Haberler

İNTES Başkanı: Bu Mantık Bitirilmeli

Güncelleme:
Abone Ol

İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu, kamu ihale mevzuatını eleştirdi.

İNTES Başkanı Şükrü Koçoğlu, kamu ihale mevzuatını eleştirerek, en ucuz olan, en iyi olur mantığının bitirilmesi gerektiğini söyledi Türkiye İnşaat Sanayicileri İşveren Sendikası(İNTES) Başkanı Şükrü Koçoğlu, kamu ihale mevzuatını eleştirerek, en ucuz olan, en iyi olur mantığının bitirilmesi gerektiğini söyledi. "Kamu İhale Kanunu bize gelen gideni arattı sözünü hatırlattı" diyen Koçoğlu, "Esas, yapılabilir fiyatlarla işin ihale edilmesidir. Yıllardır süregelen gerçekçi fiyatlar yerine ilgisi olmayan aşırı düşük tekliflere işin verilmesinin sağlanması hususu sistemden nitelikli firmalarımızı dışlamaktadır. İhalelerin aşırı düşük tekliflerle sonuçlanması, işleri yapılabilir olmaktan çıkarmaktadır" diye konuştu.

İNTES'in Geleneksel Toplantısı Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun katılıyla gerçekleşti. İNTES'İN Geleneksel Toplantısı'nda konuşan Şükrü Koçoğlu, ekonomik ve sosyal sorumluluğun birleştiği noktada "su"ya yapılan yatırımların daha da önem kazandığını belirtti. Dünyanın ısındığını vurgulayan Koçoğlu, küresel ısınmayı görmek, anlamak için bilimsel araştırmaları okumaya gerek olmadığını dile getirdi. Kutuplardaki erimenin tüm dünyayı tehdit ettiğini ifade eden Koçoğlu, "Dünyanın bir tarafında sel felaketleri olurken, diğer tarafında kış aylarında baharı yaşıyoruz. insanoğlu doğayı tahrip etti. şimdi yeniden doğanın dengesinin kurulması için bilimsel çalışmalar yapılıyor. bize düşen bu süreçte suyumuzu ve enerji arzımızı güven altına alacak yatırımlar yapmaktadır" dedi.

-"TÜRKİYE SU ZENGİNİ DEĞİL"-

Türkiye'nin su zengini olmadığını belirten Koçoğlu, bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına düşen yıllık su miktarının 8 bin ile 10 bin metreküp olması gerektiğini kaydetti. Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye'de kişi başına düşen yıllık su miktarının 1960'larda 28 milyon nüfus için 4 bin metreküp iken, bugün bu miktarın azalarak yıllık yaklaşık bin 519 metreküpe düştüğünü aktardı. Koçoğlu, 2030 yılında 100 milyon olması öngörülen nüfus sonucu, kişi başına düşen su miktarının ise yıllık bin 120 metreküp düzeyine düşeceğini dile getirdi. Koçoğılu, Uluslararası Enerji Ajansı'nın 2030 yılında dünyada, 2020 yılına göre 602 kat fazla enerjiye ihtiyaç duyulacağını hesapladığını bildirdi.

-"DÜNYA NÜFUSU 2.5 KAT ARTARKEN, ENERJİ TALEBİ 7 KAT ARTTI"-

1950'den bu yana dünya nüfusunun 2.5 kat artarken, enerji talebinin 7 kat arttığını kaydeden Koçoğlu şunları kaydetti:

