İtb Başkanı Kestelli'den, 'Enflasyonla Mücadele' Çağrısı: Kamunun İkna Edici Bir Tasarruf İnisiyatifiyle Katkı Vermesi Çok Önemli
İzmir Ticaret Borsası(İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, "Gelecek yıl için yapılan tahminler de esenliğe çıkmamız için zorlu sürecin devam edeceğini ortaya koyuyor. Bu nedenle; enflasyonla mücadeleye kamunun da ikna edici bir tasarruf inisiyatifiyle katkı vermesi, para politikasıyla doğru yönde atılmış adımların yapısal reformlarla desteklenmesi ve kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması çok önemli" dedi.
(İZMİR)- İzmir Ticaret Borsası(İTB) Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, "Gelecek yıl için yapılan tahminler de esenliğe çıkmamız için zorlu sürecin devam edeceğini ortaya koyuyor. Bu nedenle; enflasyonla mücadeleye kamunun da ikna edici bir tasarruf inisiyatifiyle katkı vermesi, para politikasıyla doğru yönde atılmış adımların yapısal reformlarla desteklenmesi ve kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması çok önemli" dedi.
İzmir Ticaret Borsası(İTB) Meclisi aralık ayı olağan toplantısı Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer idaresinde İZQ İnovasyon Merkezi'nde yapıldı.
Tarımsal, ekonomik ve güncel gelişmelerin ele alındığı toplantıda konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, temmuz ayından bu yana uygulanan ekonomik programın olumlu sonuçlar verdiği ancak enflasyonun hala yüksek olduğunu belirtti. Kestelli, "2024'ü geride bırakmak üzereyiz. Ekonomide yıllar süren bir makro istikrarsızlık döneminin ardından geçen yıl girdiğimiz rasyonelleşme yolunda epey mesafe katettik gibi görünüyor. Temmuzdan bu yana ekonomik program olumlu sonuçlar veriyor. Para politikası sayesinde enflasyon düşme eğiliminde. Ekonomimizin tansiyonu olan cari açık hızla daralıyor. Yıllık cari açığın 10 milyar doların altına inmiş olması, enflasyon ve kur açısından umut verici. Cari açık daralırken döviz rezervleri artıyor. Kredi notumuz ve ülke risk primimizdeki iyileşme belirginleşti. Ama her şey güllük gülistanlık değil elbette. Enflasyon hala çok yüksek. Sürdürülebilir büyüme için elzem olan doğrudan sermaye yatırımları hala çok düşük. Total verimlilik artışını sağlayamıyoruz. Dezenflasyon sürecinin hane halkı üzerindeki etkisi dayanılması güç boyuta ulaştı. Gelecek yıl için yapılan tahminler de esenliğe çıkmamız için zorlu sürecin devam edeceğini ortaya koyuyor. Bu nedenle; enflasyonla mücadeleye kamunun da ikna edici bir tasarruf inisiyatifiyle katkı vermesi, para politikasıyla doğru yönde atılmış adımların yapısal reformlarla desteklenmesi ve kayıt dışı ekonominin ortadan kaldırılması çok önemli" dedi.
Kestelli'den ekonomi yönetimine çağrı
Türkiye'nin üretim gücünün aşındığını da belirten Kestelli, "Son dönemde tarım ve sanayi üretimindeki büyümenin ülkedeki toplam büyümenin altında seyretmesi, üretim kaslarımızın zayıfladığına işaret ediyor. Ekonomi yönetiminin, üretim kaslarımızı güçlü tutmak için acilen önlem alması gerekiyor. Çünkü Türkiye'nin dijital ve yeşil dönüşüm yolculuğunda üretim gücünü artırmaya çok ihtiyacı var. ve son olarak hiç unutmayalım ki ülkemizin küresel sistemdeki siyasi ve ekonomik gücünü demokrasimizin niteliği ve hukuk devletinin sağlamlığı belirleyecektir. Bu konuda da önemli adımlar atılmasını bekliyoruz" diye konuştu.
"Son üç yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti"
2024 yılı tarımsal ürünler dış ticaretinde bir önceki yıla göre hem İzmir özelinde hem de ülke genelinde olumlu gelişmeler yaşandığını da belirten Kestelli, "Yılın ilk 10 ayında ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 6 artarak 26,9 milyar dolara yükselirken, ithalatımız ise yüzde 12 azalarak 19,8 milyar dolara geriledi. İzmir'de ise aynı dönemde ihracatımız yüzde 7 artarak 3,6 milyar dolar olurken, ithalatımız yüzde 1 artış ile 2,2 milyar dolara çıktı. Şehir olarak ülkemiz tarımsal ürünler ihracatından aldığımız pay yüzde 13,5 ile son üç yılın en yüksek seviyesinde gerçekleşti" dedi.
