İzmir Tüsiad'dan Sürdürülebilirlik Vurgusu
Tüsiad'dan sürdürülebilirlik vurgusuİZMİR'de düzenlenen TÜSİAD SÜR Konferansı'nda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Türkiye olarak zor bir süreçten geçildiğini belirterek tüm çabaların sürdürülebilirliği sağlamak için gösterildiğini ifade etti.
Tüsiad'dan sürdürülebilirlik vurgusu
İZMİR'de düzenlenen TÜSİAD SÜR Konferansı'nda konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Türkiye olarak zor bir süreçten geçildiğini belirterek tüm çabaların sürdürülebilirliği sağlamak için gösterildiğini ifade etti.
TÜSİAD'ın iş dünyasında sürdürülebilirlik farkındalığını artırmak amacıyla her yıl düzenlediği TÜSİAD SÜR Konferansı, bu yıl İzmir'de düzenlendi. Başarılı sürdürülebilirlik uygulamalarını ve bu uygulamaların toplumsal etkilerini sergileyen sunum ve performansların yer aldığı etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yaptı. Konferansta, Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin temsilcileri kendi sektörlerinde sürdürülebilirlik uygulamalarının yarattığı etkileri anlattı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, Türkiye olarak zor bir süreçten geçildiğini vurgulayarak, tüm çabaların sürdürülebilirliği sağlamak için gösterildiğini ifade etti. İzmir'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Bilecik, Sürdürülebilir bir ekonomi kalkınma stratejisi üzerine TÜSİAD olarak uzun dönemdir çalışıyoruz. Türkiye'ye baktığımızda bir çok problem var ama gerçekten sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma stratejisine ihtiyacımız var. Bugün içinde bulunduğumuz muhtelif zorluklara rağmen emin olun sürdürülebilirliği fazlasıyla konuşmanın gerektirdiği bir süreçten geçiyoruz dedi. Eldeki kaynakları daha verimli kullanmak gerektiğini ifade eden Bilecik, En başta cinsiyet ayrımcılığı olmak üzere ayrımcılıkla nasıl mücadele edebiliriz ve daha yaşanabilir şehirlere nasıl geçiş yapabiliriz, bunları düşünmeliyiz. Çevreden insana, insan haklarından nitelikli eğitime kadar sürdürebilir kalkınmanın iş dünyası ve bütün toplum açısından kıymeti harbiyesi son derece yoğundur. Hepimiz son derece iyi biliyoruz yapılan yolculuklar çok rahat düz ve kolay olmuyor. Yolculuklarda hedefe varılacak nokta kadar yolculuğun bu süresi dahilinde alınan tecrübeler son derece önemlidir diye konuştu. Sürdürülebilirliğin hem çevre hem de ekonomi için çok önemli olduğuna dikkat çeken Bilecik, sürdürülebilirliğin zorunluluk haline geldiğini belirtti.
KOCAOĞLU KAYNAK ARAYIŞLARINI ANLATTI
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çevresel sürdürülebilirlik, doğanın korunması ve kırsalın kalkınmasıyla ilgili çalışmalarından örnekler veren İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, hoyratça uygulamalara karşı yasal süreçlerde dik durarak hukuksal haklarını aradıklarını anlattı. İzmir'in çevre yatırımları konusunda Avrupa'nın önemli kentleriyle yarışır hale geldiğini ifade eden Kocaoğlu, Tarımda ve kırsalda sorunlar var. Biz 'İzmir modeli' diye bir model yarattık. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin finans yönetimi ve yatırımları sürdürülebilir olarak götürmesine kadar birçok görevi var. Biz doğanın sürdürülebilirliği konusunda büyük adımlar attık. Rant kullanımı ve hoyrat tüketim baskısı daha az olsa, yani toplumdaki çevre bilinci daha yüksek olsa İzmir'i bugündün daha yüksek yaşam standartına sahip bir kent haline getirebiliriz dedi. Kuş Cenneti koruma tedbirleri aldıklarını ve Homa Dalyanı rehabilitasyonunu 3 yıllık çalışmayla tamamladıklarını anlatan Kocaoğlu, İzmir'in kaynak yaratma konusunda projeler ürettiğini söyleyerek Enerji Bakanlığı'ndan 1.5, 2 yıldır randevu talep ediyorum. Biz geçen sene 180 milyon liralık elektrik kullandık. Bize İZSU Büyük Kanal Projesi kapsamında rüzgar lisansı verilse bunun 150 milyon lirasını ödeyebiliriz. Borçlanabilme özelliğimiz var. Bir yatırım yapalım 10 yıl ödeyelim istedik. Bu şekilde İzmir bügünkü parayla 200 milyon liralık kaynağa rahatça ulaşır dedi.