"Dünya ile orantılı olarak ülkemizin de enerji ihtiyacı sürekli artıyor. zira teknoloji gelişiyor. Her ev elektronik cihazlarla donanımlı, sanayide daha çok enerjiye ihtiyaç var. Bilindiği gibi enerji tüketimi gelişmişlik düzeyi ile de doğru orantılı. BP dünya enerji raporuna göre dünyanın toplam enerji tüketimi yüzde 2.5 artarken, gelişmekte olan ekonomilerde bu artış yüzde 5.3'i buluyor. Dünyada her gün 230 milyon varil petrol eşdeğeri enerji tüketiliyor. Enerji kaynakları ise her geçen gün maalesef daha da azalıyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın bütçe sunuş konuşmasından alınan verilere göre Türkiye, dünya ülkeleri arasında; petrol tüketiminde 26'ıncı, doğal gaz tüketiminde 20'inci, kömür tüketiminde 14'üncü, elektrik tüketiminde 20'inci, en fazla kömür rezervine sahip 17'inci, en fazla kömür üreten 13'üncü, elektrik üretiminde 20'inci, jeotermal enerji kapasitesi açısından 12'inci, güneş enerjisi kapasitesi açısından 27'inci, rüzgar enerjisi kapasitesi açısından 16'ncı sırada yer alıyor. Yine BP dünya enerji raporuna göre Türkiye enerjide dışa bağımlı bir ülkedir. Bu oran petrolde yüzde 92 iken, doğalgazda yüzde 98 seviyesindedir. Türkiye, OECD ülkeleri içerisinde geçtiğimiz 10 yıllık dönemde enerji talep artışının en hızlı gerçekleştiği ülke durumundadır. Aynı şekilde ülkemiz, dünyada 2002 yılından bu yana elektrik ve doğalgazda Çin'den sonra en fazla talep artış hızına sahip ikinci büyük ekonomi oldu. "

-"TÜRKİYE'NİN DE HİDROELEKTRİK SANTRALLERİ HAREKETE GEÇİRMESİ GEREKİYOR"-

Dünya yenilenebilir enerji kaynaklarını hızla harekete geçirirken Türkiye'nin de yenilenebilir enerjinin en önemli parçası olan hidro elektirk santralleri ( Hes ) harekete geçirmek gerektiğini söyleyen Koçoğlu, dünya su potansiyelinin tamamına yakınının kullanılmış durumda olduğunu kaydeden Koçoğlu, "Bazı gelişmiş ülkeler hidroelektrik potansiyellerinin yüzde 90'ını değerlendirdi. ülkemizde ise bu oran henüz yüzde 40'dır. ancak mevcut projeler tamamlandığında toplam 120 milyar kilowatt saatin üzerinde enerji Hes'lerde üretilecek. Cumhuriyetimizin 100. yılında hidroelektrik potansiyelimizin yüzde 90'ını kullanır hale geleceğimize inancımız tamdır" diye konuştu.

-" Hes'LERDE DÜNYANIN SAYILI PROJELERİNİ İNŞA EDİYORUZ"-

Devlet Su işleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre bin 494 adet HES projesine başvurulduğunu, bunların kurulu gücünün 30 bin mw olduğunu belirten Koçoğlu, "HES'lerde dünyanın sayılı projelerini inşa ediyoruz. Örneğin dünyanın 6'ıncı, ülkemizin ise en yüksek barajı olan Artvin Deriner Barajı'nda yılda 2 milyar 118 milyon kw/saat enerji üretimi mümkün olacak. Dünyanın 3. en yüksek barajı olacak Yusufeli Barajı ve Hidroelektrik Santralı'nın sözleşmesi imzalandı. Ilısu Barajı, yine dev projelerimiz arasında. Bu barajların İNTES üyesi firmalar tarafından inşa edilmesi ise bizler için ayrı bir gurur kaynağıdır" diye konuştu.

