Haberler

Küresel Pirinç Krizi İsrail'i de Vurdu

Abone Ol

Dünyada Baş Gösteren Pirinç Krizi İsrail'i de Vurdu. Ülkenin En Büyük Süpermarket Zincirleri, Pirinç Satışlarında Alım Sınırlamaları Getirmek Durumunda Kaldı; Pirinçte Perakende Fiyatlar, Yüzde 33'ten Yüzde 70'e Varan Oranlarda Zamlandı.

Dünyada baş gösteren pirinç krizi İsrail'i de vurdu. Ülkenin en büyük süpermarket zincirleri, pirinç satışlarında alım sınırlamaları getirmek durumunda kaldı; pirinçte perakende fiyatlar, yüzde 33'ten yüzde 70'e varan oranlarda zamlandı.

Dünya çapında artan talep, pirinç stoklarının son yılların en düşük seviyelerine inmesi ve fiyatların tırmanmasıyla küresel anlamda bir gıda krizine dönüşen pirinç, İsrail'de de tüketicilerin ceplerini yakmaya başladı. Ülkenin en büyük süpermarketler zincirlerinin bazıları, dünya pazarlarında yaşanan sıkıntının İsrail'e de erişmesi sonrası, pirinç satışlarına kişi başına ancak 1-2 paket satarak sınırlama getirdi.

Kiloluk bir paket pirincin fiyatı 7 şekel'den 12,5 şekel'e tırmandı.

Büyük süpermarket zincirlerinden Sugat'ın basın sözcüsü daha önce böyle bir şey hiç yaşamadıklarını belirtirken, hatta ülkenin kuruluşundan bu yana bu tür bir darboğaz görmediklerini duyurdu. Sugat'ın da pirinç fiyatlarını yüzde 70 oranında artırdığı bildirildi. Basın sözcüsü, pirincin geçen yıl yüzde 104'lük bir artış kaydettikten sonra, bu yıl başından bu yana yüzde 68 oranında arttığını hatırlattı. Pirincin yanı sıra geçen yıl buğday fiyatlarının yüzde 53, mısır fiyatlarının da yüzde 45 yükseldiğini söyleyen basın sözcüsü, sorunun çözülebileceği konusunda iyimser olmadığını, yine de vatandaşların paniğe kapılıp stoklama yapmamaları halinde, talebi büyük ölçüde karşılayabileceklerini dile getirdi.

Dünya genelinde gıda fiyatlarındaki artışların, süpermarketlerde gıda fiyatlarında ortalama yüzde 10 oranında bir fiyat ayarlamasına gidilmesine yol açacağı belirtiliyor. Fiyat ayarlamalarının, bu sektörde hemen tüm alanları etkilemesi, bağlı sanayilerden başlayarak, gıda üreticilerinin, dağıtıcıların, restoranların, kafelerin, ayaküstü yiyecek satışı yapan işyerlerinin, catering firmalarının ve otellere kadar geniş bir yelpazeye yayılması bekleniyor.

Restoranlar, rekabet nedeniyle henüz fiyatlarında ayarlama yapmakta ihtiyatlı davranırken, gazetelere verdikleri ilanlar yoluyla, "fiyatları ortaklaşa yükseltme" sinyalleri verdiler. Köşe yazılarında yazarlar, tüketicilere fiyatları değişik yerlerden kontrol etmeden ürün almamaları, pazarlık etmeleri ve indirim istemeleri yolunda öğütler verirken, "Bir hafta pirinç satın almazsak, fiyatların yükseldiği gibi aynı hızla düştüğünü göreceğiz" diye yazdılar

.

Üzerinde kamu denetimi bulunan ekmekte de fiyatların önümüzdeki aylarda yüzde 10 ile yüzde 15 arasında artacağı tahmin ediliyor. Bunlara ilaveten kahve fiyatlarının yüzde 5,5 ile yüzde 8,5, şekerleme ürünleri fiyatlarının da ortalama yüzde 5 zam göreceği ifade ediliyor.

