Özdemir; "Mersin Limanı'nın Değeri Artmıştır"
Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, Mersin Limanı’ndaki hisse devri ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, 2007 yılında 755 milyon dolara, 36 yıllığına Mersin Limanı’nın işletme haklarını alan MIP’in ne kadar akıllıca bir yatırım yaptığının ortaya çıktığını belirterek, "Geriye kalan...
Mersin Ticaret Borsası Başkanı Abdullah Özdemir, Mersin Limanı'ndaki hisse devri ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, 2007 yılında 755 milyon dolara, 36 yıllığına Mersin Limanı'nın işletme haklarını alan MIP'in ne kadar akıllıca bir yatırım yaptığının ortaya çıktığını belirterek, "Geriye kalan 26 yıllık işletme hakkının piyasa değeri, bugün için 2 milyar 172 milyon dolar olarak belirlenmiş oldu" dedi.
Özdemir, Mersin Limanı'ndaki ortak değişimi ve limanın işletme tarzına dair yaptığı değerlendirmede, 2007 yılında 755 milyon dolara, 36 yıllığına Mersin Limanı'nın işletme haklarını alan MIP'in ne kadar akıllıca bir yatırım yaptığının ortaya çıktığını söyledi.
Mersin ekonomisinin en değerli işletmesi olan ve verdiği hizmetler ile il ekonomisinin kalbi konumunda bulunan Mersin Limanı'nın, hisse devri ile yeniden gündeme geldiğini hatırlatan Özdemir, "Liman işleticisi firmanın ortaklarından Akfen Grubu'nun sahip olduğu yüzde 50 oranındaki hisselerin 40 puanlık bölümünü, Avustralyalı IFM Yatırım Fonuna 869 milyon dolar karşılığında satması, kamuoyu tarafından ilgi ile karşılandı. 2007 yılında 755 milyon dolara, 36 yıllığına Mersin Limanı'nın işletme haklarını alan MIP'in ne kadar akıllıca bir yatırım yaptığı ortaya çıktı. Geriye kalan 26 yıllık işletme hakkının piyasa değeri, bugün için 2 milyar 172 milyon dolar olarak belirlenmiş oldu" diye konuştu.
Ortaya çıkan bu durumun bir hisse satışı olduğunu, Mersin'e yönelik, limanın altyapısını geliştirecek bir yatırım olmadığını ifade eden Özdemir; "MIP yönetimi limanı geliştirecek şekilde yeni yatırımlar yapmak üzere, ilave yabancı kaynak getirebilirse, o zaman ülkemiz ve kentimiz adına güzel bir gelişme olur. Akfen Grubu bu hisse satışından elde edeceği geliri, yeni yatırımlar için kullanacağını açıkladı. Gönlümüz istiyor ki, Mersin Limanı sayesinde ortaya çıkacak bu gelir ile yapılacak yatırımların bir kısmı Mersin'de olsun" ifadelerini kullandı.
"Geride kalan 10 yıllık süreç ne getirdi, ne götürdü"
Burada üzerinde durulması gereken noktanın, geride kalan 10 yıllık süreçte, bu özelleştirme işleminin genel olarak Mersin ekonomisi, özel olarak da konuya taraf olan kesimler açısından ne getirip, ne götürdüğü olduğuna işaret eden Özdemir, şöyle devam etti; "İşletici firma olan
MIP'in bu süreçten karlı çıktığı konusunda hiçbir tereddüt kalmamıştır. Liman çalışanları açısından çalışma şartların ağırlaşması ve hak kayıpları olduğuna dair haberler medyada yer almaktadır. Bu konunun araştırılarak, somut verilerle net biçimde ortaya konmasında fayda vardır. Yeni ortak IFM'nin bir işçi fonu olması dolayısı ile yeni dönemde MIP yönetiminin bu konularda daha hassas davranacağını ve liman çalışanlarımızın lehine gelişmeler olacağını ümit ediyoruz. Liman konusundaki en önemli kesim limanın kullanıcıları konumunda olan dış ticaret ve bağlantılı işlerle uğraşan firmalardır. İhracat, ithalat ve transit ticaretle uğraşan, taşımacılık ve depoculuk gibi lojistik hizmetler sunan firmalar, limanın faaliyetlerinden ve aldığı kararlardan birinci derecede etkilen kesim durumundadır."
"Liman aktif kullanıldıkça değeri daha çok artacaktır"
Limanda iş yapan firmaların büyümesinin, limanın da büyümesi ve değerinin artması anlamına geldiğini savunan Özdemir; "Bugün itibarıyla liman üzerinden 20 milyar dolarlık bir dış ticaret gerçekleştiren bu firmalar olmasa, limanın değeri bu noktalara gelebilir miydi? 2016 yılında Mersin Limanı'nda elleçlenen toplam yük miktarı 32 milyon tonu aşmaktadır. Bu işlem hacminin yaklaşık yüzde 15'i Mersinli firmalara, geri kalan büyük kısmı ise hinterlandımızdaki illerin firmalarına aittir. Bunun anlamı, Mersin Limanı'ndan yüzde 85 gibi yüksek bir oranda Mersin dışından gelen kullanıcılar faydalanırken, limanın getirdiği çevre kirliliği, gürültü ve trafik sıkışıklığı gibi sorunlar Mersin halkını olumsuz olarak etkilediğidir. MIP yönetimi bu gerçekten hareketle, kentimize ve Mersinlilere yönelik sosyal projeler geliştirmeli, var olan projelere destek vermelidir" şeklinde konuştu.
MIP'in büyüme stratejisinin, liman kullanıcısı firmaların büyüme stratejileri ile uyumlu ve onları destekler nitelikte olması gerektiğini savunan Özdemir; "İşte bu noktada sıkıntı olduğuna inanıyoruz. MIP kendi büyüme stratejisini Mersin Limanı'nın bir konteyner limanı olması üzerine kurgulamış gibi gözüküyor. Zaten bunu da açık olarak ifade ediyorlar. Oysa limanda geçen yıl elleçlenen 32 milyon ton yükün yaklaşık 17 milyon tonu konteynerlı yüktür. Geri kalan yaklaşık 15 milyon tonluk kısım konvansiyonel yük veya dökme yük olarak adlandırılan emtiadan oluşmaktadır ki, bu tür yük istihdam, lojistik ve benzeri alanlarda daha çok katma değer yaratma şansına sahiptir. MIP'in son yıllarda dökme yük taşımacılığını caydırmaya ve hatta cezalandırmaya yönelik bir strateji izlemesi, başta Mersinli firmalar olmak üzere, liman kullanıcısı firmaları olumsuz olarak etkilemektedir" dedi.
"Yeni ortak IFM Yatırım Fonu kimdir?"
MIP'in yüzde 40'lık kısmını alarak ikinci büyük ortak konumuna gelen IFM Yatırım Fonu'nun, adından da anlaşılacağı gibi bir fon şirketi olduğunu kaydeden Özdemir, "Bu fon milyonlarca çalışanın emeklilik kesintilerinden oluşan 74 milyar dolarlık bir kaynağa sahip. Avustralya, Kuzey Amerika, İngiltere ve Avrupa'nın çeşitli bölgelerinde farklı sektörlerde faaliyetleri bulunuyor. Mersin Limanı işletmesini de karlı bir alan olarak gördükleri için, bu yatırımı yapıyorlar. Bu şirket kendisi liman işleticisi olmasa bile bu konuya çok yabancı değil. Avustralya'daki 3 limanda ortaklıkları var" diye konuştu. - MERSİN