İso Başkanı Bahçıvan: Küresel Bir Enerji Krizinin Eşiğindeyiz
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Ukrayna ile savaş halinde olduğu için yaptırımlar uygulanan Rusya'nın Avrupa’ya gaz sevkiyatını azaltması sonucu, bazı sanayi firmalarının enerji maliyetleri nedeniyle üretime ara verdiğini ve bazı enerji firmalarının da iflas ettiği yönünde kritik haberlerin gündeme damga vurduğunu belirterek, "Hiç tereddüt etmeden şu tespiti yapabiliriz: 1970’leri andıran ama sebep sonuç ilişkisi açısından farklılık gösteren küresel bir enerji krizinin eşiğindeyiz" dedi.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, Ukrayna ile savaş halinde olduğu için yaptırımlar uygulanan Rusya'nın Avrupa'ya gaz sevkiyatını azaltması sonucu, bazı sanayi firmalarının enerji maliyetleri nedeniyle üretime ara verdiğini ve bazı enerji firmalarının da iflas ettiği yönünde kritik haberlerin gündeme damga vurduğunu belirterek, "Hiç tereddüt etmeden şu tespiti yapabiliriz: 1970'leri andıran ama sebep sonuç ilişkisi açısından farklılık gösteren küresel bir enerji krizinin eşiğindeyiz" dedi.
İSO Meclisi'nin ağustos ayı olağan toplantısı, "Enerji Arzındaki Gelişmelerin Avrupa ve Türkiye'ye Etkileri" ana gündemi ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu'nda yapıldı.
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan'ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıya, Global Resources Partners & The Bosphorus Energy Club Başkanı Mehmet Öğütçü, Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği OEM Petrol ve Gaz Direktörü Doç. Dr. Sohbet Karbuz, Facts Global Energy Direktörü Cüneyt Kazokoğlu, Enerji Danışmanı ve BOTAŞ Gaz Alımı Eski Daire Başkanı Ali Arif Aktürk de katıldı.
Rusya-Ukrayna savaşı ve alınan yaptırım kararlarının ardından küresel enerji krizinin kapıda olduğu uyarısını yapan Erdal Bahçıvan şunları söyledi:
"KÜRESEL BİR ENERJİ KRİZİNİN EŞİĞİNDEYİZ: Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan savaş nedeniyle Rusya'ya uygulanan yaptırımlar ve bunun neticesinde Rusya'nın Avrupa'ya gaz sevkiyatını azaltması sonucu, konunun Avrupa'da tam bir enerji krizine dönüştüğüne tanık oluyoruz. Son günlerde, Avrupalı bazı sanayi firmalarının enerji maliyetleri nedeniyle üretime ara verdi. Dar gelirli aileler kışı soğukta geçirecekler, enerji firmalarının iflas ediyor olduğu yönündeki kritik haberler de gündeme damga vuruyor. Bu son gelişmeler üzerine, hiç tereddüt etmeden şu tespiti yapabiliriz: 1970'leri andıran ama sebep sonuç ilişkisi açısından farklılık gösteren küresel bir enerji krizinin eşiğindeyiz.
RUSYA'NIN AVRUPA'YA ENERJİ ARZINI AZALTMASI DA KRİZİN DERİNLEŞMESİNDE ÖNEMLİ ROL OYNADI: Geçmişe dönüp bakacak olursak, 50 yıl önce yaşanan petrol şoku, jeopolitik gerilimlerden kaynaklanıyorken; bugün yaşamakta olduğumuz kriz ise, pandemi sonrası tedarik zincirindeki aksamalar ve stok erimesi sebebiyle arzın talebi karşılayamaması sonucu tetiklendi. Biraz önce ifade ettiğim gibi uygulanan yaptırımlar nedeniyle Rusya'nın Avrupa'ya enerji arzını azaltması da krizin derinleşmesinde önemli rol oynadı ve oynamaya da devam ediyor.
BANKALAR FOSİL YAKITLI SANTRALLERE KREDİ VERMEKTE İSTEKSİZ: Yaşanan krizin ana nedenlerinden bir diğeri ise son yıllarda enerji sektöründeki arama ve yatırımların azalması oldu. Yakın geçmişe baktığımızda, 1980'lerden başlayarak hızla özelleştirilen enerji sektörünün, sabit yatırım üzerinden kar etmeye çalıştığını ve kapasite arttırmadığını görüyoruz. Bununla birlikte bankaların fosil yakıtlı santrallere kredi vermekte isteksiz davranması da arama ve yatırımlara ket vuran önemli bir faktör olmuştur.