-"BÜROKRASİYE BOĞULMAYA BAŞLADIK"-

"Biz biraz bürokrasiye boğulmaya başladık" diyen Koçoğlu, birçok enerji yatırımı bazen sadece inisiyatif kullanılmadığı için uzadığını, gereksiz şekilde zorlaştığını vurguladı. Bu konularda sürecin hızlanması halinde özel sektör tarafından yapılan yatırımların hem daha çabuk ekonomiye kazandırılacağını, hem de kredi ile yapılan yatırımlarda daha az faiz ödeneceğini belirten Koçoğlu, "Kendi kendine yetebilmenin ötesinde, dış dünya ile rekabet edebilen bir enerji sektörünün oluşabilmesi için, enerji yatırımlarının sorunları acil olarak çözüm beklemektedir. Esasen son derece teknik ayrıntıları bulunan sorunlarımızın bazıları şunlar: Enerji yatırımlarının realize edilmesinde çok sayıda kurum ve kuruluşla ilişki kurulmak, onay, izin veya ruhsat alınmak zorunda kalıyoruz. bu noktada kurumlararası yetki kargaşasının bir an önce sona erdirilmesini istiyoruz. Enerji yatırımlarında çok farklı idarelere muhatap olunması ve idareler arasındaki koordinasyonsuzluklar nedeniyle çok ciddi zaman kayıpları yaşanıyor. Gecikmeler, yüklenicilerin sözleşmeyle ilgili sorumluluklarını iradeleri dışında nedenlerle yerine getirememeleri sonucunu yaratıyor. Bu da yine yüklenicilerin haksız yere cezai sonuçlarla karşılaşmalarına neden oluyor. İdarelere işlem ve incelemelerini tamamlaması için süre konulması ve bu süreye mutlaka uyulmasının sağlanmasını bekliyoruz. Yargının sosyal (çevre) hassasiyet adı altındaki durdurma kararları da yatırımları olumsuz etkiliyor" diye konuştu.

-"DENETİMLER MUTLAKA OLMALI AMA CEZALANDIRMA YÖNTEMİ OLMAMALI"-

Denetimlerin mutlaka olması gerektiğini ama bunların bir cezalandırma yöntemi olarak kullanılmaması gerektiğini vurgulayan Koçoğlu, "Son dönemde zaman zaman bu uygulama ile mağdur olan üyelerimiz ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kaldılar. Kamu kaynaklarının sarf denetimine hiç kimsenin bir şey söylemesi ya da karşı çıkması düşünülemez. Ancak, ihalesi yapılan ve devam eden kimi zaman tamamlanan işlerde geriye doğru, teknik yerindelik denetimi ciddi sorunları da beraberinde getiriyor" dedi.

-"EN UCUZ OLAN EN İYİ OLUR MANTIĞI BİTİRİLMELİ"-

Koçoğlu konuşmasında sektörün kemikleşen sorunlardan Kamu İhale Kanunu ile ilgili açıklamalarda bulundu. En ucuz olan en iyi olur mantığının bitirilmesi gerektiğini vurgulayan Koçoğlu, "Kamu İhale Kanunu bize, "gelen gideni arattı' atasözünü hatırlattı. En önemli sorunları arz etmek istiyorumProjelere ilişkin idarelerce belirlenen yaklaşık maliyetler yeterli maliyet araştırması ve hesaplama yapılmadan kümülatif değerler üzerinden belirlenmektedir. Esas, yapılabilir fiyatlarla işin ihale edilmesidir. Yıllardır süregelen gerçekçi fiyatlar yerine ilgisi olmayan aşırı düşük tekliflere işin verilmesinin sağlanması hususu sistemden nitelikli firmalarımızı dışlamaktadır. İhalelerin aşırı düşük tekliflerle sonuçlanması, işleri yapılabilir olmaktan çıkarmaktadır. Diğer taraftan fiyat değişiklikleri ile yapım işinde kaliten ödün verilmesine sebebiyet vererek, işin kalitesini etkileyecek sonuçların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu sebeple, işin uygun kişi ve fiyatla ihale edilmesi ve işin süresinde belirtilen kalite ve fiyatla yapılmış olması ile en büyük kamu yararı sağlanmış olacaktır" şeklinde konuştu.

-"SORUNLARIN TEMELİ BELLİ"-

Koçoğlu konuşmasında, kamu ihale mevzuatından kaynaklanan diğer sorunlara da değindi.