"DÜNYA ÇAPINDA, HASSAS BÖLGELERDE SİYASİ DALGALANMALAR OLABİLİR"

Gıda fiyatlarındaki halihazırdaki artışın, son yüzyılın en ciddi olayı olduğunu ve yakında düşebileceği yolunda bir işaret de vermediğini söyleyen İbrani Üniversitesi'nin Ziraat Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Yakir Plessner, gıda fiyatlarının ancak, ABD'deki çiftçilerin daha geniş alanlarda üretim yapmalarıyla biraz daha ılımlılaşabileceğini, ancak bunun zaman alacağı görüşünü dile getirdi ve kısa dönemde bir çözüm olmadığını vurguladı.

Yine tarım profesörlerden Ayal Kimhi de gıda krizinin dünyanın hassas bölgelerinde politik bazı şok dalgalarına neden olabileceği tahmininde bulundu. "Dünyanın her tarafına yayılan siyasi istikrarsızlığın ilk işaretlerini görüyoruz" diyen Kimhi, şöyle devam etti:

"En çok zarar görecek olanlar, fakir toplumlar. Günlük kazancı 1 doların altında olan 1 milyardan fazla insandan söz ediyoruz. Siyasi istikrarsızlık, beklenmeyen sonuçlara yol açabilir. Örneğin Nijerya, bir barut fıçısı üzerinde oturan önemli bir petrol üreticisi. Burada meydana gelen bir sosyal patlama, petrol fiyatlarını olumsuz yönde etkileyip gıda krizini daha da derinleştirebilir."

Kimhi, bununla birlikte uzun dönemde teknolojinin talebi karşılayabileceğine inanıyor ve Rusya ile Ukrayna gibi henüz potansiyellerinin altında üretim yapan ülkelerin varlığına işaret ediyor.

“Dünya gıda krizinden kimin kazançlı çıktığı" yolundaki bir soruya karşılık Prof. Yakir Plessner, yükselen gıda fiyatlarından ABD'nin karlı çıktığını belirterek, “Ama, ABD mısır tarlalarını etanol üretimine ayırmasa karı çok daha büyük olurdu. ABD'nin bu politikası iğrenç. Bir yandan gıdaya yönelik tahıl üretimini azaltıyor ki, aslında çiftçiler etanol yerine tahıl üretseler gıda fiyatları düşecek; öte yandan etanolun dünyaya hiç bir yararı yok" diye konuştu.

İsrail'in kriz karşısındaki durumuna ilişkin bir soruya Plessner, "İsrail bu durumdan yalnızca zarar görür. Çünkü gerek insan gerekse hayvanların tüketimi için neredeyse tüm tahıl gereksinimi ithal ediyor. Yine de bu tahılların İsrail'in toplam ithalatı içindeki payı fazla büyük değil. Asıl zarar görecek olanlar, tüketimlerinin büyük kısmı gıda olan yoksul insanlar olacak. İsrail daha fazla buğday üretmeli. Daha çok buğday üretebilirsiniz. Sulama gerektirmeyen geniş alanlarda buğday üretebileceğiniz gibi, Necef çölünde de işlemden geçirilmiş atık sular kullanarak buğday yetiştirebilirsiniz" karşılığını verdi.

Prof Kimhi ise aynı soruya, "Bir ürünün fiyatı yükselince onu satın alanlar zarar eder; üretenlerse kar eder. İsrail tahıl satın alıyor; dolayısıyla da zarar ediyor. Örneğin pirinç fiyatları yükseldiğinden ve tahıl aynı zamanda hayvan yemi olarak kullanıldığından, zararı doğrudan tüketiciler çekiyor. Buğday daha pahalı olunca, etin de pahalılanması kaçınılmaz" dedi.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Ekonomi

Haberler

Bakmadan Geçme

1000
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title