'EKONOMİDE KISIR DÖNGÜ YAŞIYORUZ'
Türkiye'nin en büyük dönüşüm projesinin İzmir Körfezi'nin yüzülebilir hale gelmesi olduğunu anlatan Kocaoğlu, suyun sağlık açısından yüzülebilir standartta olduğunu ancak kalite sorunu yaşandığını dile getirdi. Hedeflerinin evinden mayosuyla çıkan İzmirlilerin istediği yerden denize girebilmesi olduğunu belirten Kocaoğlu, çevreye duyarlılıklarının bir örneği olarak bu hedefi yakalayacaklarını savundu. Ekonomiyle ilgili de bazı değerlendirmeler yapan Kocaoğlu, bu alanda eğitim almış biri olarak şunları söyledi
Biz ekonomide uzun süredir hep krizlerle karşılaşıyoruz. Krizin şiddeti ne kadar hafif olursa o kadar kısa sürede geri geliyor. 2001 krizi derin bir kriz olduğu için 16 yıl sonra yeniden etkisini gösterdi. Bunun temel nedenini araştırmamız gerekiyor. Parayı dışardan buluyor ve borçlanıyoruz. Tasarruf eden bir toplum değiliz. Hep taşıma suyla değirmen döndürüyoruz. Borçlar çığ gibi katlanarak büyüyor. Bunu 81 milyonun kaybı olarak düşünüyorum. Bu sorun ekonomide kısır döngü sorunudur. Her krizde yaşama küsen insanlar oluyor. Bunu önlemenin yolu borçlanmaktan vazgeçmektir. Üretmeliyiz. Dışardan gıda maddesini almayacak tarım üretimi yapacağız. Bizim elimizi tutan birşey mi var Toprağını işlemeyen adama prim veriyoruz. Böyle bir uygulama olamaz. Üretim sürdürülebilmesi olması için ücret skalasının belli olması gerekir. Özel sektör nitelikli işçi bulamıyor diye İzmir'debir meslek fabrikası kurdum 72 dalda meslek sahibi yetiştiriyoruz. Hizmet sektörünün talebi neyse o alanda meslek edindirmeye çalışıyoruz. Ama özel sektörde çalışmak yerine belediyede yada devlette çalışmak tercih ediliyor. Çünkü belediyede sendika var, ücretler yüksek. Bir ülkede üretim yapılacaksa çalışma şartları iyi olan yerlerde verilen ücretin sanayideki ücretten bir tık aşağıda olması lazım. Şimdi ise iki kat fazla.
TARIMA DESTEK İSTEDİ
Ülkedeki borç stoğunun azaltılması gerektiğini anlatan Kocaoğlu, kısır döngüden kurtulmadan ekonomiyi sürdürülebilir hale getirmenin imkansız olduğunu öne sürdü. Çıkış yolu için TÜSİAD ya da siyasi partilerin öncülük yapabileceğini ifade eden Kocaoğlu, Tarım öyle bir sektör ki gençler hızla kaçıyor. Tarım nüfusunu İzmir'de az da olsa arttırdık. Eğer bir insanı topraktan koparırsanız bir daha tarıma sokamazsınız. Sıkıntılı koşullarda tarım yapanların elinden tutmalıyız. Tarımın desteklenmesi lazım. Türkiye'nin hem yatırım yapacak hem tasarruf ederek kaynak yaratıcak potansiyeli vardır. Yeter ki en tepeden başlayarak tasarruf masaya konsun dedi.