Sorunların temelinin belli olduğunu söyleyen Koçoğlu şunları kaydetti:

"İsteyen herkes hiçbir şart ve nitelik aranmadan inşaat-taahhüt sektöründe faaliyet gösterebilir durumdadır. Kanun ve ikincil mevzuatın uygulamasında karşılaşılan birçok sorunun temelinde de bu sorun yatmaktadır. Nitelikli ve etik anlayışı önde tutan deneyimleri ile mesleği devam ettiren firmalarımızın iş almasını sağlayacak katılım ve yeterlik kurallarının ihdasında büyük yarar vardır. Kamu kurum ve kuruluşlarımız yeterince hazırlanmadan ihaleye çıkmamalıdır. Bu kapsamda proje ve şartnamelerde eksiklikler, ihale dokümanlarında birbiriyle çelişkili hükümler ciddi sorunlar oluşturmaktadır. Diğer önemli bir husus da benzer iş tanımlarının gerçekçi bir şekilde tanımlanmasının yapılmasıdır. Teklif birim fiyatlı işlerimizde iş kalemlerinde proje başlangıcında öngörülemeyen artışlar olabilmektedir. İhtiyari olmayan bu durumda müteahhitlerimize bir nevi yaptırım uygulanmaktadır. İlgili kalemlerdeki artışlar müteahhitlerimizin iradesi dışında miktar arttığında fiyat düşebilmektedir. Bu durum uygulama haksızlığa neden olmaktadır. Kanun'da uygulama şöyledir:

"Yapım işlerine ait tip sözleşmenin teklif birim fiyatlı işler için işin devamı sırasında iş kaleminin değişmesi durumu ile ilgili 29.2.1 maddesinde de (iş kalemi miktarın değişmesi) "sözleşme eki birim fiyat teklifi cetvelinde yer alan her hangi bir iş kaleminin miktarında, işin devamı sırasında yüzde 20'yi aşan artışın meydana gelmesi ve bu artışın aynı zamanda sözleşme bedeli içindeki payı nispetinde ilgili iş kalemine ait birim fiyat aşağıda gösterildiği şekilde revize edilir ve bu iş kaleminin yüzde yirmi artışı aşan kısmına revize birim fiyat üzerinden ödeme yapılır' şeklindedir."

-"SEKTÖRDE PROJELER YILLARA SARİ YAPILIYOR"-

Sektörde projelerin yıllara sari olarak yapıldığını belirten Koçoğlu, fiyat artışlarının her yıl ÜFE-TÜFE'ye bağlı olarak uygulandığını belirtti. "Domates fiyatı düşüyor, TÜFE düşüyor, patlıcan fiyatı artıyor, TÜFE artıyor. Benim işim bunlarla değil ki. Benim işiml petrol demir, çimento asfalt. Bunlarla. Enflasyon hesaplamasında bunlar dikkate alınmalı" serzenişinde bulundu.

Koçoğlu, açıklamalarına şöyle devam etti:

"Ancak ÜFE ve TÜFE endeksleri çok çeşitli kalemleri içerdiğinden sektöre özel artışlara cevap verememektedir. ÜFE TÜFE artış uygulaması yerine yapım iş kalemlerini esas alan iş kalemi bazında fiyatı ve imalat miktarını esas alan bu fiyat farkı uygulamasına geçilmesi daha hakkaniyetli olacaktır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 11'inci ve 59/1,2 maddeleri gereği hakkında kamu davası açılan kişi ve kurumlar ihaleden men edilmekte ve teminatları irat kaydedilmektedir. Kasım ayında yapılan düzenleme ile teminatların irat kaydı engellenmiştir, ancak 5, 10 yıl sürecek davaların sonucunu beklemeden henüz dava açılma aşamasında hemen men etmek, alması muhtemel bir yıllık yasaklama süresini 5, 10 yıla çıkarmaktadır. İlk mahkeme sonucuna göre ihaleden men edilmesi konusuna yeni bir düzenleme getirilmesi önem arz etmektedir." - Ankara

Kaynak: ANKA / Ekonomi

Şükrü Koçoğlu Veysel Eroğlu Türkiye Ekonomi HES Ekonomi Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title