YATIRIMLARIN ENERJİ KRİZİNİ KARŞILAMAKTAN OLDUKÇA UZAKTA OLDUĞU BİR GERÇEK: Bugün, Uluslararası Enerji Ajansı'nın verilerine göre, 2022'de enerji yatırımlarının ağırlıklı bir şekilde temiz enerji olmak üzere yüzde 8 artarak 2,4 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Ancak bu yatırımların ne geleceğin beklentilerini ne de günümüz enerji krizini karşılamaktan oldukça uzakta olduğu bir gerçek.
ENERJİ KRİZİ TOPLUMSAL YÜKLERİ ARTIRACAK: Enerji krizinin iklim krizi ile etkileşimi dünyayı içinden çıkılamaz bir duruma getirdi. Fosil yakıtlar iklim krizinin ana sebebi olarak görülürken, enerji krizi sebebiyle Avrupa ve Asya'da kömürden elektrik üretiminin canlandırılması, karbon emisyonlarının artmasını da beraberinde getiriyor. Öte yandan; iklim değişikliği etkisiyle aşırı sıcaklar, enerji tüketimini arttırırken nükleer santrallerde soğutma suyu sebebiyle verim yüzde 30 oranında düşüyor.
RUSYA GAZI BİR KOZ OLARAK KULLANMAKTA: Biraz önce ifade ettiğim gibi Rusya'ya yönelik uygulamaya konan ekonomik ve finansal yaptırımlara karşılık Rusya da gazı bir koz olarak kullanmakta. Bu şekilde siyasallaşan enerji krizinin, önümüzdeki dönemde toplumsal yükleri artıracağı da kaçınılmaz görünüyor. Öyle ki küresel ölçekte yaşanmakta olan yüksek enerji ve gıda fiyatları nedeniyle toplumlarda yükselmeye başlayan olumsuz sesler de buna işaret ediyor. Bu olumsuz toplumsal sesler karşısında dünya devletleri de harekete geçmeye başladı. Fransa, elektrik sistemini kamulaştırmayı, nükleer enerji santrallerini yenilemeyi planlarken; İngiltere'de enerji şirketlerinin karlarına ek ve büyük vergiler getirilmesi tartışılıyor. Almanya ve Belçika nükleer enerjiden vazgeçme planlarını rafa kaldırıyor. Fransa, Hollanda ve Danimarka'da elektrik kısıntısı ve ışık söndürme kampanyaları başlatılıyor.
ENERJİ YATIRIMLARINA YÖNELİK TEŞVİK İÇİN UZUN VADELİ BAKIŞ GEREKLİ: Yaşamakta olduğumuz enerji krizinin bizlere gösterdiği en önemli gerçek; enerjide ülkelerin kendi kendilerine yetebilmelerinin, bağımlı olmamanın ne kadar önemli olduğudur. Bu amaçla ülkemizde doğalgaz ve petrol kaynaklarına yönelik arama çalışmalarını ve gaz depolama kapasitemizin artırılmasına ve farklı enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelik faaliyetleri takdirle izliyoruz. Enerjide kendi kendimize yetebilmemiz için zengin güneş, rüzgar ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına sahibiz. 'Enerjide Yeşil Dönüşüm'ü gerçekleştirebilmemiz için gerekli yenilenebilir enerji yatırımlarının en güçlü enstrümanlar ile sürekli olarak teşvik edilmesi gerekiyor. Mayıs 2019'da yayımlanan lisanssız yönetmeliği, sanayicilerimizi çatılarına güneş enerjisi yatırımı yapmaya teşvik etmiş, üretilen enerjinin ihtiyaç fazlasının satılabilmesine de olanak sağlamıştı. Ancak, 11 Ağustos'ta yayımlanan karar ile satışı yapılabilecek elektrik miktarı tüketilen miktar ile sınırlandırılmıştır. Bu uygulama mevcut ve yeni yatırımları olumsuz etkileyebilecektir. Enerjiye yönelik yatırımların uzun vadeli yatırımlar olduğunu, yatırımlara yönelik politika ve teşviklerin bu bakış açısı ile belirlenmesi gerektiğini özellikle vurgulamak istiyorum."