Sektör Ham Deri Fiyatlarının Aşırı Yüksek Olmasından Şikayetçi
TÜRDEV Başkanı Mızraklı: "Türk deri sektörü yaklaşık 400 bin kişiyi istihdam eden, 23 bini aşkın tesis ile 4 milyar dolarlık bir ihracat gücüne, iç ve dış pazar toplamında ise 5 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip" "Dünya genelinde deri sektörü 225 milyar dolarlık bir ticari büyüklükle ifade ediliyor"
SÜMEYYE DALKILINÇ - Dünya genelinde deri sektörü 225 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşırken, Türkiye'deki sektör yetkilileri ham deri fiyatlarının aşırı yüksek olmasından şikayet ediyor.
Sektörün 2013 performansı ve 2014 yılına dair beklentiler ile ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Türkiye Deri Vakfı (TÜRDEV) Başkanı Ruken Mızraklı, Türk deri sektörünün yaklaşık 400 bin kişiyi istihdam eden, 23 bini aşkın tesis ile 4 milyar dolarlık bir ihracat gücüne, iç ve dış pazar toplamında ise 5 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunu ve bu rakamlarla dünya deri sektöründe üst sıralarda yer aldığını söyledi.
Sektörün, deri ve deri ürünleri alanında dünyada Çin ve İtalya ile birlikte 3 büyük oyuncudan birisi olduğu bilgisini veren Mızraklı, "Kaliteli üretim alanında da dünyada önde gelen ülkelerden biriyiz. Özellikle dünya kürk süet üretiminde 1. sırada yer alıyoruz" dedi.
2012 yılı sonu itibarı ile Türk deri ve deri ürünleri sektörünün 1,6 milyar dolar düzeyinde bir ihracat gerçekleştirdiğini, bunun özel faturalar ve yolcu beraberindeki yurtdışı satışlarıyla birlikte 4 milyar doları aştığını aktaran Mızraklı, 2013 yılında da ihracattaki artış ivmesinin devam ettiğini kaydetti.
Türkiye'nin deri ve deri ürünleri ihracatında en büyük paya sahip üç ülkenin Rusya, İtalya ve Almanya olduğu bilgisini veren Mızraklı, bu ülkelerin ardından Çin, Fransa, Ukrayna, İngiltere ve Hong Kong'un geldiğini dile getirdi.
Dünya deri sektöründeki en büyük sorunun ham deri fiyatlarının aşırı yüksek olması olduğunu vurgulayan Mızraklı, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunun da en büyük nedeni hayvan kesimlerinin azalması. Bu fiyat artışları üreticinin finansman yükünü arttırmakta, deri ve deri ürünlerinin nihai tüketiciye ulaştığı noktadaki fiyatları aşırı yükseltmekte ve tüketicinin satın alma kabiliyetini azaltmaktadır. Öte yandan İtalya ve İspanya'da iş koşullarının zorlaşması, tabakhanelerin bir bir kapanması ile Avrupa deri sektöründe ortaya çıkan krizin de etkisiyle büyük bir pazar payı Türk deri sektörüne kalmış oldu. Bu durum, bizim sektörümüzün bölgedeki liderliğini perçinliyor. Dünya deri sektöründe kalite, katma değerli üretim, Ar-Ge, inovasyon gibi kavramların önem kazanması da Türk deri sektörünün 2014'te de yolunun açık olduğunu gösteriyor.
Dünya genelinde deri sektörü 225 milyar dolarlık bir ticari büyüklükle ifade ediliyor ve bu şekilde değerlendirildiğinde Türk deri sektörünün bu büyüklükten arzu edilen payı henüz almadığını görüyoruz. İç ve dış pazar olarak toplam büyüklüğü 5 milyar dolar olan Türk deri sektörünün dünya pazarında hak ettiği payı alabilmesinin yenilikçi, tasarım değeri yüksek ürünler üretmenin yanı sıra doğru ve aktif pazarlamadan geçtiğine inanıyoruz. Uluslararası platformlarda öne çıkan tasarımcılarımızın işbirliğiyle, özgün tasarımlarla, hedef olarak katma değeri yükseltilmiş ürünlerin ihracatı ve yükselen markalarımızın gücüyle ilerlemeye devam edeceğiz. Biz de vakıf olarak sektörü daha ileriye taşımak için çalışmalarımızı bu eksende sürdüreceğiz. Hedef pazarlar olarak Rusya, İtalya, Çin ve Japonya belirlenmiş durumda ve özellikle bu pazarlarda sektörümüzün moda-marka algısının altını çizen çalışmalar yapılıyor."
" Türkiye Avrupa'da kaliteli deri üretiminde İtalya'dan sonra ikinci sırada"
Türkiye Deri Konfeksiyoncuları Derneği (TDKD) Başkanı Mehmet Ali Dinç ise sektörde irili ufaklı yaklaşık bin 500 firma bulunduğunu, sanayi ve perakendeyle birlikte 400 binden fazla kişinin sektörde istihdam ediliğini belirterek, "Sektör imalat sanayinde yüzde 2, istihdam içinde ise yüzde 1,5'luk bir paya sahip" dedi.
