylaşımcı olması. Bu modelde, ortaya çıkan kar da zarar da taraflar arasında bölüşülüyor. Bunu mevcut bankacılık sektöründe göremiyoruz" dedi.

Fahrettin Yahşi, faizsiz bankacılık modelinin mevcut bankacılık modeline bir alternatif olmadığını, bizzat iki modelin birbirini tamamladığını ifade ederek, "Ekonominin harekete geçirdiği ve geçiremediği kaynaklar var. Ekonomide bir kısım kaynaklar atıl kalıyor. İşte bu model o atıl kalan kaynakları harekete geçirdiği için tamamlayıcı bir rol üstleniyor. Ekonominin bütününü tamamlayıcı bir model olarak görmek lazım. Yoksa bir alternatiftir diyemeyiz. Bir bakış açışıyla alternatiftir de diyebiliriz ama bu daha çok nereden baktığınıza bağlı" diye konuştu.

" Türkiye'nin katılım bankacılığı konusunda alacağı daha çok mesafe var"

Yahşi, Türkiye'de katılım bankacılığının geçmişinin çok da eski olmadığına dikkati çekerek,  yaklaşık 28 yıldır katılım bankacılığının var olduğunu ve gelinen noktanın küçümsenemeyeceğini söyledi.

Ancak, Türkiye'nin katılım bankacılığı konusunda alacağı daha çok mesafe olduğuna vurgu yapan Yahşi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"28 yılda çok şey yapıldı ama bu kadar sürede daha çok mesafe alınabilirdi. Bir konuya tahsis etmiş olduğunuz sermaye ne kadarsa ondan elde edeceğiniz kar  da ona göre olur. Katılım bankacılık sektörüne tahsis edilen kaynaklar gerekli büyümeyi gerçekleştirmiştir.

Ancak, Türkiye'de bunun çok daha ötesine gidilebilirdi ve gidilmelidir de. Aktif büyüklüğü açısından baktığımızda Türk Bankacılık sistemi içerisinde katılım bankacılığının payı 5,2'ler seviyesinde yani çok düşük. Bizim bu oranı yüzde 20'lere çıkarma imkanımız var. Orta vadede bu oranı mutlaka yakalamamız lazım. Bunun için de sistemi genişletmemiz gerekiyor. Banka ve şube sayısı artırılabilir. Alternatif dağıtım kanalları büyütülebilir. Bunların arkasında ise sermayenin büyütülmesi lazım."

"Katılım bankacığı sermayesini en efektif kullanan sektörlerin başında geliyor"

Yahşi, katılım bankacılığının sermayesini en efektif kullanan sektörlerin başında geldiğini belirterek, sektörün, sermayesini büyütme noktasında hızlı bir şekilde kullandığını kaydetti.

Devletin katılım bankacığının içinde yer almasının faydalarına değinen Yahşi, "Her banka ticari bir mantıkla yönetiliyor. Yöneticiler daha verimli alanlarda büyümeyi gerçekleştirmek istiyor. Ancak bu,  daha verimsiz tabir edilen yerlerde katılım bankasının bir şubesinin bulunmamasına yol açıyor. Bu da o bölgelerdeki insanların katılım bankacılığına ulaşmalarını engelliyor. Devletin bu işin içinde olması kendi vatandaşının tercihine katkı sunmasını sağlar" şeklinde konuştu.

Yahşi, bir sermayenin bir yerden başka bir yere giderken siyasi ve politik istikrar ile karlılık aradığına işaret ederek,  "Katılım bankaları her halükarda kar edebilecek bir mekanizmaya sahip. Çünkü ortaya çıkan sonuçlar taraflar arasında paylaştırılıyor. Ortaya çıkan bir zarar varsa bu sadece banka üzerinde kalmıyor, paylaşılıyor. Bu model, aslında batının da bir modeli olabilir.  Krizden sonra batılı birçok araştırmacı, yönetici katılım bankacılığı modelinin incelenmesi gerektiği konusunda bir karar aldı. Nedeni şuydu; Katılım bankacılığı finansal piyasalar aracılığıyla ortaya çıkan ürünlerle çok ilişkili değil. Daha çok reel sektörle içiçe bir model. Sağlam bir fon kullandırma metoduna sahip olduğu için krizlere daha dayanıklı. Karın ve zararın paylaşılıyor olması banka açısından da mali zafiyeti engelliyor " değerlendirmesinde bulundu.

Yahşi, katılım bankacılığında verilen paranın nereye gittiğinin görüldüğünü oysa klasik bankacılıkta tasarruf sahiplerinin bunu görme ve  takip etme imkanının olmadığını, batının da bunu bildiğini ve katılım bankacılığıyla işlem yapan bankaların hepsinin faiz hassasiyetinden dolayı bu modeli seçmediğini, her kesime hitap etmek için kullandıklarını söyledi.

Fahrettin Yahşi,  Türkiye'deki insanların faiz konusundaki hassasiyeti fazla olduğu için bir bankanın aynı anda hem faizsiz hem de klasik bankacılık anlayışını aynı çatı altında yürütmesinin pek mümkün olmadığını  ayrı bir tüzel kişilik oluşturması gerektiğini sözlerine ekledi. - İstanbul

Kaynak: AA / Ekonomi

Fahrettin Yahşi Albaraka Türk Türkiye Ekonomi Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title