"Bu vahşete son vermeye mecburuz"
Konuşmasında, kadına yönelik şiddete de dikkat çeken Kestelli, şunları söyledi:
"Ne yazık ki kadına yönelik şiddet hız kesmeden devam ediyor. Bireysel olarak benim, kurum olarak borsamızın büyük önem verdiği bu konuda, neredeyse tüm holdinglerin, tüm sivil toplum kuruluşlarının, bürokrasinin ve siyasetin gösterdiği çaba yetersiz kalıyor. Sadece basında çıkan haberlerden ulaşılan sayıya göre bu yılın ilk 11 ayında 411 kadın erkekler tarafından öldürüldü. 207 kadının ölümü ise erkekler tarafından öldürüldükleri düşünülmekle birlikte yeterli kanıta ulaşılamadığı için şüpheli olarak kayda geçti. Bu her gün iki kadının öldürüldüğü anlamına geliyor. Ülke olarak bu vahşete bir son vermeye mecburuz. Öncelikle bugüne kadar yapılanların yetersiz kaldığını kabul etmek durumundayız. Yeni adımlar atmalıyız. Kadına yönelik şiddet alanında farkındalık yaratmak, gelecek nesilleri eğitmek amacıyla bu konunun eğitimin ilk ayağından itibaren müfredatta yer almasını sağlamalıyız. Ceza indirimi, iyi hal indirimi, genel af gibi uygulamalardan uzak durmalıyız. Kırsal bölgelerde, muhtarlardan imamlara halka ulaşan her kim varsa önce onları bilinçlendirmeli, onlar vasıtasıyla daha geniş kitlelere konuyla ilgili mesajları iletmeliyiz. Bu topyekun bir mücadele. Her bireyi bu mücadelenin parçası yapmadan bu vahşete 'dur' diyemeyiz. Sözlerime son verirken kadınların öldürülmediği bir 2025 diliyorum."
Tuncer: 2024 tablomuz pek iç açıcı değil
İTB Meclis Başkanı Ömer Gökhan Tuncer ise 2024 yılında Türkiye ekonomisinin 1,3 trilyon doları aşan milli gelirle dünyanın 17. büyük ekonomisi konumunda olduğunu ancak ekonomideki büyüklüğün refah anlamına gelmediğini söyledi. Tuncer, "Ülkemizin toplumsal refah durumu, sosyoekonomik göstergelere bağlı olarak karmaşık bir görünüm sergiliyor. Dünyanın en büyük ekonomileri arasında yer alsak da; gelir dağılımındaki adaletsizlik, yüksek enflasyon ve işsizlik gibi sorunlar hatırı sayılır kişinin refah seviyesinin düşmesinin en önemli sebeplerinden. Özellikle orta ve dar gelirli gruplar, artan yaşam maliyetleri karşısında maalesef ekonomik zorluklar yaşamaya devam ediyor. Makroekonomik problemler, dışa bağımlılık, yakın coğrafyamızdaki istikrarsızlıklar gibi çeşitli faktörler bu sorunların başlıca nedenleri arasında. Hala enerji, teknoloji ve sanayi girdilerinde dışa bağımlıyız, cari açık ve dış borç sorunumuz devam ediyor, ihracatımızda düşük katma değerli ürünler, bu konuda atılan tüm adımlara rağmen halen büyük yer tutuyor. 2024 tablomuz pek iç açıcı değil" dedi.
"Ücret artışları çalışanların uzun vadeli refahını göz önünde bulunduran bir dengeyle yapılmalı"
Asgari ücrete ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Tuncer, şöyle konuştu:
"Ülkemizde 33 milyona yakın istihdam bulunmaktadır ve ne yazık ki çalışanların yarıya yakını en düşük yasal ücret olan asgari ücret üzerinden maaş almaktadır. Asgari ücretlilerin dağılımında küçük ve orta ölçekli işletmelerin çoğunluklu olduğu hizmet, tarım ve inşaat sektörleri öne çıkmakta. Ücret maliyetinin işverene yükü arttıkça işten çıkarmalar, küçülmeye gitme, fiyat artışı, kayıt dışı çalışma veya çalıştırma gibi bir takım yeni sorunlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle, ücret artışları, hem işverenin hem de çalışanların uzun vadeli refahını göz önünde bulunduran bir dengeyle yapılmalı; çalışanı da işvereni de koruyan dengeyi mutlaka yakalamalıyız."
"Tarım ürünlerinde gerçekçi fiyatlar olmadan gıda güvencesinden bahsedemeyiz"
Hayvancılık sektörünün bir dizi sıkıntılarla boğuştuğuna da dikkat çeken Tuncer, 1 Ocak itibarıyla çiğ süt tavsiye fiyatının 17,15 TL olacağını söyledi. Tuncer, "Yaklaşık yüzde 17'lik bir artış gerçekleşti. Ancak TÜİK'in açıkladığı tarımsal girdi fiyat endeksine baktığımızda son güncel verilere göre; tarımda kullanılan girdilerin yıllık ortalama maliyet artışı yüzde 32. Süt fiyatlarındaki güncelleme her ne kadar sevindirici olsa da, aslında 17,15 TL üretim maliyetine tekabül etmektedir. Hayvancılık, süt ve et üretimiyle bir bütündür. Sektör tabiriyle, 'ananın olmadığı yerde dana olmaz.' Yani, süt arzında istikrar olmadığı sürece, et arzındaki açığı kapatmamız mümkün değildir. Özetle, tüm tarım ürünlerinde gerçekçi fiyatlar olmadan gıda güvencesinden bahsedemeyiz" ifadelerini kullandı.
Öte yandan İTB'nin yeni yıl bütçe tasarısının da görüşüldüğü toplantıda 2025 gider ve gelir bütçesi 198 milyon TL olarak oy birliği ile kabul edildi.