Dünya deri sektörünün 225 milyar dolarlık büyüklüğe sahip olduğunu aktaran Dinç, Türkiye'nin Avrupa'da kaliteli deri üretiminde İtalya'dan sonra ikinci sırada olduğunu; dünyada Çin, Hindistan ve İtalya'dan sonra dördüncü sırada olduğunu söyledi.
Sektörün yılda 6,5 milyon adet büyükbaş ve 30 milyon adet küçükbaş deri işlediği bilgisini veren Dinç, deri ve deri ürünleri ihracatının 2012 ocak-ekim döneminde 1 milyar 313 milyon dolara, 2013 yılının aynı döneminde ise 1 milyar 546 milyon dolara ulaştığını kaydetti.
Deri giyim ürünlerinin 2012 yılı ocak-ekim dönemi ihracatının 182,6 milyon dolar, 2013 yılının aynı dönemindeki ihracatının ise 219,3 milyon dolar olduğunu anlatan Dinç, "Türkiye'nin deri sektöründe 3,6 milyar dolarlık toplam ihracatı bulunmaktadır. Bunun 1,6 milyar doları beyannameli ihracat, 1 milyar dolar özel faturalı, 1 milyar dolarlık da turistik bölgelerde turistlere yapılan satışlardan elde edilen ihracattır. Turistlere deri satışı Antalya çevresinde yoğunlaşmıştır" ifadelerini kullandı.
Son 10 yıldır hızla büyüyen deri ve deri ürünleri sektörünün 2023 ihracat hedefinin 5 milyar dolar olarak belirlendiğini aktaran Dinç, söz konusu hedefin çok üzerinde bir rakam gerçekleşmesini beklediklerini belirterek, sektörün sorunları hakkında şunları kaydetti:
"İhracatta zirve yapan deri ve deri ürünleri sektöründe en önemli sorunumuz, hammadde sıkıntısında, çözüm ise ileri teknoloji ürünlerindedir. Bu gelişmeler kapsamında deri ve deri ürünleri sektörünü 2013 yılı bakımından değerlendirdiğimizde gelişmelerin çok olumlu olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa Birliği ülkelerinde meydana gelen ekonomik durgunluğun etkilerinin azalması ve Rusya Federasyonu'na ihracatımızdaki sorunların giderilmesi için yapılan çalışmaların olumlu sonuçlanması ile deri ve deri ürünleri ihracatımızda 2012'nin ocak-ekim dönemine göre deri giyim, kürk giyim ve ayakkabı ihracatımızda artışlar başlamıştır."
"Sektör mensupları yüksek ÖTV ve KDV'den dolayı üretim ve ihracat yapmakta zorlanmaktadır"
Mehmet Ali Dinç, ham deri fiyatlarının son 10 yılın en yüksek seviyesinde olduğunu belirterek, "Dünya deri sektöründeki en büyük sorun şu an ham deri fiyatlarının aşırı yüksek olması. Bunun da en büyük nedeni hayvan kesimlerinin azalması" dedi.
Söz konusu bu fiyat artışlarının üreticinin finansman yükünü arttırdığını, deri ve deri ürünlerinin nihai tüketiciye ulaştığı noktadaki fiyatları aşırı yükselttiğini ve tüketicinin satın alma kabiliyetini azalttığını vurgulayan Dinç, İtalya ve İspanya'da iş koşullarının zorlaşması, tabakhanelerin bir bir kapanması, Avrupa deri sektöründe ortaya çıkan krizin de etkisiyle büyük bir pazar payının Türk deri sektörüne kaldığını ve bu durumun Türk sektörünün bölgedeki liderliğini desteklediğini söyledi.
Dünya deri sektöründe kalite, katma değerli üretim, Ar-Ge gibi kavramların önem kazanmasının Türk deri sektörünün gelecek dönemde yolunun açık olduğunu gösterdiğine işaret eden Dinç, sektörde elde edilen bu gelişmelerin yanında şu sorunların çözülmesinin gerektiğini ifade etti:
"Sektör mensupları yüksek ÖTV ve KDV'den dolayı üretim ve ihracat yapmakta zorlanmaktadır. Türk deri ve kürk sektörü av hayvanları kürklerinde ağır ÖTV ve KDV yükleri nedeniyle, devlet yardımı alan ve vergi yükü olmayan uzak doğu ülkelerinin firmaları, üstün kaliteli üretim yapamamalarına rağmen fiyat avantajlarıyla Rus vizon ve tilki pazarına hakim olma gayretine girmişlerdir. Kuzu kürkünde Rus pazarına tamamen hakim olmasına rağmen, haksız rekabet yüzünden vizon ve tilki kürklerinde dezavantajlı duruma düşen Türk ihracatçılarının Rusya pazarı için desteklenmesi ve ÖTV ve KDV ile ilgili sorunlarının çözümlenmesi gereklidir. Uygulanan yüksek ÖTV'den dolayı bu pazardan yeterince yaralanamıyoruz. Çünkü bu ürünlere pahalı aksesuarlar kullanılmakta, ürünlere uygulanan KDV ve ÖTV nedeniyle Rusya pazarındaki yerimiz sahip olduğumuz gücümüz ile uyumlu değildir. Kürk sektöründe yüzde 20 ÖTV ve yüzde 18 KDV alınmaktadır. Sektördeki ağır vergi yükü sektörü kayıt dışına çıkarmakta ve ihracatta maliyetlerin artmasına sebep olarak ihracatı yavaşlatmaktadır. Sektörün büyüyebilmesi, dış ticaret dengesinde lehimize bir durumun oluşması ve sektörün kayıt içine alınabilmesi için pırlantada olduğu gibi, kürk sektöründe de yüzde 20 olarak uygulanan ÖTV oranının Bakanlar Kurulu Kararı ile yüzde 1'e indirilmesi gereklidir."
"Teşvik edilen yörelere deri konfeksiyoncularının gitmesi mümkün değil"
Dinç, dampingli mallarla da ortak mücadele edilmesi gerektiğini belirterek, "Organize güç oluşturulmalı, kayıt dışılık, haksız rekabet, mevzuat ve prosedürlerin etkisi en aza indirilmelidir. Özellikle ülkemize gelen dampingli mallar ile ilgili ortak mücadele etmeliyiz. Bu malların üretim kalitesinin bizim ürünlerimiz ile boy ölçüşebilmesinin mümkün olmadığını ve sağlığa uygun olmayan şartlarda üretildiğini tüketicilere anlatmalıyız" dedi.
Finansman seçeneklerinin arttırılması, öz kaynakların ise güçlendirilmesi gerektiğini aktaran Dinç, yurt dışı finansman kaynaklarından yararlanmaları için Kaynak Kullanımı Destekleme Fonu'nun (KKDF) yüzde 3'ten yüzde 6'ya çıkartıldığını, kendileri bu oranın indirilmesini beklerken tam tersine bir uygulama yapıldığını kaydetti.
Açıklanan teşvik tedbirlerinin deri sektörünün fazla işine yaramadığına dikkati çeken Dinç, teşvik edilen yörelere deri konfeksiyoncularının gitmesinin mümkün olmadığını dile getirdi.
Ayrıca teşvik edilen yörelerde gerekli ve yeterli işgücünün bulunmasının da mümkün olmadığını bildiren Dinç, usta, deneyimli ve bilgili işgücünün daha çok büyük şehirleri tercih ettiğini, çok yüksek ücret bile verilse, küçük şehirlere gelmediğini ifade etti.
Deri konfeksiyoncuları için İstanbul Zeytinburnu'nda bir bölgenin belirlenip, sektörün uygun işyerlerine kavuşmasının sağlanması gerektiğini vurgulayan Dinç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Çünkü şu anda çalıştığımız işyerleri bizim çalışma şartlarımıza, gelişen ve değişen üretim ve pazarlama şartlarına uygun değildir. Kiralar da çok yüksektir. Bu nedenle üretim maliyetlerimiz artmaktadır. Üretim maliyetlerimizin artması ile rekabet gücümüzü kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya bulunmaktadır. Bu nedenle sektörümüzün yapısına, kazanımlarına ve kümelenmesine, kısacası doğal dinamiklerine uygun olan iş yerlerinin Zeytinburnu'nda kurulması en önemli isteklerimiz arasındadır.
Bizim sektörümüzün yüzde 70'i, 30-40 kişinin çalıştığı küçük işletmelerdir. Henüz kurumlaşmasını tamamlayamamıştır. Bu bakımdan Şanlıurfa ve Diyarbakır gibi şehirlerimizde çalışabilmeleri ve başarılı olabilmeleri mümkün değildir. İstanbul, Zeytinburnu'nda Deri Konfeksiyon Organize Sanayi Bölgesi'nin kurulması ve gerekli teşviklerin burada verilmesi ile sektör önemli başarılara ulaşacaktır. Bu kapsamda yatırımlarda devlet yardımları, yani teşvik tedbirleri, bizim sektörümüze ve benzer sektörlere yönelik uygun yardımları da kapsayacak şekilde revize edilmelidir. Sektörümüz atık su arıtım ve geri kazanım sistemlerinin getirdiği mali yük ile ilgili çevre maliyetlerinin azaltılması bakımından da bu yol ile teşvik edilmelidir. İstihdam ile ilgili mevzuat sektör ihtiyaçlarına cevap verememektedir. Belirlenen sürelerde iş sözleşmeleri yapılabilmelidir. Ücretsiz izin kullandırılması kolaylaştırılmalıdır. Kısa çalışma uygulamaları geliştirilmelidir. Dünya pazarına entegre olmanın süresini kısaltacak iş, bilgi, sermaye ve kaynak paylaşımı konusunda iş ortaklıkları ve paylaşım alanlarının oluşturulması sektörün beklentileri arasındadır." - İstanbul